Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1379 E. 2019/1901 K. 25.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1379 Esas
KARAR NO : 2019/1901 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2018
DOSYA NUMARASI : 2017/402 Esas – 2018/274 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 25/12/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, şirketin 26/12/2016 tarihli olağan genel kurul toplantısının yapılacağından müvekkilinin haberdar edilmediğini, bu nedenle müvekkilinin 26/12/2016 tarihinde toplantıya katılmadığını ancak katılmış gibi hazır bulunanlar listesinde imza atıldığını, imzanın müvekkiline ait olmadığını, muhtemelen imza yetkisi azledilen … isimli şahsın müvekkili adına imza attığını, keza imzada “…” ibaresi olmasının bu tahmini güçlendirdiğini ancak böyle bir durumda dahi ilgili tutanağa vekaleten ibaresi eklenmek zorunda olduğunu, müvekkilinin asaleten imza atmış gibi gösterildiğini, ticaret sicil gazetesinde de ortakların tamamının toplantıya katıldığının yazıldığını, bu sebeplerle müvekkilinden habersiz adına işlem yapılan dava konusu genel kurulun iptalinin zaruri olduğunu, belirterek 26/12/2016 tarihli genel kurulun iptali ve olağanüstü genel kurul yapılması kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 15/03/2018 tarih ve 2017/402 Esas – 2018/274 Karar sayılı kararında;”…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 445-451. maddelerinde genel kurul kararlarının iptali konusu düzenlenmiştir. İptal sebeplerinin düzenlendiği TTK 445 maddesinde 446. maddede belirtilen kişilerin kanun veya esas sözleşme hükümlerine, özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden 3 ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi’nde iptal davası açabilecekleri belirtilmiş, iptal davası açabilecek kişilerin düzenlendiği TTK 446. maddesinde genel kurul toplantısında hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu, kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Somut olayda davacının, davalı şirketin pay sahipliği konusunda ihtilaf olmadığından, aktif dava ehliyetinin olduğu kabul edilmiştir. Davalı şirketin sicile kayıtlı olduğu adresin Beyoğlu/İstanbul adresi olduğu, bu yerin yargı yetkisi bakımından mahkememize bağlı olduğu, dolayısı ile TTK 445 maddesinde kesin yetki olarak belirlenen genel kurul kararının iptali davası bakımından mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu genel kurul tarihi 26/12/2016’dır. Dava 27/04/2017 tarihinde açılmış olup, TTK 445 maddesi uyarınca davanın 26/12/2016 tarihinden itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olması…”gerekçesi ile;Davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olması nedeni ile reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmamış sayılmasının kabul edilemeyeceğini,Mahkemece zannedildiğinin aksine, davacı tarafınca genel kurul tarafından alınan herhangi bir karara itiraz edilmediğini, … isimli şahıs tarafından hukuka aykırı olarak bahse konu geçersiz vekâlet esas alınarak müvekkili adına imza atıldığı sonradan öğrenilen Olağan Genel Kurul toplantısının iptalinin talep edildiğini,Yargılama aşamasında mahkeme heyetinin değişmesi sebebiyle, davayı ortadan devralan yeni mahkeme heyeti dosyayı yeterince incelemeden taleplerini ve vakıayı doğru tespit edemediğini, bir anda alınan işbu karar ile büyük bir mağduriyete sebep olunduğunu, mahkemece müvekkilinin haberdar olduğu ve yetkilendirdiği bir kişinin katıldığı genel kurulun iptalini talep ettilerinin sandıklarını,Davacı tarafından 27.04.2017 tarihli işbu dava ikame olunmadan evvel, davalı şirket …’ye 27.01.2016, 31.08.2016 ve 17.11.2016 tarihli ihtarnameler vasıtasıyla eski vekili … azledildiği işbu vekâletnamenin azil neticesinde geçersiz hale geldiğini, müvekkilinin şirket ortaklığından ivedilikle çıkarılması gerektiği gibi hususlar tekraren hatırlatıldığını, müvekkil, kendinden habersiz şirket adına kararların alındığını duyması üzerine şirket yetkililerine ulaşmaya çalıştığını, ancak yetkililerin bundan kaçtığını, Hak düşürücü süre uygulansa bile başlangıç tarihi olarak öğrenme tarihlerinin dikkate alınmasının gerektiğini,Hak düşürücü sürenin, müvekkilin durumu öğrendiği tarihten itibaren başlatılması gerekir. zira bu olağan genel kurul müvekkilinden gizli ve hileli bir şekilde yapıldığını, müvekkili durumu öğrendiğinin ertesi haftası iş bu davanın ikame edildiğini,Müvekkilinin haberi olmadan kendi adına yapılan işlemler için Olağan Genel Kurulun toplandığı andan itibaren başlayan bir hak düşürücü süre öngörülmesinin hukuka ve hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu, böyle bir süre gözetilecekse dahi, bu süre müvekkili adına yapılan işlemlerin davacı tarafından öğrenildiği