Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/155 E. 2018/633 K. 27.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/155
KARAR NO : 2018/633
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/05/2017
DOSYA NUMARASI : 2015/1077 Esas – 2017/416 Karar
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 27/06/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 13.05.2014 tarihli ortaklar genel kurulu kararı ile davalı şirketin müdürü olan diğer davalı …’ ın, şirketi temsilen tüm hissesini müvekkiline devir ettiğini, müvekkilinin daha önce şirkette hissesi bulunsa da hayat şartlarını çok iyi değerlendiren, bu konularda tecrübesi olmayan ve ayrıca İstanbul’ da oturduğundan şirket müdürünün telefon ile bildirdiklerine inandığını, taşımacılık işi yapan şirket envanterinde 5 aracın bulunduğunun bildirilmesine rağmen daha sonra hasarlı olarak tek bir aracın teslim edildiğini, davalı …’ ın şirket ortaklarından … ile beraber şirketin hiçbir borcu olmadığını araçların kredisi bulunmadığını, şirketin vergi borcu da bulunmadığını bildirerek çeşitli hileler ile müvekkilini aldattıklarını, esasen şirketin ana faaliyet işi olan A1 belgesinin daha önce 27.05.2013 tarihinde iptal edildiği halde müvekkiline bu konuda bilgi verilmediğini, 03.12.2012 tarihinde şirket temsilcisinin şirket ortaklarından …’ e verdiği vekaleti azil ettiği halde yetkisiz vekalet ile …’ in 05.04.2013 tarihinde şirket araçlarından birine rehin şerhi koydurduğunu, müvekkilinin henüz şirketi devir almadan önce hasar yapan… plakalı aracın devirden çok sonra hasarlı olarak müvekkiline teslim edildiğini, diğer araçların hala teslim edilmediğini, müvekkilinin hiçbir borcu olmadığı ileri sürülen şirketin, araç kredisi, vergi ve telefon borcu, araç bakım masrafları için elden nakit para ödediğini, davalılardan …’ ın hile eylemlerine katılmamasına rağmen usulü yönünden husumet yöneltildiğini ileri sürerek hile sebebi ile alacak ve tazminat taleplerinin kabulü, davalıların adına kayıtlı taşınmazlara ihtiyati tedbir konulması, fazlaya bağlı haklarının mahfuzu ile olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesi ve yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin hissedarı olduğu, şirketteki hisselerini 20/02/2013 tarihinde davacıya devrettiğini, müvekkilinin vermiş olduğu vekaletnameler ile şirketin fiili ve hukuki idaresini diğer davalı …’e bıraktığını, müvekkilinin hissileri devir tarihi olan 20/02/2013 tarihinde şirketin adına tescil olan …. plakalı aracın davacıya teslim edildiğini, davacının hisse devir bedelini ödemediğini iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’ 23/05/2017 tarih ve 2015/1077 Esas 2017/416 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; “… Davacının dava dilekçesinde netice-i talebinin ne olduğunu tam olarak anlaşılamaması nedeni ile davacı vekiline netice-i talebini açıklaması için 2 haftalık kesin süre verildiği, ancak verilen bu kesin süreye rağmen davacı yanca netice-i talep açıklanmadığından davanın HMK 119-ğ gereği açılmamış sayılmasına … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” Davanın açılmamış sayılmasına, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Mahkemelerin verdikleri ara kararları açık bir şekilde ifade etmeleri gerektiğini, eldeki davada kastedilenin ne olduğunun anlaşılamadığı gerekçesiyle verilen süresi içerisinde dava sebeplerini açıkladıklarını,
Mahkemece kastedilen hile sebebiyle açtıkları bu davada alacak ve tazminat kalemlerinin açıklığa kavuşturulmasının ise iltibasa meydan vermeyecek şekilde ara kararında belirtmesi gerektiğini, bu davada esasın usule boğdurularak davacı müvekkilinin süre yönünden tekrar açamayacağı dava sebebiyle hak kaybına uğramış olacağını, bu sebeple mahkemenin ara kararında netice- i talep kavramının kolayca iltibasa meydan verecek şekilde zihinde çağrışım yaptığını beyanla; mahkeme kararının istinaf yoluyla kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Davanın davacı tarafça takip edildiğini, ancak Mahkemenin vermiş olduğu kesin süre içerisinde yapılması gerekenleri yapmadığını, davanın bu nedenle açılmamış sayılmasına karar verildiğini,
Davanın, davacı tarafından takip edilmediğinden açılmamış sayılmasına karar verilmediğinden ve deliller de toplanmış olduğundan nispi olarak hesaplanacak olan vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla;
Mahkeme kararının bu yönüyle bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından açılan dava; davalı şirket hisselerinin davacıya devri sırasında hile yapıldığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince 10/01/2017 tarihli ara karar ile davacıya “dava dilekçesindeki netice-i talebini açıklaması için iki haftalık süre verildiği ancak verilen süreye rağmen yeterince açıklanmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
HMK’ nın 194. maddesi ” Taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur ” hükmünü içermektedir.
Davacı vekilinin dava dilekçesinin gerek içeriği gerekse netice-i talep kısmının somut olmadığı, hangi davalıya hangi sebeple dava açıldığının ve bu kapsamda, davalı şirket ile davalı … aleyhine niçin dava açıldığının dava dilekçesinde açıkça belirtilmediği, ilk derece mahkemesince verilen kesin süreye rağmen de davanın dayandığı vakıaların ispata elverişli şekilde somutlaştırılmadığı bu nedenle 6100 Sayılı HMK’nın 119/1-ğ ve 119/2 maddeleri gereğince ilk derece mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde değildir.
Davalı vekilinin istinaf sebebine gelince; İlk derece mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinden AAÜT’ nin 7. maddesi kapsamında maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olup, davalı vekilinin istinaf sebebi de yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine de aykırı olmadığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 85,70′ er TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,5 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 27/06/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.