Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1477 E. 2019/1906 K. 25.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1477
KARAR NO : 2019/1906
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/1139 Esas – 2018/344 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 25/12/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Göndereni …, alıcısı … A.Ş. olan Burgos/ İspanya’ dan yüklenen ve Konya/ Türkiye teslim adresli olan makine emtiasının uluslararası karayolu ile nakliye işi davalı … A.Ş. tarafından üstlenildiğini, Kıtanın bu taşımayı müvekkili …’ ya verdiğini ve nihai olarak emtianın …A.Ş. tarafından fiilen taşınarak alıcısına teslim edildiğini, bu taşıma silsilesine istinaden destan tarafından taşımanın tamamlanarak 22/02/2016 tarihinde emtianın alıcısına teslim edilmiş ve müvekkili … tarafından kendi üst taşınan/ sözleşeni … Ltd. Şti.’ ne 03/03/2016 tarih …, 13.500 Euro bedelli navlun faturası düzenleyerek gönderdiğini, davalının Beyoğlu …. Noterliği’ nin 07/04/2016 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile taşıma işine ilişkin sözleşmenin müvekkil … tarafından kasten ihlal edildiğini, malın … sorumluluk alanında iken hasarlandığını, … tarafından düzenlenen navlun faturasına karşılık kendileri tarafından da 30/03/2016 tarihli iade faturası düzenlendiğini, iade faturası düzenlenmesine karşı müvekkili tarafından 30/03/2016 tarihli 13.500 Euro bedelli alışlardan iade konulu fatura düzenlenerek tebliğ edildiğini, nihai olarak Kıta tarafından navlun ücretinin ödenmemesi üzerine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı dosyası ile navlun alacağı talepli olarak icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine, takibin tahsili için iş bu davanın ikame edilmesi gerektiğini, alt taşımacı ile taşımanın ifasına engel bir durum olmadığını, emtia araca yüklendikten sonra mücbir hal olmaksızın aktarma yapılmasına karşı şerh konulduğunu, dolayısıyla madde metninden çıkan sonucun emtialar araca yüklenmeden evvel taşımayı yapacak aracın değiştirilmesi mümkün olduğunun anlaşıldığını, iddia olunan hasarın sebebinin alt taşımacı kullanılmış olması değil, sıradan bir kaza hasar vakıası olduğunu, ödeme emrine konu edilen alacağın müvekkili tarafından ifa edilen taşıma neticesinde alıcısına teslim edilerek tamamlanan taşımanın navlun ücretine ilişkin olduğunu, müvekkilinin alt taşımacı dava dışı … Şti. vasıtasıyla taşıma işini ifa ile malı alıcısının teslim ettiğini, taşımacı olan … taşıma nedeni ile navlun ücretini ödediğini, davalı üst taşımacı ise taşıma sırasında hasar olduğu iddiasına dayanarak ve hasarın niteliği, miktarı, sorumlusu tarafından bu hasarın tazmin edildiğine dair hiçbir belde sunmadan müvekkilinin navlun ücretini ödemeyeceğine dair beyanda bulunduğunu, davalı tarafından tamamlanan taşımanın navlun ücretinin ödenmemesinin CMR Konvansiyonu ve TTK’ ya aykırı olduğunu, navlun ücretinin faturaya bağlı likit bir alacak olduğunu, aksine bir mutabakat yok ise taşımanın ifası ve teslimi ile ödenmesi lazım gelen navlun ücretine konu icra takibin durdurulması nedeni ile müvekkili lehine % 20′ den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini beyan ederek icra takibine vaki itirazın iptali ile duran takibin devamına, müvekkili lehine % 20′ den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; davacı şirketin müvekkili şirketi ile akdetmiş olduğu taşıma sözleşmesi ile Burgos / İspanya’dan Konya Türkiye’ye teslim edilmek üzere emtia taşıma işini yüklendiğini, emtiaların davacı yanca yükleme adresinden teslim alınarak boşaltma adresinde müvekkili şirket müşterisi dava dışı …A.