Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1550 E. 2020/104 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1550 Esas
KARAR NO: 2020/104 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/09/2018
DOSYA NUMARASI: 2015/765 Esas – 2018/1008 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının, üniversite kampüsünde işlettiği kantinde, davalıya ait gazetelerin satışını yaptığını; davalı çalışanı tarafından, davacıya ait kantinlerde davalıya ait gazetelerin ücretsiz dağıtılması karşılığında destek verileceğinin bildirildiğini ve destek hesabını içeren 25.09.2013 tarihli e-mailin gönderildiğini; bu e- maile göre, “davalıya ait gazetelerin davacıya ait kantinde ücretsiz dağıtılacağını, davacı tarafından davalıya ödenecek olan gazete fatura bedeli tutarının %80’ini içeren hizmet bedeli faturasının davacı tarafından kesilip davalıya gönderileceğini, bu hizmet faturasının karşılığı olarak davalı tarafından davacıya karton bardak verileceğini”, mail sonrası yapılan görüşmelerde de davalının; “2013-2014 yılında, öğretimin devam ettiği 8 ay için gazeteleri dağıtmaları karşılığında 3.500 TL maaş + sgk + prim, 1.500 TL izin bedeli olmak üzere, toplam 5.000 TL ödemeyi, bu meblağ için de tanesi 0,035 kuruştan karton bardak vermeyi” taahhüt ettiğini; yine davalı personeli tarafından çekilen 24.03.2014 tarihli e-mail ile; “2013 yılı Ekim – 2014 yılı Mayıs tarihleri arasında, davacı tarafından satın alınan/alınacak ve dağıtılan/dağıtılacak gazete sayısı ve fatura bedeli, bu bedelin %80’inine tekabül eden destek rakamı ve bu rakama tekabül eden ve davacıya verilecek olan karton bardak adedini gösteren tablonun” davacıya gönderildiğini; ancak ilk ay davacıya verilen 170.000 bardaktan başka, gazetelerin ücretsiz dağıtımına karşılık olarak verilecek olan karton bardakların gönderilmediğini; davalının davacıya, üniversitelerin açık olduğu her gün için 900 gazete yolladığını, gazetenin tanesini 0,30 kuruştan fatura ettiğini, bunun karşılığında kesilen fatura tutarının %80’i kadarlık kısmı tutarında hizmet bedeli faturasını davacıdan almayı taahhüt ettiklerini, fakat bu taahhütlerine uymadıklarını; davacı tarafından kesilen ve davalıya gönderilen 15.10.2014 tarihli hizmet bedeli faturası tutarı olan KDV dahil 28.910 TL’yi ödemediklerini; bunun üzerine işbu bu fatura tutarının tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını; davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı ile davalı arasında, 25.09.2013 tarihli sözleşmenin akdedildiğini; bu sözleşmenin konusunun “davalıya ait gazetelerin davacı tarafından davalıdan satın alınıp davacının işlettiği üniversite kantinlerinde davacı tarafından satılmasına” ilişkin olduğunu; sözleşmeye göre; “davacı tarafından günde 0,30 kuruş bedel karşılığında 900 adet gazetenin satın ve teslim alınacak, aylık olarak satın alınan gazete bedelinin %80’ine tekabül eden miktarda bardağın davalı tarafından davacıya destek olarak verileceğini; davalının bunun dışında sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunmadığını; davacı her ne kadar, “davalının ayrıca davacının çalıştırdığı personele ait giderleri de destek olarak ödemekle yükümlü olduğunu” iddia etmişse de, davacının bu iddiasının yerinde olmadığını; davalı her ne kadar bu iddiasını ispat için bir takım e-mail yazışmaları sunmuşsa da, bu yazışmaların sözleşme çerçevesinde olmayan ve davalıyı bağlamayan elektronik mektuplar olduğunu; davacının işbu davada bedelini talep ettiği 24.500 TL tutarındaki hizmet bedeli faturasının sözleşmeye uygun olmayan bir fatura olduğunu; dolayısıyla davacının bu fatura bedelini talep etme hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi 14/09/2018 tarih 2015/765 Esas 2018/1008 Karar sayılı kararında; “Taraflar arasındaki sözleşmenin yorumlanmasında hediye bardakların verilmesi işinin verilen hizmeti cazip hale getirme, etkileme olarak maddi olmayan yönlerden farklılaştırmaya yönelik olan brandling stratejisi olarak kabul edildiği, iadesiz teslim edilecek gazete miktarı ile karton bardak miktarı hesaplanmasında toplam bardak adedinin 850,886 olması gerektiği halde yalnızca 179.300 adetinin teslim edildiği, kalan 671.586 adet bardak değerinin de 28.910 TL olduğu yönünde yapılan bilirkişi incelemesi kadrimaruf bulunduğu …”gerekçesi ile, 1-Davanın KISMEN KABULÜNE, Bakirköy … İcra Dairesinin … sayılı dosyasında davalı tarafın 28.910,00TL borçlu olduğunun tespiti ile bu miktar üzerinden itirazın iptali