Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1522 E. 2020/11 K. 15.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1522 Esas
KARAR NO: 2020/11 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/612 Esas 2017/981 Karar
TARİH: 23/11/2017
DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
KARAR TARİHİ : 15/01/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, dava dışı … Ticaret Limited Şirketinde tarafların ve ayrıca …’in ortak olduklarını, davalının şirket müdürü olarak yetkilendirildiğini, ancak davalının kendine verilen yetkiyi kötüye kullandığını, görevlerini özenli olarak yerine getirmediğini, ağabeyi olan …’e şirket yönetimini fiilen devir ettiğini, davacı tarafa şirket ile ilgili her hangi bir bilgi verilmediğini, davacının şirket ortaklığından ayrıldığı yönünde gerçek dışı beyanlarda bulunduğunu ileri sürerek davalının idare ve temsil yetkisinin kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, iddiaların haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalı ve dava dışı diğer ortak …’in şirkete borç para vererek şirketi ayakta tuttuklarını, davalının işin başında olduğunu, kanundan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ihlal etmesinin söz konusu olmadığını, aksine davacının şirkete zarar verdiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/11/2017 tarih 2015/612 Esas 2017/981 sayılı kararında; “Dava hukuki niteliği itibariyle TTK 630/2 maddesi gereğince limited şirket müdürünün azline ilişkindir. Yapılan yargılamalar sonucu iddia ve savunmaya, sunulan ve toplanan delillere, dinlenen tanık beyanlarına, tarafların ortak olduğu şirketin ticaret sicil dosyasına, celp edilen banka kayıtlarına, yaptırılan inceleme sonucu alınan 23/10/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporuna ve tüm dosya kapsamına göre tarafların ortak olduğu şirkette davalının temsil ve idare yetkesine sahip olduğu, yasa gereğince yöneticinin azli için özen ve bağlılık yükümü ile kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak belirtildiği, taraflar arasındaki şahsi uyuşmazlıkların haklı sebep olarak kabul edilemeyeceği, uygulamada haklı sebebin esasen şirketin yönetimi ile ilgili meselelerin dikkate alındığı, davacının bilgi alma hakkını TTK kapsamında ayrıca düzenlendiği, davalının kardeşine yapıldığı iddia edilen ödemelerin şirket kayıtlarında tespit edilemediği, sonuç olarak hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi azli gerektirecek mali ve hukuki gerekçelerin bulunmadığı …”gerekçesi ile, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Dosya kapsamında mübrez olduğu üzere ilgili iddiaları yazılı belgeler ve tanık beyanları ile mahkemeye sunduklarını ve özellikle şirket müdürünün müvekkili ortağı, diğer ortaklar ve kendisi karşısında zayıf düşürmek ve güvenini sarsmak için hedef aldığı ve bu çerçevede müvekkilinin kullanmış olduğu kurumsal şirket e-postalarını hiçbir gerekçe göstermeden kapattığı ve yine tehdit ve hakaretlerle şirketten kovduğunun tevsik edildiğini, Yerel mahkeme bilirkişi heyetinin yetkisini aşarak hazırlamış olduğu raporu dayanak almak sureti ile mezkur hatalı hükmü ihdas ettiği, zira malum olduğu üzere HMK’nın ilgili hükümlerine göre mahkemelerin kendi uzmanlık alanları kapsamında kalan hukuki konularda bilirkişiye başvurmasının yasak olduğu, mahkemenin bilirkişinin denetime elverişsiz hukuki mütalaasını kararına gerekçe almak sureti ile HMK’nın amir hükmüne aykırı davrandığını, Kararda ifade edildiği gibi dava dilekçesinin dayanağı taraflar arasındaki uyuşmazlıklar olmayıp tam da ifade edildiği üzere müdürün şirket yönetimini TTK ilgili hükümleri gereği yerine getirmediği gerçeği olduğunu, davalının şirketi yönetmekte aciz içinde olduğu aslında davalı yanında kabulünde olduğu, zira cevap dilekçelerinde şirketin uzun süreden beri alacak tahsilatı yapmadığı, şirketin sözde borçlanma ile finanse edildiği ve şirket ortakları arasında güvenin yok olduğu sayfalarca ifade edildiği, davalının