Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1433 E. 2020/8 K. 15.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1433 Esas
KARAR NO: 2020/8 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2018
DOSYA NUMARASI: 2015/200 Esas – 2018/547 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 15/01/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin personel taşıma işi ile uğraştığını, davalı yana 16 gün Personel Servis Taşıma Hizmeti verdiğini, vermiş olduğu iş bu hizmete karşılık fatura düzenlendiğini ve davalı yana gönderdiğini ancak davalı yanın fatura bedelini ödemediğini, müvekkilinin iş bu sebeple alacağını tahsil edebilmek için icra takibine başladığını, davalı yanın haksız itirazları sonucunda takibin durdurulduğunu beyan ederek davalı tarafından yapılan itirazlarının iptaline ve takibin devamına, davalı tarafından yapılan haksız itirazlar neticesinde davalının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafça karşılanması yönünde karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirkete fatura teslim edilmediğini, aynı zamanda fatura konusu hizmeti davacı yandan almadığını, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarında da böyle bir borcun görünmediğini beyan ederek davanın reddine, davacı yanın %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 23/05/2018 tarih ve 2015/200 Esas – 2018/547 Karar sayılı kararında; “….Buna ilişkin tarafların iddia- savunma ve toplanan delilleri, davacının ticari kayıtları bilirkişi raporu ile incelenmiştir. Hukuken denetlenebilen hüküm kurmaya elverişli belirli ve eksiksiz ( hakimce raporlar denetlenmiş olup hükümde davalıların sorumluluğu kanunen re’ sen hakimce belirlenmiştir.) iddia ve talepleri karşılayan ve hükme esas alınan bilirkişi raporu alınmış davacı ticari kayıtlar incelenmiştir. Davacı tarafından ticari kayıtları inceleme gününde hazır edilmekle, davalı tarafından ticari kayıtları inceleme gününde hazır edilmediğinden davalı taraf defter ibrazından kaçınmış sayılmış ve bunun sonucu olarak da süresinden sonra ibraz edilen davalı ticari kayıt ve defterlerine ilişkin alınan ek rapor davacının da itirazı gözetilerek hükme esas alınmamıştır. Ayrıca dosya kapsamında davalı tarafın faturaya ilişkin herhangi bir itirazının da bulunmadığı anlaşılmıştır. Buna ilişkin bilirkişi raporunda değerlendirme yapıldıktan sonra savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında olacak şekilde davalı tarafın beyanının bulunduğu ve buna itibar edilemeyeceği, aksi durumun dürüstlük kuralı ve iyi niyet ilkesine aykırılık teşkil edeceği değerlendirilmiştir. İİK 67 ile TMK 6 ve 7 ile HMK 187- 293. maddeleri gereğince ispat hususuna ve ispat kurallarına dikkat edilmiştir. Davacının iddiasına, davalı tarafın savunmasına, davalının temerrütüne ve sorumluluğuna, taraflar arasında dava konusu personel taşıma hizmeti olan ticari ilişki bulunduğuna dikkat edilmiş, davacı tarafın aralarındaki sözleşme gereğince hizmet verdiği buna ilişkin bedele davacının hak kazandığı, incelenen kayıtlar gereğince aşağıda belirlendiği şekilde davacının davasının ispatlandığı, davalının itirazında aşağıdaki hükümde belirlenen miktar gibi haksız olduğu ve sorumlu olduğu, alacağın likit olduğu, davacının talebi dikkate alındığında davanın tam kabulünün gerektiği ve tazminata kabul edilen miktar açısından hükmolunması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde kanunen, taktiren ve vicdanen karar vermek gerekmiştir…”gerekçesi ile; 1-Davacının davasının kabulü ile İstanbul … İcra Dairesinin … E. Sayılı takibe yapılan itirazın iptali ile takibin 7,828,05 Tl asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren ödeme gününe dek ticari avans faizi işletilerek devamına, 2-Davacı lehine 1.565,61 TL icra inkar tazminatına hükmolunmasına davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Karar gerekçesinde müvekkilinin defterleri ibrazından kaçınıldığına değinildiğini, ancak müvekkili defterleri ibrazdan kaçınmadığını, 10/04/2015 tarihinde vekâleten davaya cevap verip vekâletname koyduklarını, ancak mahkeme kalemince UYAP sitemine taraf olarak kayıt edilmediklerinden duruşma gününün davalı vekili tarafına tebliğ edilmediğini, bu nedenle duruşmaya katılamadıklarını ve bilirkişi incelemesinden haberdar olamadıklarını, dolayısıyla davalı yokluğunda davacı tarafın ticari defterleri üzerinde incelemenin yapıldığını, bilirkişi raporun müvekkiline tebliği ile haberdar olunduğunu, öncelikle vekil vasıtası ile takip edilen işlerde tebligatın vekiline yapılmasının gerektiğini, 26/04/2017 tarihimde UYAP sistemi üzerinde dosyaya durumu anlatan dilekçe verdiklerini ve UYAP