Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1395 E. 2019/1782 K. 11.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1395 Esas
KARAR NO : 2019/1782 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/319 Esas 2017/676 Karar
TARİH: 28/09/2017
DAVA: Alacak- Tazminat
KARAR TARİHİ: 11/12/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı vakıf ile davalı arasında Bakırköy …. Noterliğinin 29/11/2005 tarihli Tali Acentelik Sözleşmesinin imzalandığı, iş bu sözleşmenin 3 yıl süreli olduğu ve daha sonradan da her yıl taraflarca uzatılmak koşuluyla 25/11/2010 tarihine kadar devam ettiği ancak davacı şirket tarafından davalıya keşide edilen 07/10/2010 tarihli ihtarnameyle sözleşmenin uzatılmayacağı ve fesih edildiğinin karşı tarafa bildirildiği, iş bu sözleşmeyle Tali Acente konumunda bulunan davacının aracı acentelik komisyonlarını geçmemek üzere, sözleşmede belirtildiği gibi çeşitli poliçeler için belirtilen oranlarda yaptığı sözleşmelerden komisyon almasının öngörüldüğü, yine taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gereğince davacının kendisi aracılığıyla yada bizzat yapacağı tüm poliçeleri sözleşmenin tarafı olan acente vasıtasıyla yapacağı, sözleşme süresi boyunca acentenin onaylamadığı başka bir sigorta şirketine ve aracı kuruma poliçe yaptırılmayacağı, davalı acentenin de buna karşılık Atatürk Havalimanında faaliyet gösteren kurum ve kurum çalışanlarına ait sigorta poliçelerini davacının onayı olmadan yapamayacağı, davalı tarafın ihtarnamesine karşı davacı tarafça davalıya keşide edilen 03/10/2010 tarihli Beyoğlu …. Noterliğinin ihtarnamesiyle, taraflar arasındaki sözleşmenin 8. maddesine aykırı yapılan poliçeler ve tahsil edilen bedellerle ilgili herhangi bir ödeme yapılmadığının bildirildiği, davacı şirketin … çalışanlara ilişkin bir vakıf olması ve yanlar arasındaki sözleşmenin havalimanında faaliyet gösteren kurum ve kurum çalışanlarını içermesi nedeniyle davacının bilgisi dahilinde olsun ya da olmasın tüm poliçelerden komisyonların ödenmesi gerektiği, bu durumun davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesiyle ortaya çıkacağı iddiasıyla fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL’nin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine ve davalı tarafından akde aykırı bir biçimde davacıya ödenmeyen meblağlara ödenmesi gereken tarihten itibaren ticari faiz işletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile; davacı iddialarının yerinde olmadığı davacı tarafın sözleşmeyi fesih ettiği ve davalı taraftan ibraname talep ettiğini, davacı tarafın gerçekte davalıya ait olan portföye el koyarak kendisine müstakil bir acentelik ve gelir yaratmaya çalıştığı, davalının haklarından vazgeçmesinin beklenemeyeceği zira ortada yaklaşık 2.000.000,00 TL değerinde bir portföy bulunduğu, davacı ve davalının mesnet tali acentelik sözleşmesine müşterek olarak atıf yapıldığı bu nedenle bu sözleşme hükümlerinin uygulanmasının gerektiği iddialarıyla davacı iddialarının yerinde olmadığı hatta davacı tarafça fesih ihtarnamesinin 3. maddesinde açıkça davalı tarafa teşekkür edildiği, davalı şirketin 01/02/2005 tarihinden beri davalı şirketin her yıl …nın Grup Sağlık Sigortalarını yapan acente olduğu, bu poliçenin 01/01/2009 tarihinde bittiği ve yapılan ihalede sadece sigorta şirketlerinin ihaleye alındığı ve … A.