Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1455 E. 2019/1814 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1455 Esas
KARAR NO : 2019/1814 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/183 Esas 2018/411Karar
TARİH: 11/04/2018
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 18/12/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili firmanın … ili …, … Köyünde kurulu bulunan .. İnşaatının 07/10/2013 tarihinde … nolu poliçe ile toplamda 53.810,79-TL karşılığında davalı firma tarafından 07/10/2015 tarihine kadar All Risk Sigortası ile sigortaladığını, 19/10/2014 tarihindeki yağıştan dolayı santral binasının önündeki köy yolunun bitişiğindeki yağmur kanalından taşan suların santral binasına girerek Hidro Elektrik Santralinde zarar meydana geldiğini, zararın giderilmesi için ana işi üstelenen firmaya 87.400-Euro, … logistik İtalya gidiş 7.500-Euro, … Lojistik İtalya dönüş 8.900-Euro, Nakliye Sigortası olarak 584-Euro, KDV ödemesi olarak 44.576,69-TL, dizel jeneratör tamiri olarak 2.192,44-TL ve temizlik masrafı olarak 933-TL ödendiğini, sigorta poliçesi kapsamında meydana gelen zararın önce müvekkili firma tarafından e-mail yolu ile talep edildiğini ancak bir sonuç alınamadığını, davalı firmanın sözleşmede “Sel/Seylap” muafiyeti bulunduğunu iddia ederek kendisinin tespit ettiği 307.226,37-TL miktarlı zararın sadece 80.000-TL’sini şartsız ve koşulsuz ibraname karşılığında ödemeyi teklif ettiğini ancak bu teklifin taraflarınca dava hakları saklı kalmak kaydıyla kabul edilebileceği, kabul edilen 80.000-TL’nin bu şartlarda ödenmesini talep ettiklerini, fakat davalı … şirketinin bu şartı kabul etmeyerek hiçbir ödeme yapmadığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 80.000-TL zararlarının 19/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte hüküm altına alınmasını talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirket aleyhine açılmış olan iş bu davaya konu maddi hasarların dava dilekçesinde de belirtildiği üzere 19/10/2014 tarihinde meydana geldiğini ve davanın tarihinin ise 24/02/2017 olduğunu, davanın konusunun sigorta ilişkisinin tabi olduğu inşaat sigortası genel şartlarının zamanaşımı üst başlıklı c.10 maddesi hükmünde “sigorta sözleşmesinden doğan bütün talepler iki yılda zamanaşımına uğrar” olarak belirtildiği, bu nedenle inşaat all risk sigorta poliçesine dayalı olarak tazminat istemi ile açılmış bulunan huzurdaki davanın açılış tarihi 24/02/2017 olduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 11/04/2018 tarih 2017/183 Esas 2018/411 sayılı kararında;”Dava, taraflar arasında mevcut All Risk Sigorta Poliçesi kapsamında 18/10/2014 tarihindeki yağışlardan dolayı santral binasının oluşan hasar nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkindir.Davalı vekili süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesi ile zaman aşımı itirazında bulunmuştur.Davalı … şirketi nezdinde … no’lu İnşaat All Risks Sigortası Poliçesi kapsamında …, …, … Köyü’nde kurulu bulunan ‘HES İnşaatı’nın, sigorta teminatı altına alındığı, su enerjisinden elektrik üretimine dayalı bulunan HES Projesinde, 19.10.2014 tarihindeki yağışlar sırasında, santral binası önündeki yolun bitişiğinde bulunan yağmur kanalından taşan suların santral binası içine girerek Hidro Elektrik Santrali’nde hasar meydana gelmesine neden olduğu, oluşan zararların giderilmesi için davacı şirket tarafından bir kısım ödemelerin yapıldığı, anılan ödemelerin sigorta poliçesi kapsamında karşılanması için davalı … şirketine yapılan başvurunun; sigorta ilişkisine konu poliçede ‘Sel/Seylap’ muafiyeti bulunduğundan bahisle hasar tazminatı ödemesinin yapılmamış olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davaya konu maddi hasarların 19.10.2014 tarihinde meydana geldiği davanın açıldığı tarih ise 24.02.2017 tarihi olduğu görülmüştür. Dava konusu sigorta ilişkisinin tabi olduğu İnşaat Sigortası (Bütün Riskler) Genel Şartları’nın, “Zamanaşımı’ üst başlıklı C.10. Maddesi hükmü uyarınca; ‘Sigorta sözleşmesinden doğan bütün talepler iki yılda zamanaşımına uğrar.’TTK’nun ‘Zamanaşımı’ üst başlıklı 1420. Maddesinde ise;‘Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. … ’hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır. Anılan durum karşısında İnşaat All Risks Sigorta Poliçesine dayalı olarak tazminat istemi ile açılmış bulunan huzurdaki davanın açılış tarihi 24.02.2017 olup, bu belirtilen tarihin, 