Ş’ye teslim edildiğini, bununla birlikte emtianın davacı şirket tarafından teslimini müteakip müşterisi … müvekkili ile iletişime geçerek ağır şekilde hasarlı teslim edildiğini ve taşıma sırasında bu şekilde hasara yol açacak bir durumun varlığı hakkında kendilerine bilgi verilmemiş olması sebebi ile zor durumda kaldıklarını bildirdiğini, … adresinde düzenlenen 05/03/2016 tarihli tutanakla kayıt altına alınmış olduğu üzere emtianın ana gövdesine bağlı elektrik panosu ve ilgili ekipmanları hasar gördüğünü, davacı yanın müvekkili şirket arasındaki sözleşme ile taşımasını üstlendiği emtiayı boşaltma yerine hasarsız bir şekilde teslim etmeyi yükümlendiğini, bununla birlikte taşımanın hasara uğraması bir yana kaza hususunu ihlal ettiğini, müvekkiline bilgi dahi vermeyen davacı yanın taşıma sözleşmesini ihlal ile edimini gereğince ifa etmemiş olduğunu, davanın ihbarı talebinde müvekkili şirketin davaya konu taşıma işindeki sigortacısı … A.Ş. olduğunu, dava neticesinde rücu haklarının korunması açısından sigorta şirketine ihbarını talep ettiklerini beyan ederek davanın …A.Ş.’ ye ihbarına, davanın reddine, yargılama harç ve giderleri ile ücreti-i vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 04/04/2018 tarih ve 2016/1139 Esas – 2018/344 Karar sayılı kararı ile; ” … Davalı- borçluya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı- borçlu ödeme emrine 7 günlük yasal sürede itiraz etmiş ve takip durdurulmuştur. Bunun üzerine davacı- alacaklı İİK m. 67 uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını mahkememizde açmıştır. Davalı taraf genel mahiyette iddia olunan vakıaları inkar etmişti ve davanın reddini savunmuştur. Dava; taşıma sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptaline, alacağın varlığına ve miktarına ilişkindir. Buna ilişkin tarafların iddia- savunma ve toplanan delilleri değerlendirilmiş ve dosya kül olarak özel ve teknik bilirkişi incelemesinden geçmiştir. İİK 67 ile TMK 6 ve 7 ile HMK 187- 293. maddeleri gereğince ispat hususuna ve ispat kurallarına dikkat edilmiştir. 6100 Sayılı HMK’ nın yargılamaya hakim olan ilkeler başlığı altında düzenlenen 24 ila 33. maddeleri uyarınca, dava konusu yapılan taşımacılık işinde; CMR (Convention Marchandises Routiers) Konvansiyonu ve 6102 Sayılı TTK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Dava dışı taşıyıcı … A.Ş.’ nin uluslararası karayolu taşıması esnasında eşyayı hasarladığı, hasarın taşıyıcının kabulünde olduğu, hasar nedeni ile alt taşıyıcı davacı …. LTD. ŞTİ. ve dava dışı fiili taşıyıcı olan alt taşıyıcı … A.Ş. nin müşterek ve müteselsil sorumlu oldukları, CMR (Convention Marchandises Routiers) Konvansiyonu m. 23/4 gereği ile 6102 Sayılı TTK m. 1199/ 1 hükümleri beraber değerlendirildiğinde davacının navluna hak kazanmadığı, davalıdan taşıma navlun bedeli talep edemeyeceği … ” gerekçeleri ile; ” Davacının davasının reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu ihtilafta 6102 sayılı yasa hükmünün uygulanmasının Anayasa’ nın 90. maddesine aykırı olduğunu, Yerel Mahkemenin TTK md 1199/1 hükmünün yanı sıra bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde CMR Konvansiyonu md 23/4 hükmünün birlikte değerlendirilerek karar verildiğini belirttiğini, Davacının, kaza neticesinde malın ciddi bir hasar gördüğü iddiası ile müvekkilin navlun ücretini ödemediğini ve fakat kat’ i ispatı yapılmış bir hasar miktarı mevcut olmadığı gibi, taşımayı fiilen ifa eden … A.Ş.’ nin beyanına gör iddia olunan hasarın bir başka aracın … A.