Ş.’nin ihaleyi kazanarak poliçe düzenlendiği, yani davalının daha önceden beri zaten poliçe düzenlendiği Tali Acentelik Sözleşmesinin de bu konuda açık hüküm getirdiği iddiasıyla davacının davasının yerinde olmadığından reddine ayrıca karşı dava olarak davalı tarafça fazladan komisyon ödemesi yapıldığı, fazladan yapılan bu komisyon ödemesinin iadesinin gerektiği, zira Tali Acentelik Sözleşmelerinin açık olduğu karşı tarafın bu sözleşme hükümlerine aykırı olarak fazladan tahsilat yaptığı bu tahsilatın toplamının 600.000,00 TL civarında olduğu ancak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 150.000,00 TL’nin karşı taraftan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine ayrıca taraflar arasındaki Tali Acentelik Sözleşmesi özellikle sözleşmenin 14. maddesi gereği davalı tarafa ait olan portföy’ün davalının onayı olmadığının ihtar olunmasına rağmen kullanılmış ve davacı tarafın prim geliri elde etmiş olduğu, bu gelirinde taraflarına ödenmediğini, bu nedenle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 150.000,00 TL’nin davacı-karşı davalı’dan alınarak kendilerine verilmesine yine Tali Acentelik sözleşmesinin 14. maddesi gereğince portföy davalı-karşı davacıya ait olduğundan portföy tazminatı olarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL’nin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili ıslah dilekçesi ile; karşı davanın 250.000,00 TL üzerinden ikame edildiği ancak daha sonra alınan bilirkişi raporu gereğince davalı-karşı davacının alacağının 302.203,63 TL olarak hesaplanmış olması nedeniyle dava değerinin 52.203,63 TL daha yükseltildiğini belirterek ekinde bu miktar dava değerine ilişkin harç makbuzunun bir suretini dosyaya sunmuştur. Davacı-karşı davalı vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasındaki sözleşmenin 8. maddesinde sigorta yaptıracaklardan oluşacak portföyün kime ait olduğunu açıkça belirtildiği, acenteninde Atatürk Havalimanında faaliyet gösteren kurum ve kurum çalışanlarına ait sigorta poliçelerine tali acentenin aracılığı olmadan yapamayacağını sözleşmeyle hüküm altına alındığı, sözleşmeye göre tali acentenin davacı vakıf olduğu, müşteri portföyününde Atatürk Havalimanında faaliyet gösteren kurum ve kurum çalışanları olup portföyünde havalimanında faaliyet gösteren kurum çalışanlarının kurduğu … A.O Personeli Sosyal Yardım Vakfına ait olduğunu bu nedenle davalı tarafın portföyün kendilerine ait olduğu yönündeki iddiaların yerinde olmadığı, ayrıca davalı-karşı davacı tarafın davacı tarafa fazladan ödeme yapıldığı yönündeki iddiasının da yerinde olmadığından karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 28/09/2017 tarih 2014/319 Esas 2017/676 Karar sayılı kararında;”Dava; taraflar arasındaki tali acentelik sözleşmesinin 8. maddesi kapsamında doğduğu iddia olunan komisyon alacağının davalı taraftan faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkin olup, karşı dava ise yine taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalı tarafça davacıya fazladan komisyon ödemesi yapıldığı bildirilerek fazladan yapılan komisyon ödemesinin tahsiliyle, yine taraflar arasındaki sözleşme gereğince davalı tarafa ait olduğu iddia edilen portföyün, davalının onayı olmaksızın davacı tarafça kullanılarak prim elde edilmiş olması nedeniyle karşı dava dilekçesinde belirtilen tazminat tutarıyla ve yine portföy tazminatı olarak karşı dava dilekçesinde belirtilen tutarın davacı-karşı davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında 29/11/2005 tarihli tali acentelik sözleşmesinin imzalandığı, iş bu sözleşmenin 3. maddesiyle acentenin tali acenteye yetkili kurumlarca tespit edilen aracı acentelik komisyonunu geçmemek üzere, acente tarafından tespit edilecek nispette komisyonu aynı madde de belirtilen oranlarda ve şartlarda vermeyi kabul ettiği, yine aynı sözleşmenin 8. maddesiyle de tali acentenin kendisinin veya kendisi aracılığıyla sigortası yapılacak kişi ve kuruluşların tüm sigorta poliçelerini acentenin çalıştığı sigorta şirketleri