belirtilen eksikliklerden şirkette hiçbir yetkisi olmayan müvekkilini suçlayarak kurtulmaya çalıştığı ve mahkemenin bu durumu görmediğini, TTK 625 vd. maddelerinde düzenlendiği gibi şirket müdürü ortaklara eşit ve iyi niyetli davranmalı şirketi yönetirken dürüstlük kuralını ihlal etmemesi gerektiğini, Davalının müvekkilini şirketten şahsi anlaşmazlıktan dolayı değil yönetimde gösterdiği zafiyetten dolayı kovduğunu, yine davalının müvekkilinin kurumsal e-postalarını eşitlik ilkesine aykırı davranmak suretiyle iptal ettiği ve fakat aynı işlemi şirketin 3.ortağına yapmadığını, Karara dayanak bilirkişi raporunda dava dilekçesinin 1 nolu bendinde belirtilen ve TTK 625.maddesi zikredilmek suretiyle ayrıntılandırılan, davalının şirketi finansal anlamda iyi yönetmediğine dair iddiaların yeterli şekilde incelenmediği ve değerlendirilmeye tabi tutulmadığını, zira rapor ekinde yer alan mali kayıtlara bakıldığı zaman şirket müdürünün satışları vadeli yaptığı ve vadeli yapılan satışların bedelini tahsil edemediğini, şirket alacaklarının tahsil edilememesi ve buna rağmen hala aynı piyasaya vadeli satış yapılmasının iyi yönetim ile izah etmenin mümkün olmayacağını, şirket müdürünün finansal anlamda şirketi iyi yönetemediği ve yine davalının kabulünde olduğu üzere şirket adeta kredilerle ve gayri resmi para girişleri ile finanse edilir hale geldiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/612 Esas 2017/981 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK 630 maddesine göre açılmış, şirket müdürünün azli davasıdır.TTK’ının 630. Maddesinde; Genel kurul, müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabilir.(2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.(3) Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur. Hükmü düzenlenmiştir.Davacı, şirket müdürü davalının şirket defter ve kayıtlarında usulsüz kayıtlar oluşturduğunu, ağabeyi …’e aylık 6.000 TL kayıt dışı ücret ödediğini, yakınlarına ve kendisine şahsi menfaat temin ettiğini, şirket yönetimini ve temsil yetkisini …’e devrettiğini, kendisine bilgi alma hakkını kullandırmadığını, şirketin mali tablolarını ve faaliyet raporunu hazırlayıp hesap yılı sonunda genel kurulu toplantıya çağırması gerekirken 2013 ve 2014 yılı genel kurul toplantısı için çağrı yapmadığını, kendisine şirket çalışanı ve müşterileri önünde hakaret ettiğini, şirket içi yazışmalarda kullandığı e posta adreslerine ulaşımını engellediğini, şirket ortaklığından ayrıldığı yönünde gerçek dışı bilgiler verildiğini, belirterek TTK 630 maddesi gereğince müdürlükten azlini talep etmiştir.Dava dosyası içinde bulunan belge ve bilgilerden, bilirkişi raporundan, tanık beyanlarından davacının iddialarının ispatlanmadığı, bilirkişi raporuna göre davalının müdür olduğu davaya konu dönemler içinde şirketin mali yapısının iyi olduğu, alacakların tahsili riski bulunmakla birlikte satış ve cirosunun buna bağlı olarak karlılığının arttığı, davalının kendisine ve yakınlarına menfaat temin ettiğine, davalının ağabeyi …’a gayrı resmi ödeme yapıldığına, şirket yönetimini bu şahsa devrettiğine ilişkin delil bulunmadığı, şirket defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, 2013 ve 2014 yılı genel kurul toplantıları yapılmamış ise de bu hususun tek başına müdürün azli gerekçesi olamayacağı, davacının da şirket genel kurulunun toplanmasını talep edebileceği, davacının bilgi alma hakkının yasa ve anasözleşmeye aykırı olarak engellendiğine ilişkin delil bulunmadığı, davacının bu konuda özel denetçi atanmasını talep edebileceği anlaşılmakla, davacı iddialarını ispatlayamadığından ve TTK 630. Maddede öngörülen şirket müdürünün özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal ettiği veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybettiği yolunda haklı nedenlerin varlığı ispatlanamadığından, davacının istinaf sebepleri yerinde değildir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 15/01/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.