Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1525 E. 2020/64 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1525 Esas
KARAR NO: 2020/64 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ :İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI :2017/419 Esas 2018/709 Karar
TARİH :09/07/2018
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/01/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı ile 15.12.2014 tarihinde … projesine özel destek hizmeti alımına ilişkin protokol imzalandığını, söz konusu kredi tahsisi davalı … bayinin müvekkili bankaya ilettiği bilgi ve belgelere istinaden yapıldığını, … adına 07.01.2016 tarihinde … bayi kanalı ile 3.900-TL … ihtiyaç kredisi kullandırıldığını, …’ın bilgisi dışında kredi kullandırıldığına ilişkin şikayette bulunması üzerine bankanın teftiş kurulu tarafından yapılan araştırmada sahte evrak düzenlemek suretiyle kredi kullanarak haksız kazanç temin edildiği, bankanın uğradığı bu zarardan … bayisinin sorumlu olduğunu, … sözleşmesinin hükümleri uyarınca Bakırköy … Noterliğinin 29.12.2016 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edilerek müvekkili bankanın uğramış olduğu zararın tazminini talep ettiklerini, davalı tarafın gereken özeni göstermediğini açıklanan bu nedenlerle davanın kabulünü 3.900-TL maddi zararın 07.01.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı banka ile 15.12.2014 tarihinde … projesine özel destek hizmeti alımına ilişkin protokol imzalandığını, davacı ile müvekkili şirket arasındaki anlaşma sonrasında davacı …’ın müşteri numarası güvenlik kodu vererek müvekkili şirketin kendi sistemine girişine izin verdiğini, tüketicinin almak istediği ürün için mağazaya gelip bu ürünü kredi çekerek almak istediğini belirttiğinde müvekkili şirketin önce tüketicinin nufus cüzdanını kontrol ettiğini, soğuk damgasına bakmakta resmin tüketiciye ait olup olmadığı, nüfus cüzdanında tahrifat olup olmadığı gözle görülebilecek tüm incelemeleri yaptıktan sonra sahtecilik veya kuşku uyandıracak durum olmadığını tespit ettikten sonra kod ve şifreleri kullanarak davacı bankanın internet sayfasında yer alan sisteme girdikten sonra sözleşmeye göre tüketici hakkında doldurulması gereken tüm bilgileri ve alınması gereken evrakları doldurup davacı bankaya gönderdiğini davacıdan onay beklediğini, davacı banka ise kendi veri tabanında alt yapısında yapmış olduğu araştırma ve incelemeler sonucunda söz konusu başvuruyu uygun bulması halinde doğrudan tüketicinin telefonuna onay mesajı göndererek kredi talebinin kabul edildiğini, davacı bankaca verilen bu onay mesajından sonra müvekkili şirketçe tekrar sisteme girilerek davacının onaylayarak sistemden kabul ettiği kredi miktarını aylık ödemeyi adres telefon bilgileri içerir şekilde hazır olan kredi sözleşmesinin çıktısını sistemden alarak tüketiciye her sayfasını imzalatarak doğrudan davacıya gönderdiğini, müvekkili şirketin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, müvekkili şirketin daha önce sahte kimlik kullanarak kredi çekmek isteyen bir kişiyi polise yakalattığını, bu nedenlerle izah edilen sebeplerle haksız ve yasal dayanaktan yoksun olan davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/07/2018 tarih 2017/419 Esas 2018/709 sayılı kararında; “Tüm dosya içeriği, bilirkişi tarafından yapılan tespitler, taraflar arasında imza altına alınan sözleşme hükümleri hep birlikte incelendiğinde; taraflar arasında imzalanan … isimli projeye özel destek hizmet alımına ilişkin protokol gereği davalının yapacağı satışlarda ürün fiyatına göre davacıdan kredi temini ve bu suretle müşteriden bedelin tahsili yolunda bir edim kararlaştırıldığı, yapılan bir alışverişte kullanılan kimliğin sahte çıkması ve asıl kimlik sahibinin başvurusu üzerine olayın ortaya çıktığı ve hatta ceza yargılamasına konu olduğu, davalının taraflar arasındaki protokolün 12’nci maddesinde “yanlış ve eksik alınan