Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1403 E. 2019/1882 K. 25.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1403 Esas
KARAR NO : 2019/1882 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/06/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/530 Esas – 2018/579 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 25/12/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sigortalısı…Sanayi Limited Şirketi’nin taşıma sigortacısı olduğunu, sigortalının ilaç ve diğer ecza maddeleri türündeki malları 1 nolu davalı ile yaptığı sözleşme uyarınca 1 nolu davalı tarafından depolanmakta ve sigortalının müşterilerine taşınarak teslim edilmekte olduğunu, 30/04/2014 tarihinde sigortalının ekli fatura ve irsaliyelerde sayılan malları 1 nolu davalının Tuzla’daki deposundan … A.Ş.’nin Bağcılar/İstanbul adresindeki deposuna davalılarca taşınmak üzere 2 nolu davalıya ait … plakalı kamyona yüklendiğini, fatura değeri 65.790,74 TL olan malların taşıma sırasında kaybolduğunu ve alıcıya teslim edilmediğini, müvekkil sigortalının söz konusu zararını tazmin etmiş ve sigortalının tüm haklarına ekli temlikname, makbuz ve yasa gereği halef olduğunu, müvekkilin yaptığı tüm ihtarlara rağmen uğranılan zararın davalılarca tazmin edilmemiş ve davalılara karşı müteselsilen İstanbul Anadolu…. İcra Müdürlüğünün dosyasının… nolu dosyasından başlatılan ilamsız takibe haksız olarak itiraz edildiğini, davalıların itirazının iptaline, tüm ferileriyle takibin devamı ve borçluların haksız itirazı sonucu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına çarptırılmasını talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin hırsızlığa konu olayı ile ilgili güveni kötüye kullanma suçundan dolayı Bakırköy 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/543 Esas sayılı davasıyla yargılanarak beraatına karar verildiğini, müvekkil şoförü olduğu … plakalı aracı ile Tuzla’da bulunan ecza deposundan ilaçları aldığını, … şirketi tarafından görevlendirilen başka bir kamyon ile peşi sıra hareket ettiğini, şoförlerin kendilerine verilen talimat gereği peşi sıra öncelikle … Deposuna gidecek olduğundan müvekkil aracına binerken kamyonundaki bir kısım ilaçların olmadığının farkına vardığını, bu hırsızlık olayının olduğu esnada diğer kamyon şoförü ve muavinlerin müvekkilinin yanında olduğunu, müvekkilinin söz konusu ilaçları çalınmasında herhangi bir kusuru ve ihmalinin bulunmadığını, zira ceza davasında alınan ifadelerden de anlaşılacağı üzere müvekkil … adlı diğer şoförün kullandığı araçtaki malları boşaltmak için diğer şoför ve muavinleri ile birlikte hareket ettiğini müvekkilin hırsızlık olayı ile ilgili kusuru veya ihmalinin olmadığı yönünde görgüye dayalı tanıklık yaptığını ve neticede müvekkilinin beraat ettiğini, müvekkilinin davaya konu ilaçları çalmadığı gibi güveni kötüye kullanmak suçundan da beraat etmiş olduğundan sorumluluğunun bulunmadığını, bakırköy 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/543 Esas sayılı dosyasın ile güveni kötüye kullanmak yönünden verilen kararın kesinleşmesinin beklenilmesine ve ceza davasının bekletici mesele yapılmasını, müvekkilin kusuru bulunmadığından davanın reddine, davacının alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile tazminata mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı …. cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin diğer davalı …. isimli firma ile taşıma hizmetleri sözleşmesi akdetmiş olduğunu, bu sözleşme gereği müşterilerine ait İstanbul ve uygun görülen transfer merkezlerinden veya göstereceği yerlerden malzemelerinin belirlenen çalışma şartları dahilinde şehir içi taşımacığını yapmak ve verilen talimatlar doğrultusunda alıcılara teslim işini yüklendiğini, müvekkil şirketin Taşıma Hizmetleri Sözleşmesi yapmış olduğu … A.