Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1464 E. 2019/1909 K. 25.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1464
KARAR NO : 2019/1909
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/06/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/624 Esas – 2018/750 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 25/12/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı asil dava dilekçesi ile, dava dışı … Lastikleri hisse senetlerinin ufak bir ortağı olduğunu, ancak şirket tarafından sermaye artırımına gidildiğini ve %210,65 hisse olarak hissedarlara verilmesi gerektiğini, ancak kesininin merkeze gittiğinde senit hisse senetlerinin yatırımcı tazmin merkezine verildiğinin bildirildiğini, oradan alabileceğini, bu merkezin ise Anayasa Mahkemesinin iptal ettiğini ve beklemesi gerektiğini bildirdiğini ve bu nedenle mağdur edildiğini, kendisinin 1 hisse senedine karşılık 21 hisse senedi verilmesi gerektiğini, bu yüzden %210,65 olarak hisse senetlerinin tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının sahip olduğunu iddia ettiği … T. A. Ş. hisse senetlerinin 2499 sayılı Mülga SPK’nun 10/A maddesi çerçevesinde kayden izlenmeye başlandığını, diğer taraftan merkezleri nezdinde yatırımcıların dolayısıyla davacının pay sahipliğine ilişkin kayıtların bulunmadığını, ayrıca her bir sermaye piyasası aracının kaydileştirme işlemi tamamlandığından hak kaybının gerçekleşeceği tarihlerin MKK tarafından ilgililere duyurulduğunu ancak davacı tarafından sahip olduğu hisse senetlerine ilişkin olarak herhangi bir işlem tesis edilmediğini ve söz konusu belgelerin kaydileştirilmek üzere teslim edilmediğini belirterek haklı herhangi bir gerekçeye dayanmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/06/2018 tarih ve 2016/624 Esas – 2018/750 Karar sayılı kararı ile; ” … Mahkememizce davacı asile 21/02/2018 tarihli ara kararı uyarınca, bilirkişi ücreti avansın tamamlanması hususunda 2 haftalık kesin süre verildiği, davacı asilin bu kesin süre içerisinde bilirkişiler için takdir olunan avansı yatırmamış olduğu ve mahkememizin 06/06/2018 tarihli oturumunda beyanı ile, bilirkişi ücretini yatırmayacağını beyan etmiş olduğu anlaşılmıştır. Bu aşamada artık bilirkişi incelemesi yapılmadan dosyadaki tarafların iddia ve savunmaları ve dosya kapsamındaki mevcut hale göre karar verilmesi gerekmektedir. Dava konusu olay mahkememizce açıklığa ve netliğe kavuşturulması için alanlarında uzman bilirkişiler kurulu raporu ile aydınlatılacağı ancak davacının kendisine verilen 2 haftalık kesin süre içerisinde eksik avansı ikmal edemediğinden mevcut deliller ve belgeler ışığında karar verilmesi gerektiği davacı tarafın ne kadarlık hisse senedine sahip olduğu, davacının sahip olduğu bu hisse senetleri karşılığında, kaydileştirilen tutarın bulunup bulunmadığı, kaydileştirilen ve satılan toplam hisse senetlerinden davacının hissesine düşen miktarın ne kadar olduğunun ancak yaptırılacak bilirkişi raporu sonucu anlaşılabileceği, fakat davacı tarafın yapılacak bilirkişi incelemesi için gerekli olan bilirkişi ücretini yatırmaması sebebiyle bu tutar ve miktarın tespit edilemediği, bu bağlamda davacının halen elinde söz konusu … A.Ş’ye ait hamiline ve hisse senetlerinin bulunduğu, bu bağlamda davacı tarafça tazmin merkezine başvuru yapılması halinde, tazmin merkezi tarafından gerekli ödemelerin yapılabileceği ya da davacı tarafça açılacak yeni bir davada bilirkişi ücretini yatırması halinde buna yönelik incelemenin yapılabileceği göz önüne alındığında davacının bu dosyamız için gerekli gider avansını yatırmaması sebebiyle davasının usulden REDDİNE karar vermek … ” gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının usulden REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı asıl tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı asıl istinaf dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine açmış olduğu davada Mahkemece bilirkişi tayini için 2.500,00 TL bilirkişi ücretini ödemesinin istendiğini, bilirkişi ücretini ödeyecek mali durumu olmadığını beyan ettiğini, Mahkemece bu bilirkişi bedelini yatırmadığı için davasının reddedildiğini, haklı olduğu davada mağdur edildiğini, bu sebeple aleyhinde bir de vekalet ücreti olarak 2.180,00.TL’ nin de kendisinden tahsili yönünde verilen Mahkeme kararına itiraz ettiğini beyanla; İstinaf talebinin kabulü ile Yerel Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı Goodyear Hisse senetlerine sahip olduğunu, … bedelsiz sermaye arttırımına gittiğini, artırım oranında kendisine hisse senedi verilmesi gerektiğini, hisse senetlerinin Yatırımcı Tazmin Merkezine tevdi edildiğinin söylendiğini belirterek sermaye artışından kaynaklanan hisselerin ve 2000 yılından beri kar payının hesabına yatırılmasını talep etmiştir. Mahkeme, bilirkişi incelemesi yapılmasına karar vermiş, ücret yatırması için davacıya süre vermiş, aksi takdirde dosyanın durumuna göre karar verileceğini belirtmiştir. Davacı bilirkişi ücreti yatırmayacağını belirtmiştir. Mahkeme davayı usulden reddetmiştir. Davacı istinafında bilirkişi ücretini yatıracak mali durumu olmadığını, bir de aleyhine vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Uyuşmazlık bilirkişi incelemesi yapılmadan verilen kararın usul ve yasaya, dosya içeriğine uygun olup olmadığı noktasındadır. Merkezi Kayıt Kuruluşunun 09/06/2017 yazısına göre Davacının sahip olduğu hisse senetlerinin … A.