Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1468 E. 2019/1829 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1468 Esas
KARAR NO : 2019/1829 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/403 Esas 2018/627 Karar
TARİH: 03/07/2018
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/12/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalıdan cari hesaba dayalı alacağının bulunduğunu ve alacağın tahsili için Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğundan bahisle vaki itirazın iptali, takibin devamı ve %20 den aşağı olmamak şartıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasında herhangi bir cari hesap ilişkisini gerektirecek ilişki bulunmadığını, davacının çeşitli seferler işlem yapmaya çalıştığı halde teknik yetersizlik, bilgi eksikliği vb. nedenlerle müvekkeline zarar verdiğini, bu nedenle işlemlerin başkasına yaptırıldığını beyanla davanın reddi ile %20 den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 03/07/2018 tarih 2015/403 Esas 2018/627 sayılı kararında;”Dava itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerinden ibaret olup, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, ticaret sicil kaydı, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı İcra dosyası, vergi kayıtları, fatura dökümleri, davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; denetime elverişli ve itibar edilen 18/07/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, davacı tarafın dava konusu döneme ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olduğu, davacı tarafın davalı ile olan münasebetinin 120.10.071 no’lu hesap kodu altında takip etmekte olduğu, davacının 28/05/2014- 22/09/2014 tarih aralığında davalıya satış toplamı 91.242,32 TL tutarlı fatura düzenlediği, davalının ise 63.252,62 TL toplam tutarlı iade faturası düzenleyerek borcundan mahsup yolu ile davacıya takibe konu kalan borcunun 27.989,60 TL olduğu bilirkişi tarafından tespit edilmiş, davacı tarafından düzenlenen 11 adet fatura karşılığının 91.242,32 TL, davalı tarafından düzenlenen 6 adet aide ve fiyat farkının 63.252,72 TL, davacıya ödenmeyen kalan borç bakiyesinin 27.989,60 TL olduğu, takip tarihi itibariyle davacının davalı şirketten takibe konu 27.989,60 TL tutarında alacaklı olduğu ve davacının söz konusu alacağının tahsili için yaptığı icra takibinin yerinde olduğu, davalının itirazının ise haksız olduğu anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş, icra inkar tazminatının ise taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği ve belirlenebilir likit bir alacak olmadığı …”gerekçesi ile, Davanın kabulü ile, Bakırköy …. İcra Müd. … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, icra inkar tazminatının ise taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği ve belirlenebilir likit bir alacak olmadığı anlaşılmakla reddine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Her ne kadar icraya konu olan faturaların müvekkili şirkete tebliğ edilmediği, kabul etmemek kaydıyla gönderilmiş olsa bile müvekkili şirketi temsil ve imza yetkisi olmayan kişiye tebliğin usulune uygun tebliğ işlemi sayılmayıp bu konuda da itirazlarını belirttiklerini, Ticari defter ve kayıtlarda davacının alacağı görülmediği, davacının iddia ettiği alacak miktarını mahkeme tarafından yapılacak bilirkişi marifetiyle anlaşılacağı üzere davacının herhangi bir alacağı mevcut olmayacağı,Davacı tarafça ikame edilen icra takibine ilişkin itirazlarında belirtildiği üzere davacı tarafın müvekkilinden herhangi bir hak ve alacağı mevcut olmayıp icra takibi ve davaya konu olacak iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, Davacı ile davalı arasında bir sözleşme olmadığını, davacı ile davalı arasında cari hesap ilişkisini gerektirecek herhangi bir iş ilişkisi olmadığını, ekli tutanakta yazılı olduğu üzere davacının davalıya tek sefer hizmet verdiğini, bu hizmeti de gereğince yerine getiremediğini, sonuçta davacının dilekçesinde belirttiği şekli ile cari hesap ilişkisini gerektirecek bir iş ilişkisinin