Ş. isimli firmanın müşterilerinin Tuzla’dan Mahmutbey arasına mal taşıma işi için, 30.04.2014 tarihinde müvekkil şirkete ait … plakalı kamyon ile transfer etmek üzere diğer davalı …’ı görevlendirdiğini, …ın, 30.04.2014 tarihinde, Tuzla’da yüklenmiş olan malları … plakalı kamyon ile doğrudan Mahmutbey Mahallesinde bulunan .. Deposu’na götürmesi gerekirken, mallarla birlikte önce kahvaltı molası vermiş ve sonrasında görevi olmamasına karşın, başka bir kamyonun mallarını boşaltmak üzere Mahmutbey Bilge Sokak’ta bulunan … Deposu’na gittiğini, …, sorumluluğunda olan ve aracında yüklü bulunan mallardan 60-70 ilaç kolisinin çalındığını beyan ettiğini, …’ın müvekkil tarafından kendisine verilen görevi ve sorumlulukları gerektiği gibi yerine getirmediğini, müvekkil şirketin yüklü miktarda zarara uğramasına ve ticari itibarının zedelenmesine sebep olduğunu, davaya konu olay nedeniyle tarafımızca diğer davalı … aleyhine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş olduğunu ve Bakırköy 9. Asliye Ceza Mahkemesi 2014/543 Esas dosyası üzerinden yapılan yargılama neticesinde ” tüm çelişkili beyanlarına rağmen” sanık …’ın beraatine karar verildiğini, bu kararın taraflarınca temyiz edildiğini, davaya konu olayın 30/04/2014 tarihinde meydana geldiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafından sunulan makbuzun 24/03/2015 tarihli odluğunu ve davanın 26/04/2016 tarihinde ikame edildiğini, bu nedenle zamanaşımı itirazlarının olduğunu, davacı tarafından dosyaya nakliyat abonman sigorta sözleşmesi ibraz edildiğini, davaya konu taşımaya ilişkin spesifik poliçe sunulmadığını, davaya konu taşıma işine ilişkin olarak poliçe düzenlenip düzenlenmediği hususunun araştırılması gerektiğini, sigortacının rücu hakkı kanundan doğan bir hak olmadığını, davacı tarafından sunulan dekontta dava dışı sigortalının işbu olay sebebiyle zararının giderildiğinin açık olmadığı, dosyada bulunan dekonta dayanılarak halefiyet iddia edilemeyeceğini, iş bu haliyle davacının dava dışı sigortalı …San.Ltd.Şti’nin haklarına halef olması Türk Ticaret Kanunu hükümleri gereğince mümkün olmadığını, kaldı ki davacı tarafından temlikname dahi sunulmadığını, Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen alacağın temliki gereğince davanın ele alınmasının da söz konusu olamayacağını, iş bu sebeple davacının dava tarihi olan 26/04/2016 tarihi itibariyle davacı olma sıfatı bulunmadığından davanın sıfat yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, bu durumu ispatlamasının zaruri olduğunu, dava konusu taşımayı kapsayan ve teminat altına alan spesifik nakliyat sigorta poliçesinin bulunmadığını, müvekkil şirketin diğer davalı … isimli firma ile taşıma hizmetleri sözleşmesi akdettiğini, bu sözleşme gereği müvekkil şirketin müşterilerine ait İstanbul ve uygun görülen transfer merkezlerinden veya göstereceği yerlerden malzemelerinin belirlenen çalışma şartları dahilinde müvekkil şirketin şerhi içi taşımacılığını yapmak ve verilen talimatlar doğrultusunda alıcılara teslim işini yüklendiğini, dava konusu hasardan müvekkilin sorumlu olduğuna dair iddiaları kabul ve ikrar anlamına gelmemekle birlikte müvekkil şirkete usulüne uygun hasar ihbarı yapılmadığını, davacı tarafın iddia ve talepleri ile iş bu davayı hiçbir suretle kabul veya ikrar anlamına gelmemekle birlikte hasardan müvekkilinin sorumlu olduğunun kabulü halinde müvekkilin sorumlu olduğu tazminat miktarının hükümlerine göre öngörülen usul ile tespit edilmesi zorunlu olduğunu, davacının gerçek zararından fazlasına dair taleplerinin reddinin zorunlu olduğunu, davacı tarafından dosyaya nakliyat abonman sigorta sözleşmesi ibraz edilmiş olduğunu, davaya konu taşımaya ilişkin spesifik poliçe sunulmadığını, davacının sigortacısına halef olduğunu kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte zamanaşımı itirazlarının olduğunu, dava dilekçesinde müvekkil şirket aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesinin talep edildiği, talebin yargılamayı gerektirmesinden