Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1527 E. 2020/204 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1527
KARAR NO: 2020/204
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/06/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/436 Esas – 2018/567 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E ve … E sayılı takip dosyaları ile kambiyo senetlerine özgü icra takipleri başlattıklarını, İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/617 E ve 2015/281 E sayılı dosyaları ile yapılan yargılama sonucunda takiplerin zaman aşımı nedeniyle geri bırakıldığını, bu nedenle İ.İ.K. 33/a maddesi gereğince alacak istemli olarak bu davayı açtıklarını belirterek, alacağın tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, her iki icra dosyası yönünden hak düşürücü sürelerin geçtiğini, takiplere konu çeklerin zaman aşımına uğramış olduğunu, kaldı ki çeke şirket temsilcisi olarak imza attıklarını, şahsi sorumluluğunun bulunmadığını bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/06/2018 tarih 2016/436 Esas – 2018/567 Karar sayılı kararında; ” Dava hukuki niteliği itibariyle daha önce icra takiplerine konu olan alacak istemlerinin bu defa İcra İflas Kanunu’ nun 33/a maddesine göre dava yoluyla tahsili istemini içeren alacak davasıdır. Mahkememizce her iki icra dosyası ile İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2015/617 E ve 2015/281 E sayılı dosyaları getirtilerek incelenmiş; İstanbul … İcra Dairesi’ nin … E sayılı icra takip dosyası yönünden icranın geri bırakılmasına dair verilen İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2015/671 E sayılı kararının temyiz edilmesi nedeniyle dava tarihi itibariyle Yargıtayda olduğu anlaşıldığından davanın bu kısmı yönünden derdestlik itirazının kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir. İstanbul … İcra Dairesi’ nin … E sayılı icra takip dosyası yönünden ise; takibe konu çekin zaman aşımına uğramış olması nedeniyle icranın geri bırakılmasına dair İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2015/281 E sayılı kararının Yargıtay tarafından 22/02/2016 tarihinde onanmış olması ve karar düzeltme yoluna başvurulmamış olması nedeniyle mahkeme kararının 24/03/2016 tarihinde kesinleşmiş olduğu, davacının İ.İ.K. 33/a maddesine dayalı olarak açtığını beyan ettiği bu davanın kanun maddesi gereğince yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmasının gerektiği, oysa davanın 07/04/2016 tarihinde açılmış olduğunun anlaşıldığı görülmekle davanın bu kısmının zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.”gerekçesi ile, ” 1-Davacının İstanbul … İcra Dairesi’ nin … E. Sayılı dosyasına dayalı olarak açmış olduğu davada davalının derdestlik itirazının kabulü ile davanın dava şartları yokluğu nedeniyle reddine, 2-Davacının İstanbul … İcra Dairesi’ nin … E. Sayılı dosyasına dayalı olarak açmış olduğu davada zamanaşımının dolmuş olması nedeniyle davanın reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili tarafından davalı-borçlu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E ve … E sayılı dosyaları ile çeke istinaden kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, İcra takiplerinin kesinleşmiş olduğunu, ancak borçlunun alacağı karşılayacak miktarda haczi kabil malı bulunmadığını, işbu sebeple davalı borçlu hakkında İİK 277 ve devamı hükümleri çerçevesinde tasarrufun iptali davası açıldığını, Yargılama devam ederken, davalı – borçlunun çeklerin takip sonrasında zamanaşımına uğradığı iddiası ile İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/617 E ve 2015/281 E sayılı dosyaları ile davalar açtığını, netice itibari ile takip sonrası zamanaşımı sebebi ile icra takiplerinin talikine karar verildiğini, iş bu sebeple huzurdaki alacak davasının açıldığını, Gelinen aşamada mahkeme tarafından; – İstanbul … İcra Dairesi’nin … E sayılı dosyası yönünden 24. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/671 E sayılı dosyasının temyiz edilmiş olması sebebiyle Yargıtay’ da olduğunu, – İstanbul … İcra Dairesi’nin … E sayılı dosyası yönünden 24.