Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1486 E. 2020/30 K. 15.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1486 Esas
KARAR NO: 2020/30 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/06/2018
DOSYA NUMARASI: 2017/217 Esas – 2018/569 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/01/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketten farklı zamanlarda satın alınan fermuarın İspanya’da yerleşik … firmasına gönderildiğini, bu firma tarafından teslim alınan ürünlerin ihtiyaca göre boyanarak yıkama işlemine tabi tutulduğunu, ilk parti üründen boyama ve yıkama işlemine tabi tutulan 13.555 adet üründe ayıp olduğu belirtilerek 3952 adet ürünün kendilerine iade edildiğini, bunun üzerine davalıya ayıp ihtarı yapıldığını, Bakırköy 5. Sulh mahkemesinin 2017/2 değişik iş sayılı dosyasıyla delil tespiti yapıldığını, delil tespiti sonrası davalıya ihtarname gönderildiğini ve bu süreçte yapılan masraflarla ilgili 41.601,60 TL fatura düzenlenerek gönderildiğini, yurtdışındaki firma tarafından diğer siparişler iptal edildiğinden uğranılan kâr mahrumiyetine ilişkin 283.451,70 TL’nin davalı şirkete fatura edilerek gönderildiğini, sözleşmeye konu fermuarların teste tabi tutulması nedeniyle test bedeli olan 20.077,99 TL’nin davalıya fatura edildiğini, düzenlenen bu faturalar nedeniyle oluşan alacaklarının davalı alacağından takas ve mahsup edilmesi sonucu bakiye 161.543,36 TL’nin ödenmesi için ihtarname gönderildiğini, davalı tarafça ihtarnamenin kabul edilmeyerek 192.975,73 TL alacağının ödenmesinin bildirilmesi üzerine takas mahsup sonucu toplam 152.155,55 TL olan alacağın şimdilik 10.000,00 TL’sinin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacıya teslim edilen ürünlerde ayıp söz konusu olmadığını, değişik iş dosyasında da boyama işleminden sonra fermuarların fonksiyonlarını yitirdiklerininin tespit edilmiş olup, fermuarların ayıplı olmadığının bildirildiğini, aynı partide üretilen ürünlerin bir bütün olarak ayıplı çıkması gerekirken 41.040 adet üründen sadece 3.952 adetinin ayıplı olmasının teknik olarak mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte boyama yıkama işleminden sonra ortaya çıkan ayıp varsa bundan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacı tarafından gönderilen faturaların kabul edilmeyerek iade edildiğini, davanın reddini istemiş, karşı dava dilekçesi ile; davacının müvekkiline cari hesaptan kaynaklı borcu olduğunu, bu nedenle Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasıyla takibe geçtiklerini, karşı davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 08/06/2018 tarih ve 2017/217 Esas – 2018/569 Karar sayılı kararında; “…İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu içeriğine göre; taraflar arasında çeşitli tarihlerde fermuar alım satımı gerçekleştiği, davacı tarafça davalıdan satın alınan ürünlerin ayıplı olduğu iddiasına dayanılarak uğranılan zararların kâr kaybının ve yaptırılan test bedellerinin tahsili için eldeki davanın açıldığı, yaptırılan bilirkişi incelemesinde fermuarların bozulmasında davalıya kusur yüklenemeyeceği bildirilmiş olup, bilirkişi raporu mahkememizce denetime elverişli ve yeterli bulunduğundan hükme esas alınarak davacının davasının reddine, karşı dava yönünden taraf ticari defterlerinin birbiriyle uyumlu olduğu, cari hesaptaki farklılığın davacı tarafça gönderilen ve karşı davacının iade ettiği faturalardan kaynaklandığı, takibe konu alacak miktarı hususunda bir uyuşmazlığın bulunmadığı, incelemeye sunulan defter ve belgeler ile tüm dosya kapsamına göre, karşı davacının takip ve dava tarihi itibariyle karşı davalıdan 192.975,73 TL cari hesaba dayalı alacağının bulunduğu, karşı davalının anlaşıldığından davalının itirazının iptaline, davalının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği, dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan…”gerekçesi ile; Davanın reddine, Karşı davanın kabulü ile 192.975,73 TL asıl alacak yönünden davacının-karşı davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına, Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 