dolayı reddine ve davacı tarafın müvekkil şirket aleyhine takip başlatmakla kötü niyeti açık olduğundan değerin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, davalı tarafın tahsil ettiği miktarın kabulünün mükün olmadığını, dosyaya ayrıntılı açıklama sunmak üzere peşinen %10 kar marjına da itiraz ettiklerini, hasarlı emtianın tam miktarının ve emtianın sovtaj değerinin objektif şekilde tespitinin gerektiğini, dava dışı alıcı ile satıcı arasından objektif olmayacak şekilde düzenlenen faturanın kriter alınmasını kabul etmediklerini, iddia edilen hasardan müvekkil şirketin sorumlu olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 05/06/2018 tarih 2016/530 Esas – 2018/579 Karar sayılı kararında;”…Somut olayda taşıma konusu olan ilaçların bir kısmının yüklendiği araçtan, araç sürücüsünün sorumluluğu altında taşıma işi icra edilmeye başladıktan sonra verilen mola sırasında zayi olduğunun fark edildiği ve gerekli bildirimlerin yapıldığı, taşıyıcıların durumdan haberdar olduğu anlaşılmaktadır. Sürücünün kendisine teslim edilen malları alıcısına kasıtlı olarak teslim etmediğine dair bir delil yoktur , nitekim sürücü hakkında Bakırköy 9. Asliye Ceza Mahkemesinde hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçundan delil yetersizliği sebebine dayalı olarak beraat ettiği anlaşılmaktadır. Taşıyıcı burada zararın kaçınamayacağı bir sebepten meydana geldiğini ispat edemediğinden sorumluluktan kurtulamayacaktır. Bu nedenle meydana gelen zarardan dolayı taşıyıcılar müştereken sorumlu durumundadır. Davalılardan … ile davalı … arasında 01/07/2013 – 30/06/2015 tarihleri arasında “Freight Forwarder Abonman Sözleşmesi” yapıldığı bu sözleşmeye göre araç başına 100.000,00 EURO teminat limiti olduğu ve emtia sigortası genel şartları dahilinde … yararına “Taşıyıcı Mali Mesuliyet Teminatı” sağlandığı, poliçe özel şartlarına göre sigortalının istihdam ettiği kişilerin kontrolü ve himayesi altındayken nakil aracını gerekli emniyet tedbiri alınmadan başıboş bırakılması nedeniyle nakil aracı veya içindekilerin çalınmasından doğan tazminat talepleri sigorta teminatı dışında tutulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davalılardan Groupama Sigortanın tazminat bağlamında sorumluluğu doğmadığı kanaatine varılarak davanın onun yönünden reddine karar verilmiştir.Taşımayı yapan diğer 3 davalının taşıma sorumluluğunu üstlendikleri emtia içerisinden 650,975 kilosunun kaybından dolayı müştereken sorumlu tutulacakları tazminat miktarı, 30/04/2014 tarihli SDR kuruna göre 17.792,71 TL ile sınırlı olup, bu miktar alacağın hasar tazminatının ödenmiş olduğu 24/03/2015 tarihinden takip tarihine kadar geçen 29/04/2015 tarihine kadar işlemiş avans faizinin ise 184,26 TL olduğu anlaşılmakla davanın bu davalılar yönünden kısmen kabulüne, alacak yargılamayı gerektirip likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir…”gerekçesi ile; 1-Davanın kısmen kabulü ile; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında davalı borçlular … A.Ş., … Tic. Ltd. Şti, … yönünden takibin 17.792,71-TL asıl alacak ve 184,26-TL işlemiş faiz toplamı 17.810,97-TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, takip tarihinden itibaren asıl alacağa avans faizi yürütülmesine, 2-Alacak yargılamayı gerektirip likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE, 3-Davanın davalılardan … A.