tarihten itibaren başlamasının gerektiğini, İlk derece mahkemesinin dayandığı TTK m. 445 hükmündeki gibi bir genel kurul kararının iptalini talep etmek üzerine değil, bu genel kurul toplantısının dahi müvekkilinden habersiz gerçekleşerek onun adına işlem yapılması sonucu doğan mağduriyetine ilişkin olduğunu, yerel mahkemenin bu yöndeki eksik değerlendirmesi ile kanunsuzluk, bunu yapanların yanına kar kalacağını,Dava dilekçesinde ekinde sunulan ve davacı tarafına haricen ulaşılan toplantı tutanaklarında yer alan “Genel Kurulda Hazır Bulunanlar Listesi” başlıklı evrakta müvekkilinin isminin yanındaki imza da müvekkiline ait olmadığını, Hak düşürücü süre usule ilişkin olup, bu konudaki incelemenin davanın başında yapılmasının gerektiğini,Mahkemece usule ilişkin inceleme huzurdaki davanın en başında yapılması gerekirken, esasa ilişkin incelemeye geçildikten sonra, 4. celsenin görüldüğü aşamada davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle usulen reddedilmesinin ayrıca hukuka aykırılık teşkil ettiğini,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının bozularak davanın kabulüne,yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Mahkemece, davanın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesi ile; Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, Mahkemece verilen kararın yerinde olup olmadığı noktasındadır.Dava, davalı şirketin 26/12/2016 tarihli genel kurul kararının iptali olarak açılmış isede dava dilekçesinin muhtevasından hazurun cetvelindeki imzanın kendisine ait olmadığını belirtip sahtecilik iddiası ile genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkindir.HMK 31 Maddesinde;” hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında,taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir,delil gösterilmesini isteyebilir, ” hükmü düzenlenmiştir.Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacının 26/12/2016 tarihli genel kuruluna kendisinin ne asaleten nede vekaleten katılmadığını, hazurun cetvelindeki imzanın kendisine ait olmadığını, kendisi katılmış gibi ismi altına imza atıldığını ve imzanın sahte olduğunundan alınan genel kurul kararınında yok hükmünde olduğunu iddia etmiş olup yokluk iddiasına dayalı genel kurul kararının iptali davaları süreye tabi olmayıp davacı, davalı şirketin ortağı olup toplantı ve karar nisabının sahtecilik nedeniyle oluşmadığını iddia etmekte hukuki yararı olup davacının bu iddiasının araştırılması gerekir. İmzaların sahte olduğu sabit olduğu taktirde toplantı ve karar nisabının sağlanıp sağlanmadığı araştırılmadan yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir. Bu durumda, dava konusu genel kurul tutanağının asıllarının getirtilmesi, bulunmadığı takdirde genel kurullar davalı şirkete ait olmakla asıllarının davalı şirkette bulunması gerektiğinden ve davacı bu genel kurul tutanakları ve hazirun cetvelindeki imzalarını inkar ettiğinden, imzaların davacıya ait olmaması halinde de bu husus genel kurulda alınan kararların batıl olması sonucunu doğuracağından, bu yönde araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. (Yargıtay 11 HD. Nin 2015/3849 Esas,2015/11251 Karar sayılı içtihadı)6100 sayılı HMK’nin 353/1-a6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır. Yine davada tarafların iddia ve savunmalarının bir kısmının hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması da istinaf incelemesi yapılmaksızın kararın HMK 353/1-a-6 maddesine göre kararın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için mahkemeye gönderilmesi halleri arasında değerlendirilmelidir. Çünkü istinaf incelemesi için tarafların iddia ve savunmalarının mahkeme tarafından hangi gerekçe ile kabul veya reddedildiğinin belirtilmesi gerekmektedir. İstinaf incelemesi de buna göre yapılacaktır. Mahkemenin bazı talep ve savunmalar konusunda olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapmaması durumunda bu hususların ilk defa istinaf aşamasında değerlendirilmesi söz konusu olacaktır ki bu husus usul kanunumuzca kabul edilen dar istinaf usulüne de aykırıdır. HMK’nın 353/1.a6. maddesi gereğince, davanın esasını etkileyecek delil niteliğinde bulunan ve yukarıda sözü edilen hususlarda inceleme yapılarak hüküm kurulması gerekirken, bu önemli deliller hiç değerlendirilmeden karar verildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu kabul edilerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/03/2018 tarih ve 2017/402 Esas 2018/274 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10.TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş – dönüş masrafı 33,00.TL olmak üzere toplam 131,10. TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/12/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.