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/281 sayılı dosyasının ise 22.02.2016 tarihinde onanmış olması ve karar düzeltme yoluna başvurulmamış olması sebebiyle mahkeme kararının 24.03.2016 tarihinde kesinleşmiş olduğunu, huzurdaki davanın 07.04.2016 tarihinde açıldığını, bu sebeple davanın 7 günlük hak düşürücü süre içerinde açılmadığından bahisle davanın reddine karar verildiğini, Mahkeme hükmünün usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle, istinaf kanun yoluna başvuru zorunluluğu doğduğunu, huzurda görülen davanın, İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/671 Esas ve 2015/281 E sayılı kararı ile çeklerin zamanaşımına uğradığı tespiti ile icra takiplerinin talikine karar verilmesi sebebi ile açılmış bulunan bir alacak davası olduğunu, Yüksek mahkemenin birçok içtihadında belirtildiği üzere, çekin zamanaşımına uğraması durumunda borçlunun malvarlığı nezdinde sebepsiz zenginleşme durumunda oluşu sebebiyle alacaklının sebepsiz zenginleşme hukuki sebebine dayalı olarak her zaman alacağını talep edebildiğini, 24. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/671 E sayılı dosyası ile huzurda görülen davanın niteliklerinin farklı olduğunu, huzurda görülen davanın genel manada bir alacak davası olduğunu, İcranın geri bırakılmasına yönelik davanın temyiz edilip edilmemesinin huzurda görülen alacak davasının sonucuna bir etkisi olmadığını, bu sebeple derdestlik sebebine dayalı davanın reddine yönelik mahkeme hükmünün usul ve yasaya aykırı nitelikte olduğunu, Bir konuda derdestlik itirazında bulunulabilmesi için, aynı taraflar arasında, aynı hukuki sebebe dayalı olarak, aynı talepler ile açılmış davalar bulunması gerektiğini, huzurdaki davanın bir alacak davası olduğunu, İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2015/671 Esas ve 2015/281 E sayılı dosyaları ile görülen davaların ise, icra mahkemelerinde açılmış şikâyet davaları olduğunu, şikâyet davasının müvekkile karşı değil, icra müdürlüğü işlemine karşı açıldığını, davaların tarafları aynı kabul edilse dahi, konularının ve hukuki sebeplerinin birbirinden tamamen farklı olduğunu, işbu sebeple derdestlik gerekçesiyle oluşturulan davanın reddine yönelik mahkeme hükmünün usul ve yasaya aykırı nitelikte olduğunu, mahkeme tarafından İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2015/281 K sayılı dosyasının 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından zamanaşımı nedeniyle davanın reddine yönelik hüküm oluşturmasının da, usul ve yasaya aykırı nitelikte olduğunu, davada İİK 33. maddesinde belirtilen sürenin de geçmediğini, bu sürenin başlangıcının İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2015/617 Esas ve 2015/281 E sayılı dosyalarından kesinleşme yapıldığının müvekkile bildirdiği zaman olduğunu, oysa kesinleşme şerhini havi mahkeme kararının kendilerine tebliğ edilmediğini, bu sebeple 7 günlük hak düşürücü sürenin başlamadığını, ayrıca bir taraftan dayanak dosyaların Yargıtay incelemesinde olduğundan bahsedilmesi, diğer taraftan ise sürenin kaçırıldığından bahsedilmesinin mahkeme hükmünün süreye yönelik çelişkili olduğunu gösterdiğini, (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’ nin 2015/11900 E. 2017/228 K.) İşbu sebeple dava konusu çeklerin birer delil başlangıcı olması ve müvekkilin alacağını kanıtlanması için, taraflara ait ticari defter ve kayıtlar, vergi dairesi kayıtları yanı sıra tanık deliline de dayanıldığını, deliller toplanmadan, ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmadan, yazılı delil başlangıcı olan çekler yönünden tanıkları dinlenmeden hüküm oluşturulmasının, mahkeme hükmünün eksik incelemeye dayalı olduğunu açıkça gösterdiğini, Davalının davaya olan cevaplarının, zamanaşımı ve sair itirazlarının süresinde olmadığını, davalı tarafın savunmaları doğrultusunda hüküm oluşturulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2015/617 Esas ve 2015/281 E sayılı dosyalarından, zamanaşımı sebebi ile takiplerin talik edilmesi yönündeki kararları sebebi ile açılmış bulunan genel bir alacak davası olduğunu, mahkeme kararları kesinleşene ve kesinleşme kendilerine tebliğ edilene kadar 1 yıllık