Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1461 E. 2019/1905 K. 25.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1461
KARAR NO : 2019/1905
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2018
DOSYA NUMARASI: 2017/44 Esas – 2018/273 Karar
DAVA : Tazminat
KARAR TARİH: 25/12/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalı olan kimyasal emtiaların davalı taşıyıcının taahhüdü altında Türkiye’den Vietnam’a deniz yolu ile taşınmak üzere gönderen tarafından tam ve hasarsız olarak teslim edildiğini, 18/05/2016 tarihinde tahliye limanında liman işletmecisi tarafından düzenlenen tutanak ile konteynerin hasarlı olduğuna dair rezerv notu düşüldüğünü, emtiaların konteynerlerden tahliyesi esnasında hasarlı olduğunun fotoğraflandığını, yapılan ekspertiz çalışması sonrası hasar miktarının 3.382,20 EURO olduğunun tespit edildiğini ve 08/09/2016 tarihinde sigortalısına 11.155,51 TL’ nin ödendiğini ve TTK 1472. maddesi gereğince sigortalısının haklarına halef olduğunu belirterek navlun faturası düzenleyen davalı şirketten 11.155,1 TL sigorta tazminatının 08/09/2016 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin TTK 917. maddesi gereğince taşıma işleri komisyonculuğu yapan şirket olduğunu, … Ticaret AŞ’ ye ait emtianın taşınmasının sağlandığını, davacı sigorta şirketi tarafından emtianın hasarlanması nedeniyle sigortalısına yaptığı ödemenin müvekkilinden rucuen tahsilinin talep edildiğini ancak müvekkilinin taşıyan olmadığını, taşıyıcının … LTD olup, temsilcisinin … Tic. AŞ. olduğu nedenle müvekkilinin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacı tarafın hasarın taşıma sırasında meydana geldiğinin ispatla yükümlü olduğunu, usulüne uygun ihbarda bulunulmadığını, konteynerin sağlam ve noksansız olarak liman idaresinde teslim edilip bu aşamadan sonra meydana gelen hasardan taşıyıcının sorumlu olmadığını, konteyner ile taşınan emtiada yaptırılan tuzluluk testinde deniz suyuna rastlanmadığı, ve testin negatif çıkmış olmasında da emtia hasarının deniz yolu ile taşınma sırasında değil konteynerin limana tesliminden sonra meydana gelmiş olduğunu gösterdiğini, bu nedenle de hasardan sorumlu tutulamayacaklarını belirterek davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/07/2018 tarih ve 2017/44 Esas – 2018/273 Karar sayılı kararı ile; ” … Taşıyan, eşyanın zıyaı veya hasarından yahut geç tesliminden doğan zararlardan, zıya, hasar veya tesliminde gecikmenin, eşyanın taşıyan hakimiyetinde bulunduğu sırada meydana gelmiş olması şartıyla sorumludur.” hükmüne yer verilmiş olmakla birlikte sorumluluktan kurtulma halleri başlıklı TTK nın 1179. Maddesinde taşıyanın veya adamlarının kasıtından veya ihmalinden doğmayan sebeplerden ileri gelen zarardan taşıyanın sorumlu olmadığı ve taşıyanın veya adamlarının kastının veya ihmalinin bu zarara sebebiyet vermediğini ispat yükünün taşıyana ait olduğu hususu belirtilmiş olup, somut olayda emtianın hasarlı olarak teslim alındığı ve dosyadaki gerek ekspertiz raporunda gerekse dosyaya sunulan fotoğraflardan konteynerin yamalı olduğu hususunun anlaşıldığı, hasarında ıslanma sonucu meydana geldiğinin sabit olduğu, her ne kadar gümüş nitrat testinde ıslanmanın deniz suyundan olmayıp ıslanmaya sebebiyet veren suyun tatlı su olduğu tespit edilmiş ise de ve davalı tarafça ıslanmanın tatlı sudan kaynaklandığı belirtilerek deniz taşıması sırasında meydana gelmediği ve müvekkilinin sorumlu