Ş. Yönünden REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalıların malın kaybolması veya çalınmasından dolayı ağır kusurlu olduğunu, TTK m. 886 ve 887 hükümleri uyarınca sorumluluklarını sınırlama hakkını kaybettiğini, ( 9 Asliye Ceza Mahkemesi 2014/543 E. – 2015/38 K.) Davacı tarafın malların davalılardan herhangi biri tarafından haksız mal edinildiği veya çalındığına dair bir iddialarının olmadığını, malların bizzat sürücü tarafından mal edinildiğine veya sürücünün malları kasıtlı olarak teslim etmediğine dair bir delilin olmaması, bu dava bakımından davalıların mallarının çalınmasında ağır kusurlu olduklarını, pervasızca hareket ettiklerinin açıkça belli olduğunu, aksi yöndeki ilk derece mahkemesi kararının hatalı olduğunu, Ceza yargılamasında sürücünün veya diğer davalıların malları korumada ve başkası tarafından çalınmasında bir ihmali olup olmadığının incelenmediğini, ilk derece mahkemesinin aracın malının 3. kişilerce gasp edildiği ileri sürülen park yerlerinin güvenli olup olmadığı incelemesinin gerektiğini, çünkü ceza davasının konusu olmadığından bu hususun ceza yargılaması sırasında incelenmediğini, başka bir davanın konusundan başka bir eylem hakkında verilen bir ceza mahkemesi beraat kararının yargılamada TTK m 886’nin uygulanmamasına gerekçe olamayacağını, Kamyondan eşya çalınması halinde taşıyanın sorumlu olacağı ve hırsızlığın bekçisiz parkta bırakılan araçta olması halinde sorumluluğunu sınırlama hakkını kaybedeceğinin Yargıtay kararları ile sabit olduğunu, (Yargıtay 11 HD 2005/13896 E. 2007/564 K – Yargıtay 11 HD 2005/11096 E. 2007/1431 K – Yargıtay 11 HD 2012/3690 E. 2013/3901 K)Taşıma sigortası hükümlerine göre kamyondaki malın bekçisiz parkta iken çalınması halinde meydana gelen zarar sigorta teminatı dışında olduğunu, davalıların pervasız bir şekilde davranmaları sonucunda malların kaybolduğunu, bu nedenle ağır kusurlu olduğunu, sorumluluklarının sınırlama hakkını kaybettiklerini, aksi yöndeki ilk derece mahkemesi kararının hatalı olduğunun açık olduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kısmen reddi ile kısmının ortadan kaldırılmasına, davanın tamamının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, nakliyat sigorta poliçesine dayalı rücuen tazmin talebiyle yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile; İstanbul Anadolu… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında davalı borçlular … A.Ş., … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti, … yönünden takibin 17.792,71-TL asıl alacak ve 184,26-TL işlemiş faiz toplamı 17.810,97-TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, takip tarihinden itibaren asıl alacağa avans faizi yürütülmesine, Alacak yargılamayı gerektirip likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE, Davanın davalılardan … A.Ş. yönünden REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK’nın 875/1 maddesinde “Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.” denilmek suretiyle taşıyıcının sorumluluğu düzenlenmiş, sorumluluktan kurtulma halleri 876 ve 878 maddelerinde, sorumluluğun sınırı ise 882 maddede belirtilmiştir. 886. madde de ” Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz.” denilmiştir.Somut olayda, davacının sigortalısı ile davalı …. Arasında yapılan yurt içi taşıma sözleşmesi uyarınca bu davalının akdi taşıyıcı, davalı … SANAYİ VE TİC. LTD. ŞTİ’nin fiili taşıyıcı, davalı …’ın fiili taşıyıcı davalının şöförü, davalı … şirketininde davalı … Lojistiğin sigorta şirketi olduğu taşımada dava dışı sigortalının bir kısım mallarının taşıma sırasında çalınması nedeniyle sigortalıya ödenen ücretin davalılardan tahsili talep edilmektedir. Türk Ticaret Kanunu 1481. maddesi gereğince sigortacı hukuken sigortalı yerine geçer. Yargıtay İBGK’nun 22.03.1944 tarih 37 esas ve 9 sayılı kararında belirtildiği gibi halefiyete dayalı davada halefin selefi takip ettiği görevli mahkemenini halef selef ilişkisine göre tayin edilmesi gerekmektedir. ( Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. ) İstinafa konu taraflar arasındaki ihtilaf; Hırsızlık nedeniyle bir kısım emtia zayi olmuş ise davalıların olaydan dolayı kusurlu olup olmadığı, kusurlu ise davacının davalılardan talep edebileceği tazminat miktarının ne kadar olduğu hususunda toplanmaktadır. YARGITAY 11 HUKUK DAİRESİ’NİN 2018/2558 ESAS, 2019/3950 KARAR SAYILI İÇTİHADINDA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, 6102 sayılı TTK’nın 880. maddesi