Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1465 E. 2019/1815 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1465 Esas
KARAR NO : 2019/1815 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2011/445 Esas 2018/288 Karar
TARİH: 28/03/2018
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 18/12/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin yurt içinde…. markası altında akdedilen bayilik sözleşmeleri ile halen akaryakıt, … ve madeni yağ ürünlerinin bayiler ve satış noktaları vasıtasıyla toptan ve perakende olarak satış ve pazarlanması işi ile iştigal ettiğini, bu kapsamda … markası atında bayilik maliyetinin gerçekleştirildiği ve tapuda … ili, … ilçesi, … köyü, … Cad, …-ada pafta, … ada, … parselde kayıtlı gayrimenkulde, 15/12/2004 tarihli protokol kapsamında müvekkili şirkete 06/08/2017 tarihine kadar intifa hakkı verildiğini ve bu hakkın tapu siciline tescil edildiğini, 15/12/2004 tarihli protokol kapsamında 06/08/2017 tarihinde sona ereceği düşüncesi ile 06/08/2017 tarihleri arası dönem için teknik yatırımları için ödenen bedelin 12/03/2009 tarihine kadar güncellenmiş değeri olan 31.835TL nin sebepsiz zenginleşme kapsamında 12/03/2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, akdedilen 12/12/2004 tarihli protokol çerçevesinde sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacağın varlığının tartışmasız olduğu, HMK çerçevesinde alacağın tahsilini teminen … ili, … ilçesi, … köyü, … Cad, …Ad Pafta, … ada, …. parselde kayıtlı gayrimenkulün üçüncü şahıslara devrinin ihtiyati tedbir kararı ile önlenmesini, yapılacak yargılama sonucunda 31.835TL nin 12/03/2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmilini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirketin alacağının hukuki bir dayanağı bulunmadığını, müvekkili şirketten bedeli istenen teknik yatırımların müvekkil şirket ile davacı şirket arasında akdedilen bayilik sözleşmesi protokolü çerçevesinde davacı şirketin kendi reklamının yapılması, firma bayrağının dalgalandırılması vb işler için davacı lehine olarak kullanılan malzemeler olduğunu, bu malzemelerin mülkiyetinin davacıya ait olduğunu, müvekkil şirkete ariyeten bırakıldığını, yani bu malzemelerin intifa hakkı ile doğrudan bir ilişkisi bulunmadığını, bu açıdan intifa hakkının süresinden önce geçersiz hale gelmesi neticesinde yapılan teknik yatırımların iadesinin istenmesinin hukuk mantığına aykırı olduğunu, davacı şirketin yaklaşık altı yıl müvekkil şirket ile aralarındaki hukuki ilişki çerçevesinde gelir elde ettiğini, davacının mallarının satıldığını, reklamının yapıldığını, başka bir ifade ile davacı esasen verdiğinin karşılığını fazlasıyla aldığını, bu nedenle davacı şirketin talep edeceği bir husus kalmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Karşı davacı dava dilekçesi ile; davacı … A.Ş. ile müvekkili … Tic ve Nak Ltd Şti arasında bayilik ilişkisini konu alan 12/15/2004 tarihli protokol imzalandığını ve bu protokol çerçevesinde müvekkili şirketin davacı şirketin bayisi olduğunu, müvekkili şirketin imzalanan protokole dayanarak protokolün yürürlükte kaldığı dönem boyunca davacı şirketten akaryakıt ve … satın aldığını ve bu malların satışını gerçekleştirdiğini, müvekkili şirketin son olarak 17/09/2010 tarihinde davacı şirketin hesabına … Bankası Çumra şubesi aracılığıyla akaryakıt ve … bedeli olarak 54.000TL yatırdığını ve davacı şirketten mal talebinde bulunduğunu, ancak davacı şirketin parası peşin olarak yatırılmasına rağmen müvekkili şirketin talep ettiği akaryakıtı ve … yi göndermediği gibi sonrasında taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin sona ermesine rağmen akaryakıt ve … bedeli olarak yatırılan bu 54.000TL yi aide etmediğini, müvekkili … Ltd Şti tarafınan açılan karşı davanın kabulüyle müvekkili şirket tarafından akaryakıt ve … bedeli olarak