sebepsiz zenginleşme için öngörülen sürenin başlamayacağını, huzurdaki davanın 1 yıllık süre aşılmadan süresinde açıldığını, bu tarihten itibaren müvekkilin, TBK’ da öngörülen 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içerinde, tanık dahil her türlü delil ile alacağını ispat ederek tahsilini talep etme hakkının olduğunu, Davada İİK 33. maddesinde belirtilen sürenin de geçmediğini, zira bu sürenin başlangıcının İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2015/617 Esas ve 2015/281 E sayılı dosyalarından kesinleşme yapıldığının müvekkile bildirdiği an olduğunu, Çekin bir ödeme belgesi olduğunu, davalı tarafın, taraflar arasında herhangi bir temel borç ilişkisi bulunmadığını beyan ettiğinden, ödeme karinesinin aksini yazılı deliller ile ispat etmek külfetinde olduğunu, davalının savunmalarını ispat edemediğini, çekten kaynaklanan borcunu ödemeyen davalının, zamanaşımına yönelik icra mahkemesi kararı ile sebepsiz olarak zenginleştiği de açıkça ortada iken, davanın reddine yönelik hüküm oluşturulmasının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davalı tarafın, yasal süre içerisinde cevap dilekçesi vermediğini, zamanaşımı itirazı ve diğer usuli itirazlarda bulunmadığını, İcra Hukuk Mahkemesi’nden kesinleşmiş karar tebliğine dair araştırmalar yapılmadığını, Mahkeme hükmünde iki ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesinin de yine kararın kaldırılmasını gerektiren bir husus olduğunu, bu yönleri ile de kararın usul ve yasaya aykırı olduğu için kararın kaldırılması için istinaf itirazında bulunmak gereği hasıl olduğunu beyanla; Açıklanan ve re’sen gözetilecek sebeplerle; – İstinaf itirazlarının kabulüne, mahkeme hükmünün müvekkili lehine kaldırılmasına, davanın kabulüne, müvekkilin dava konusu alacağının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, kambiyo takibinde borçlunun takip içi zaman aşımına dayalı İİK 33. Maddesi gereğince takibin geri bırakılması davalarının kabulü üzerine alacaklı tarafından İİK 33/a maddesi gereğince açılan zaman aşımının vaki olmadığının tespiti davasıdır. Davacı dava dilekçesi ile, davalı borçlu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … ve … E. Sayılı dosyaları ile kambiyo takibi yaptıklarını, davalı borçlunun zamanaşımı nedeniyle takiplerin geri bırakılması için İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/617 ve 2015/281 E. Sayılı davalarını açtığını, mahkemece davaların kabul edilerek icra takiplerinin geri bırakılmasına karar verildiğini, takip dayanağı çekler ile ilgili her ne kadar 6 aylık zamanaşımı süresi geçmiş ise de borcun zamanaşımına uğramadığını, alacağın devam ettiğini, alacak ödenmediği için İİK 33/a maddesi gereğince bu davanın açılması zaruretinin doğduğunu belirterek ilgili takip dosyalarından toplam 110.893 TL alacaklarının çeklerin keşide tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece davacının İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına dayalı olarak açtığı davada davalının derdestlik itirazının kabulü ile davanın dava şartları yokluğu ile reddine, İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyası yönünden ise İİK 33/a maddesi gereğince 7 günlük hak düşürücü süre içinde açılmadığından zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. İİK 33/a maddesinde ”Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vakı olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir.” hükmü düzenlenmiştir. Dosya içinde bulunan ve incelenen İstanbul 24. İcra hukuk mahkemesinin 2015/671 E. Sayılı dosyasında, dayanak İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Sayılı takibine konu çekin takip içi zaman aşımına uğradığından bahisle icranın geri bırakılmasına dair karar verildiği, verilen kararın temyiz edilmesi üzerine dava tarihi itibarıyla Yargıtay’da olup henüz kesinleşmediği, taraf beyanlarına göre bu dosyanın istinafa konu dava açıldıktan sonra kesinleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece bu dava hakkında derdestlik ilk itirazının kabulü ile dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de bu davanın konusu takibin İİK 33 maddesine göre