19.10.2014 tarihinde meydana gelen hasar tarihinden itibaren işlemiş olan 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu anlaşılmakla davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak…”gerekçesi ile, Davalı tarafça ileri sürülen aktif husumet itirazının REDDİNE, Zamanaşımı nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararında davanın reddi sebebiyle davalı müvekkili şirket lehine karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.150,00.TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesini talep ettiklerini, Öncelikle dava zamanaşımı sebebiyle hukuka uygun olarak reddedilmiş ise de, davanın zamanaşımı sebebiyle reddedilmesi davanın esasına ilişkin olarak verilen bir karar olup, usuli işlem niteliği taşımadığını, HMK’nun ‘Süreler Hakkında Karar’ başlıklı 142. Maddesi ‘Ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra, hâkim tahkikata başlamadan önce, hak düşürücü süreler ile zamanaşımı hakkındaki itiraz ve def’ileri inceleyerek karara bağlar.’ hükmüne amir olup, anılan madde gerekçesinde ‘Hak düşürücü süreler ve zamanaşımı konusundaki iddia ve savunmalar, aslında, işin esasıyla ilgili hususlardır. Bu sebeple, ön inceleme oturumu yapılmadan ve uyuşmazlık noktaları tam olarak belirlenmeden, uyuşmazlığın esası ile ilgili, maddî hukuka dahil olan bir konuda karar da verilemez. Ancak, uyuşmazlık noktaları açıklığa kavuşup belirli hâle geldikten sonra, uyuşmazlıkla ilgili süreler hakkında karar vermek de mümkün hâle gelmiş demektir. Bu sebeple, aslında doğrudan ön incelemenin içerisinde olmamakla birlikte, sürelere ilişkin sorunların, tahkikata başlamadan önce çözümlenmesi açık bir hükümle düzenlenmiştir.’ şeklinde belirtilen tespit ve açıklamalar ile, zamanaşımı hakkında verilen kararların işin esasına yönelik kararlar olduğu kanun koyucu tarafından açıkça belirlendiği, dolayısıyla zamanaşımı sebebiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın, davanın esasına yönelik bir karar teşkil ediyor oluşu karşısında, davalı müvekkili şirket lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, Benzer mahiyetteki olaya ilişkin olarak, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin, 2005/12766 E. ve 2005/18861 K. sayılı, 19.12.2005 tarihli kararında zamanaşımı sebebiyle reddedilen davalarda karşı taraf lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi bozma sebebi olarak görülmüş olup, ‘…Dava zamanaşımı nedeniyle reddedildiğine göre, davalı lehine tarife gereğince nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulması gerekir…’ şeklinde yer verilen ifadeler de taleplerini destekler mahiyette olduğunu,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda hükmedilen vekalet ücreti bakımından kaldırılmasına, davalı lehine karar tarihinde AAÜT uyarınca hesaplanan 9.150,00.TL vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; İhtar ve e-mail ile ibranın dikkate alınmamasının hatalı olup Anayasal hakkın ihlal edildiğini, Yasal düzenlemeler ışığında gerekçeli kararın tanzim edilmesinin şart olduğunu, ilk derece mahkemesi kararı incelendiğinde zamanaşımı olgusunda, ihtarnamelerin, e-mail yazışmalarının ve davalının şartlı ibraname teklifinin hükme esas alınmadığı, kararda tartışılmadığını, bu durumda ilk derece mahkemesi kararının Anayasa’nın 141. maddesi ile HMK 297/c maddesine aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesince zamanaşımı süresinin, sigorta bedelinin talep edildiği tarihten itibaren hesaplanması gerekirken hasar tarihinin esas alınmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, (Yargıtay 11. H.D. 2004/851 E. 2004/9955 K. 18/10/2004 T.)Davalının şartlı ibraname teklifini sununca zararının ödenmesinin ihtar edildiğini, Davanın konusunun temelini davalı şirketin meydana gelen hasar miktarının tamamı üzerinden değil yalnızca 84.346,00.TL’lik kısmı üzerinden ödemek istemesinin oluşturduğu, TTK hükmü açık olup davalının zamanaşımı def’inin reddi ile esasa girilmesi gerekirken zamanaşımı iddiasının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, Kabul edilen miktara rağmen 2 yıllık zamanaşımı gerekçesiyle davanın reddedilmesinin hukuken hatalı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın Anayasanın 141. maddesi ve HMK 297/c maddesine aykırı olması, 2 yıllık zamanaşımının gerçekleşmemiş olması, TTK 1420. maddesi gereğince 6 yıllık zamanaşımı içerisinde davanın derdest edilmiş olması, TBK 146. maddesi gereği zamanaşımının 