davacı şirkete ödenen 54.000TL nin ödeme günü olan 17/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, asıl davanın ve karşılık davanın yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı karşı davalı … AŞ üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Karşı davalı cevap dilekçesi ile, açılan karşı davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/03/2018 tarih 2011/445 Esas 2018/288 sayılı kararında; “Huzurdaki davada uyuşmazlığın asıl dava yönünden; 18/09/2010 – 06/08/2017 tarihleri arası dönemi teknik yatırımlar için ödendiği iddia olunan bedelin güncellenmiş değeri olan 31.835TL’nin sebepsiz zenginleşme kapsamında iade isteminin yerinde olup olmadığı, karşı dava yönünden ise akaryakıt ve … bedeli olarak davacı şirkete ödenen ancak teslim edilmediği iddia edilen 54.000TL’nin tahsili isteminde haklı olunup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır. Davalı- karşı davacı, ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle yapılan inceleme sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda 2010 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, 2010 yılının eylül ayına ait … bankası hesaplarında davacı şirkete gönderilen havale tutarının toplamda 291.810 TL olarak göründüğü, yevmiye kayıtlarında eylül ayına ait davacıdan gelen fatura toplamının 250.827,17 TL olduğu, davacının gönderdiği faturalardaki vade tarihleri baz alındığında eylüle sarkan ödemenin 18.588,41 TL olduğu, toplamda 269.415,58 TL esas alındığında 22.394,42TL davalı- karşı davacının fazla ödeme yaptığının tespit edildiği görülmüştür. Davacı- karşı davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda ise davalı- karşı davacı şirketin 59.207,61 TL alacaklı göründüğü, ancak aynı gün son kayıt işleminin 51.782, 35 TLlik iade açıklamasıyla kayıtlara alındığı ve davalı- karşı davacı şirketin 7.425,26 TL alacaklı olduğu tespitinin yapıldığı anlaşılmıştır. Bu tespit üzerine davacı vekiline cevaba cevap dilekçesinde talep edilen bedelin ariyet/emanet sözleşmesinde yer alan malzeme bedeli olarak açıklaması kapsamında 51.782,35 TL bedelli faturanın onaylı örneğini ibraz etmek üzere süre verilmiştir. Davacı- karşı davalı vekili her ne kadar asıl davayı takip etmek istemediğini beyan etmiş ise de davalı- karşı davacı vekilinin asıl davayı takip etmek istediğini beyan etmesi kapsamında yargılamaya asıl ve karşı dava yönünden devam olunmuş ve davacı- karşı davalı vekili tarafından kullanılmayan intifa süresinin iade bedeline ilişkin olan 51.782,35 TL bedelli faturanın onaylı örneği ibraz edilmiştir. Dolayısıyla davalı karşı davacının 22.394,42TL alacak isteminde haklı olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Taraflar arasındaki protokole konu akaryakıt istasyonunda keşif yapılmak suretiyle talebe konu malzemelerin mevcut durumlarının ayrı ayrı tespitinin yapılması istenilmiş ise de 23 adet malzemenin hiçbirinin tespite konu olan … Cad N:… Çumra/KONYA adresinde faaliyet gösteren … petrol akaryakıt istasyonunda bulunmadığı yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacı- karşı davalı vekiline 11/10/ 2010 tarihli teslim tutanağına diyeceklerini bildirmek cevaba cevap dilekçesinin 3 nolu bendinde belirtilen ve kalıcı teknik yatırım bedeli olarak dava dilekçesinde talep edilen malların bedelinin ariyet emanet sözleşmesinde yer alan mallar olup olmadığına dair net ve açıklayıcı beyanda bulunmak üzere süre verilmiş, devamında davacı karşı davalı vekilinin 10/06/2013 tarihli dilekçesiyle dosyaya karşı tarafça ibraz edilen tutanak ile iade alınan ariyetler ile dava konusunu oluşturan kalıcı teknik yatırımların birbirinden farklı olduğunu ve kalıcı teknik yatırımların iade alındığı beyanlarının haksız olduğunu ifade etmiş ise de davalı tarafın noter ihtarnamesinde davacıya ait malzemenin sökülerek teslimi alınmasını ihtaren