Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1409 E. 2019/1883 K. 25.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO 2018/1409 Esas
KARAR NO : 2019/1883 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/07/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/759 Esas – 2018/713 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 25/12/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan …. San. Ve Tic. A.Ş tarafından 5 palet muhteviyatı 120 koli emtianın davalı nakliyeci sorumluluğunda taşımasının gerçekleştirildiğini, alıcı firma yetkilerine yapılan teslimat sırasında 9 kutu muhteviyatının hasarlı olduğunun tespit edilerek hasar bildirim formları düzenlendiği ve 14/08/2015 tarihinde e-mail yolu ile sigortalı yetkililerine bilgi verildiği, hasarın davalının sorumluluğunda gerçekleştirilen uluslararası taşıma sırasında meydana gelmiş olabileceği kanaatine varıldığından ve hasar bedeli olan 9.401,84 TL sigortalıya 04/11/2015 tarihinde ödendiğinden TTK 1472. maddesi uyarınca rücuen tazminat alacağının ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, dava konusu uyuşmazlığın Varşova Antlaşması hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğini, havayolu taşımasını yapan … olduğundan husumet itirazında bulunduklarını, müvekkilinin taşıyıcı değil, taşıyıcı acentesi olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte sorumluluğun kg başına 17 SDR ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 18/07/2018 tarih 2016/759 Esas – 2018/713 Karar sayılı kararında; “…İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu içeriğine göre; davacı sigortalıya nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … San. Ve Tic. A.Ş tarafından 5 palet muhteviyatı 120 koli emtianın THY tarafından taşındığı, taşıma senedine göre gönderen firmanın davalı … firması olduğu, dosyada bulunan taşıma senedinden davalının akdi olarak üstlendiği taşıma işini, fiili taşıyıcı olarak dava dışı … firmasına yaptırdığı, davalının akdi taşıyıcı olarak zarardan sorumlu olduğu, dosyada bulunan havale dekontuna göre davalının sigortalısına 04/11/2015 tarihinde 9.401,84 TL ödeme yaptığı, sigortalı … San. Ve Tic. A.Ş yetkilisinin 20/10/2015 tarihli hasar bildiriminde 9 kutu, 1.350.000 adet bandrol emtiasının hasarlı olduğunun bildirildiği, hasar durumunun dosyadaki fotoğraflardan teyit edildiği, taşıma süresi sonucunda tutulmuş hasar tespit tutanağı veya bir hasar bildiriminin olmadığı, ancak davalı tarafından hasarın kabul edilerek, bunun dava dışı fiili taşıyıcı THY’na 17/08/2015 tarihli form ile talep edildiği dikkate alındığında davalının bildirim yapılmadığına ilişkin savunmasına itibar edilmemesi gerektiği, emtianın gerçek zarar miktarına ilişkin aldırılan raporda; zararın sonuç itibariyle 8.547,13 TL olduğunun bildirildiği, bu miktarın sorumluluk üst sınırının altında kaldığı…”gerekçesi ile;Davanın kısmen kabulü ile 8.547,13 TL’nin ödeme tarihi olan 04/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporundaki akdi taşıyıcı tespitinin mevcut yasal düzenlemeye açıkça aykırı olduğunu, Davalı tarafından dava dışı …’ na doğrudan navlun ücretinin ödenmesinin de uluslararası hukuk ve yasal mevzuat hükümleri gereğince mümkün olmadığını, bilirkişi kök raporuna itirazları arasında yer alan … acentelerinin … üyesi hava yolu şirketleri nam ve hesabına işlem yaptıkları onlar adına navlun bedelinin tahsil ederek … navlun bedellerini periyodik olarak ödeme yaptıkları hususunun dilekçe ekinde banka dekontu ve rapor olarak sunulduğunu, bilirkişi heyetinin ve mahkemenin itirazlarını inceleme aşamasında bu noktada eksik inceleme yaptıklarının açıkça ortada olduğunu, Davacı 10/08/2015 tarihinde teslim alınan yükle ilgili olarak, teslim sırasında hasarlı olduğuna ilişkin bir tutanak tanzim edildiğini iddia etmiş ise de taşıyıcının da katıldığı ve malların hasarlı olduğuna ilişkin bir tutanak, ne delil listesi ekinde ne de dosya içeriğinde mevcut olmadığını, Varşova Sözleşmesinin 26/1 hükmünün açık olduğunu, böyle bir tutanağın malın teslimi sırasında ve taşıyıcının katılımı ile düzenlenmiş olmasının zorunlu olduğunu, İlgilinin talebi üzerine sorun taşıyıcı …. iletildiği ve gelen cevapta mal hasarının mevcut olmadığının bildirildiğini, … bu cevabının dilekçe ekinde ibraz edildiğini, bilirkişi heyeti, davalının ihbarını Varşova Sözleşmesinin 26. maddesi kapsamında değerlendirerek hatalı sonucuna ulaştığını, T.C Anayasasının 90. Maddesi güvencesi altında uygulama alanı bulan Varşova Sözleşmesinin 26. maddesine aykırı olarak verilen mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu ve ortadan kaldırılmasının gerektiğini, Bilirkişi heyetinin kök raporunda yer alan “… YAPIŞKANLI