aracılığıyla yapacağını kabul ettiği, sözleşme süresi boyunca acentenin onaylamadığı başkaca bir sigorta şirketine ve aracı kuruma sigorta poliçesi yaptırmayacağı, acentenin de Atatürk Havalimanında faaliyet gösteren kurum ve kurum çalışanlarına ait sigorta poliçelerini tali acentenin aracılığı olmadan yapmayacağı, böyle bir durumda yapılan toplam poliçenin brüt prim tutarı kadar tespit edilen oranda komisyon, komisyonu alan tarafından karşı tarafa ödeneceği ancak bu sözleşme tarihinden önce acenteye ait olan poliçelerin bu kapsama girmeyeceği hüküm altına alınmış olup, davacı tarafça davalıya noterden keşide edilen 07/10/2010 tarihli ihtarnameyle taraflar arasındaki 29/11/2005 tarihli sözleşmenin ilgili maddeleri hükümleri gereğince kendiliğinden 25/11/2009 tarihinde 1 yıl uzatıldığı ancak davacı vakıf yönetim kurulunun bu sözleşmeyi uzatmama kararı aldığı belirtilerek sözleşmenin 5. maddesi hükümleri uyarınca sözleşmenin fesih edildiği ve artık süresinin uzatılmayacağının ve davacı vakıf tarafından muhataba bugüne kadar yapmış olduğu hizmet ve satışlardan dolayı teşekkür ettiğini bildirdiği, bu şekilde taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafça fesih edildiği dosya kapsamı belgelerden anlaşılmıştır. Taraflar arasında davaya konu Tali Acentelik Sözleşmesinin imzalandığı ve iş bu sözleşmesinin davacı tarafça davalıya noterden keşide edilen 07/10/2010 tarihli ihtarnameyle fesih ediliği konusunda bir ihtilafın bulunmadığı, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşmenin 8. maddesi kapsamında davacının talep ettiği komisyon bedeline ilişkin alacağın yerinde olup olmadığı, karşı dava açısından da taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalı-karşı davacı vekilinin portföy tazminatı, fazla ödendiği bildirilen komisyon ödemelerinin iadesi ve yine davalı tarafa ait olduğu bildirilen portföyün davacı tarafça izinsiz olarak kullanıldığı iddiasıyla davalı tarafın uğradığı zarara ilişkin talebin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Her ne kadar davacı tarafça, davalının taraflar arasındaki tali acentelik sözleşmesinin 8. maddesine aykırı davranmak suretiyle davalı tarafından aracılık edilen poliçelerin brüt prim toplamı kadar tespit edilen oranda komisyonun ana para olmak üzere aylar itibarıyla hesaplanacak faiziyle birlikte davacı tarafa ödenmesi için iş bu davayı açarak talepte bulunmuş ise de; mahkememizce yapılan yargılama sırasında davalı tarafa ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde, davacı taraf defterlerine göre davacının davalıdan 17.339,53 TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu bilirkişi heyetince tespit edilmişse de, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarındaki bu alacak kaydının dayanağı belgelerin bulunmadığı, davacının aracılığı olmadan davalı tarafça sözleşmenin 8. maddesine aykırı olarak yapılan poliçelerin dosyaya ibrazının gerektiği, ancak bu yönde bir belgenin dosyada mevcut olmadığı, bu nedenle davacının esas dava açısından davasını ispatlayamadığı düşünülmekle esas dava yönünden davanın reddine karar verme gereği doğmuştur.Yine karşı dava yönünden ise her ne kadar davalı tarafça açılan karşı davada taraflar arasındaki sözleşme kapsamında ödenmesi gerekenden fazla miktarda davalıya komisyon ödemesi yapıldığı belirtilerek fazla ödenen komisyon bedelinin davacı-karşı davalıdan tahsili talep edilmişse de, mahkememizce yapılan yargılama sırasında alınan kök ve ek raporlarının birlikte değerlendirilmesi sonucunda, taraflar arasındaki Tali Acentelik Sözleşmesinin 3. maddesinde komisyon ödemelerinin ne şekilde yapılacağı ve komisyon ödemeleri tek tek rakamsal olarak belirtilmiş