bilgiler neticesinde, sözleşmenin usulüne uygun yapılamaması dolayısıyla oluşacak doğrudan ve dolaylı banka zararlarından firmanın sorumlu olacağının” ve aynı protokol 21’nci maddesinde de “firmanın bankaya ilettiği bilgiler ile orijinal belgelerdeki bilgilerin birbirini tutmaması veya belgelerde tahrifat yapıldığının belirlenmesi halinde” davacıya fesih yetkisi veriyor olması, bu şekilde bir riskin bu maddeler yorumlandığında davalı tarafça üstlenildiği ve davalının da tacir olduğu, basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği kanaatine varılarak …”gerekçesi ile, Davanın kabulü ile, 3.900,00.TL’nin ihtarname tebliğ tarihi olan 10.01.2017 tarihinden itibaren avans faiziyle beraber davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili şirketin uzun yıllardır beyaz eşya / mobilya sektöründe hizmet verdiğini ve müvekkili şirketin gerekli tüm dikkat ve özeni göstererek ilgili evrakları, bilgileri, imzaları tamamlayarak davacı bankanın istediği prosedüre uyduğunu, hal böyle iken davacı şirketçe müvekkilinin tüm bu üstün dikkat ve özenine rağmen sahte olduğunu tespit edemediği -edemeyeceği, müvekkili şirketin tasarrufu altında olmayan ve kontrol ve dikkati ile engel olamayacağı bir konuda müvekkili şirketi yükümlü tutmaya çalışmakta olduğunu, Müvekkili şirketin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, yerel mahkemece müvekkili şirkete hukuka ve sözleşmeye aykırı yükümlülüklerin yüklenerek mutlak şekilde sorumlu kabul edilmesinin hukukun en temel ilkesi olan MK 2.maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin sözleşmede yer alan yükümlülüklere harfiyen uyduğunu, davacıya bildirilen kayıt ve bilgilerin gerçeğe uygunluğu, metinlerde, imzalarda veya tarihlerde tahrifat ve sahteciliğin olup olmadığının araştırılması hususlarında son derece dikkatli davrandığı ve buna göre müvekkili şirketçe gerek sözleşme gerekse de ticari örf-adet kurallarına uygun şekilde yüksek özen gösterilerek araştırma yapıldığı ve sahteciliğe ilişkin bir gözlem olmaması nedeni ile davacı bankanın sistemine girişler yapıldığını, Tüm bilgilerin eksiksiz şekilde davacı bankanın sistemine girilmesinden sonra davacı bankanın kredi talebine onay vermesi sonucunda müvekkili şirketten satın alma talebinde bulunulan ürünün müşteriye teslim edildiğini, dolayısı ile müvekkili şirket ile davacı arasında yapılan sözleşmeye müvekkili şirketçe aykırı davranılmadığını, Davaya konu asıl durumun davacının huzurda açmış olduğu dava ve çekmiş olduğu ihtarname ile sözleşmede yer almayan bir yükümlülüğü müvekkili şirkete yüklenmeye çalışması olduğunu, öyle ki tahrifat olmayan, soğuk damgası olan ve görünüşte ve tüm dikkat ve özene rağmen yapılan incelemede sahte olduğu anlaşılamayan bir kimlik belgesinin sahteliğinin tespitinde sözleşmede var olmayan yükümlülükler yüklenmekte, müvekkili şirketten tabiri caizse emniyet veya nüfus memurluğunun sahip olduğu tüm alt yapıya-belgelere sahip olduğu düşünülerek ülke çapında araştırma yapması beklenilmekte ve müvekkili şirket mutlak sorumlu tutulmaya çalışılmakta olduğunu, Yargıtay’ın istikrar kazanan kararlarından da anlaşılacağı üzere noterlerden dahi grafolojik bir inceleme yapması beklenmezken müvekkili şirketten evleviyetle beklenemeyeceğini, (Yargıtay 3. H.D. 13/04/2017 tarihli 2015/17217 E. 2017/5230 K. sayılı ilamı) Yargıtay 3. H.D. 13/04/2017 tarihli 2015/17217 E. 2017/5230 K. sayılı ilamında da ifade edildiği gibi 3. kişilerin sahtecilik eylemlerinden kaynaklanan belgeler ile işlem yapmış olması halinde noterlerin dahi sorumluluğu bakımından illiyet bağının kesildiği kabul edildiği, aynı şekilde sahtecilik incelemesi için noterlerin veya çalışanların incelemekle yükümlü oldukları belgelerin veya kimliğin ilk bakışta sahte olup olmadığı veya kimlikte şekli anlamda var olması gereken bir bilginin olmaması yahut olmaması gereken bir ibarenin bulunması noter veya çalışan