taraflar arasında asla kurulmadığını, bu yönde cari hesap sözleşmesi varlığı iddiasına itiraz ettiklerini, Müvekkili şirket faturaların içeriği şirket yetkilisine tebliğ olmadığı ve taraflar arasında herhangi bir mutabakata varılmadığı, söz konusu icra takibine konu olan borç haksız ve mesnetsiz olduğunu,Faturalar usulüne göre tebliğ edilmediği ve mutabakat sağlanmadığını, Öncelikle, faturayı tebliğ alan kişinin şirketin yetkilendirip, atadığı bir şirket temsilcisi olması gerektiği, herhangi bir şirket çalışanının şirketin aktif ve pasiflerini değiştirecek türde alınan mal ve hizmetlerle alakalı evrak imzalamasının söz konusu olamayacağı, davalı şirket bünyesinde onlarca kişinin çalışmakta olduğunu, söz gelimi şirket için temizlik işleriyle uğraşan bir çalışan veya danışma bölümünde duran bir çalışan tarafından faturanın tebliğ alınmasının hukuka ve mantığa aykırı olacağını, somut olayda Tebligat Kanunun kıyasen uygulanması gerektiğini, Bilirkişinin faturaların tebliğ edildiğini beyan ettiği, şirket temsilcisinin davalı işyerinde bulunmadığı ve neden bulunmadığı yazılır ve birlikte imza altına alınacağı, bu şartla fatura teslimatı belgesini herhangi bir şirket çalışanı ile doldurulabileceği, böyle bir durumun olmadığı da dosya içeriğinden anlaşılacağını, Kaldı ki faturayı tebliğ alan şirket temsilcisi veya çalışanı olmadığı, şirket bünyesinde böyle birinin çalışmadığını, yukarıda açıklandığı gibi davacı şirket temsilcisinin varlığını göz ardı ettiği ve diğer kurallara riayet edilmeden fatura tebliğ edilmiş dendiği, bu nedenle söz konusu sevk irsaliyesinin davalı şirketi bağlayıcı bir geçerliliği olmadığını, Ekte sunulan Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi – 2016/496 E. 2018/577 Kararında ” davacı şirket defterinde kayıtlı faturaların ve sevk irsaliyesinde belirtilen mal ve hizmetlerin davalı şirkete tebliğ ve teslim edildiği belgelenemediğinden ve davacı tarafça bu husus yargılama aşamasında ispat edilemediğinden subut bulmayan davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” denildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/403 Esas 2018/627 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişki nedeniyle faturadan kaynaklı bakiye alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Davacı takipte faturalara dayanmış olup, fatura bedellerinden bakiye kalan asıl alacağının tahsilini talep etmiştir.Davacı, taraflar arasındaki sözlü anlaşma gereğince oluşan ticari ilişkide davalıya mal ve hizmet sunulduğunu, davalıya verilen mal ve hizmet karşılığında 11 adet fatura düzenlendiğini, fatura bedellerine karşılık davalı tarafça ödeme yapılmadığını, bir kısmına karşılık iade faturası kesildiğini, alacaklarının tahsili için yapılan takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini istemiş, davalı ise taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, yazılı bir anlaşma ve mutabakat bulunmadığını, davacının çeşitli seferler işlem yapmaya çalıştığını ancak üstlendiği edimlerini yerine getiremediğini, ayıplı ifa nedeniyle zarar verdiğini, iade faturaları kesildiğini, aralarındaki ticari ilişkiye son verildiğini borçlarının olmadığını savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Taraflar arasında, sözlü anlaşma bulunduğu, davacının bir takım mal ve hizmeti sunduğu konusunda ihtilaf bulunmamakta, davalı, bir kısım faturaların kendilerine tebliğ edilmediğini, fatura içeriği mal ve hizmetin alınmadığını, alınan mal ve hizmetin de ayıplı olduğunu, bu nedenle iade faturaları düzenlediklerini savunmaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf, davacı faturalarından kaynaklanmaktadır. Davalı iade faturaları davacı ticari defterlerinde kayıtlı olup davacı bu iade faturalarına itiraz etmemektedir.Davalı iade faturaları, davacı tarafça düzenlenen faturalara karşılık düzenlenmiş olup, iade faturalarında ilgili olduğu davacı faturaları tarih ve numara yazılarak belirtilmiştir. Bu nedenle iade faturalarında belirtilen davacı faturalarının davalıya tebliğ edildiği