38.595,14 TL icra inkar tazminatının davacı – karşı davalıdan alınarak davalı – karşı davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı / karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan rapor, özellikle tekstil bilirkişisi … tarafından ayıba dair yapılan tespit ve değerlendirmelerin hatalı olduğunu, davacı/karşı davalı tarafından dosyaya ibraz edilmeyen birtakım delillerin sunulmuş gibi gösterildiğini, mahkemenin yanlış yönlendirildiğini, bilirkişi tarafsızlığını çiğneyerek tek yanlı bir rapor hazırladığını, Bilirkişi raporuna itiraz edildiğini, ancak ilk derece mahkemesince itirazlarının reddedildiğini ve rapor doğrultusunda kararın verildiğini, Bilirkişi raporunda ayıbın, boyama ve yıkama esnasında fermuarların kapalı olmaması nedeniyle meydana geldiği yönündeki tespitinin hatalı olduğunu, davacı müvekkili şirket, davalı-karşı davalı şirketten satın aldığı 145.000 adet üründen sadece bir kısmının ayıplı olduğunu, siparişe konu 145.000 adet ürün ham pantolonda kullanıldığını ve tamamının yıkama ve boyama işleminden geçirildiğini, iddia edildiği üzere fermuarların kapalı şekilde yıkama işlemine tabi tutulmaması nedeniyle bozulma gerçekleşmediğini, boyama ve yıkama işlemi dünyanın en büyük tekstil üretici firmalarından biri olan …(…)’in İspanya’daki tesislerinde yapıldığını, bu büyüklükteki bir firmanın davalı-karşı davacının belirtilen prosedürlerinin bilmemesi, bu prosedürlere aykırı işlem yapmasının da mümkün olmadığını, Davalı-karşı davacı dahi beyanlarında, boyama ve yıkama işlemini yapan … firmasına yaklaşık 600.000 kalem ürün gönderildiğini ve şimdiye kadar tek bir ayıp ihbarının yapılmadığını beyan ettiğini, 600.000 kalem aynı şekilde … tarafından boyama ve yıkama işlemine tabi tutulduğu halde tek bir ayıp ihbarının yapılmamış olması … tarafından yapılan boyama ve yıkama işleminde bir hatanın olmadığının açık kanıtının olduğunu, boyama ve yıkama işleminin müvekkili şirket tarafından yapılmayıp, ürünler ham şekilde … firmasına gönderilmekte ve hatalı olduğu belirtilen işlemler de bu firma tarafından yapıldığını, Bilirkişi raporunda bu hususlar dikkate alınmadığını, tarafların iddia ve savunmalarının ve mevcut dosya durumuna göre değerlendirme yapılmasının gerektiğini, ancak sadece sonradan dosyaya eklediği kullanma talimatlarını içerir etiketler üzerinden değerlendirmenin yapıldığını, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesinin kaldırılmasına, asıl davanın kabulü ile karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl Dava, taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu fermuarların gizli ayıplı olduğundan bahisle, kar mahrumiyeti,test bedeli, ayıplı ürün sebebiyle uğranıldığı iddia edilen zarardan kaynaklı alacakdan davalının fatura alacağının mahsup edilmesi sonucu bakiye alacakdan kaynaklı kısmi alacak davası olduğu, karşı dava ise, fatura alacağının tahsili talebiyle yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, Davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 192.975,73 TL asıl alacak yönünden davacının-karşı davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına karar verilmiş ve karara karşı davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Asıl davadaki taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı-karşı davacı üretici tarafından davacı-karşı davalıya satılan davaya konu fermuarların ayıplı olup olmadığı, ayıp var ise gizli ayıpmı açık ayıpmı olduğu, süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı ve davacının fermuar satışı nedeniyle bulunulan ticari ilişkide ayıp iddiasına dayalı zarar, kâr mahrumiyeti ve test ücretlerinden kaynaklı alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise ile davalı şirket alacağının takas ve mahsup taleplerinin subut bulup bulmayacağı ve miktarı, karşı davadaki uyuşmazlık ise, davalı – karşı davacının fatura alacağından kaynaklı Bakırköy … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davacı-karşı davalıdan alacaklı olup olmadığı ve miktarı noktasında toplanmış olduğu görülmüştür. Tarafların tacir