Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1523 E. 2020/1 K. 15.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1523 Esas
KARAR NO: 2020/1 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/610 Esas 2018/370 Karar
TARİH: 09/07/2018
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 15/01/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı arasında su alımı sözleşmesi olduğunu, davalıya satılan su bedellerinin ödenmediğini, 19.03.2014 tarih 29.689,20 TL bedelli ve 19.03.2015 tarih 7.965,00 TL bedelli iki adet faturayı tebliğ etmesine rağmen alacağının ödenmediğini, davalı hakkında Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile takip yapıldığını, davalının yapılan icra takibine itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibine devamına, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasında sürekli edim içeren bir sözleşme bulunmadığını, davacının sunduğu belgenin fiyat garantisi içeren bir belge olduğunu, sipariş üzerine su teslim edildiğini, Mart 2014 tarihi itibarı ile tüm ödemelerin tamamlanarak 0 hesap bakiyesi ile hesabın kapatıldığını, süreklilik arz eden sözleşme olmadığı için davacının müspet ya da menfi zarar alacağı talep edemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/07/2018 tarih 2016/610 Esas 2018/370 sayılı kararında; “Tüm dosya kapsamı ve yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında su satışına ilişkin bir ticari ilişki olduğu, davacının davalıya 27 adet su sebili teslim ettiğinin tarafların kabulünde olduğu, davalının iki yıla yakın bir süre davacıdan su sipariş ettiği, bilirkişi raporuna göre davalının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, ticari defterlere göre davalının davacıya borcunun olmadığı, 7.965,00 TL bedelli ve 29.689,20 TL bedelli faturaların defterde kayıtlı olmadığı, davalının bahsi geçen faturaları iade ettiği, davacının Mart 2014 dönemine ait verilmesi gereken KDV beyanının süresinden sonra verildiği, verilen beyannamede hasılatın sıfır olduğu dolayısıyla takibe konu faturaların beyan edilmediği, sonrasında ise 21.01.2015 tarihinde KDV düzeltme beyanı verildiği, davaya konu faturaların sonradan düzenlendiğinin tespit edildiği, … tarihli fatura açıklamasında ” 10996 adet 19 lt damacana su, 14 Ocak 2014 tarihinden 19 Mart tarihine kadar su bedeli-iş kaybı” yazdığı, davacı vekilinin faturaya ilişkin beyanında iş kaybının sehven yazıldığı belirtilen dönemde fiilen su teslimi yapılmadığını ancak sözleşme devam etseydi satıştan elde edilecek alacak olduğunu bildirildiği, fiilen su teslimi yapılmadığının davacı vekilince kabul edildiği, davacının müspet zarar talep edebilmesi için sürekli bir edim içeren sözleşmenin tek taraflı olarak sona erdirilmesinin gerektiği, ancak taraflar arasında imzalanan belgenin davacı tarafından yapılan bir taahhüt olduğu, davalının belli bir miktar su siparişi verme ve bunun karşılığını ödeme borcuna girmediği bu nedenle müspet zarar talep edemeyeceği anlaşılmakla, davalıya teslim edilip davalının iade etmediği 27 adet su sebilinin serbest piyasa fiyatlarına göre 12.01.2018 tarihli hüküm kurmaya elverişli, gerekçeli ve ayrıntılı bilirkişi raporunda tespit edilen miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne, asıl alacak likit olmakla davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği…”gerekçesi ile, -Açılan davanın KISMEN KABULÜ ile -Davalının Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin asıl alacak 4.590,00-TL üzerinden devamına, ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, -Asıl alacak likit olduğundan 4.590,00-TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, -Fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş ve karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Talep edilen alacağın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, yargılama esnasında da cevap dilekçesinden anlaşıldığı üzere davacının olmayan bir sözleşmeye dayalı olarak temerrüt, müspet ya da menfi zarar talebinde bulunamayacağı ispat olunmakla, kısmen ret edilen miktar açısından lehlerine %20 tazminata hükmedilmesi gerekmekte iken verilen kararda buna ilişkin hüküm kurulmadığını, Davaya konu edilen su sebilleri bedeline ilişkin olarak davacının kaç adet sebili müvekkiline teslim ettiğini ispat edemediği gibi kendisine söz konusu sebilleri iade alması hususunun ihtar edildiğini, buna rağmen kasıtlı olarak almadığını, Sadece davacı iddiasına dayanılarak 27 adet sebil bedelinin hesaplanması ve alacağa mahkum edilmelerinin kabul edilemez olduğunu, Yerel Mahkemece her ne kadar taraflarına kaç adet su sebilinin