ise de taraflar arasında sözleşmenin 29/11/2005 tarihinde imzalanmasından sonra ki süreçte bilirkişi heyetince yapılan incelemede taraflar arasındaki sözleşmenin 3. ve 18. maddesi kapsamında yapılan hesaplama sonucunda, her ne kadar ödenmesi gereken komisyon 200.682,67 TL olarak hesaplanmış ve buna rağmen davacı-karşı davalı tarafa 520.225,83 TL ödeme yapılmak suretiyle fazladan 319.543,16 TL ödeme yapıldığı hesaplanmış ise de, 2007, 2008, 2009 ve 2010 yılında davacı-karşı davalı tarafça bu şekilde düzenlenen faturaların davalı-karşı davacı tarafça kabul edilerek karşılığının ödendiği, davalı-karşı davacı tarafça, faturaların düzenlenmesinden sonra 2007, 2008, 2009 ve 2010 yıllarında herhangi bir itirazı kaydın davacı-karşı davalı tarafa iletilediğine dair bir delilin dosyaya sunulmadığı, bu nedenle taraflar arasında davacı-karşı davalı tarafça düzenlenen faturalar yönünden bir teamül oluştuğu, davalı-karşı davacı tarafça ilk kez bu yöndeki talebin davacı-karşı davalı tarafça, davalı-karşı davacıya keşide edilen 07/10/2010 tarihli fesih ihtarnamesine cevap olarak gönderilen 26 Kasım 2010 tarihli ihtarnameyle dile getirildiği ve iş bu ihtarnamenin 6. maddesinde tarafların arasındaki acentelik sözleşmesinin 3. maddesi gereğince komisyonun yanlış hesaplanıp davacı tarafa fazla ödeme yapıldığının tespiti, iş bu maddeye göre hesaplama yapıldığından Ocak 2007 tarihinden itibaren aylık birleşik faizler ve diğer alacaklar hariç olmak üzere toplam 170.550,00 TL ana para olmak üzere aylar itibarıyla hesaplanacak faiz oranıyla birlikte iş bu tutarın ihtarnamenin tebliğinden itibaren 5 iş günü içinde ödenmesinin istendiği, bu tarihten önce herhangi bir itirazı kaydın dosyaya sunulmamış olduğu görülmekle davalı-karşı davacının karşı davasındaki fazladan komisyon ödendiği ve iadesine ilişkin talebinin yerinde görülmediğinden reddine karar verme gereği doğmuştur. Yine her ne kadar davalı-karşı davacı vekili açmış olduğu karşı dava ile taraflar arasındaki tali acentelik sözleşmesi hükümlerine göre portföyün davalı tarafa ait olduğu belirtilerek davacı-karşı davalı tarafından sözleşme hükümlerine aykırı olarak kendilerine ait olan portföyün onayları olmaksızın kullanılmış olması nedeniyle davacı tarafça prim elde edildiği belirtilerek iş bu gelirin taraflarına ödenmesi gerektiğinden bahisle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla karşı dava dilekçesinde bu talebe ilişkin istemleriyle, yine Acentelik Sözleşmesi gereğince portföy tazminatı talep edilmişse de, mahkememizce yapılan yargılama toplanan deliller, alınan bilirkişi kök ve ek raporlarının birlikte değerlendirilmesi neticesinde taraflar arasındaki tali acentelik sözleşmesinin 14. maddesinde, Tali Acentelik Sözleşmesinin her ne sebeple olursa olsun iptal edilmesi durumunda tali acente aracılığıyla yapılan poliçe portföyü acente onayı ile başka bir aracıya veya sigorta şirketine devredilebilir hükmü yer almakta olup, dosyada ki tüm belgelerin değerlendirilmesi neticesinde bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacı tarafın sözleşme süresi boyunca davalı tarafça iddia ettiği şekilde bu portföyü kullanarak kazanç elde ettiğini gösterir mahiyette bir veriye rastlanmadığı, yine sözleşmenin ayakta olduğu dönem için davacı vakfın portföy ile başka bir sigorta şirketinden gelir sağladığı yönünde kayıt bulunmadığı incelenen davacı vakfa ilişkin ticari defterlerden anlaşıldığı, ayrıca karşı davaya konu edilen portföyün de sözleşme hükümleri kapsamında davalı-karşı davacı acentenin değil davacı vakfın portföyü olduğu, taraflar arasındaki Tali Acentelik Sözleşmesinde de portföyün devrine ilişkin açık bir hüküm bulunmadığı düşünülmekle davalı-karşı davacının karşı dava yönünden talepleri yerinde görülmediğinden reddine karar verme gereği doğmuş olup, her ne kadar davalı -karşı davacı vekilince sunulan 14.3.2017 tarihli dilekçe ile karşı dava dilekçesinde davanın 250.000,00 TL.