Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1426 E. 2019/92 K. 23.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1426 Esas
KARAR NO : 2019/92 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2018 Tarihli, İhtiyati Tedbir İstemi Hakkında Ara Karar
DOSYA NUMARASI : 2018/787 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ: 23/01/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen 11/07/2018 tarihli ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla; dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesi ile, dava dışı …Petrol ait taşınmazı 23..01.2013 tarihli kira sözleşmesi ile 7 yıl süre ile kiraladığını kira sözleşmesi ile taşınmazın her türlü kullanım hakkının davacıya bırakıldığını, davacının kullanım hakkına haiz olduğu akaryakıt istasyonlarında davacı şirket bünyesindeki … A.Ş. nin LPG dağıtıcılığını üstlendiğini, bu kapsamda …A.Ş. İle dava dışı … Akaryakıt şirketi ile otogaz bayilik sözleşmesi düzenlendiğini…Akaryakıt şirketinin bayilik sözleşmesini Üsküdar …Noterliğinin 04.04.2018 tarihli ihtarı ile süresinden önce ve haksız olarak feshettiğini ve fesihten hemen sonra davalı …Akaryakıt şirketi ile bayilik sözleşmesi yaptığını ve davalının bayisi olarak faaliyete başladığını, davacı şirket tarafından davalı şirkete bu kapsamda Beşiktaş … Noterliği’ nin 13.04.2018 tarihli ihtarı ile davalıya hukuka aykırı eylemlerine son vermesini istediğini ancak davalının haksız eylemlerine devam ettiğini, davacı şirketin haksız eylemler nedeni ile kiracılık hakkına sahip olduğu taşınmazda otogaz dağıtım faaliyetini sürdüremediğinden maddi anlama zarara uğradığını davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğini beyan ederek davalı şirketin hukuki kullanım hakkına sahip olduğu taşınmazda kurulu istasyonda dava dışı …. Akaryakıt şirketinin satış yapmasının engellenmesi ve taşınmazda bulunan davalıya ait tüm görsellerin kaldırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 11/07/2018 tarih ve 2018/787 Esas sayılı ara kararı ile;
” … Davacı ile dava dışı … Akaryakıt şirketi ile yapılan sözleşmenin feshedilmesi sonucu huzurdaki davanın davalısı … akaryakıt şirketi dava dışı … ile oto gaz bayilik sözleşmesi kapsamında gaz satışı yapıldığı dava dilekçesinden anlaşılmaktadır. İhtiyati tedbir isteyen davacı, dava dışı …Akaryakıt şirketinin satış yapmasının engellenmesi ve taşınmazda bulunan davalıya ait tüm görsellerin kaldırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş ise de … akaryakıt şirketinin davada taraf olmadığı, tedbire konu taşınmazı davalı Yurtpet şirketinin işletmediği sadece bayilik sözleşmesi kapsamında dava dışı … Akaryakıt şirketine gaz satışı yaptığı, davanın tarafları ve tedbir konusu dikkate alındığında davanın tarafı olmayan gerçek yada tüzel kişiler hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı … ” gerekçeleri ile;
” 1-Davacı tarafın ihtiyati tedbir isteminin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir isteyen davacılar istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesinin …Akaryakıt’ ın davada taraf olmadığından ve davalının bayilik sözleşmesi kapsamında bu şirkete gaz satışı yaptığından bahisle ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar vermesinin mevzuat hükümlerine ve usule aykırı olduğunu, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun ‘Tanımlar ve Kısaltmalar’ başlıklı 2. maddesinde bayi, bayilik, dağıtıcı ve dağıtım kavramlarının tanımlandığını, ilgili kanun hükmü ve ticari teamülün, ilk derece mahkemesinin tedbir taleplerinin reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu ortaya koymakta olduğunu, akaryakıt ve otogaz sektöründe dağıtıcı şirketlerin misyonunun sadece bayilere ürün satmakla sınırlı olmadığını, dağıtıcı şirketlerin, akaryakıt ve otogaz ürünlerini bayileri vasıtasıyla son kullanıcıya ulaştırmakta olduklarını, bayilerin bu ticari ilişki içerisindeki konumunun bir nevi aracılık faaliyeti olduğunu, bununla birlikte dağıtıcı şirketlerin bayilik ilişkisi tesis ettikleri istasyonları kendi reklam ve görselleriyle donatmakta olduklarını, bu sebeple bayilik sözleşmesinin dağıtıcılara aynı zamanda bir reklam ve tanıtım imkanı sağlamakta olduğunu,