tarafından dikkat edilmesi gereken hususlardan ibaret olduğu, bunun dışında çalışanlardan ve dolayısıyla müvekkilinden detaylı bir inceleme yapması yani grafolojik bir inceleme yapması beklenemeyeceğinden huzurda görülmekte olan davanın reddi gerektiğini, Beyanları destekler nitelikte Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02/11/2000 tarihli 2000/5855 E. 2000/8492 K. sayılı ilamı bulunduğunu, Ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere müvekkili şirketçe sözleşme hükümlerine, kanuna, ticari örf ve adet kurallarına uygun şekilde gerekli tüm dikkat ve özen gösterilerek nüfus cüzdanı incelendiği, tahrifat ve sahtelik gözlemlenemediği için kredi başvurusu yapıldığı, büyük bir alt yapıya ve araştırma-inceleme ağına sahip olan davacı bankaca da yapılan incelemeler ve araştırmalar neticesinde herhangi bir problem bulmayarak krediye onay vermesi neticesinde sistemden sözleşme çıktısı alınarak tüketiciye imzalatıldığı, tüm bilgi ve belgeler davacı kuruma gönderildiği, davacı bankaca belgelerin tamam olması nedeni ile ödeme yapılmış ve müvekkil şirketçe mağazada ki ürünün teslim edildiği, yerel mahkemece müvekkili şirketçe sözleşmenin 21. ve 12. maddelerine aykırı davrandığı gerekçesi ile hüküm kurulmuşsa da yukarıda ayrıntısı ile izah edildiği üzere her iki maddede müvekkilinin sorumluluğu doğmamakta, yerel mahkemece söz konusu sözleşme maddeleri asla ulaşılamayacak şekilde sözleşmeye, MK m.2‘ye aykırı şekilde yorumlanarak müvekkili şirket aleyhine hüküm verildiği, müvekkili şirketin tüm üstün dikkat ve özenine rağmen sahte olduğunu tespit edemediği -edemeyeceği, müvekkili şirketin tasarrufu altında olmayan ve kontrol ve dikkati ile engel olamayacağı bir konuda müvekkili şirketin tazminata mahkum edildiğini, İş bu sebeplerle müvekkili şirketçe sözleşme hükümlerine, kanuna, ticari örf ve adet kurallarına uygun şekilde gerekli tüm yükümlülükler yerine getirilmiş olduğundan, sözleşmede var olmayan yükümlükler yüklenerek veya yorumlar yapılarak verilen hükmün hukuka aykırı olduğundan kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talep doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/419 Esas 2018/709 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasında düzenlenen Destek Hizmeti Alımına İlişkin Protokol (… Projesine Özel) hükümlerine aykırılık nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı taraflar arasında tüketicilere mal satımı karşılığında doğrudan ihtiyaç kredisi kullandırılması yönünde kısa adı … projesi olan protokol imzalandığını, protokol tarafı davalı bayinin gerekli özeni göstermemesi nedeniyle sahte kimlikle ihtiyaç kredisi kullanılmasına sebep olduğunu, böylece protokol hükümlerine aykırı davrandığını belirterek davacı bankanın bu nedenle uğradığı zararın tazminini talep etmiş, davalı protokolle belirlenen özen yükümlülüğüne aykırı davranmadığını, protokol hükümlerini ihlal etmediğini belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Uyuşmazlık taraflar arasında tüketicilerin doğrudan satıcı bayiler aracılığı ile ihtiyaç kredisi kullanmalarını düzenleyen protokol hükümleri gereğince davalının sattığı ürün için satın alan dava dışı 3. Kişi tarafından sahte kimlik kullanılmak suretiyle davacı bankadan ihtiyaç kredisi kullanılması ve bu kredinin geri ödenmemesi nedeniyle uğranılan zarardan kaynaklanmaktadır. Anılan protokolün 12. Maddesinde mağaza/firmanın yükümlülükleri düzenlenmiştir. Maddeye göre ”yanlış ve eksik alınan bilgiler neticesinde, sözleşmenin usulüne uygun yapılamaması dolayısıyla oluşacak doğrudan ve dolaylı banka zararından firmanın sorumlu olacağı”, 21. Maddesinde ”mağaza/firma’nın bankaya ilettiği kredi-başvuru bilgiler orjinal belgelerdeki bilgilere uymuyorsa, metin veya imzalarda sıhhatsizlik, tahrifat ve sahtecilik gözlemleniyorsa, orjinal belgelerde yer alan tarihler hatalı ise, mağaza/firma’nın düzenlediği fatura vs