olmadığı iddia edilmekle birlikte deniz taşımasının davalı tarafından yapılıp mevcut konteynerdeki delik ve yamanın belirli olup, söz konusu konteynerdeki deliğin tutanakla belirlenip reimlerle tespit edildiği ve ıslanmanın deniz suyundan olmamasının durumunun deniz taşıması sırasında hasarın oluşmadığı şeklinde değerlendirilmesi için yeterli olmayıp uzun süre taşımada yağan yağmur suyuyla da ıslanmanın oluşabileceği ve konişmentoda konteynerin durumuna ilişkin herhangi bir kayda yer verilmeyip hasarın davalı taşıyıcının hakimiyetinde iken oluştuğu ve TTK’ nun 1178. maddesi gereğince sorumlu olduğu ve sigorta poliçesinde taraflarca belirlenen kurun esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği … ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın Kısmen Kabulü ile 10.844,35 TL’ nin ödeme tarihi olan 08/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Usule ilişkin olarak; Müvekkil şirketin taşıyıcı olmayıp taşıma işlerine cüz”i komisyon karşılığı aracılık eden bir şirket olduğunu, bu nedenle müvekkil şirket hakkında zararın tahsiline ilişkin hüküm kurulamayacağını, müvekkilin pasif dava ehliyeti bulunmadığını, davanın pasif dava ehliyeti bulunmaması nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken aleyhe hüküm tesis edilmuş bulunulmasının usul ve yasaya aykırı olup kararın bu yönü ile kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, Esasa ilişkin olarak; Mahkemenin kararına dayanak olarak, eksik incelemeye dayanan ve hüküm oluşturulmasına yeter derecede bilgi ve değerlendirme taşımayan bilirkişi raporunu dikkate aldığını, mahkeme kararının bu yönü ile kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, Bilirkişi bu konteynerin ne zaman gemiden tahliye olduğunu, ne zaman limandan çıktığını, EIR Raporunun ne zaman ve kimin tarafından düzenlendiğini dikkate almış olsa, varış liman işletmesi ya da ana taşıyıcı armatörün temsilcisinin düzenlediği raporlara dikkat etmiş olsa sonucun farklı olacağını, bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayandığını, Bilirkişi Ho Chi Minh Liman işletmesine bu konteyrenin ne zaman girdiğini ve ne zaman çıktığını raporunda dikkate almış olsa idi, bunun 14.05.2016 gemiden iniş ve 17.05.2016 limandan çıkış olduğu bilgisine ulaşacak olduğunu, Bu bilginin armatörün web sitesi olan www…..com adresinde bulunduğunu, konteynerin 17.05 tarihinde çıktığı bilgisinin armatör web sitesinde de konteyner hareketlerinden izlenebildiğini, Yine bilirkişinin liman hasar raporu diye belirttiği raporu düzenleyen kurumu (…) liman işletmesinin düzenlediği rapor gibi değerlendirdiğini, oysa (…) şirketinin liman işletmecisi olmayıp, boş konteyneri depolayan depolama şirketi olduğunu, konteynerin bu depolama şirketine hasarlı olarak teslim edilmiş olmasının, hasarın deniz taşımacılığından meydana geldiğini göstermeyeceğini, limandan 17.05 te çıkıp ithalatçı firmanın deposuna giden konteynere raporu düzenleyen işletmenin boş konteyner deposuna alan şirket olduğunu, bu şirket tarafından tanzim edilen hasar raporunun değerlendirmeye alınmaması gerektiğini, 17.05 tarihinde Limandan çıkarken bile bu konteynerde hasar raporu tanzim edilmediğine göre, bu durumda konteynerin limandan müşterinin fabrikasına giden süreçte ya da müşterinin kendi fabrika deposunda hasarlandığını göstermekte olduğunu, mallardaki hasara neden olan suyun tatlı su olmasının da bunun delili olduğunu, dolayısı ile limandan