Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1410 E. 2019/613 K. 29.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1410
KARAR NO : 2019/613
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/07/2018 Tarihli Ara Karar
DOSYA NUMARASI : 2018/317 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 29/04/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalının müvekkili şirketten hazır beton aldığını, davalının takip tarihi itibariyle 30.837,58 TL tutarlı hazır beton borcunu ödemediğini, müvekkili şirket alacağının tahsili için İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, açılan takibe borçlunun itiraz ettiğini, takibin durduğunu belirterek davalı-borçlunun İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına vaki borca itirazının iptaline ve takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari avans faizi yürütülmesine, likit bir alacağa itiraz eden davalı-borçlunun itirazında haksız ve kötüniyetli olması nedeniyle takip konusu asıl alacağın % 20′ sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 31/07/2018 tarih ve 2018/317 Esas sayılı ara kararı ile; ” … Her ne kadar davacı vekili borçlunun akdi ilişkiyi kabul ettiğini, davalının müvekkili şirketten hazır beton alması karşılığında takip tarihi itibariyle 30.837,58 TL tutarlı hazır beton borcunu ödemediğini iddia etmiş olsa da davalı şirket vekilinin de davacı şirketten alınan betonun istenilen nitelikte olmadığını, bu nedenle dava dışı başka bir şirketten yeniden beton satın aldıklarını, betonun ayıplı olduğunu savunduğu, ayıp iddiasının yargılama sonucunda anlaşılabileceği, bu aşamada ihtiyati haciz kararının verilmesinin daha büyük sıkıntılara sebep olabileceği, bu aşamada ihtiyati haciz kararının verilmesinin ayıp savunması karşısında hakkaniyete uygun düşmediği gerekçeleri ile; ” 1-Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin olaya sadece borçlu tarafından baktığını, borçlunun soyut ve mesnetsiz iddialarını esas aldığını, borçlunun ileri sürdüğü iddiası ile ilgili dosyaya hiçbir şekilde somut belge ve delil sunmadığını, müvekkil şirketin alacağının 2017 yılından bu tarafa ödenmediğini, baş gösteren ekonomik kriz nedeni ile davalı şirketin dava sonuna kadar ayakta kalıp kalmayacağının ve elindeki malları elinden çıkarıp çıkarmayacağının belli olmadığını, yani müvekkil şirketin alacağı rehinle teminat altına alınmadığı için yargılama sonunda alacağını tahsil etmesinin bile pek mümkün olmayacağını, bu durumun da müvekkil şirketin ekonomik dengelerine zarar vereceğini ve ödeme güçlüğüne düşmesine neden olacağını, bu nedenle mahkemenin, sadece davalı açısından hakkaniyet penceresinden bakmasının hatalı olduğunu ve her iki taraf açısından da hakkaniyeti gözetmesi gerektiğini, müvekkil şirketin alacağının ihtilafsız olduğunu, alacak ve miktarının davalı tarafından kabul edildiğini, Mahkemenin Yargıtay ve Bölge Mahkemeleri uygulamalarındaki yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde, müvekkilin dosyaya sunduğu deliller ve davalının cevap dilekçesindeki kabulü karşısında ihtiyati haciz kararı vermesi gerekirken, davalının soyut ve mesnetsiz iddialarını esas alarak ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla; İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/317 E. sayılı dosyadan 31.07.2018 tarihli ara kara ile verilen ihtiyati haciz talebinin reddine dair kararın istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılmasına, fazlaya dair alacak hakları saklı kalmak kaydıyla 30.837,58-TL alacakları karşılığında borçlunun taşınır, taşınmaz ve 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava faturaya dayalı ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır.Uyuşmazlık konusu davada verilen ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik kararın dosya içeriğine uygun olup olmadığı noktasındadır. Dava dilekçesinde ihtiyati haciz istenmiş, mahkeme tensip tutanağında icra dosyası geldikten sonra talebin değerlendirilmesine karar vermiştir. Daha sonra davacının yanlış dosya numarası bildirdiği anlaşılınca düzeltiltikten sonra yapılan değerlendirme ile dosya üzerinden davalının itirazında davacının sunduğu malın nitelikleri karşılamaması nedeniyle başkasından alındığı savunması yaptığı, ayıp savunması karşısında ihtiyati haczin hakkaniyete uygun düşmeyeceği gerekçesiyle talebin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı, alacağına dayanak olarak bir kısım faturalar ve sevk irsaliyeleri sunmuştur. Davalının itirazından taraflar arasında beton alım satımı konusunda ticari bir ilişki olduğu anlaşılmakta ise de yetkiye itirazla birlikte davalının ayıp ve başka yerden beton tedarik edildiği savunması karşısında davacının edimini anlaşmaya uygun yerine getirip getirmediği, bu bağlamda alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı yani alacağın muaccel olup olmadığı ihtilaflı olup, bunun belirlenmesi yargılamayı gerektirmektedir. Davacı vekilinin istinaf safhasında sunmuş olduğu bilirkişi raporunun HMK’nın 357.maddesi uyarınca istinafa konu kararın değerlendirilmesine esas tutulması hukuken mümkün değildir. Karar tarihi itibariyle yapılan değerlendirmeye göre takipte dayanılan belgelerin ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yeterli olmadığı, bu hususların yargılamayı gerektirdiği gibi, davalı vekilinin itiraz ve cevap dilekçesindeki beyanının kayıtsız ve şartsız borç ikrarı niteliğinde bulunmadığı, dosyadaki belge ve kayıtlar ile beyanların İcra İflas Kanunun 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat için yeterli olmadığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine de aykırılık görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,5 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/04/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.