üzerinden ikame edildiği belirtilerek dava değerinin bilirkişi raporu gereği 302.203,63 TL.ye yükseltildiği belirtilerek aradaki farkı oluşturan 52.203,63 TL.üzerinden eksik harç yatırılarak makbuzu dosyamıza ibraz edilmiş ise de, davalı-karşı davacı tarafça dosyaya sunulan karşı dava dilekçesinin incelenmesinden dava değerinin toplamda 400.000,00 TL. olduğu ve başlangıçta bu rakam üzerinden harç yatırıldığı anlaşılmakla, karşı davanın reddedilmiş olması nedeniyle bu dava değeri esas alınarak vekalet ücreti hesaplanmıştır.” gerekçesi ile;
Esas ve karşı davanın yerinde görülmediğinden REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı / karşı davacı vekili istinaf dilekçesi ile; İstinaf başvurusu sadece karşı dava yönünden olup, 29.11.2005 tarihli, cari ve taraflarca ihtilaf olunmayan sözleşme (m.3 ve 18) hükmüne izafeten bilirkişi raporu ile sözleşmeye aykırı surette fazla tahsil edilen komisyonlar bedelleri tesbit edilmiş olmasına rağmen, sözleşme hükümleri ve hukuku yok sayılarak mahkemece bahse konu fazla tahsil edilen komisyon bedellerine ilişkin karşı davanın reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkilinin, davacı/karşı davalı ile Tali Acentelik Sözleşmesi bulunduğu, sözleşme gereği tarafların birbirine ne kadar komisyon ödemesi yapacağının belirlendiği, mahkemece bilirkişilere görev verilerek bu sözleşmeye göre mali kayıtların tetkiki talimatı verildiği, neticesinde ticari defter ve kayıtlar ile sözleşme gereği, davacı/karşı davalının müvekkilinden 319.543,16 TL fazla komisyon tahsilatı yaptığının tesbit edildiğini, İlk derece mahkemesinin dayandıkları sözleşme hükümlerinin yerine ikame teamül olduğuna, fatura bedellerine ihtirazi kayıt ileri sürmedikleri şeklinde iki gerekçeye dayandığını, Teamül kanaati hakkında, taraflar arasındaki sözleşme açık olup, komisyon hesaplamaları ve buna bağlı fatura düzenlenmesi tamamen davacı/karşı davalı uhdesinde olduğunu, dolayısıyla bu durumu sözleşme kuralından çıkarıp teamül olarak tanımlamak, sözleşme irade ve hükümlerine aykırı olduğunu, sözleşmede açık hüküm varken ve taraflar sözleşmeye dayanırken teamül inşa olunamayacağını, Kısacası ortada bir teamül olmayıp, sözleşme sebebiyle tatbikat olduğunu, dolayısıyla mahkeme hususa dair teamül oluştuğu zımnında görüşünde yanılmakta olup, bu işlem sözleşmeye dayanmakta, kaynağını sözleşmeden almakta olduğunu, İhtirazi kayıt sunulmadığı hakkında, taraflar arasında sözleşme ve hükümleri varken, yani düzenlenen faturalar sözleşme hükümlerine tabi iken (bir diğer deyişle) fatura mesnede sahipken, düzenlenen bu fatura mesnedine aykırı ise özel olarak ihtirazi kayıt kriteri tatbik olunamayacağı, davacı / karşı davalı bu faturaları hangi oran ve hesaplama üzerine ulaşacağı rakamlar üzerinden düzenlemesi gerektiği konusunda sözleşme ile mutabık kaldığı, lakin bunu ihlal ettiğini, Bu faturaları sözleşmeye uygun hazırlamak davacı /karşı davalının görevi olduğu, belki kötüniyet de bulunduğunu, belki hata da olduğunu, ancak esas olanın sözleşmeye dayalı fatura düzenlemesi kaidesi olmakla, ihtirazi kayıt aranmayacağını, Netice olarak; sözleşme hukuku mevcutken ve konusunda hüküm bulunurken, teamül oluşması söz konusu olmadığı gibi, yine sözleşmede şekil ve şartları davacı/karşı davalıya tahmil olunan fatura düzenleme görevi gerektiği gibi yapılmayarak bu tarafın kendi lehine fazladan tahsilat yapmasının (salt ihtirazi kayıt olmadığına