Ş.’ ne ait araca sürtünmesi neticesinde meydana gelmiş olup, polis memurlarının tutanak tutma gereği duymadıklarını, Esasen dikkat olunur ise; bizzat davalı tarafın delili olan ön ekspertiz raporunda görüldüğü üzere; henüz ne kadar zarar oluştuğu ya da gerçekten hasar oluşup oluşmadığı noktasında bir tespite varılmadığını, elektrik kabini içindeki donanımlarda fiziki bir zarar dahi gözlemlenmediğinin açıkça ifade edildiğini, Ekspertiz raporunda yer alan fotoğraflarda sadece elektrik kabini sacında eğilme olduğunun görüldüğünü, Davalı tarafın afaki ciddi hasar iddiası ile navlun ücreti ödememekle birlikte hasarın nev-i ve miktarının belli olmadığını, yani davalının afaki bir hasar nedeni ile navlun ödemesini ifa etmekten kaçındığını, bu çerçevede esasen taşıma konusu emtiada hasar olduğu konusunda ihtilaf olmadığını, Esasen gerek CMR Konvansiyon hükmü gerekse TTK’ nın dayanılan düzenlemesinin ihtilafın haline uygulanmadığını, Her iki düzenlemede de kısmi ziya halinde hasar oranının mal bedeline olan oranının navlun ücretine orantılanması gerektiğinin ifade edildiğini, yerel mahkemenin sadece hasar olgusunun navlun ücreti talep etme hakkını ortadan kaldırdığı şeklinde hukuken hatalı bir değerlendirme ile davayı tümüyle reddettiğini, kararın usul ve esasa açıkça aykırı olduğunu, Navlun ücretinin ödenmesine yer olmadığına kararın açıkça yerel mahkemenin değerlendirmeye alındığını ifade ettiği CMR Konvansiyonu hükümlerine aykırı olduğunu,
Davadaki taleplerinin tam navlun ücretinin tahsili talebine yönelik olup, bunun gerekçesini ise davacının ciddi hasar iddiasının hasarın meydana gelme şekline istinaden makul olmaması ve hasar miktarının ispatlanmamış olmasına dayalı olup, bu nedenle dava konusu ettikleri tam navlun ücreti taleplerinin asıl olup, aksi kanaatte olunması halinde ise bizzat davalının deliline dayanılması halinde dahi müvekkilinin 9.115 Euro navlun ücretine hak kazanmış olduğunun ortaya çıkacağını beyanla; – Evveliyetle duruşmalı inceleme yapılması ve tehir-i icra taleplerinin kabulüne, – Anayasanın 90. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMR Konvansiyon hükümleri yerine 6102 sayılı yasaya istinaden verilen hükmün usul ve esasa aykırı olması nedeni ile davanın reddine dair kararın istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılmasına, – Hasar miktarı belirli olmadığından davanın kabulüne dair hüküm kurulmasını, – Kat’ i bir hasar raporu olmamakla birlikte CMR md 23(4) gereğince taşımacının sorumlu olduğu ve hak kazandığı navlun ücretini belirleme yönündeki takdiri halinde ise: – Mal bedeli ile hasar miktarının tespiti ile neticesinde; hasar bedelinin mal değerine oranına istinaden müvekkilin navlun ücretinden mahsubu ile bakiyenin ödenmesine karar verilmesini, – Davalı bizzat kendi delili olan ekspertiz raporu ile; malın tam zayii/ hasarlı olmadığını bildiği halde navlun ücretinin tamamına itiraz etmesi nedeni ile davalı aleyhinde % 20′ den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı talebinin kabulüne, – Yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, uluslararası karayolu ile eşya taşıma sözleşmesi kapsamında alt (ara) taşıyıcı tarafından üst taşıyıcısına karşı navlun ücretinin ödenmesine yönelik ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır. Mahkeme, davacının navluna hak kazanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, davacı istinafa gelmiştir. Taşıma CMR hükümlerine tabidir. Emtianın ilk taşıyıcısı davalı görünmektedir. Davacı ikinci taşıyıcıdır. Fiili taşıyıcı … firmasının çalışanı tarafından İspanya’dan Türkiye’ye karayolu ile taşınan CNC torna makinesinin İspanya’ da Fransa Gümrüğü’ne yakın bir yerde araç sürücüsünün tuttuğu beyan tutanağına göre