Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1492 E. 2019/1890 K. 25.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1492 Esas
KARAR NO : 2019/1890 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/836 Esas 2018/432 Karar
TARİH: 03/05/2018
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
KARAR TARİHİ: 25/12/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili …’in 20/09/2013 tarihinden itibaren İstanbul Ticaret Siciline … sicil numarasında kayıtlı davalı şirketin ortağı ve yetkilisi olduğunu, ancak, resmî belgelerde şirketin ortağı gözüken müvekkilinin gerçekte şirketin çalışanı olup Temmuz/2016 itibariyle net maaşının 6.500,00 TL olduğunu; fiilen şirketin gerçek ortağı ve yetkilisinin … olduğunu; gerçekte müvekkilinin 18.07.2016 tarihinde şirketten ilişiğinin kesilmiş olmasına rağmen resmi belgelerde hala şirketin ortağı olarak gözüktüğünü; bu durumun hem müvekkilini, hem de üçüncü kişileri zarara uğratacağını; bu fiili durumun resmiyete geçirilmesi yönündeki talebin şu ana kadar yerine getirilmediğini, TTK’nun 636. maddesinin 3.fıkrasına göre, haklı sebeplerin varlığı halinde her ortağın mahkemeden şirketin feshini isteyebileceğini belirterek; müvekkilinin ortağı olduğu …Ltd.Şti.’nin infisahına, dava süresince mahkemece belirlenecek tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.Dava dilekçesi ve duruşma günü davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, davalı tarafça cevap sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 03/05/2018 tarih 2016/386 Esas 2018/432 sayılı kararında;”Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili müvekkili …’in … sicil nolu … Ltd.Şti.’nin 20/09/2013 tarihinden itibaren ortağı ve yetkilisi olduğu, resmî belgelerde şirketin ortağı gözüken davacının gerçekte şirketin çalışanı olup, fiilen şirketin gerçek ortağı ve yetkilisinin … olduğunu; davacının 18.07.2016 tarihinde şirketten ilişiğinin kesildiğini, ancak resmi belgelerde hala şirketin ortağı olarak gözüktüğünden bahisle şirketin feshini talep etmiştir. Şirket sicil belgelerinin incelenmesinde; İstanbul Ticaret Siciline … sicil numarası ile kayıtlı olarak “… Limited Şirketi” unvanı altında 99 yıllığına kurulduğu, kuruluşunun tescilinin 10/Şubat/2011 tarihli ve 7749 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan olunduğu, şirketin kurucu ortakları … ile … olup, şirketin kuruluştaki sermayesi 150.000,00 TL’ olduğu, ilk 3 yıl için müdür seçilen … münferit imzası ile şirketi temsile yetkili kılındığı, 20.09.2013 tarihli ortaklar kurulu kararı ve hisse devirleri; Davalı şirketin 30 Eylül 2013 tarihli ve 8415 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde tescili ilan olunan 20/09/2013 tarihli ve 2013/1 sayılı ortaklar kurulu kararında; Şirket ortaklarından …, şirkette mevcut 148.500,00 TL hissesini Beyoğlu….Noterliğinden 19.09.2013 tarihli, … yevmiye sayılı hisse devir ve temlik sözleşmesi ile şirkete dışarıdan katılan TC … kimlik no.lu …’e devrederek ortaklıktan ayrıldığı, Şirket ortaklarından … şirkette mevcut 1.500,00 TL hissesini Beyoğlu…. Noterliği’nden 19.09.2013 tarihli, …. yevmiye sayılı hisse devir ve temlik sözleşmesi ile şirkete dışarıdan katılan TC … kimlik no.lu …’e devrederek ortaklıktan ayrıldığı, Hisse devirlerinin kabulü ile devirlerin pay defterine işlenmesine, şirket sermayesi 150.000,00 TL’nin …’e ait olduğuna, Şirketin tek ortağının … olduğuna, Ayrılan ortağın şirket müdürlüğünün sona ermesine, Şirket Müdürlüğüne 3 yılı için …’in atanmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Bu itibarla şirketin sahibi ve Tek Yetkilisi / Hakim Ortağı olan davacı …’in tek başına karar alarak şirketi feshedebileceği, bu şekilde şirketi tasfiye edebileceği, ayrıca şirkette davacının kendisinden başka hissedar/ortak olmadığından, haklı sebeple şirketin feshini talep etme imkanı bulunmadığı…”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili …’in 20.09.2013 tarihinden itibaren İstanbul Ticaret Sicili Memurluğu’nun … sicil numarasında kayıtlı davalı şirketin ortağı ve yetkilisi olduğu, ancak resmi belgelerde şirketin ortağı gözüken müvekkilinin gerçekte şirketin çalışanı olduğu, fiili durumda şirketin gerçek ortağı ve yetkilisi …olduğunu, müvekkilinin gerçekte anılan şirketten ilişiğinin 18.07.2016 tarihinde kesildiği. ancak müvekkilinin resmi belgelerde hala şirketin ortağı gözüktüğü, bu durumun hem müvekkili hem de üçüncü kişileri zarara uğratacağını, Fiili durumun resmi duruma geçirilmesi talebi yerine getirilmediğinden şirketin infisahı ve dava süresince gerekli tedbirlerin alınması talep edildiği, ancak mahkemece iddiaları tartışma konusu yapılmadığı, maddi gerçeği araştırmadığı, iddiaların esası araştırılmadığı, şekli incelemeyle yetinildiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 636. maddesinin 3. fıkrası gereğince haklı sebeplerin varlığı halinde her ortağın mahkemeden şirketin feshini isteyebileceği, haklı sebebin olup olmadığı her somut olayda farklılık gözetebileceğinden, mahkemece evvelemirde … dinlenilmesi gerektiği, davalı şirkete gönderilen davetiyeye rağmen davalı şirketin ticari defter ve kayıtları kasıtlı olarak bilirkişi incelemesine sunulmadığı, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları incelenmeden karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/836 Esas 2018/432 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, haklı nedenle şirketin feshi talebine ilişkindir.TTK’nın 636/3 maddesinde ” Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.” hükmü düzenlenmiştir.Davalı şirketin ticaret sicil kayıtları getirtilmiş olup, gelen kayıtlara göre, davalı şirket 2013 yılında yapılan ve ticaret sicilde tescil edilen hisse devirleri ile tek ortaklı limited şirket haline gelmiş olup, şirketin tek ortağı davacıdır.Davacı, şirketin ortağı olmadığını, esasında çalışanı olduğunu, şirketin gerçekte ortağının dava dışı … olduğunu ileri sürmüş ise de, ticaret sicil kayıtlarında şirketin tek ortağı olarak davacı görünmektedir. Davacı delil olarak ticaret sicil kayıtlarına dayanmıştır. Davacı şirket ortağı olmadığını fiili olarak şirketin asıl ortağının dava dışı şahıs olduğunu, kendisinin çalışan olduğunu ispatlayamamıştır.Davalı şirket tek ortaklı olduğundan mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere, TTK 616/3 ve 636/1-b maddesi gereğince tek ortak alacağı bir kararla şirketi her zaman sona erdirebileceğinden davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Yine davacının iddiasının doğruluğu halinde ise yani davacının davalı şirket ortağı olmaması halinde TTK 636/3 maddesi ile şirketin feshini talep etme hakkı şirket ortağına ait olduğundan bu durumda davacının şirketin feshini talep etmesine yasal olarak olanak bulunmayacaktır.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 25/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.