teslim edildiği ve bunların tamamının durup durmadığı konusunda süre verilmişse de; müvekkilinde konuyla ilgilenen kişinin uzun zamandır rahatsız ve çalışamıyor durumda olması, davacının bu sebilleri getirip kendi keyfiyetine göre işyerine bırakması, adedinin tespit olunamaması sebebiyle ara karar gereğinin yerine getirilmemiş olmakla birlikte, bu konu aydınlatılmaksızın, varsayımsal olarak ve sadece davacının iş bu davaya konu- kısmen ret kararı verilen uydurma faturaların karşılığını tahsil etmeye çalışması gibi, 27 adet gibi uydurma bir rakam üzerinden teslim ettiğini beyan ettiği ve fakat ispatlayamadığı su sebillerinin piyasa değerleri üzerinden hesaplama yapılarak alacağa mahkum edilmelerinin adil olmadığını, Davacı lehine su sebil bedellerinin likit olduğu varsayımından yola çıkılarak %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Kabul anlamına gelmemekle birlikte yargılama esnasında dosyanın 2 sefer bilirkişiye, su sebilleriyle ilgili ihtilaftan dolayı gönderildiğini ve 2. El değer tespitinin bilirkişi marifetiyle yapıldığını, davacının kendi keyfiyetine göre bir fatura tanzim ederek müvekkiline gönderdiğini ve kabulünü beklediğini, bu esnada ve sebillerin 2. el olması da gözönüne alındığında alacağın likit olduğundan söz edilemeyeceğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, davacının %20 tazminata hükmedilmesine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Dava konusu hakkında mahkemenin öncelikle yeterli araştırma yapmadan ve mevcut delilleri hatalı bir şekilde değerlendirerek hukuka aykırı bir karar verdiğini, Mahkemenin dava konusu su sebillerinin, davalı tarafta kaldığı, halen davalı tarafça kullanıldığı, davalının söz konusu su sebillerinin iadesi yönünde hiç bir işlem yapmadığı gerekçesi ile, hukuka uygun bir kararla su sebillerinin bedeli olan 4.590,00 TL’nin taraflarına ödenmesine karar verdiğini, Ancak mahkemenin ”su bedeli” alacağına ilişkin olarak, taraflar arasındaki sözleşmenin tek taraflı olarak feshedilmesi gerektiği, taraflar arasında sözleşme değil, tek taraflı bir taahhüt olduğu gerekçesi ile davanın bu kısmının reddine karar verildiğini gerekçesinde belirttiğini, oysa taraflar arasında taahhüt değil, her iki tarafın kaşesini, imzasını taşıyan, onayını taşıyan 19.03.2012 tarihli, sözleşme olduğunu ve bu sözleşmenin davalı tarafın açık beyanı ile tek taraflı olarak feshedildiğini, davalı tarafın hiç bir makul sebep öne sürmeksizin, iş bu sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiği, dolayısı ile Mahkemenin taraflar arasında sözleşme olmadığı ve taraflar arasında tek taraflı fesih olmadığı gerekçesinin, hukuken geçersiz olduğunu, Dosyada bilirkişinin, davacı ve davalı tarafın fatura ve ticari defterlerini inceleyerek ayrıntılı raporunu dosyaya sunduğunu, ticari defterler incelendiğinde, hiç bir su faturasının, irsaliyeli fatura şeklinde olmadığının, normal fatura şeklinde kesildiğinin görüleceğini, bu nedenle zaten karşı tarafça süresi içerisinde, iş bu faturadaki suların taraflarına teslim edilmediği yönüde itirazları olmadığı için, alacak oluştuğunu, davacı ve davalı taraf arasındaki 19.03.2012 tarihli, her iki tarafın onayını, imzasını ve kaşesini taşıyan sözleşme gereğince, iş bu sözleşmenin taraflar arasında,19.03.2012 ile 19.03.2014 tarihleri arasında geçerli olacağını, davalı tarafın hiç bir haklı gerekçe göstermeksizin, hiç bir haklı ihtar yada uyarıda bulunmaksızın, 14.01.2014 tarihinde fiili durum yaratarak, davacı tarafa müdahale ederek, su alımını fiilen engellediğini, dolayısı ile bu haksız ve fiili müdahale nedeniyle, davacı tarafın gerçek manada hakkının ihlal edildiğini ve mevcut sözleşmenin hukuka aykırı bir şekilde feshedildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/610 Esas 2018/370 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava faturaya dayalı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Davacı, taraflar arasında su satışına ilişkin sözleşmeden kaynaklı fatura dolayısıyla alacaklı olduklarını, fatura bedellerinin ödenmediğini, yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, davalı takip konusu faturaları kabul etmediklerini, borçlarının olmadığını savunarak davanın reddini istemiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davaya konu takip iki adet faturaya dayalı olup bu faturalardan, … nolu 7.965,00 TL bedelli olan fatura 27 adet su sebili bedeli olarak, … nolu 29.689,20 TL bedelli olan ise 14 Ocak 2014 tarihinden 19 Mart 2014 tarihine kadar su bedeli (iş kaybı) olarak düzenlenmiş, davacı vekili iş bu faturanın mal karşılığı olmadığını, sözleşmenin