limana olan bir taşımada bir hasar oluşmadığını, bilirkişinin bu yöndeki değerlendirme ve tespitlerinin eksik incelemeye dayandığını, mahkemece bilirkişi raporuna yapmış oldukları bu itirazların dikkate alınmadığını ve eksik incelemeye dayanan bilirkişi raporu esas alınarak hüküm tesis edildiğini, kararın bu yönü ile usul ve yasaya aykırı olduğunu, konteyner ve malların İstanbul’ dan tam ve hasarsız olarak çıkarıldığını, Konteynerde bir hasar, yırtık olsa bunun yükleyici tarafından saptanması gerektiğini, bu aşamada konteynerin sağlam olduğunu, bilirkişinin raporunda da zaten bu hususu belirttiğini, Liman işletmecisi tarafından Vietnam Ho Chi Minh ( Cat Lai ) limanında konteynerin gemiden tahliyesi sırasında da bir hasar tespit edilmediğine göre konteynerin de sağlam yüklendiğini, sağlam tahliye olduğunu göstermekte olduğunu, Uluslararası konteyner taşımacılığında tüm konteynerlerin hem yükleme limanında gemiye yüklenmeden önce hem de tahliye limanında gemiden indirildikten sonra liman görevlileri tarafından kontrol edilerek varsa gözle görülen fiziki hasarların tespit edilip “EQUıpment ınterchange receipt “ olarak tanımlanan “ konteyner hasar tutanağına “ işlendiğini, Yapılan testlerde Tuzlu suya rastlanmadığının ifade edildiğini, eğer konteyner hasarlı ise 10.04 te yola çıkıp 14.05 te Cat Lai’ ye varana kadar tuzlu sudan etkilenmemesinin mümkün olmayacağını, 35 günlük yol süresinde tuzlu su tesbit edilemeyip 17.05.2016 ya kadar üç gün limanda durmasının ardından hasara sebep olan nesnenin tatlı su olduğu saptanıyor ise, bunun limanda olduğunun ortada olduğunu, taşıyıcının yükümlülüğünün de liman teslim olduğu için bu süreç sonrası oluşacak hasar için Cat Lai liman işletmesine başvurmaları gerektiğini, buradan sonuçla konteynerin limanda ya da fabrikada hasarlandığı olduğunu, bunu da EIR raporuna dayanarak söylediklerini, Konteynerin CAT LAI Limanı’ nda gemiden tahliye olduğunu, ….’ un ise boş konteynerin alıcı tarafından bırakıldığı terminal olduğunu, yani raporu tutan terminal işletmesinin tahliye limanı değil, boş konteynerin bırakılıdğı konteyner deposu ya da terminal olduğunu, Dolayısı ile düzenlenen EIR raporunun CAT Laı Limanı’ nda değil, alıcının deposunda mallar boşalıp, ertesi günü boş konteyner’ in teslim edildiği … terminalinde yazıldığını, Açıklanan nedenlerle; bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı olduğu gibi, bilirkişilerin Uluslararası Deniz Taşımacılığı konusunda uzman olmadıklarını, Mahkemece eksik incelemeye dayanan rapor dikkate alınarak hüküm tesis edildiğini, kararın bu yönü ile usul ve yasaya aykırı olup kararın kaldırılmasına, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla; Arz edilen ve re’ sen dikkate alınacak gerekçelerle; – İstanbul 17 Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/44 E – 2018/273 K sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine, – İcranın geri bırakılmasına, – Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, rücuen tazminat davasıdır. Davacı sigortalısının deniz ticaretinde hasarlanan emtia bedelini ödemiş ve taşıyıcı olarak davalıya rücu etmiştir. Mahkeme davayı kısmen kabul etmiş, davalı istinafa gelmiştir. 1.Davalı, taşıyıcı olmadığını komisyon karşılığı taşıma işlerine aracılık ettiğini, pasif dava ehliyetinin bulunmadığını öne sürmüştür. Davalının sigortalı, malı gönderen firmaya 04/04/2016 tarihinde navlun faturası düzenlediği, bunun dışında taşımanın yapıldığı 10/04/2016 tarihli BO. Lading (konişmento) belgesini forwarder olarak düzenlediği anlaşılmakla, TTK 917.v.d. madde hükümlerine göre davalının taşıma işlerini organize ettiği anlaşılmakla bu istinaf nedeni yerinde değildir. 