binaen) onaylanamayacağını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararanın istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak karşı dava yönünden davanın kabulüne, yargılama giderleri ve ücreti vekaletinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı/karşı davalı vekili istinaf dilekçesi ile; … A.O. Personeli Sosyal Yardım Vakfı ile davalı … arasında Bakırköy … Noterliğinin 29.11.2005 gün ve … yevmiye numarası ile onayladığı bir Tali Acentelik Sözleşmesi bağıtlandığı ve bu sözleşmenin 8. maddesi, sigorta yaptıracaklardan oluşacak portföye (Atatürk hava limanında faaliyet gösteren kurum ve kurum çalışanlara) ait sigorta poliçelerinin tali acente olan müvekkili vakıf aracılığı ile yapılacağı kararlaştırıldığı, yani bu sözleşmeye göre tali acente konumunda bulunan müvekkili vakfın kendi portföyünden düzenleyeceği poliçeler için belirtilen oranlarda komisyon alması öngörüldüğü, Ayrıca davalı acentenin buna karşılık Atatürk Hava Limanında faaliyet gösteren kurum ve kurum çalışanlarına ait sigorta poliçelerini müvekkili şirketin onayı olmadan yapamayacağı, yapması durumunda ise tali acente konumundaki müvekkili vakfın onayından geçmeyen poliçelerde toplam poliçenin brüt tutarı kadar tespit edilen oranda komisyonu müvekkili şirkete ödeneceğini, Esasen davalı …Sigortanın müvekkili Vakıf Ticari İşletmesi ile yaptığı sözleşme konusu poliçelerin dava dışı … A.Ş. üzerinden yürütülmekte olduğundan … A.Ş,’ye yazılacak bir müzekkere ile sağlık sigorta poliçesi satın alan … A. O. ve bağlı kurumlarında çalışanların listesinin istenmesi durumunda müvekkili vakfın portföyünün davalı tarafından hangi ölçüde kullanıldığı ve müvekkili vakfın ne kadar alacaklı olduğunun ortaya çıkacak iken böyle bir yöne gidilmediği ve müşteri portföyü ve komisyon tutarı tespiti yapılmadığını, Buna karşın müvekkili vakfın, karşı davacı sigorta şirketinden 17.339.53 TL alacaklı olduğu ve bu hususun kanıt olma niteliği bulunan ticari defterinde de yer aldığı. davalı ve karşı davacı yanın ise ticari defterlerini ısrarla ibraz etmekten kaçındığını, bu nedenle 17.339.53 TL her iki tarafın ticari ilişkilerinden doğan cari hesap borcu bulunduğu kesinleşmiş olması gerekirken defter ibraz etmeyen ve sürekli yargılama sırasında kendi ticari defterlerine kanıt olarak dayanamayan davalı karşı davacıya adeta ödül verildiğini, bilirkişi raporlarında da yer almasına ve müvekkiline ödenmesi gerektiğinin altının çizilmesine karşın 17.339.53 TL’nin davacı müvekkili vakfa ödenmesine karar verilmediğini, Bu dosyadaki çeşitli aşamalarda yukarıda da belirtildiği gibi inceleme gün ve saatinde davalı yan ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği, davalı yanın ticari defter ve belgeleri içerisinde aleyhine delil bulunacağı için ibrazdan kaçındığı, davalı yanın inceleme gününden önce ticari defter ve belgelerini yerinde inceletmeye yönelik yazılı bir talebi ve buna ek mahkemenin ticari defter ve kayıtları yerinde inceleme kararı bulunmadığı gibi bu güne değin davalı yanın ticari defter ve belgelerini ibrazdan kaçındığı ve incelenmesini istemediği, bunun nedeninin ise davanın bir bölümü yani cari hesap kısmı dışında kalan bölümü ancak davalının ibraz edeceği resmi defterlerde görülebilecek nitelikte bulunması olduğunu, yani tek kanıt davacının defterleri olduğunu, sözleşmeye aykırı olarak yaptığı sigorta işlemleri müvekkili vakfın personelinden ve portföyünden kimleri sigortaladığı bu resmi kayıtlardan anlaşılacağını, Bu nedenle davalının geçerli bir neden göstermeden ibrazından kaçınması, davalının bir sigorta acentesi olduğu için defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapılmış bulunmasına karşın