bildirdiği, bu bildirim karşısında davacının, davalının bildirim gereğini yapmadığını ve tesellüme davetinin eylemli olmayıp gerçeği yansıtmadığını ve davacıya ait malzemelerin iadesinden kaçındığını kanıtlamasının gerektiği, buna karşın davalı tarafın noter kanalıyla davacıya ihtar ettiği bildirimin ve 11/10/2010 tarihli teslim tutanağının gerçeği yansıtmadığını davacının dosya kapsamında ispatlayamadığı anlaşılmakla…”gerekçesi ile, 1-Asıl davanın REDDİNE, 2-Karşı davanın KISMEN KABULÜ ile, 22.394,42 TL nin karşı dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davacı-karşı davalı taraftan alınarak, davalı-karşı davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı / karşı davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Dava konusu kalıcı teknik yatırımların, davalı – karşı davacının taşınmazına müvekkili şirket tarafından yatırıldığı ve huzurdaki dava açıldıktan sonra davalı – karşı davacı tarafından teslim edildiği ispatlandığından asıl dava açısından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmesi gerektiği halde yerel mahkemenin asıl davanın reddine karar verdiğini, ayrıca HMK 331. mad. 1. fıkrasında davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi halinde davanın açıldığı zamandaki haklılık durumuna göre vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedileceği açıkça hükme bağlandığı, huzurdaki davanın açıldığı tarih itibariyle davalı- karşı davacının dava konusu kalıcı teknik yatırımları müvekkili şirkete teslim etmediği sabit olduğundan ve dolayısıyla davanın açılmasında müvekkili şirketin haklı olduğundan asıl davada müvekkili şirket lehine vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiğini, Davalı- karşı davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun düzenlenmediği bilirkişi raporu ile tespit edildiği halde, yerel mahkemenin davalı- karşı davacının ticari defter ve kayıtlarına dayanarak karşı davanın 22.394,42.TL üzerinden kabulüne karar verdiğini, Yerel mahkemenin gerekçeli kararında da belirtildiği gibi, müvekkili şirket tarafından düzenlenen kullanılmayan süreye ilişkin intifa hakkı bedelinin iadesine ilişkin olan 51.782,35- TL.’lik faturanın aslının sunulması için süre verildiği ve taraflarından söz konusu faturanın mahkeme dosyasına ibraz edildiği, dolayısıyla müvekkili şirketin, kullanılmayan süreye ilişkin intifa hakkı bedeline ait faturaya ilişkin müvekkili şirketin kayıtlarının doğru olduğunu da bu sayede ispatlamış olduğu halde, yerel mahkeme tarafından müvekkili şirketin usulüne uygun düzenlenen ticari defter ve kayıtlarının dikkate alınmayarak davalı- karşı davacının usulüne uygun düzenlenmeyen kayıtlarının dikkate alınarak karar verilmesinin haksız, usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin davalı- karşı davacının İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/163 E. sayılı dosyasındaki kullanılmayan süreye ilişkin intifa hakkı bedelinin iadesine ilişkin talebini kabul ettiğini dahi dikkate almadan karar verdiği de gözönüne alındığında, yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, tehir-i icra talebinin kabulüne, istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, asıl dava konusuz kaldığından asıl dava açısından karar verilmesine yer olmadığına karşı dava açısından davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya karşı davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı – karşı davacı vekili katılma yoluyla verdiği istinaf dilekçesi ile;Karşı davalının açtığı dava yönünden ilk derece mahkemesinin verdiği ret kararının doğru ve hukuka uygun olduğunu, Karşı davada davalının verdiği cevap dilekçesinde ve diğer savunmalarında “kullanılmayan intifa bedelinden” ve buna ilişkin 51.782,35.TL’lik faturadan hiç bahsetmediğini ta ki 17/02/2014 tarihli bilirkişi raporundan sonra verilen 18/06/2014 tarihli dilekçesinin 