Ş nezdindeki … no.lu hesabındaki 91,85 TL nominal değerdeki … payının kaydileştirildiği belirtilmiştir. Bunun dışında kaydileştirilmeyen ve 22/04/2012 tarihinde Yatırımcı Tazmin Merkezine aktarılan … paylarının 28.166,791 TL nominal değerli olduğu ve davacıya ait kıymet olup olmadığı yönünde bir bilgi bulunmadığı belirtilmiştir. … firmasının 11/10/2017 tarihli yazısında firmanın sermayesinin 03/06/2016 tarihinde %2.165,5446 oranında arttırıldığı, davacının … numaralı pay defterinde kayıtlı olduğu fakat kaydileştirilmediği, Yatırımcı Tazmin Merkezine aktarılan hisse senetlerinin toplu izlendiğini bu yüzden davacıya at hisse senedinin bulunup bulunmadığının belli olmadığını, (dava sonrası) 29/03/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısına katılan davacının 21,257 TL itibari değere sahip hisse senedini ibraz ederek katıldığını bildirmiştir. Daha sonra Merkezi Kayıt Kuruluşu, 06/10/2017 tarihli yazısında 04/10/2017 tarihi itibariyle davacının 21.257 nominal adet … Hisse senedin sahip olduğunu 10/06/2008 tarihinde 91.850 adet kaydileştirme işleminin yapıldığını, 03/06/2016 tarihi itibariyle de bedelsiz hak kullanımı işleminden dolayı 18.407 adet işleminin yapıldığını ifade etmiştir. Davacının sorunu, fiili paylarının kaydileştirilip kaydileştirilmediği, Yatırımcı Tazmin Merkezine aktarılan senetlerinin olup olmadığı ve miktarı-tutarına ilişkindir.
Davacının davasının muğlak ifadeler içerdiği somutlaştırma yükümlülüğünün yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. 6362 sayılı SPK 13. maddesine dayalı olarak (davadan sonra) 07/09/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 13 . Maddesinin Dördüncü Fıkrasının Kısmen İptali Üzerine Yatırımcı Tazmin Merkezi Tarafından Yatırımcılara Yapılacak Ödemelere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, kayden izlenmeye başlandığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar teslim edilmediği için mülkiyeti YTM’ye intikal etmiş olan sermaye piyasası araçları nedeniyle Yönetmelik uyarınca başvuran hak sahiplerine, YTM tarafından yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir. Bu mevzuatın davacının talebiyle doğrudan ilgisi vardır. Yönetmeliğe göre: Ödeme talep eden hak sahipleri veya noter onaylı vekâletname ibraz eden vekili tarafından, bu Yönetmeliğin yürürlük tarihinden itibaren 10 yıl içinde iadeli taahhütlü posta yolu ile veya özel şirketler aracılığıyla imza karşılığı teslim suretiyle YTM’nin merkez adresine başvurmaları zorunludur. Hak sahipleri tarafından yargıya başvurulması halinde yukarıda belirtilen süreler yargılama süresince işlemez. Kayden izlenmeye başlandığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar teslim edilmediği için mülkiyeti YTM’ ye intikal eden sermaye piyasası araçlarından; ilgili mevzuat uyarınca satışı yapılmamış olanlar aynen, satışı yapılmış olanlar ise satış tutarları dikkate alınarak, nemaları ile birlikte, YTM’ ye başvuran hak sahiplerine EK-1’de yer alan taahhütname ve ibraname alınmak kaydıyla ödenir. MKK, ihraççı tarafından teslim edilen sermaye piyasası araçlarının bilgilerini, nezdindeki bilgilerle teyit eder ve hak sahipliği ve ödeme tutarlarının tespitinde dikkate alınmak üzere YTM’ye iletir. Yukarıda açıklanan yönetmelik karşısında davacının MKK’ya başvurması gerektiği, elinde hisse senetleri olduğu için davasının Yönetmeliğin 7/2-3. maddesinde düzenlenmiş bulunan hak sahipliği davası mahiyetinde de olmadığı, Yönetmelik hükmüne göre: Sermaye piyasası aracının aslının ibraz edilemediği veya hak sahipliğinin tereddüde yer vermeyecek şekilde tespit edilemediği hallerde, ödeme yapılabilmesi için YTM’ nin ilgililerden mahkeme kararı talep edebileceği anlaşılmaktadır. Mahkemece Yönetmelik hükümleri uyarınca işlem yapılmamış olsa da bu yönde istinaf olmadığından nazara alınmamıştır. Sonuç olarak; dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde, davada teknik bilirkişi incelemesi yapılması gerekir. Davacı ücreti yatırmamış, adli yardım da talep etmemiştir. Mahkemenin dosya kapsamında verebileceği başka bir karar yoktur. Dava reddedildiği için davalı lehine ücreti vekalet hükmedilmesi de yerindedir. Bu durumda davacı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,5 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 25/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.