ibrazdan kaçınması bu kötü niyetin ortaya çıkmış ifadesi olduğunu, o halde kötü niyetli olarak defterlerini ibrazdan kaçınan sigorta şirketinin tüm talepleri bu yüzden reddedilmesi ve davacının cari hesaptan doğan ve bilirkişiler tarafından kabul edilen 17.339.53 TL’nin müvekkili vakfa verilmesi gerektiğini, dosyada mübrez 18.06.2015 havale tarihli bilirkişi raporunda ayrıca davalı karşı davacının fazla yapılan ödemelerin iadesi yolundaki talebinin yerinde görülmediği belirtildiği, bu görüşe iştirak edildiğine göre 17.339.53 TL’nin müvekkili vakfa ödenmesi gerektiğini, Müvekkili vakfın iktisadi işletme kurarak sigorta komisyon sözleşmesi yapmasına bir engel olmadığını, 5846 sayılı yasa ile bu hususun engellenmediği ve sözleşme serbestisi ilkesi gereğince portföy tazminatının da belirlenmesi ve davacı vakfa ödenmesi gerekirken müvekkili vakfın komisyon sözleşmesi yapamayacağından bahisle Bakırköy …. Noterliğinin 29.11.2005 gün ve … yevmiye numarası ile onayladığı tali acentelik sözleşmesi’nin bilirkişi raporlarında portföyün müvekkili vakfa ait olduğu belirtilmiş olmasına karşın yok saymasının doğru olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin ana dava yönünden verilen ret kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, 17.339.53 TL’nin müvekkili vakfa ödenmesine, müvekkili vakfın Atatürk Havalimanında faaliyet gösteren kurum ve kurum çalışanlarından oluşan portföyünden davalı sigorta şirketinin ne kadar sigorta poliçesi sattığı hususunun mahkeme tarafından önceki dilekçede belirttikleri yöntemlerle araştırılması ve çıkacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken müşteri portföyü konusunda inceleme yapılmaksızın ve salt 5846 sayılı yasanın müvekkili vakfın iktisadi işletmesinin sigorta komisyon sözleşmesi yapamayacağından bahisle davanın reddi yasaya aykırı bulunduğundan bu ret hükmünün de kaldırılmasına ve müvekkili vakfın müşteri portföyünün sözleşme gereğince kullanılmasından sonra hakkedeceği komisyonun tespiti ile vakfa ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/319 Esas 2017/676 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava, taraflar arasında imzalanan tali acentalık sözleşmesi gereğince doğduğu iddia edilen komisyon alacağının tahsili davası ile karşı davada ise yine taraflar arasındaki tali acentalık sözleşmesi ile fazla ödenen komisyon ödemesinin tahsili ile, portföy tazminatı ve sözleşmeye aykırı olarak davalı- karşı davacıya ait olduğu belirtilen portföyün haksız kullanılması nedeniyle elde edilen primin tazminine ilişkindir.Asıl davada, davacı taraflar arasındaki tali acentalık sözleşmesinin süre sonunda yenilenmeyerek feshedildiğini, sözleşmenin 8. maddesine aykırı olarak davalı tarafça yapılan poliçeler nedeniyle doğan komisyon alacaklarının tahsilini talep etmiş, davalı ise karşı davasında davacı- karşı davalıya fazla komisyon ücreti ödediklerini belirterek bunların iadesini, davacı – karşı davalının sözleşme hükümlerine aykırı olarak kendilerine ait müşteri portfoyünde bulunan poliçeleri başka sigorta şirketi aracılığı ile yaptığını iddia ederek bundan doğan prim alacaklarının tahsilini, ayrıca portföy tazminatı alacağının tahsilini talep etmiş, mahkemece asıl davada davacının hak ettikleri komisyon alacağı olduğunu ispatlayamadığı, karşı davada her ne kadar bilirkişilerce davacı- karşı davalıya fazla komisyon ödendiği tespit edilmiş ise de davalı- karşı davacının faturalara itiraz etmediği, ihtirazı kayıt bildirmeksizin fatura bedellerini ödediği talebin yerinde olmadığı, sözleşmeye aykırı olarak kendilerine ait portföyü kullanarak gelir elde ettiğinin ispatlanamadığı, kaldı ki portföyün davacıya ait olduğu, sözleşmede portföyün devrine ilişkin açık hüküm bulunmadığı gerekçesi ile prim alacağı ve portföy tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.