sistemine kayıt edilip mahkemenin kararı ile müvekkili defter ve belgeleri üzerinde incelemenin yapıldığını, raporda müvekkilinin defter belgelerinde dava konusu faturanın olmadığı görüldüğünü, Mahkemenin müvekkili defterleri üzerinde bilirkişi incelemesine karar verilmesine ve inceleme yapılmasına rağmen mahkemenin sonradan yapılan bilirkişi raporunu kabul etmemesinin hukuki olmadığını, Müvekkilinin faturaya itiraz etmediğine vurgu yapıldığını, ancak cevap dilekçesinde de belirtildiği üzere müvekkili davalıdan hizmet alamadığını ve dolayısı ile kendisine faturanın gönderilmediğini, dosyada faturanın … diye bir kişiye teslim edildiğinin beyan edildiğini, ancak müvekkili şirketin … diye bir çalışanının olmadığını, kendisine teslim edilmeye bir faturaya itiraz etmesinin düşünülemeyeceğini, Davacı hizmet verdiğini ispat edemediğini, mahkeme eksik inceleme ile bu hususu irdelemediğini, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabul ile yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının itirazen bozularak ortadan kaldırılmasına, yargılama gideri vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; taşıma hizmetine dayalı 30/06/2014 tarih ve 7.828,053 TL. miktarlı fatura alacağının tahsili için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davacının davasının kabulü ile İstanbul … İcra Dairesinin … E. Sayılı takibe yapılan itirazın iptali ile takibin 7,828,05 Tl asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren ödeme gününe dek ticari avans faizi işletilerek devamına, Davacı lehine 1.565,61 TL icra inkar tazminatına hükmolunmasına davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin Mahkemenin müvekkili defterleri üzerinde bilirkişi incelemesine karar verilmesine ve inceleme yapılmasına rağmen mahkemenin sonradan yapılan bilirkişi raporunu kabul etmemesinin hukuki olmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, HMK’ nın 222/1 ve TTK’ nın 83/1 maddesine göre ticari davalarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden karar verebilir. Ayrıca HMK’nın 31. maddesinde hakimin davayı aydınlatma görevi düzenlenmiştir. Maddeye göre hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi ve hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlarda taraflara açıklama yaptırabileceği gibi soru sorabilecek ve delil gösterilmesini isteyebilecektir. İlk Derece Mahkemesince davalı vekilinin duruşmaya katılmadığı 27/01/2016 tarihli duruşmanın ara kararı ile tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesine karar verildiği, davalı tarafın vekili olduğu halde mahkemece duruşma ara kararında davalı vekili yerine davalı şirkete inceleme gününde ticari defter ve kayıtları ibraz etmesi için davetiye çıkartılmasına karar verildiği, davalı şirket adına çıkartılan davetiyeninde davalı şirket çalışanına tebliğ edildiği, davalı vekili bilirkişi raporuna karşı verdiği itirazlarını içerir beyan dilekçesinde, kendisine bilirkişi incelemesine yönelik ara kararın tebliğ edilmediğini,bu nedenle haberleri olmadan inceleme yapıldığını,bu sebeple defterlerini sunamadıklarını, ayrıca faturanın teslim edildiği … isimli müvekkili çalışanının faturanın düzenlendiği tarihten yaklaşık 1 yıl öncesinde 30/04/2013 tarihinde işten ayrıldığını, müvekkili ile bir bağının kalmadığını, faturanın tebliğinin usulsüz olduğunu, defterlerininde incelenerek yeni bir rapor alınmasını talep etmesi üzerine mahkemece, 02/05/2017 tarihli ara karar ile davalının ticari defterleride incelenerek ek rapor alınmasına karar verildiği, davalı tarafın ticari defterleride incelenmek suretiyle bilirkişi tarafından 15/09/2017 teslim tarihli ek rapor düzenlenmiş olup ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararındaki davacı tarafından ticari kayıtları inceleme gününde hazır edilmekle, davalı tarafından ticari kayıtları inceleme gününde hazır edilmediğinden davalı taraf defter ibrazından kaçınmış sayılmış ve bunun sonucu olarak da süresinden sonra ibraz edilen davalı ticari kayıt ve defterlerine ilişkin alınan ek rapor davacının da itirazı gözetilerek hükme esas alınmadığına yönelik kabul ve gerekçesi yukarıdaki tespitlerde de belirtildiği üzere davalı tarafın vekili olduğu halde bilirkişi marifetiyle defter incelemesi ara kararı davalı vekili yerine davalı şirkete tebliğe çıktığı,ayrıca tebligatında davalı şirket yetkilisi yerine çalışanına tebliğ edildiği ve tebligatında usulsüz olduğu gözetildiğinde yerel mahkemece 02/05/2017 tarihli ara karar doğrultusunda alınan ek raporda değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği halde yukarıdaki gerekçeyle ek raporun değerlendirilmemesi yerinde olmayıp davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Davalı vekilinin, yerel mahkeme kararında, davalı tarafın faturaya ilişkin herhangi bir itirazının da bulunmadığına yönelik tespitinin hatalı olduğunu, cevap dilekçesinde de belirtildiği üzere müvekkilinin davalıdan hizmet almadığını ve dolayısı ile kendisine faturanın gönderilmediğine yönelik beyanda bulunduğuna yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesi de “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü içermektedir. İtirazın iptali davası da yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Davalı/borçlu vekili icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesinde,müvekkilinin böyle bir borcu olmadığını belirtip borca ve ferilerine itiraz ettiği,davaya karşı verdiği cevap dilekçesinde de,dava konusu faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini ve faturada belirtilen hizmeti almadığını belirtmiştir. Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 2016/7819 Esas ve 2017/2738 Karar sayılı içtihadı,Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 2014/12574 Esas, 2014/16692 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere,fatura içeriği malların/hizketin teslim edildiğinin/verildiğinin ispat külfeti davacıya aittir.Tek başına fatura düzenlenmesi alacağı kanıtlamadığı gibi faturanın tebliğ edilmiş olması da fatura içeriği malların teslimi sonucunu doğurmaz. 6098 Sayılı TBK.’nun 207 ve devamı maddelerinde düzenlenen satış sözleşmesinde, satıcının mal teslimini kanıtlaması gerekir. Somut olayda, davacı icra takibine konu 30/06/2014 tarih ve 7.828,053 TL. miktarlı faturanın ve irsaliyenin davalı çalışanı … isimli kişiye tebliğ edildiğini beyan ettiği ve bu kişinin fatura üzerinde ve irsaliyede isim ve imzasının olduğu, mahkemece … isimli kişinin davalının sigortalı çalışanı olup olmadığının bildirilmesi için İstanbul SGK.’ya müzekkere yazıldığı, verilen cevabi yazıda …’ın davalı şirkette 13/01/1997 tarihinde işe girdiği ve 30/04/2013 tarihinde işten ayrıldığının belirtildiği, mal ve hizmet alımına ilişkin davalıya ait BA formlarının istenmesi için Maslak Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne müzekkere yazıldığı, gelen cevabi yazıda … isimli kişiden mal ve hizmet alışı olmadığının belirtildiği, davacı taraf tarafların ticari defter ve belgelerine delil olarak dayanmış, davacının ticari defterleri incelenerek alınan bilirkişi kök raporunda dava konusu faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun belirtildiği, davalının ticari defterleri incelenerek alınan bilirkişi ek raporunda ise dava konusu faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığının belirtildiği, davacının delil listesinde yemin delili olmadığı, davaya konu faturanın SGK kaydına göre davalının çalışanı …’ın davalı şirketten 30/04/2013 tarihinde işten ayrıldıktan sonra 30/06/2014 tarihinde düzenlenip bu kişiye aynı tarihte teslim edildiği, davalı tarafçada faturanın ve hizmetin alınmadığına yönelik itiraz edilip faturayı tebliğ alanın tebliğ tarihinde çalışanı olmadığını beyan ettiği, faturaya konu hizmetin davacı tarafından davalıya verildiğinin ve faturaya dayalı olarak alacaklı olduğunun davacı tarafça ispatlanamadığından, açılan davanın ispatlanamamış olması sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiği halde yukarıdaki gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi dosya kapsamına uygun olmadığı dairemizce belirlendiğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür. Sonuç olarak; yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce davanın reddine, dosya kapsamı itibariyle davacının kötüniyetli takip yaptığı tespit edilemediğinden ve şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 23/05/2018 tarih ve 2015/200 Esas – 2018/547 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-Davanın REDDİNE, 2-Davalının, koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Karar tarihinde yürürlükte olan Harçlar Kanununa göre ilk derece mahkemesi yönünden alınması gereken 54,40 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 98,25 TL harçtan mahsubu ile bakiye 43,85 TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan, dairemiz karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN : 8-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 133,69.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
9-Davalı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,50.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam: 129,60.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 11-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/01/2020 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.