sabittir.Davacı tarafından düzenlenen 11 adet faturadan, karşılığında davalının iade faturası düzenlediği 6 adet fatura ile 14/07/2014 tarihli 590,00 TL bedelli faturalarda teslim alan imzası mevcuttur. Diğer davacı faturalarında teslim alan imzası bulunmamaktadır. Davacı, bu faturalar dışında kalan faturaları davalıya tebliğ ettiğini, davalının bu faturaları ve içeriği mal ve hizmeti aldığını ispatlayamamıştır.Davalının iade faturası düzenlediği davacı faturaları 6 adet olup bunların toplam miktarı 82.510,32 TL’dir. Bunlara karşı davalı iade faturalarının toplamı ise 63.252,72 TL’dir. Davalı iade faturası düzenlediği miktarların dışında kalan malları davacıya iade ettiğini, iade faturalarında yazılı olmayan mal veya hizmetin ayıplı olduğunu ve ayrıca teslim alan imzası bulunan ve iade faturası düzenlenmeyen 14/07/2014 tarihli 590,00 TL bedelli fatura içeriği malların ayıplı olduğu, malların iade edildiğini ispatlayamamıştır. Söz konusu davacı faturaları teslim alındığından ve iade edilen kısım dışında kalanlar hakkında süresinde ayıp ihbarı yapıldığı kanıtlanamadığından bu bedellerin ödenmesinden davalı sorumludur. Davalının fatura bedellerine karşılık ödeme yaptığına ilişkin bir savunması olmadığı gibi bu husus da her hangi bir delil de sunmamıştır. Buna göre davalının kabulünde olup iade faturası düzenlediği davacı faturaları ile yine teslim alan kısmında imza bulunan davacı fatura bedelleri toplamından iade fatura bedellerinin mahsubu ile kalan miktar kadar davalı davacıya borçlu olmaktadır. Mahkemece, ispat külfeti üzerinde olan davacının, iade faturası düzenlenenler ile teslim alan kısmında imza bulunan fatura dışında kalan faturaları veya içeriği mal ve hizmeti davalıya teslim ettiğini usulüne uygun şekilde ispatlayamamasına karşın davacının dayandığı tüm fatura bedelleri üzerinden iade fatura bedellerinin mahsubu ile alacak miktarını belirlemesi ve buna göre kabul kararı verilmesi hatalı olmuştur.Bu nedenlerle; davalı istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak, teslimi ispatlanan davacı fatura bedelleri olan 82.510,32 TL’den iade fatura bedelleri olan 63.252,72 TL’nin mahsubu ile kalan 19.257,60 TL ile teslimi ispatlanan 590,00 TL bedelli fatura alacağı toplamı kadar davacının alacaklı olduğunun kabulü ile davalının bu miktar üzerinden takibe yaptığı itiraz haksız olmakla davanın kısmen kabulü ile 19.847,60 TL üzerinden itirazın iptaline takibin bu miktar üzerinden takip talebinde belirtilen şartlarla devamına fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/07/2018 tarih ve 2015/403 Esas – 2018/627 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-Davanın KISMEN KABULÜNE;Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile, takibin 19.847,60.TL üzerinden devamına, 2-Fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-İcra inkar tazminatının ise taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği ve belirlenebilir likit bir alacak olmadığı anlaşılmakla reddine, İLK DERECE YÖNÜNDEN: 2-Alınması gereken 1.355,79.TL harçtan davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 338,10.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.017,69.TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 338,10.TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından sarf edilen toplam 1.340,15.TL yargılama giderinin kabul ve reddedilen miktarlar oranlanarak hesaplanan 951,50.-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesaplanan 2.725,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesaplanan 2.725,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,İSTİNAF YÖNÜNDEN : 8-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 478,00.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 9-Davalı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 40,00.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam: 138,10.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 11-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/12/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.