İncelenen dosyada bilirkişi raporu alınmış, davacı ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, davalı taraf ise ticari defter ve belgelerini dosyaya sunmamıştır. Bilirkişi raporuna göre davacı ticari defterlerine göre davacı davalıdan alacaklı görünmektedir. Ancak ticari defterlerde alacağın kaynağına ilişkin bir belge bulunmamaktadır.HMK 190/1 maddesine göre ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.Davacı, davalının sözleşmenin 8. maddesine aykırı olarak sigorta primi düzenlediğini, böylece komisyon ücreti alacağının doğduğunu ispatlayamamıştır.Davacı istinaf sebebi olarak, kendi ticari defterlerinde alacaklarının kanıtlandığını ileri sürmüş ise de kendi ticari defterlerinde alacaklı görünmelerine rağmen alacağın kaynağı ve belgesi sunulmamıştır. Tek taraflı olarak defter kayıtlarında yazılı olan kayıtlar alacağın varlığını ispata yeterli değildir. Davalının ticari defterlerini sunmaması nedeniyle kendi ticari defterlerindeki kayıtların geçerli olduğu yönündeki istinaf sebebine gelince HMK 220. madde gereğince belge ibrazından kaçınmış sayılabilmesi için davacının delil olarak münhasıran davalı ticari defter ve belgelerine dayanmış olması gerekir. Davacı delil olarak münhasıran davalı ticari defterlerine dayanmadığından ibrazdan kaçınmış sayılarak HMK’nın 220/3 maddesinde öngörülen sonuca dayanamayacaktır, bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.Davacı, davalının sözleşmenin 8. maddesine aykırı olarak kendilerine bilgi verilmeden müşteri portföylerinde olan ve davalı tarafça düzenlenen sigorta poliçesi sunamamıştır. Yine bilirkişi raporuna göre davalı tarafça yıllar itibarıyla davacıya ödenen komisyon ücretlerinde fazlalık bulunmaktadır. Yani davalı davacıya ödemesi gerekenden fazla komisyon ödemiştir. Davacının talebi ve defter kayıtlarına göre alacağı ise bu miktarın altındadır. Bu nedenle bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Davalı ise fazla yapılan ödemeler nedeniyle teamül oluşmayacağını, sözleşme hükümlerinin geçerli olduğunu, sözleşmede komisyonun nasıl hesaplanacağının açık olarak belirlendiğini, mahkemenin ihtirazi kayıt belirtilmeksizin fatura bedellerinin ödenmiş olması nedeniyle bunların istirdadının istenemeyeceği yönündeki görüşünün hukuka aykırı olduğunu istinaf sebebi olarak ileri sürmüş ise de mahkeme gerekçesinde belirtildiği üzere, davalı – karşı davacı, karşı tarafın sunduğu faturaları her hangi bir ihtirazı kayıt ileri sürmeksizin ödemiş, faturaları kabul etmiştir. Sözleşmenin 3. maddesinde komisyon ücretinin nasıl hesaplanacağı açık şekilde düzenlenmiştir. Ayrıca 4. maddeye göre acentenin tali acente üzerinde her zaman teftiş ve murakebe hakkı bulunmaktadır. Davalı söz konusu dönemler itibarıyla kendisine bildirilen komisyon bedellerinin sözleşmeye uygun olup olmadığını denetleme ve bunlara itiraz etme hakkı bulunmasına rağmen gerekli denetimi yapmamış ve bedellerini ödemiş bulunmaktadır. Bu nedenle davalı- karşı davacı fatura bedellerine süresinde itiraz etmeyerek ve ihtirazi kayıtsız olarak ödeyerek fatura bedellerini kabul etmiştir. Mahkemenin bu talebe ilişkin red gerekçesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 98,10.’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40’ar.TL istinaf karar harçlarından istinaf edenlerden ayrı ayrı alınan 35,90.’ar.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.’şer.TL’nin istinaf edenlerden tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 11/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.