Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1411 E. 2019/1823 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1411
KARAR NO : 2019/1823
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2018
DOSYA NUMARASI: 2017/1381 Esas – 2018/611 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hisse Devrinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/12/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 04/06/2013 tarihli hisse devir vaadi sözleşmesi uyarınca … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’deki tüm hisselerinin toplam 35.000,00 USD bedel ile davalılara satışı konusunda anlaştığını, müvekkilinin sözleşme sebebi ile üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini, davalıların ödeme yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalılara edimlerini yerine getirmeleri için ihtarname gönderildiğini, ancak sonuçsuz kaldığını, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile davalılar hakkında takibe geçilerek sözleşmeden doğan ödemelerin talep edildiğini, davalıların takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürerek davalıların itirazının iptaline ve takibin devamına, % 20′ den az olmamak üzere davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, taraflar arasında imzalanan hisse devir vaadi sözleşmesinin 12.maddesiyle sözleşmeden doğacak ihtilaflarda yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunun kararlaştırıldığını, HMK 17.maddesi uyarınca tacir sıfatına haiz tarafların aralarında çıkacak uyuşmazlıklar için yetki sözleşmesi yapmaya ehil olduklarını, bu nedenle davaya bakmaya yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, hisse devir sözleşmesine konu 35.000,00 USD’nin 10.000 USD.lik kısmının noterde hisse devrinin yapıldığı tarihte ödenmesinin kararlaştırıldığını, hisse devir işleminin yapıldığı 04/06/2013 tarihinde müvekkillerinden …’in …Ticaret AŞ.ye talimat vererek saat 14:51’de davacının … Bankasındaki hesabına 10.000 USD.karşılığı 18.650,00 TL.nin EFT yoluyla yatırılmasını sağladığını, buna rağmen davacının 11/07/2013 tarihinde ihtarname göndererek ödeme yapılmadığını iddia ile sözleşmeyi feshettiklerini bildirdiğini, ödeme yapılmış olmasına rağmen davacının sözleşmeyi feshetmesinin açıkça kötü niyetli olduğunu, sözleşme feshedilmeseydi müvekkilleri tarafından diğer ödemelerin vadesinde yapılacağını, ancak davacının sözleşmeye aykırılık iddiasıyla sözleşmeyi feshetmesinden ötürü bakiye tutarın ödenme imkanının da kalmadığını, gönderilen 17/07/2013 tarihli ihtarnameyle bu durumun davacıya bildirilip bundan sonrasına davacı tarafça sözleşmenin aynen uygulanmaya devam edileceğine ilişkin yeni bir beyan göndermemesi halinde ödeme yapılmayacağının ancak ödeme yapılmamasının muhatabın sözleşmeyi feshi ve sözleşme uyarınca üstlenilen edimleri yerine getirmemesinden kaynaklı olup taahhütlerinin ihlali anlamına gelmediğinin de ihtaren bildirildiğini, davacının bu ihtarnameden sonra sözleşmenin aynen uygulanacağına ilişkin herhangi bir beyanda bulunmadığını, öte yandan Ağustos ve Eylül 2013 tarihlerinde ödenecek hisse devir bedelleri davacı tarafça ihtarnameyle talep edilmiş olmakla birlikte bu tarihler itibariyle kendilerinin de davacıdan alacaklı olduklarını, davacının borç miktarının 25.000 USD.yi bulduğunu, bu nedenle kendi alacaklarından mahsup edilerek davacıya hisse devir sözleşmesinden kaynaklı borçları bulunmadığının da kabulü gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 17/07/2018 tarih ve 2017/1381 Esas – 2018/611 Karar sayılı kararında; ” … Taraflar arasındaki sözleşme karşılıklı edimler içeren sözleşmedir. Davacı, davalı tarafa gönderdiği ihtarnameyle sözleşmenin feshedildiğini bildirmiş ve cezai şart talebinde bulunmuştur. Davalının bu ihtara cevabından sonra fesih iradesinden vazgeçtiğine ve sözleşmeyi ayakta tuttuğuna dair davalı tarafa yaptığı bir bildirim yoktur. Sözleşmenin feshine ilişkin irade beyanı tek taraflı bozucu, yenilik doğuran haklardan olup karşı tarafa ulaşmasıyla hüküm doğurur. Sözleşmenin feshi iradesi karşı tarafa ulaştıktan sonra bu iradeden tek yanlı olarak dönülmesi mümkün