3. sayfasında faturadaki alacağın mahsup edilerek 7.425,26.TL üzerinden karar verilmesini talep ettiği, bu mahsup talebinin HMK 25 ve 26. maddeleri ve HMK 141. madde kapsamında hukuki değeri olmadığını, zira davacı- karşı davalının bugüne kadar intifa bedeli olarak şu kadar TL ödediğine ve bu bedelden kullanılmayan sürenin hesabı yapılarak kullanılmayan intifa süresinin tahsili olarak bir talepte bulunulmadığını, Açıklamasında “kullanılmayan intifa süresi iade” yazan 51.782,35.TL’lik faturaya itibar edilmeden bu haksız ve gayri hukuki faturaya itibar edilmediği takdirde müvekkilinin 59.207,61.TL alacağı davalının ticari defterlerinden net olarak anlaşılmakta olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, karşı davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı – karşı davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/445 Esas 2018/288 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava, akaryakıt bayilik sözleşmesinin süresinden önce sona ermesi nedeniyle sözleşmenin eki protokol kapsamında davalı tarafa ariyeten teslim edilen kalıcı yatırımların intifa süresinin kullanılmayan dönemine tekabül eden miktarının sebepsiz zenginleşme nedeniyle davalıdan tahsili, karşı dava ise akaryakıt alımı için yapılan havale bedelinin mal teslim edilmemesi nedeniyle iadesine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında akaryakıt bayilik sözleşmesi bulunduğu, sözleşme kapsamında 15/12/2004 tarihli protokol ile davalıya ait taşınmaz üzerine 06/08/2017 tarihinde sona ermek üzere davacı yararına intifa hakkı düzenlendiği, aynı protokol ile davacı dağıtım şirketinin davalı bayiye bir takım kalıcı teknik yatırım malzemelerini vereceğinin taahhüt edildiği, davacı tarafça davalıya ariyeten kalıcı teknik yatırım malzemelerinin verildiği, taraflar arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesinin rekabet kurumunun 14/07/2002 tarihli 2002/2 sayılı kararı ile 5 yılla sınırlandırıldığı, yine rekabet kurumunun 12/03/2009 tarihli duyurusu ile 5 yılı aşan intifa ve benzeri etkiye sahip sözleşmelerin 5 yılı aşan kısmı yönünden grup muafiyetinden yararlanamayacağı, bu tip sözleşmelerin 5 yılla sınırlı olması gerektiğinin bildirildiği, bunun üzerine bayilik ve intifa sözleşmesinin süresinden önce imzalandığı tarihten itibaren 5 yılın sonunda kendiliğinden sona erdiği sabittir.Yine dosya içinde bulunan bilgilere ve İstanbul 7 ATM’nin 2010/163 E., 2011/406 K. sayılı dosyasına göre davacının söz konusu protokolün süresinden önce sona ermesi nedeniyle kullanılmayan süreye ilişkin intifa bedeli olarak davalıdan 24.253 TL ile. ariyeten verilen ve istinafa konu davaya da dayanak teşkil eden kalıcı yatırım bedelleri olarak 31.835 TL’nin tahsilini talep ettiği, davalının bu dosyada kullanılmayan intifa bedeli yönünden açılan davayı kabul ettiği, ariyet verilen malzemeye ilişkin talebi ise kabul etmediği, mahkemece davalının kabul beyanı doğrultusunda kullanılmayan intifa bedeli olarak 24.253 TL’nin davalıdan tahsiline, ariyet bedeli hakkındaki davanın ise erken açıldığından reddine karar verildiği, verilen kararın kesinleştiği görülmüştür.Asıl dava davacısının istinaf sebepleri yönünden, asıl dava davacı vekili ariyeten davalıya bırakılan ve davada bedellerinin tahsili talep edilen malzemelerin davadan sonra teslim edildiğini, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken davanın reddinin hatalı olduğunu ve dava açılmasına karşı taraf sebep olduğundan yargılama giderlerinden davalının sorumlu olması gerektiğini istinaf sebebi olarak belirtmiş ise de, dosyada bulunan ve davacının da itiraz etmediği teslim tutanağına göre davaya konu ariyetler dava açılmadan önce gönderilen ihtarname üzerine davalı tarafça ihtarnamede belirtilen yere teslim edilmiştir. Davacı ise söz konusu malzemeler teslim edilmiş olmasına rağmen bu