SİGARA BANDROLLERİNE zarar vermiş olabileceği değerlendirilmiştir.” sonucunun varsayıma dayalı olduğunu, bilirkişi heyetinin varsayıma dayalı zarar hesabı objektiflikten uzak olduğunu, Yargıtay ve mahkemece denetlenebilir nitelikte olmadığını, davacı-sigortalısının bu hasardan dolayı bir zararının mevcut olup olmadığına ilişkin savunma ve itirazlarının davacı tarafça ispatlanamadığını, varsayıma dayalı bilirkişi heyeti raporunun karar ihdasında göz önünde bulundurulmuş olması yargılamanın eksik ve hatalı yapıldığını ve nihayetinde verilen kararın hukuka ve usule açıkça aykırı nitelikte olduğunun kanıtı olduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, uluslararası havayoluyla taşınan emtianın kısmen hasarlanmasından dolayı TTK 1472. maddesi gereğince nakliyat sigortacısı tarafından akdi hava taşıyıcısı aleyhine açılan, halefiyet ilkesine dayalı rücuen tazminat davasıdır.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin müvekkilinin akdi taşıyıcı konumunda olmadığı, acente sıfatı ile hareket ettiğinden husumet yöneltilemeyeceği ve müvekkilinin sorumluluğunun olmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Dosya içerisinde bulunan ve taraflar arasında düzenlenen, 06/08/2015 tarih ve … numaralı konişmento kapsamında, davalının taşıyıcı olarak imzasının bulunduğu ve taşıyıcı olarak sorumluluklarının düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla taşıma senedinden davalının akdi olarak üstlendiği taşıma işini, fiili taşıyıcı olarak dava dışı … firmasına yaptırdığı, dava konusu taşımanın Geneva/İsviçre ile Türkiye arasında yapılması sebebi ile uyuşmazlık hakkında Varşova Sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği, davalının düzenlemiş olduğu navlun faturası dikkate alındığında, taşıma işinin nakliye sorumluluğunu üstlendiği, Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2015/2835 Esas, 2015/7582 Karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere konişmento ve navlun faturasına göre davalının akdi taşıyıcı olarak zarardan sorumlu olduğu ve bu sebeple davada pasif dava ehliyetine sahip olduğu anlaşılmakla, mahkemenin bu yöndeki kabul ve tespiti yerinde olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalı vekilinin esasa yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde,Montreal Konvansiyonu 18. maddesi uyarınca, akdi taşıyıcı davalı, hasarın hava yolu taşıması sırasında meydana gelmesi halinde sorumlu olacaktır. Yine Konvansiyon’un 31. maddesindeki düzenleme uyarınca, hasarın, teslimden itibaren 14 günlük sürede taşıyıcıya ihbarı gerekmektedir. Aksi halde gönderilene, taşınan emtianın eksiksiz ve hasarsız teslim edildiği karine olarak kabul edilir. Montreal Sözleşmesi’nin 31. maddesinde ihbar yükümlülüğü eşyanın hasara uğraması haline özgü olarak düzenlenmiştir.Taşıma senedine göre gönderen firmanın davalı … firması olduğu, dosyada bulunan taşıma senedinden davalının akdi olarak üstlendiği taşıma işini, fiili taşıyıcı olarak dava dışı … firmasına yaptırdığı, davalının akdi taşıyıcı olarak zarardan sorumlu olduğu, dosyada bulunan havale dekontuna göre davacının sigortalısına 04/11/2015 tarihinde 9.401,84 TL ödeme yaptığı, sigortalı …. San. Ve Tic. A.Ş yetkilisinin 20/10/2015 tarihli hasar bildiriminde 9 kutu, 1.350.000 adet bandrol emtiasının hasarlı olduğunun bildirildiği, hasar durumunun dosyadaki fotoğraflardan teyit edildiği, Konvansiyonun 31 maddesi gereği dıştan görülen hasarlarda derhal,ve her halde 14 gün içinde hasar bildirimi yapılması gerektiği açıktır.Somut olayda, taşıma süresi sonucunda tutulmuş hasar tespit tutanağı veya dava dışı alıcının herhangi bir şekilde hasar bildirimi dosyada tespit edilemediği,ancak dosyada davalı … tarafından hasarın kabul edilerek, bunun dava dışı fiili taşıyıcı THY’na 17/08/2015 tarihli form ile talep edildiği dikkate alındığında davalının bildirim yapılmadığına ilişkin savunmasına itibar edilmemesi gerektiği, emtianın gerçek zarar miktarına ilişkin aldırılan raporda; zararın sonuç itibariyle 8.547,13 TL. olduğu ve dava konusu uyuşmazlık sigortacının TTK’mın 1472. maddesine göre, kanuni halefiyet hakkına dayanarak açtığı rücu davası olduğuna göre, faizi başlangıç tarihin de sigortacının sigortalısına ödeme yaptığı tarihinin esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiş olup (Bkz. Yargıtay 11. HD, 24.11.2014 tarih, 2014/11410 E-2014/18217K.sayılı ilamı), mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 583,85.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 146,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 437,85.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/12/2019 tarihinde HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.