uyarınca taşıyıcı, eşyanın tamamen veya kısmen zıyaından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminat, eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplama yapılacağı belirtilmiş olup somut olayda ise İlk dereceye mahkemesince taşıma uzmanından alınan raporda zarar hesabı SDR’ye göre yapılmış olup mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmiştir.6102 Sayılı TTK.’nın 876 Maddesinde;” (1) Zıya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur,” hükmü düzenlenmiştir.6102 Sayılı TTK.’nın 886 Maddesinde;”(1) Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz,” hükmü düzenlenmiştir.Somut olayda ise, davacının sigortalısı … Limited Şirketi’nin taşıma sigortacısı olduğu, sigortalının ilaç ve diğer ecza maddeleri türündeki mallarının davalı …. ile yaptığı sözleşme uyarınca … A.Ş. tarafından depolanmakta ve sigortalının müşterilerine taşınarak teslim edildiği, davalı … SANAYİ VE TİC. LTD. ŞTİ. ile davalı …. arasında taşıma hizmetleri sözleşmesi akdedilmiş olduğu, bu sözleşme gereği müşterilerine ait İstanbul ve uygun görülen transfer merkezlerinden veya göstereceği yerlerden malzemelerinin belirlenen çalışma şartları dahilinde şehir içi taşımacığını yapmak ve verilen talimatlar doğrultusunda alıcılara teslim işini yüklendiği, Taşıma Hizmetleri Sözleşmesi yapmış olduğu … A.Ş. isimli firmanın müşterilerinin Tuzla’dan Mahmutbey arasına mal taşıma işi için, 30.04.2014 tarihinde davalı … şirketine ait … plakalı kamyon ile transfer etmek üzere davalı …’ı görevlendirdiği, …ın, 30.04.2014 tarihinde, Tuzla’da yüklenmiş olan malları … plakalı kamyon ile Mahmutbey Mahallesinde bulunan … doğrudan götürmesi gerekirken, mallarla birlikte önce kahvaltı molası verdiği, Davaya konu eşya, fiili taşıyanın gözetimi altında iken aracın güvenli park yeri yerine korunaksız yol kenarına park edilerek kahvaltı yaptığı ve sonrasında görevi olmamasına karşın, başka bir kamyonun mallarını boşaltmak üzere Mahmutbey Bilge Sokak’ta bulunan …’na gittiği, …’ın sorumluluğunda olan ve aracında yüklü bulunan mallardan bir kısım ilaç kolisinin çalındığı, …’ın kendisine verilen görevi ve sorumlulukları gerektiği gibi yerine getirmediği, pervasızca bir davranışla malların çalınmasına sebebiyet verdiği ve zararın meydana gelmesine davalıların TTK 886. maddesinde öngörülen pervasızca bir davranışla ve zararın meydana gelme ihtimalinin bilinci ile aracı yol kenarına gerekli tedbirleri almadan park etmesi neden olduğundan sorumluluktan kurtulma hallerinden ve sınırlandırmadan yararlanamayacaklardır. Davacı, akdi taşıyan, fiili taşıyan ve fiili taşıyanın şöföründen bu yüzden uğradığı zararı talep edebilecektir. Davacı tarafından ibraz edilen sörvey raporunda zararın KDV. dahil 65.790,74 TL.(20.862,10 EURO) olduğunun belirtildiği, bilirkişi raporunda da dava dosyasına delil olarak sunulan sörvey raporunda üretici birim fiyatı ile yapılan hesaplama ile belirlenen tazminat bedelinin TTK. 880 maddesi ile çelişmediğinin belirtildiği,davacı tarafından sigortalısına 20.862,10 EURO 24/03/2015 tarihinde ödeme yapılıp 26/08/2014 tarihinde ibnaname düzenlendiği,Dava sigortacının TTK’mın 1472. maddesine göre, kanuni halefiyet hakkına dayanarak açtığı rücu davası olduğuna göre, faiz başlangıç tarihin de sigortacının sigortalısına ödeme yaptığı tarihin esas alınması gerektiği (Bkz. Yargıtay 11. HD, 24.11.2014 tarih, 2014/11410 E-2014/18217K. sayılı ilamı), davacının takip tarihi itibariyle 65.790,74 TL. asıl alacak, ödeme tarihi olan 24/03/2015 tarihinden takip tarihi olan 29/04/2015 tarihine kadarki 36 günlük işlemiş avans faizinin (36×65.790,74×0,1050/365=) 681,33 TL. olup toplam: 66.472,07 TL. alacaklı olduğundan, mahkemece bu miktar yönünden davalılardan… A.