davalı tarafça süresinden önce haksız feshi nedeniyle satılamayan bu nedenle oluşan kar kaybı bedeli olarak düzenlendiğini belirtmiştir. Taraflar arasında davacının fiyat garantisi vermesi üzerine 2 yıl geçerli davacının davalıya su tedarik etmesi yönünde sözleşme kurulduğu, anılan sözleşmede davalının belirli bir alım taahhüdünün bulunmadığı, sadece davacının belirli bir dönem için fiyat garantisinin mevcut olduğu sabittir. Davacı bunun aksini ispatlayamamıştır. Taraflar arasındaki sözleşme tek taraflı bir fiyat garantisi sözleşmesidir. Bu nedenle sözleşmenin feshinden söz edilemeyeceğinden, haksız fesih nedenine dayalı olarak mahrum kalınan kar alacağı talebine de olanak bulunmamaktadır. Mahkemece davacı tarafça düzenlenen ve mal karşılığı olmayıp, mahrum kalınan kar bedeline ilişkin … nolu 29.689,20 TL bedelli fatura yönünden davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Takip dayanağı … nolu 7.965,00 TL bedelli fatura 27 adet su sebili faturasıdır. Davalı taraf davacıya çektiği 27/11/2014 tarihli ihtarname ile 27 adet su sebilini aldıklarını ve iade etmeye hazır olduklarını kabul etmiştir. 27 adet su sebilinin davacı tarafından davalıya ariyeten verildiği davalının da kabulündedir. Ancak davalı takip ve dava tarihi itibarıyla söz konusu ariyeten verilen su sebillerini iade etmemiştir. Bu nedenle söz konusu su sebillerinin bilirkişice belirlenen bedellerini ödemesi gerekir. Mahkemenin su sebilleri bedelinin tahsiline yönelik kararı usul ve yasaya uygundur. Bu nedenle bu yöne ilişkin davalı istinaf sebebi yerinde değildir.Ancak, İİK 67/2 maddesine göre icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın belirlenebilir (likit) olması gerekir. İtirazın iptaline karar verilen alacak iade edilmeyen su sebilleri bedelinden doğmuş olup, miktarı belirli ise de bunların bedelleri belirli değildir. Mahkemece de davalı tarafından iade edilmeyen su sebillerinin bedeli bilirkişi incelemesi sonucunda tespit ettirilerek, bilirkişi tarafından belirlenen bu miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmiştir. Buna göre itirazın iptaline karar verilen alacak belirlenebilir (likit) olmadığından icra inkar tazminatı şartları oluşmamıştır, mahkemece alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken davalı borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle yerinde olmayan davacı istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı istinaf başvurusunun icra inkar tazminatı yönünden kısmen kabulü ile mahkeme kararının icra inkar tazminatı yönünden kaldırılmasına, mahkeme kararında belirtildiği şekilde ve miktarda davanın kısmen kabulü ile davalı borçlunun takibe yaptığı itirazın bu miktar asıl alacak yönünden iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2018 tarih ve 2016/610 Esas – 2018/370 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; Açılan davanın KISMEN KABULÜ ile; Davalının Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin asıl alacak 4.590,00-TL üzerinden devamına, ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-Alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden, şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine, 4-Fazlaya ilişkin talebin reddine, İLK DERECE YÖNÜNDEN: 5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 313,55.TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 435,17.TL harçtan mahsubu ile arta kalan 121,62.TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 6-Davacı tarafından sarfedilen 128,20.TL posta-tebligat gideri ile 1.500,00.TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.628,20-TL yargılama giderinden davanın kabul-ret oranına göre hesaplanan (%12 kabul) 244,23.TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 8-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 3.400,00.TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 9-Reddedilen kısım üzerinden davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 4.959,63.TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 10-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN : 11-Taraflarca yatırılan 98,10’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 12-Alınması gereken 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 13-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan toplam 78,90.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 14-İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 15-Davacı tarafından sarfedilen giderlerin üzerinde bırakılmasına, 16-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/01/2020 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.