Akaryakıt veya otogaz bayilik sözleşmelerinin olmazsa olmazının münhasırlık şartı olduğunu, bu şarta göre bayilerin, dağıtıcı şirketlerin temin ettikleri ürünlerden başka hiçbir dağıtıcıdan ürün temin edemeyeceklerini, bu şartın 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’ ndaki görünümünün 8. maddedeki “Bayiler lisanslarının devamı süresince Bayisi olduğu dağıtıcı haricinde diğer dağıtıcı ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmaması ile yükümlüdür” hükmü olduğunu, dolayısıyla somut olayda davalının, dava dışı … Akaryakıt’a sadece ürün satan bir şirket olmadığını, davalının, bayisi kanalıyla temin ettiği ürünleri sattırmakta, kendi marka ve logosunu istasyonda teşhir etmekte olduğunu, bu ilişkinin hukuki vasıflarının yanlış ya da eksik tanımlanması sebebiyle ihtiyati tedbir taleplerinin reddedildiğini, Taşınmaz üzerindeki akaryakıt ve otogaz istasyonunun faaliyetine halen devam etmesi, davalıya ait görsellerin halen istasyonda mevcut olması sebebiyle müvekkil şirketlerin zarara uğramaya devam ettiğini, kira bedelleri müvekkil şirketçe ödenmesine rağmen istasyondan hiçbir fayda elde edilemediğini ve başka dağıtıcı şirketlerin istasyona hiçbir yatırım yapmadan, hiçbir kira/ intifa bedeli ödemeden kâr elde etmeye devam etmekte olduğunu, anılan bu durumlar karşısında oluşan haksızlığın bertaraf edilmemesi durumunun hukuk ve hakkaniyete aykırı olacağını,
Uzun yargılama süreleri nazara alındığında, ihtiyati tedbir kararı verilmemesinin müvekkil şirketler açısından telafisi mümkün olmayan zararların doğmasına sebep olacağını, müvekkil şirketler açısından bahse konu hak/ menfaat kayıpları oluşmasının engellenmesi adına ihtiyati tedbir kararı verilmesinin elzem olduğunu,
TTK’ nın 61. maddesinde dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine haksız rekabetin men’i yönünde tedbir kararı verebileceğinin açıkça düzenlendiğini beyanla;
İstinaf taleplerinin kabulü ile; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin ihtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin vermiş olduğu 11.07.2018 tarihli ara kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve davalının müvekkil şirketlerin kullanım hakkına ve davalının müvekkil şirketlerin kullanım hakkına sahip olduğu taşınmazda bayisi vasıtasıyla satış yapmasının engellenmesi, istasyonda davalıya ait görsel ve reklamların kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava, haksız rekabetin tespiti ile haksız rekabetten kaynaklanan zararın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece verilen ara karar ile, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili dava dışı Akayakıt Ltd.Şti hakkında otogaz satış ve servis istasyonun kurulu olduğu 2 parsel taşınmazda haksız işgalinin önlenmesine yönelik İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2018/ 499 Esas sayılı dava dosyasında dava açıldığı, davanın halen derdest olduğunu beyan etmiştir.
Davacılar iddialarında otogaz satış ve servis istasyonun kurulu olduğu taşınmazın … A.Ş tarafından 7 yıllığına kiralandığı ve dava dışı Akayakıt’ a bayiilik verildiği halde, Akayakıt’ ın taşınmazda haksız işgale devam ederek, taşınmazda kurulu benzin istasyonunda ticari faaliyetine devam ettiğini ve davalının bayiliği varmış izlenimi oluşturacak şekilde de tabela asmak suretiyle ürünlerini sattığını ileri sürmüştür.Eldeki davada, öncelikle mevcut bayiilik sözleşmelerin geçerliliği ve uygulama alanları belirlenmesinin yanı sıra, davacıların iddialarında dayanak gösterdiği olguların haksız rekabet oluşturup oluşturmayacağının değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
TTK m.61 “ Dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve( c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun( mülga) ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir.” ” şeklinde düzenlenmiş olup, atıf yaptığı mülga HUMK yerine yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinde, ihtiyatı tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
Tedbir talep eden taraf, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır (HMK. m.390/3) ispat ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir.
Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. İhtiyati tedbir yasada koruyucu önlem niteliğinde olup, mahkemenin ret gerekçesine ilaveten davacının iddiasının yargılama gerektirdiği, mübrez deliller ile bu aşamada yaklaşık ispatın yerine getirilemediği ve değişen koşullara göre her zaman yeniden ihtiyati tedbir talep edilebileceği görülmekle, davanın esasını çözecek olan mahkemenin tedbir talebinin reddine yönelik verilen kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/01/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.