Ş., S…Sanayi ve Tic. Ltd. Şti, … yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp davacı vekilinin istinaf sebebi bu yönden yerinde görülmüştür.Davalılardan … Sigorta ile davalı … arasında 01/07/2013 – 30/06/2015 tarihleri arasında “Freight Forwarder Abonman Sözleşmesi” yapıldığı bu sözleşmeye göre araç başına 100.000,00 EURO teminat limiti olduğu ve emtia sigortası genel şartları dahilinde…Lojistik yararına “Taşıyıcı Mali Mesuliyet Teminatı” sağlandığı, poliçe özel şartlarına göre sigortalının istihdam ettiği kişilerin kontrolü ve himayesi altındayken nakil aracını gerekli emniyet tedbiri alınmadan başıboş bırakılması nedeniyle nakil aracı veya içindekilerin çalınmasından doğan tazminat talepleri sigorta teminatı dışında tutulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davalılardan … Sigortanın tazminat bağlamında sorumluluğu doğmadığından bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi yerinde olup bu yönden istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak; yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 05/06/2018 tarih ve 2016/530 Esas – 2018/579 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-Davalılardan … A.Ş., …Sanayi ve Tic. Ltd. Şti., …’a yönelik açılan davanın kısmen kabulüne, bu davalıların İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına yapmış oldukları itirazın iptali ile takibin; 65.790,74-TL asıl alacak, 681,33-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam: 66.472,07 TL. üzerinden devamına, fazlaya ilişkin işlemiş faiz isteminin reddine, takip tarihinden tahsil tarihine kadar asıl alacağa avans faizi yürütülmesine, 2-Alacak yargılamayı gerektirip likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,3-Davalılardan … A.Ş.’ye yönelik açılan davanın REDDİNE,İLK DERECE YÖNÜNDEN: 4-Harçlar kanunu hükümlerine göre alınması gereken 4.540,70.TL harçtan peşin alınan 884,06.TL harcın mahsup edilerek 3.656,65.TL bakiye karar harcının davalılardan … A.Ş., …Sanayi ve Tic. Ltd. Şti ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına, 5-Davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 884,06.TL harcın davalılar …A.Ş., … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından sarfedilen 1.000,00.TL bilirkişi gideri, 305,00.TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.305,00.TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre (%91 kabul) 1.187,55.TL’sinin davalılar … A.Ş., …Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı … tarafından sarfedilen 34,00.TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre (%9 red) 3,06.TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,8-Davalı …. tarafından sarfedilen 50,00.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,9-Davacı kendisini vekille temsil edildiğinden davacı lehine davanın kabul edilen kısmı üzerinden dairemiz karar tarihinde yürürlüte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 7.661,93.TL vekalet ücretinin davalılar … A.Ş., … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,10-Davalılar … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti ve … vekille temsil edildiğinden bu davalılar lehine davanın red edilen kısmı üzerinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 2.725,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,11-Davalı …. Kendisini vekille temsil edildiğinden bu davalı lehine davanın red edilen kısmı üzerinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 8.402,21.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,12-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,İSTİNAF YÖNÜNDEN: 13-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, 14-Davacı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 42,00.TL istinaf aşamasında yapılan tebligat gideri ile 32,50.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş-dönüş masrafı olmak üzere; toplam 172,60.TL’nin davalılar … A.Ş., …Sanayi ve Tic. Ltd. Şti ve …’ dan alınarak davacıya verilmesine, 15-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 25/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.