olduğu, uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklandığı hususu tartışmasızdır. Davacı-karşı davalı davaya konu ürünlerin çalışır durumda teslim edilmediğini iddia etmiş olup TTK’ nın 23/c maddesi uyarınca malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise 2 gün içinde alıcı durumu satıcıya ihbar etmelidir. Şayet açıkça belli değil ise alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemeli veya incelettirmek ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbar ile yükümlüdür. TTK’ nın 23/3. maddesinde öngörülen süreler içinde ve satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak gizli ayıp olması halinde BK’ nın 223. maddesinin 2. ve 3. fıkralarındaki belirtildiği üzere öğrenildiğinde derhal yapılması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta, davalı-karşı davacı faturaya konu ürünlerin eksiksiz ve çalışır durumda ve kullanım talimatıyla beraber teslim edildiğini beyan etmiş olup davacının ayıp iddiasını ispatlaması gerekmektedir. Davacı tarafça Bakırköy 5 SHM.’nin 2017/2 D.İş Esas sayılı dosyasında yaptırılan delil tespiti üzerine alınan bilirkişi raporunda; boyama sonrası pantolon fermuarlarının kapanmadığı, pantolon fermuarlarının indirilirken zorlandığı, yukarı çekilirken kapanmadığı, fermuar kursörlerinin hareket etmekte zorlandığı,takıldığı,yarıda kaldığı ve diş atladığının tespit edildiğini, tespit isteyen tarafından 3.cü kişi firmalara diktirilerek imalatı yapılan ve ham olarak yurt dışına ihracatı yapılan parça boyama ve yıkama işleminden sonra ortaya çıkmış olduğu, fermuarların tamamının ayıplı olduğunun belirtildiği, İlk derece mahkemesince tekstil mühendisi ve mali müşavir bilirkişi heyetinden alınan 02/05/2018 tarihli raporda ise; davacının davalıdan satın alıp pantolon üretiminde kullanmış olduğu fermuarların boyama/yıkama işleminden sonra işlevlerini yitirmesi ve kullanılamaz olması nedeniyle 3.952 adet pantolonun ayıplı hale geldiği, fermuarları bozulan 3.952 adet pantolonun fermuarlarının bozulmasına boyama öncesinde fermuarları kapatmadan ve fermuar kursörünü kilitlemeden boyama yapan boyahane ve fermuarı dikip fermuarı kapatılmadan ve kursörü kilitlemeden pantolonları boyamaya sevkeden davacının ve müşterisinin müştereken sorumlu olduğu, fermuarların bozulmasında davalıya kusur yüklenemeyeceği, davacı tarafından bedeli talep edilen testlerin niteliği açıklanmadığı gibi yapıldığı iddia edilen test raporları ve ödeme makbuzu da dosyaya sunulmadığından, davacı tarafından test yapılıp yapılmadığı, test yapıldıysa bedelinin piyasa rayicine uygun olup olmadığı hakkında değerlendirme yapılamadığı belirtilmiş olup davacı tarafın ayıbın dikim ve boyama işleminden kaynaklanmadığını ispat edemediği ve test ücretinden kaynaklı yansıtma faturasını ibraz etmiş ise de yapıldığı iddia edilen test raporları ve ödeme makbuzu da dosyaya sunulmadığı anlaşılmıştır. Davacı-karşı davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında detaylı şekilde tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davacı-karşı davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı-karşı davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiğigerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı – karşı davalının asıl ve karşı davaya ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince asıl ve karşı dava yönünden istinaf eden davacı – karşı davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle asıl dava yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından, davacı – karşı davalı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 18,5.TL harcın davacı – karşı davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle karşı dava yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 13.182,17.TL istinaf karar harcından, davacı – karşı davalı tarafından peşin olarak yatırılan 3.331,50 TL (3.295,60.TL+35,90.TL) harcın mahsubu ile bakiye 9.850,67. TL harcın davacı – karşı davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 6-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 15/01/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.