ve takibin devamına, 2-28.910,00TL’sına takipten tahsile kadar ticari avans faizi uygulanmasına, 3-28.910TL’sına %20 icra inkar tazminatı uygulanmasına karar verilmiş ve karara karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince müvekkilinin taahhütleri arasında davacının personel maaşı ve SGK giderleri bulunmadığını, Dosyada mevcut kök bilirkişi raporu raporu ile ek bilirkişi raporunun tamamen birbirine zıt olup çelişkiler içerdiğini, İlk derece mahkemesi tarafından bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmiş olmasına rağmen bilirkişinin yerinde inceleme görevini yerine getirmediği ve dosya üzerinden inceleme yaptığını, davalının usulüne uygun olarak ikinci defa defterlerinin incelendiğini, ancak müvekkili defterleri yerinde inceleme yetkisi olmasına rağmen incelenmeden rapor yazıldığını, bu hususta itirazlarının mahkemece görmezden geldiğini, Mali bilirkişinin mahkeme tarafından verilen görev ve sorumluluk sınırını aşarak sunduğu ek raporu ile, icra dosyası ve dava dosyasındaki beyanları değerlendirilerek mahkemeyi yönlendirdiğini, Davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla mahkeme tarafından yapılan inceleme sonucunda davacının alacaklı çıktığı, ancak alacak miktarının likit olmadığını, alacağın varlığının bile yapılan yargılama ve inceleme sonucunda belirlendiğinden ilk derece mahkemesi tarafından verilen icra inkar tazminatının yasaya ve içtihatlara aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/765 Esas 2018/1008 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sözleşme ediminin yerine getirilmemesi nedeniyle düzenlenen fatura alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinafa başvurmuştur. Mahkemece dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmış, kök ve ek rapor alınmış, alınan ek bilirkişi raporu yeterli görülerek bu rapor doğrultusunda karar verilmiştir. Alınan bilirkişi ek raporu hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahkemece alınan ilk bilirkişi raporuna itiraz üzerine, mali müşavir bilirkişinin defter incelemesi yapmadığı gözetilerek mali müşavir bilirkişiye taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yaparak rapor düzenlemesi görevi verilmiştir. Mali müşavir bilirkişi ise ek raporda davacı ticari defterlerini (sadece sunulan 2014 yılı muavin defterini inceleyerek, davalı ticari defterlerini incelemeden) inceleyerek uyuşmazlığa konu sözleşmeyi ve dosya içinde bulunan diğer delilleri görevi olmamasına rağmen değerlendirerek (delillerin geçerliliği, ispat külfeti gibi tamamen hakimin yapması gereken değerlendirmeleri) bunlardan kendince bir sonuç çıkararak davada davacının haklı olduğuna, alacaklı olduğuna, davacının alacaklı olduğu miktarı (teslim edilmeyen ve teslimi gereken 671.586 adet kağıt bardak borcu olarak) 23.068 TL olarak belirlemiş olmasına rağmen raporun kendi içinde çelişki oluşturacak şekilde ve herhangi bir açıklama yapılmadan sonuç kısmında ise davalının 28.810 TL borçlu olduğu yönünde görüş bildirmiştir. Dosyada alınan ilk bilirkişi raporunda dosyaya sunulan sözleşme takip formunun, e-mail örneklerinin tarafları bağlayıcı olmadığı, tarafların sözleşme gereğince karşılıklı düzenleyecekleri faturaların dosyaya sunulmadığı, bu nedenle alacağın varlığının ve miktarının tespitinin yapılamadığı belirtilmesine rağmen bu raporda imzası bulunan mali müşavir bilirkişinin tek başına hazırladığı ve hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda herhangi bir gerekçe belirtilmeden dosyaya sunulan ve ilk raporda tarafları bağlayıcı olmadığı görüşü belirtilen sözleşme takip formu ve e-mail yazışmaları esas alınarak ve yine HMK’nın 266. Maddesine aykırı olarak mahkemece bilirkişiye verilen görevin dışında, mahkeme hakimi tarafından yapılması gereken delil değerlendirmesi ve delillerden hukuki sonuç çıkarılması yönünde ve kendi içinde çelişki oluşturan bir kanaatle görüş bildirilmiş, mahkemece bilirkişi ek raporu tamamen okunmadan, ilk alınan bilirkişi raporu ile oluşan çelişki giderilmeden veya buna ilişkin gerekçe belirtilmeden ve yine ek raporun kendi içinde oluşan çelişkisi giderilmeden veya buna ilişkin herhangi bir gerekçe belirtilmeden, sadece bilirkişinin sözleşme yorumu tekrar edilerek ve sonuç kısmı alınarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Dosyada taraf delilleri tamamen toplanmamış, davacının davaya ve takibe konu faturayı davalı tarafa teslim edip etmediği, gönderdiği ihtarnamenin davalıya tebliğ edilip edilmediği araştırılmadan, davalının faturaya ve ihtarnameye itiraz ettiklerine ilişkin itirazları değerlendirilmeden ve davalı tarafın, ticari defter ve belgelerinin yerinde incelenmesi talebi değerlendirilmeden, bilirkişice söz konusu davalı ticari defter ve belgelerinin neden incelenmediğine ilişkin yeterli açıklama içermeyen, uyuşmazlığa konu sözleşme 2013 ve 2014 yıllarını kapsamasına rağmen sadece davacının sunduğu 2014 yılına ait muavin defter kayıtları incelenerek oluşturulan bilirkişi raporuna göre karar verilmiştir. Oysa taraflar arasında çekişme konusu olmayan sözleşmeye göre, davalı 0.30 TL bedelle basımını yaptığı gazetelerin günlük 900 adedini iadesiz olarak davacıya satmayı, karşılığında fatura düzenlemeyi ve bunun karşılığında fatura bedellerinin %80’nine tekabül eden sarf malzemelerini (kağıt bardak) davacıya vermeyi kararlaştırmışlardır. Buna göre uyuşmazlığın çözümü için sözleşmenin başlangıç tarihinden bitiş tarihine kadar davalının düzenlediği fatura bedellerinin tespiti, bu fatura bedellerine göre davalının vermeyi taahhüt ettiği sarf malzemesi (kağıt bardak) miktarının tespiti ile bundan sonra ispat külfetleri dikkate alınarak davalının edimini yerine getirip getirmediği, getirmedi ise bunun parasal olarak değerinin tespiti gerekir. HMK’nın 297/1-c maddesi uyarınca, hükmün tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerekir. Kararlarda bulunması gereken gerekçeler sayesinde taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da İstinaf incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilecektir. Diğer bir anlatımla, İstinaf denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir, yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması, Anayasa’ nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlâl edecektir. 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır. Yine davada tarafların iddia ve savunmalarının bir kısmının hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması da istinaf incelemesi yapılmaksızın kararın HMK 353/1-a-6 maddesine göre kararın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için mahkemeye gönderilmesi halleri arasında değerlendirilmelidir. Çünkü istinaf incelemesi için tarafların iddia ve savunmalarının mahkeme tarafından hangi gerekçe ile kabul veya reddedildiğinin belirtilmesi gerekmektedir. İstinaf incelemesi de buna göre yapılacaktır. Mahkemenin bazı talep ve savunmalar konusunda olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapmaması, yetersiz HMK’nın 266. Madde hükmüne aykırı, mahkemece verilen görevin eksik yapıldığı, kendi içinde ve önceki bilirkişi raporundaki görüşe çelişki oluşturan, mahkeme hakiminin yapması gereken değerlendirmeleri içerir bilirkişi raporuna dayalı karar verilmesi, bilirkişi raporuna neden itibar edildiğinin açıklanmaması nedeniyle, esasen usulun aradığı içerikten uzak sadece şeklen gerekçe yazılmış kararların istinaf aşamasında incelenerek değerlendirilmesi mümkün değildir ve bu husus usul kanunumuzca kabul edilen dar istinaf usulüne de aykırıdır. Bu genel açıklamalar ve ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Denetime elverişli usulün aradığı niteliklere haiz bir kararın bulunması istinaf incelemesinin yapılabilmesinin ön şartı olup bu nitelikte olmayan bir kararla ilgili olarak istinaf denetim ve yargılaması yapılarak bir hüküm verilmesi mümkün olmayacağından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulü ile mahkemenin kararının kaldırılarak, tarafların tüm iddia ve savunmaları konusunda delilleri toplanarak, gerekmesi halinde konusunda uzman bir bilirkişi aracılığı ile taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak rapor almak, delillerin tamamının mahkeme hakimince yasalara uygun şekilde değerlendirilerek bunlardan hangisine neden itibar edildiği açıklanmak ve bu delilerden çıkan hukuki sonuçlar ile bunlar neticesinde tarafların hak ve yükümlülükleri belirlenerek oluşacak sonuca göre HMK’nin 297 ve devamı maddelerine uygun olarak gerekçeli karar yazılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/09/2018 tarih ve 2015/765 Esas – 2018/1008 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 494,00.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 3-İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş – dönüş masrafı 31,00.TL olmak üzere toplam: 129,10.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/01/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.