belgelerde tahrifat veya usulsüzlük varsa” mağaza/firmanın sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Somut olayda söz konusu sistemi kullanarak tüketici ihtiyaç kredisi kullanmak isteyen eşgali belirli kimliği belirsiz 3. Kişi kullandığı cep telefonundan SMS yoluyla davacı bankaya kredi talebini iletmiştir. Davacı banka yine SMS yoluyla kendisine iletilen bu kredi başvurusunun kabul edildiğini ilgili cep telefonuna bildirmiştir. Davacı banka söz konusu cep telefonunun kredi başvurusunda bulunan şahsa ait olup olmadığını araştırmamıştır. Söz konusu kredinin alınmasında kullanılan kimlik bilgilerinin sahte olarak oluşturulduğu, orjinal kimlik belgesi ile kredi kullanımında verilen kimlik belgesinde fotoğraf ile kimlik belgesinin arka yüzünde bulunan medeni hali bilgisi ile kimlik düzenleyen nüfus müdürlüğü yetkililerine ilişkin bilgilerin farklı olduğu, gerçek kimlik sahibinin farklı bir cep telefonu kullandığı ve kredi için başvurusunun bulunmadığı tespit edilmiştir. Protokol ile davalıya yüklenen edimler kredi başvurusu için sunulan belgelerde gözle görülür bir farklılık, tahrifat ve sahtecilik bulunmaması ve davalının bu hususları özenle kontrol etmesidir. Söz konusu kredi başvurusu 04/01/2016 tarihinde cep telefonu aracılığı ile SMS yöntemiyle doğrudan davacı bankaya yapılmıştır. SMS ile gelen bilgiler davacı banka tarafından kontrol edilmiş, kredi kullanımına aykırılık tespit edilmemesi üzerine talebin uygun görüldüğü yine SMS yoluyla cep telefonuna bildirilmiştir. Davacı banka SMS yöntemi ile kredi kullanım talebinin uygun görüldüğü kişinin başvurulan cep telefonunun sahibi olup olmadığını, cep telefonunun kayıtlarda kimin adına kayıtlı olduğunu araştırmamıştır. Kredi belgelerinde kullanılan kimlik belgesinin sahte olduğu sabit ise de, sahteciliğin göz ile yapılacak özenli bir kontrolle tespitinin mümkün olduğu. davalının kontrolde ihmalinin bulunduğu ispatlanamamıştır. Sunulan sahte kimlik belgesindeki tahrifatın veya sahteciliğin yapılacak basit bir kontrolle tespit edilebileceği ileri sürülmemiştir. Onay kodunun gönderildiği cep telefonu da sahte kimlik belgesi sunun kişinin kullandığı cep telefonudur. Bunların kısıtlı inceleme olanağı bulunan davalı tarafça tespit edilmesinin mümkün olduğu kanıtlanamamıştır. (kimlik belgesinde bulunan fotoğraftaki soğuk damganın bulunmadığı veya tahrifatın gözle farkedilebildiği) . Bu nedenle davalının protokolle kendisine yüklenen özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı veya usulsüz kredi kullanımına dahil olduğu ispatlanamadığından davalının protokole aykırı davrandığından dolayısıyla oluşan zarardan sorumlu olduğundan söz edilemeyecektir. Bu nedenle ispatlanamayan davanın reddi gerekirken kabul kararı verilmesi hatalı olmuştur. Davalı istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ispatlanamayan davanın reddine dair yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile; İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/419 Esas 2018/709 Karar ve 09/07/2018 tarihli ilamın HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-DAVANIN REDDİNE, İLK DERECE YÖNÜNDEN : 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 54,40.TL harcın peşin yatırılan 66,61.TL.’den mahsubu ile bakiye 12,21.TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından sarfedilen 11,00.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 3.400,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Artan gider avansı bulunduğu takdirde talep halinde yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 67,00.TL karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 8-Davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın istinafa gönderim gideri 31,50.TL toplamı 129,60.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 10-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/01/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.