zaman aşımı nedeniyle geri bırakılmasına ilişkindir. Dava konuları farklı olduğunda derdest olduklarından bahsedilemeyecektir. Dava İİK 33/a maddesine dayalı zaman aşımının vaki olmadığının tespiti davası olduğundan ve bu davanın açılabilmesi için icra takibinin geri bırakılması davasının kesinleşmesi gerektiğinden dava tarihi itibarıyla bu davayı açmakta davacının hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki yarar dava şartıdır. Ancak HMK 115/3 maddesine göre dava şartı noksanlığı hüküm anında giderilmiş ise başlangıçtaki dava şartı noksanlığı sebebi ile dava reddedilemez. Taraf beyanlarına göre yargılama sırasında İcra Hukuk Mahkemesinin anılan dosyası Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmiştir. Buna göre mahkemece yapılacak iş İstanbul 24 İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/671 E. Sayılı dosyasının kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılarak, hüküm tarihinden önce kesinleşmiş ise dava açmakta davacının hukuki yararının varlığı kabul edilerek, HMK’nın 115/3. Maddesi gözetilerek bu dava şartının sonradan tamamlandığının kabulü ile taraf delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar vermek olmalıdır. Mahkemece bu dava ile ilgili olarak yasal dayanağı olmayan şekilde derdestlik ilk itirazının kabulü ile dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına dayalı olarak açılan davaya gelince mahkemece davanın İİK 33/a maddesinde öngörülen 7 günlük hak düşürücü süreden sonra açıldığından bahisle zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de, ilgili takipten dolayı icranın geri bırakılması talebi ile İstanbul 24. İcra Hukuk mahkemesinde açılan 2015/281 E. Saylı davada mahkemece davanın kabulüne ve icranın geri bırakılmasına dair verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk dairesinin 22/02/2016 tarihli kararı ile onanarak 25/03/2016 tarihinde kesinleşmiş ise de, ilgili dava dosyasında mahkeme kararının kesinleştiğinin davacıya tebliğ edildiğine ilişkin bir belge mevcut değildir. İİK 33/a-2. Maddesinde dava açılması için 7 günlük hak düşürücü sürenin ilgili icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin tebliğinden itibaren başlayacağı düzenlenmiştir. İcra Hukuk mahkemesi kararının kesinleştiği davacı alacaklıya tebliğ edilmediğinden dava açma süresinin başladığından söz edilemez. Davacı kararın kesinleştiğini daha sonra öğrendiklerini belirtmektedir. Dosya içinde bulunan bilgilerden ve İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2015/281 E. Sayılı dava dosyasından ilgili kesinleşmiş kararın tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Buna göre davanın süresinde açıldığının kabulü gerekir.Mahkemece tebliğ hususu gözetilmeksizin kesinleşme tarihinden itibaren hak düşürücü süre içinde davanın açılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davacının istinaf başvuruları yerindedir. HMK’nun 353/1-a-6 ncı maddesinde mahkemece, davanın esasıyla ilgili gösterilen delillerin hiç biri toplanmadan veya değerlendirilmeden karar verilmesi halini bölge adliye mahkemesince işin esası incelenmeden, mahkeme kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için, dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapılmaksızın kesin olarak karar verilecek hallerden saymıştır. Somut olayda da mahkemece taraf delilleri toplanmadan ve bunlar değerlendirilmeden yasaya aykırı olarak dava şartı yokluğu ve hak düşürücü süre içinde davanın açılmadığı gerekçesi ile davaların reddine karar verildiğinden davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen şekilde araştırma yapılarak, taraf delilleri toplanıp değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmek üzere dava dosyasının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 05/06/2018 tarih ve 2016/436 Esas – 2018/567 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10 TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş – dönüş masrafı 40,00 TL olmak üzere toplam 138,10 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/02/2020 tarihinde HMK’ nın 353/1-a6. maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.