2.Bilirkişinin eksik inceleme yaptığı, konteynerin yükleme ve varış limanında tahliyesinde hasar raporu tutulmadığını, konteynerin Ho Chi Minh CAT LAI limanına 14/05/2016 giriş yapıp 17/05/2016 tarihinde çıktığını, tutanağın ise 18/05/2016 tarihinde liman işletmecisi olmayan boş konteynerleri depolayan bir şirket olan … isimli bir şirket olduğunu, bu firmaya teslimde tutulan tutanağın taşımanın hasarlı konteynerle yapıldığını göstermediğini, bu raporun hükme esas alınamayacağını, konteynerin sağlam yüklenip, sağlam tahliye edildiğini, yapılan testlerde tuzlu suya rastlanmadığını bunun da hasarın deniz taşımasında olmadığını gösterdiğini, taşıyıcı firma … nin internet konteyner takip sisteminde konteynerin liman çıkışı ve konteynerin boş olarak … firmasına teslim tarih ve saatlerinin uyuşmadığını, bu yüzden hasarı belirleyen raporun alıcının deposunda mallar boşaltıldıktan sonra boş konteynerin teslim edildiği limanda düzenlendiğini bu yüzden kabul edilemeyeceğini öne sürmüştür. … firmasının 18/05/2016 tarih ve 05.37 saatli konteyner makbuzunda (tercümesinde) yükleyici vinç tarafından konteynerin tavan kısmına ekstra güç uygulandığından dolayı yırtılma ve delinme meydana gelmiştir açıklaması bulunmaktadır. Konşimentoda konteynerle ilgili bir hasar notu bulunmamaktadır. Taşıyıcının yükü sağlam olarak aldığı sabittir. Dosyadaki belgelere göre 18/05/2016 tarihi konteynerin gümrük işlemlerinin tamamlanması sonrasında alıcısına teslim tarihidir. Tutanak tahliye limanından karayolu taşıyıcısına teslim anında düzenlenmiş görünmektedir. Taşıma 35 gün sürmüş yük başlangıçta yüklendiği Zim Shekou gemisinden yolda (Port Klang Malaysia) 03/05/2016 varış 11/05/2016 kalkış … gemisini aktarılmış, varış limanında boşaltma … gemisinden yapılmıştır. Bu durumda davalı vekilinin Zim firmasının internet konteyner hareketi ve Phuoc Long ICD Port işletmesinin faaliyetiyle ilgili sunduğu İngilizce internet sayfa görüntülerinden yola çıkılarak hasarın alıcısına teslimden sonra tespit edildiği dolayısıyla hasardan sorumlu olunmadığı ve deniz tuzu da belirlenmediğinden hasarın denizde olmadığı yönündeki istinaf nedenleri yerinde değildir. Konteynerin hasarlı tavanının silikonlu bir yamayla kapatıldığı fotoğraflardan görülmektedir. Hasar sadece deniz suyuyla olmaz. Yağmur suyuyla ya da başka bir suyla da olabilir. Konteyner hasarının bariz olduğu, yükleme esnasında böyle bir rezerv notu düşülmediğine göre, taşımanın hasarsız alınan konteynerin hasarlı şekilde teslim edilmesiyle konteynerin içindeki emtianın kısmen hasarlanmasıyla oluştuğu, bu yüzden davalının hasardan sorumlu olduğu istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Taşıma CIF olmakla birlikte davacının hasarlı emtia bedelini açık hesap şeklinde çalıştığı alıcıdan almadığı eksik aldığı bilirkişi raporunda ifade edilmiştir. Sonuç olarak; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 740,78 TL istinaf karar harcının istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 185,2 TL ( 35,90 TL + 149,30TL) harcın mahsubu ile bakiye 555,58 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/12/2019 tarihinde HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.