malzemelerin sözleşmenin bitim tarihi itibarıyla kalan süreye ilişkin güncellenmiş bedellerinin tahsilini talep etmiştir. Söz konusu ariyetler davadan önce davacıya teslim edildiğinden davacının bunların güncellenmiş bedellerini talep etmesine imkan bulunmamaktadır. Davacı vekili 08/02/2017 tarihli duruşmada ariyeten verilen malların fiziki ve son durumu, yararlı ömürleri ve itfa süreleri gibi hususlardan kaynaklı alacak talepleri olmadığını yani teslim edilen malzemelerin eskime ve yıpranma paylarına ilişkin alacak talepleri olmadığını, sadece sebepsiz zenginleşme nedeniyle talepleri olduğunu belirtmiştir. Söz konusu ariyetler, protokol kapsamında teslim edilmiş olup, sözleşmenin sona ermesi ile davadan önce teslim edildiğinden davalının sebepsiz zenginleşmesinden bahsedilemeyecektir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde ve dava açmakta davacı haksız olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Asıl dava davacısının bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir.Karşı dava yönünden istinaf sebeplerine gelince, davacı kullanılmayan intifa bedeli olarak İstanbul 7. ATM’nin 2010/163 E. sayılı davasında 24.253 TL talep etmiş mahkemece bu miktara hükmedilmiştir. Davacı ise kullanılmayan intifa bedeli olarak 51.782,35 TL bedelli fatura düzenlemiş olup, bu faturayı davalıya tebliğ ettiğini ispatlayamamıştır. Kullanılmayan intifa bedelinin İstanbul 7 ATM’nin 2010/163 E. sayılı dosyasında talep ettiği miktardan fazla olduğunu da ispatlayamamıştır. Karşı davada talep konusu olan 54.000 TL bedelli davalı ödemesi kendi ticari defterlerinde kayıtlı olup davacı ticari defter kayıtlarına göre intifa bedeli faturası düşüldüğünde dahi davalıya 7. 425.26 TL borçlu olduğu, intifa bedelinin mahkeme kararında belirtildiği üzere 24.253 TL olarak kabul edildiğinde ticari defterlerine göre karşı davada kabul edilen miktarın üzerinde borçlu olduğu sabit olduğundan bu istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.Karşı davacının istinaf sebebine gelince, karşı davacı davaya dayanak yaptığı havale dekontunu dosyaya sunmuştur. Dekontta yapılan havalenin mal alımı için yapıldığına ilişkin bir kayıt bulunmamaktadır. Kural olarak havale bir ödeme aracı olup, bunun aksinin ispatı gerekir. Karşı davacı söz konusu havalenin mal alımı için peşin gönderilen bedel olduğunu, havale tutarı kadar mal teslim edilmediğini ispatlayamamıştır. Yine kendi ticari defterlerinde söz konusu havale kayıtlı değildir. Karşı davacıya ait banka kayıtları ve ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporuna göre taraflar arasındaki ticari ilişkide karşı davacının davalıya gönderdiği havale miktarı toplam 291.810 TL olup bunun karşılığında karşı davalıdan aldığı faturalar toplamı ise 269.415.58 TL dir. Aradaki fark olan 22.394,42 TL karşı davacının alacaklı olduğu, HMK 222/4 maddesi gereğince ticari defter kayıtlarının sahibi aleyhine delil olacağı anlaşılmakla istinaf sebebi yerinde değildir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 98,10’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Asıl dava yönünden karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karşı dava yönünden karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.529,76.TL istinaf karar harcından istinaf eden karşı davalı tarafından yatırılan 382,44.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.147,32.TL’nin karşı davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Karşı dava yönünden karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından istinaf eden karşı davacı tarafından yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL’nin karşı davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden taraflar üzerinde bırakılmasına, 7-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/12/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.