10 yıllık süreye tabi olması sebeplerinden dolayı ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda HMK 353/1-a4 ve a6 maddeleri gereği esas incelemesi yapılmaksızın kaldırılmasına, mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/183 Esas 2018/411 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sigorta poliçesi kapsamında meydana gelen hasar nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkindir.Davacı, yapımı devam eden HES inşaatında 19/10/2014 tarihinde su basması nedeniyle hasar meydana geldiğini, inşaatın davalı tarafça sigortalandığını, hasarın sigorta poliçesi kapsamında olduğunu belirterek zararın tazminini talep etmiş mahkemece zaman aşımı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.İnşaat sigortası genel şartların Zaman Aşımı başlıklı C.10 maddesinde “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün talepler iki yılda zaman aşımına uğrar.” TTK’nın 1420. maddesinde “(1) Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” hükmü düzenlenmiştir.Zaman aşımını kesen sebepler TBK’nın 154. maddesinde gösterilmiştir.Somut olayda hasar olayı 19/10/2014 tarihinde gerçekleşmiş, yapılan hasar ihbarı sonucunda 22/12/2014 tarihinde ekspertiz raporu düzenlenmiş, 28/11/2014 tarihli ihtarname ile hasar bedelinin ödenmesi konusunda davalıya ihtarname gönderilmiştir. TTK’nın 1427. m. uyarınca sigorta tazminatı veya bedelinin rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her halde 1446. m. göre yapılacak ihbardan 45 gün sonra sona ereceği, aynı Yasa’nın 1420. m. göre, sigorta sözleşmesinden doğan tüm istemlerin alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak 2 yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre, hasar tarihinden ve davacının hasar bedelinin ödenmesine ilişkin 28/11/2014 tarihli ihtarnamesinde belirttiği hasar ihbar tarihi olan 20/10/2014 tarihinden itibaren TTK 1427. maddesinde öngörülen 45 günlük sürenin geçmesi ile zaman aşımı süresinin başlayacağı, buna göre belirlenen zaman aşımı süresinin dava tarihine kadar geçtiği, davacının TBK’nın 154. maddesinde öngörülen zaman aşımını kesen sebeplerin gerçekleştiğini ispatlayamadığı anlaşılmakla, davacının zaman aşımı süresinin dolmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.(Yrg.11HD.23/05/2017 T.2016/7255 E.2017/2969 K.)Ayrıca HMK’nın 188/3 maddesi gereğince sulh görüşmeleri sırasında yapılan ikrar tarafları bağlamaz. Davalı … şirketinin kayıtsız ibra karşısında zarar bedeli olarak bir miktarın ödenmesine ilişkin teklifi sulh görüşmesi niteliğinde olup, yapılan bu teklif HMK 188/3 maddesi gereğince tarafları bağlamayacaktır. Bu teklif de zaman aşımını kesen bir sebep değildir. Bu nedenle davacının istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiştir.Dava, zaman aşımı nedeniyle reddedildiğinden ve zaman aşımı nedeniyle red kararı esasa ilişkin karar olup dava usuli sebeplerden reddedilmediğinden dava değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesaplanan nisbi vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının vekalet ücretine yönelik olarak kaldırılmasına, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine, davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davalı yararına karar tarihindeki AAÜT’ne göre nisbi vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/04/2018 tarih ve 2017/183 Esas – 2018/411 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE, İLK DERECE YÖNÜNDEN: 3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 44,40.TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.366,20.TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.321,80.TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 9.150,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Bakiye gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Taraflarca yatırılan 98,10’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 9-Alınması gereken 44,40.TL istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davacı tarafından peşin yatırılan 35,90.TL’nin mahsubu ile bakiye 8,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 10-İstinaf yönünden davalı tarafından yatırılan 44,40.TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 11-İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-Davacı tarafından sarfedilen giderlerin üzerinde bırakılmasına, 13-Bakiye gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 18/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.