başka bir aracın yandan çarpması sonucu hasarlandığı, emtianın kısmi hasarlı olarak malın Türkiye’deki alıcısına teslim edildiği anlaşılmaktadır. Kazaya ilişkin resmi bir işlem yapılmadığı anlaşılmaktadır. Dava dışı … firmasının talebiyle atanan eksper raporunda hasarın yaklaşık 120.000,00 € olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi heyeti raporunda davalının hasarlı teslimatı nedeniyle navlun ücretine hak kazanamadığını ifade etmiştir. Mahkeme, bilirkişi raporunu benimseyerek hükmünü kurmuştur. CMR 17 ye göre taşıyıcı, eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim edildiği tarihe kadar meydana gelen hasar ve kayıplardan sorumludur. CMR 23/4. maddeye göre de: Yükün tasınması dolayısıyla ödenen tasıma ücreti, gümrük resimleri ve diğer ödemelerde, malın tamamen kaybedilmesi halinde tamamen ödenir. Kısmen kaybolma halinde ise karşılaşılan zarar oranında ödeme yapılır. Bunlar dışında başka tazminat ödenmez. CMR 25/1 e göre: Hasar durumunda taşımacı, yükün madde 23 paragraf, 1, 2 ve 4 gereğince belirlenen değerine göre hesaplanmış kıymetten düşme karsılığı olan bedeli öder. CMR 25/2-b hükmüne göre: Eğer gönderilen yükün bir kısmı hasara uğramış ise, eksilen kısmı için ödenmesi gereken miktar. Bütün bu hükümler taşıyıcının tazminat ödemesini gerektiren hallerde sorumluluğunun sınırlarına yöneliktir. CMR Konvansiyonu’ nda navlun alacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığından bu yöne ilişkin ihtilaflarda iç hukuk kuralları uygulanmalıdır. Uyuşmazlık; davacının taşınanı hasarlı teslim etmesine rağmen navlun ücretini alıp alamayacağı noktasındadır. Mahkeme CMR’ ye tabi taşımada hüküm bulunmadığından TTK 1199/1. maddeye başvurmuştur. TTK 1199/1.maddesine göre: Boşaltma süresinin sonuna kadar bir kaza sonucunda zıyaa uğrayan eşya için navlun ödenmez ve peşin ödenmiş ise geri alınır. Navlun götürü kararlaştırılmış ise eşyanın bir kısmının zıyaı, navlunun o oranda indirilmesini istemeye hak verir. Karayolu ile eşya taşımaya ilişkin TTK’ nın 883. maddesine göre; taşıyıcı ziya ve hasardan sorumlu olduğu hallerde 880 ile 882. maddelere göre ödenmesi gereken tazminatı ödedikten başka taşıma ücretini geri verir ve taşıma ile ilgili vergileri, resimleri ve taşıma işi nedeni ile doğan diğer giderleri de karşılar. Ancak hasar halinde 1. cümle uyarınca yapılacak ödemeler 880. maddenin 2. fıkrasına göre saptanacak bedel ile orantılı olarak belirlenir. Başkaca zararlar karşılanmaz.Taraflar arasındaki sözleşmede kaza sebebiyle emtiada oluşacak her türlü zararların taşıyıcı (davacı) tarafından karşılanacağı yazılıdır. Davacı zararın ne olduğunun tam olarak belirlenmediğini belirterek navlun ücretini hak ettiklerini öne sürmektedir. Bunun dışında hasarın eksperin belirlediği gibi olması halinde bile hasar değeri/emtia değeri formülüyle hasarın emtianın 1/3 ü olduğu böylelikle navlun alacağının da 2/3 ünün ödenmesinin gerektiğini öne sürmüştür. Davacının edimini kusurlu yerine getirdiği ve emtianın hasarlanmasına yol açtığı eksper raporuna göre taşınan emtianın hasarlandığı, emtianın hasarlanan kısmının emtiadan ayrılamayacağı ve oranlanmasının mümkün olmadığı, bir bütün olarak hasarlanan emtiadaki hasar durumuna göre davacının oransal navlun ücretini hak etmediği anlaşılmakla; davacının istinaf nedenleri yerinde değildir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı biryön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,5 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince davacı tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/12/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.