değildir. Nitekim davalı tarafta cevap dilekçesinde bu hususu dile getirerek davacının sözleşmeyi feshettiğini, bu nedenle fesihten sonra vadesi gelen tutarların ödenmediğini, davacının sözleşmeye devam etme iradesini de kendilerine bildirmediğini beyan etmiştir. Sözleşmenin davacı tarafça feshi karşısında fesihten sonra hisse devir bedelinin icra takibi yoluyla talep edilmesi mahkememizce yerinde görülmemiş, davanın bu nedenle reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-DAVANIN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk Derece Mahkemesi hükmünün usul ve esasa aykırı olup bozularak ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesinin, davacının davalı tarafa gönderdiği ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiği, davalının bu ihtara cevabında fesih iradesinden vazgeçtiğine ve sözleşmeyi ayakta tuttuğuna dair bir bildirim olmadığı tespitinin yerinde olmadığını, Müvekkil davacının, 04/06/2013 tarihli hisse devir vaadi sözleşmesi ile … San. ve Tic. Ltd.Şti. firmasındaki tüm hisselerini toplam 35.000 USD bedelle davalılara satışı konusunda anlaştıklarını, Müvekkil davacının, hisse devir sözleşme sebebi ile üzerine düşen edimlerin tamamını ifa etmesine karşın davalıların ne ödeme edimlerini ne de sair yükümlerini ifa etmediklerini, bu durum üzerine müvekkil davacı tarafça davalılara bir çok ihtarname keşide edildiğini, ancak gerek ödeme yükümleri gerekse sözleşmeden doğan diğer vecibelerin yerine getirilmediğini, davalılarca keşide edilen cevabi ihtarnameler ile müvekkil davacının sürekli oyalandığını, Müvekkil davacının hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan tüm edimlerini ifa etmesine karşın ödemesini alamadığını, Davacı tarafça keşide edilen ihtarnamelerde fesih iradesinin söz konusu olmadığını, ihtarnameler incelendiğinde sözleşme gereği edimlerin ifa edilmesi yönünde davalıya sürekli ihtarda bulunulduğunu, edimlerin ifa edilmemesi durumunda sözleşmenin feshinin düşünüleceğinin ihtar edildiğini, açıkça sözleşmenin feshi iradesinin ortaya konmadığını, davalı tarafça keşide edilen cevabi ihtarnamelerin de sözleşme gereği yapması gereken ödemelerin ancak bir takım şartların gerçekleşmesi ile ödeneceği hususunda açık ikrarının söz konusu olduğunu, Misalen davalı tarafça keşide edilen ihtarnamede açıkça sözleşmenin yürürlükte olduğu, sözleşme gereği bir kısım ödemelerin yapıldığı, müvekkil davacı hesabına 10.000 USD eft yapıldığının iddia edildiğini, davalı tarafça iddia olunan ödemeyi gösterir eft makbuzunun dosyaya ibraz edildiğini, Davalı tarafça keşide edilen ihtar incelendiğinde davalı tarafça bakiye borç olduğunun da ikrar edildiğini, davalının cevap dilekçesinde dahi bakiye borçlu olduklarının ikrar edildiğini, ancak haksız ve mesnetsiz iddialar ile müvekkil davacının yükümlerini ifa etmemesi sebebi ile ödemenin yapılmadığının beyan edildiğini, diğer taraftan ortada bir fesih olsa dahi bu durumda sözleşmenin taraflarının verdiklerini iade etmeleri gerektiğini, yargılamada bu yöndeki talepleri gözetilmeksizin yargılamaya devam edilmesinin hatalı olduğunu, Davalı tarafça ödendiği iddia edilen bedellerin gerçek anlamda ödendiği hususunun ispat edilmediğini, ilk derece mahkemesinin ödemenin yapıldığını iddia eden tarafa bu hususta delillerini ibraz etmesi yönünde ara karar kurmasına karşın bu yükümlerini ifa etmeyen davalının ödeme yapıldığı savunmasına itibar edilerek karar verilmesinin hatalı olduğunu, İlk derece mahkemesinin gerekçesinde ” Sözleşmenin davacı tarafça feshi karşısında fesihten sonra hisse devir bedelinin icra takibi yoluyla talep edilmesi mahkememizce yerinde görülmemiş ” ifadesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ortada bir sözleşme ve sözleşme gereği edimlerini ifa etmeyen davalı tarafın mevcut olduğunu, hisse devir bedelinin ödendiği ispat edilememişken ödenmediği sabit olan davaya konu alacağın icra takibi ile talep edilmesine herhangi bir engel olmadığını, icra takibinde talep edilen bedelin neye karşılık olduğunun açıklandığını ancak davalının itirazında tamamen soyut iddialar ile itiraz da bulunması üzerine mezkur davanın ikame edildiğini, ilk derece mahkemesince tüm deliller toplanmaksızın ve ödeme iddiasına dair tespit yapılmaksızın davanın reddedilmesinin usule ve esasa aykırı olduğunu, Açıklanan ve re’sen göz önüne alınacak nedenlerle; İlk derece mahkemesinin kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve yapılacak yargılama neticesinde davanın kabulü yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Ltd. Şti. Hisse devri sözleşmesi uyarınca ödenmeyen hisse devir bedellerinin tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır. Mahkeme sözleşmenin feshedildiği, bu yüzden ödenmeyen tutarın ödenmesinin istenemeyeceği gerekçesiyle davayı reddetmiş, davacı istinafa gelmiştir. Davacı vekili, davacının edimini yerine getirmesine rağmen davalının (davalıların) sözleşme gereği edimlerini ifa etmediklerini, bir çok kez ihtar edilmelerine rağmen davacıyı oyaladıklarını, davacının sözleşmeyi feshetmediğini ifa edilmemesi halinde sözleşmenin feshinin düşünülebileceğini ifade ettiğini, davalıların da şartlı ikrarlarının olduğunu öne sürmüştür. Taraflar arasında 04/06/2013 tarihli adi yazılı hisse devir vaadi sözleşmesi bulunmaktadır. Dosyada bulunan adi sözleşmenin amacında devir dışında başka bir şirketle olan distribütörlük sözleşmesi kapsamında verilen teminattan bahsedilmekte fakat devre ilişkin düzenlemeler de bulunmaktadır. Sözleşme sonrasında tarafların karşılıklı ihtarlaştıkları, davacının, hangi noterlikte olduğu anlaşılamayan 11/07/2013 tarihli ihtarnamede sözleşmenin ihlal edildiği gerekçesiyle sözleşmenin feshedildiği ve 500.000,00 USD cezai şartın ödenmesinin istendiği anlaşılmaktadır. Yargılama sürecinde getirtilen belgelerden davacının … San ve Tic. Ltd. Şti.nde bulunan hisselerini devretmesinin şirketin 05/06/2013 tarihli genel kurul toplantısında kabul edildiği, böylelikle davacının edimini yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Davalı sözleşme tarihinde 10.000,00 USD peşinatın ödendiğini, diğer ödemeler açısından öngörülen vadeler gelmediği için ödemeler yapılmadığını, sözleşme feshedildiği için de kalan ödemenin yapılma imkanının kalmadığını ifade etmiştir. (peşinatın ödendiğine dair dekont bulunmaktadır.) Taraflar arasındaki adi yazılı hisse devir vaadi sözleşmesinin 6. maddesinde devir bedeli ödeme koşullarının yerine getirilmesi koşuluyla devralanların ön görülen sürelerde ödemeleri gerçekleştirecekleri, devralanların ödemeleri yapmamaları halinde devredenin irade beyanlarını içeren yazılı ihbarda bulunmak sureti ile ve derhal geçerli olmak üzere sözleşmeyi feshetme hakkına sahip olduğu ifade edilmiştir. Davacının dosyada bulunan 11.07.2013 tarihli olan Noterliği belli olmayıp … numaralı ” cevap veren ve sözleşmenin feshini ihtar eden” başlıklı ihtarnamenin 7. maddesinde davacı açısından sözleşmeyi feshetme hakkının doğduğu belirtilmiş, 8. maddenin 2. fıkrasında ise ” sözleşmenin ihlal edilmesi sebebi ile derhal geçerli olmak üzere sözleşmeyi feshettiğimizi tarafınıza ihtar ederiz ” ibaresinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının sözleşmeyi feshettiği anlaşılmaktadır. 6098 sayılı TBK’ nın 235/3 maddesine göre satılanın zilyetliği, satış bedeli ödenmeden alıcıya devredilmiş ise, alıcının temerrüdü sebebi ile satıcının dönme hakkını kullanarak satılanın geri alınması, bu hakkın sözleşmede açıkça saklı tutulmasına bağlıdır. Somut olayda, sözleşmede satıcının dönme hakkı saklı tutulmuştur.Davacının hisse devir sözleşmesini feshetmiş olması karşısında, yerine getirdiği edimden bağımsız olarak davalı alıcıların edimlerini talep etmeye yönelik olarak yapmış olduğu ilamsız icra takibi yerinde olmayıp mahkemenin vermiş olduğu red kararı usul ve yasaya uygundur. Mahkeme kararında davacının istinaf nedenleri ayrıntılı olarak karşılanmış bulunmaktadır. Sonuç olarak; İlk derece mahkemesi kararında davacının istinaf nedenleri gerekçeleriyle karşılanmış olduğundan, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ile istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,5 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 18/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.