Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1378 Esas
KARAR NO : 2018/1103 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/1092 Esas
TARİH : 09/04/2018 (Ara Karar)
İHTİYATİ TEDBİR İSTEYEN
KARŞI TARAF
TALEP : İhtiyati Tedbir Talebi
KARAR TARİHİ: 14/11/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı ile müvekkili arasında davalının İstanbul Ataşehir ilçesinde bulunan iki ayrı okul olarak işletmeye arz edilmiş kampüslerinin müvekkiline devri hususunda sözleşme yapıldığını, müvekkilinin okullara ait ruhsatları bina içinde bulunan menkul mallar ve içerisindeki öğrencileri ile devraldığını, sözleşme bedelinin bir kısmını peşin olarak ödediğini, bir kısmı için çek verdiğini, davalının ise sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmediğini, müvekkili ile gayrimenkullerin sahipleri arasında kira sözleşmesi kurdurma taahhüdünü gereği gibi yerine getirmediğini, okullarını teslim etmeyerek içindeki malzemeleri boşalttığını, okullarda bulunan öğrencileri başka okula taşıdığını, davalının sözleşme bedelini sadece okullar içerisindeki menkul mallar için istediğini, bu şekilde sözleşmenin gabin nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek, mahkemece gerçek bedelin tespitini, fazladan yapılan ödemelerin istirdadını, aksi halde maddi ve manevi tazminata ve davalıya teslim edilen çekler hakkında üçüncü şahıslara ciro edilmemesi ve bankaya ibrazları halinde ödenmemeleri hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 09/04/2018 tarih 2017/1092 Esas sayılı ara kararında;
“Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389/1. maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü içermektedir.
Dava, sözleşmedeki edimlerin belirlenmesi, istirdat aksi halde maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olup davacı vekilinin çeklerin sözleşme nedeniyle verildiği iddiası, sözleşmedeki edimlerin yerine getirilmediği ve gabin iddiasının yargılamaya muhtaç olduğu, bu aşamadaki delil durumu ile haklılığın ve tedbir kararı verilmemesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya imkansız hale geleceği yönünde yaklaşık bir kanaat oluşmadığı…” gerekçesi ile,
İhtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi ara kararının hukuka ve fiili gerçeğe aykırı olduğunu,
Mal kaçırma niyeti ulusal basına kadar konu olan davalıya haksız ve hukuka aykırı olarak ödenen fazla ücretin istirdatı yolu ile alınamayacağını, tedbir kararının verilmemesi halinde hakkın elde edilmesinin imkansız hale geleceğini,
Öncelikle davalının devir sözleşmesi kapsamında ilk edimi olan kira sözleşmelerinin kurulmasını gereği gibi sağlayamadığını, davalının bu sırada bir koldan da okullarını boşaltarak fiili olarak devirden çeşitli bahaneler ile kaçındığını, davalının sözleşmeye aykırı hareketlerine müvekkili tarafından devir alınan ruhsatlara kayıtlı öğrencileri Ataşehir’de açtığı yeni okula devir ederek devam ettiğini,
Davalının ilgili devir protokolün 5. maddesi kapsamında üstlendiği A ve B bendlerine ilişkin edimlerini yerine getirmediğini, ayrıca davacı tarafın son edimi olan ruhsatların noter kanalı ile devrini de ifa edemediğini, hal böyle olunca bu kez sözleşmeye aykırı davranışları nedeni ile davalı tarafın müvekkili tarafından uğranılan zararı tazmin etmesi gerektiğini,
Netice olarak, davalı tarafın edimlerini ifa etmediği gibi ifayı teklif dahi etmemiş olup, kira sözleşmelerini gereği gibi kurduramadığını, okulları geç üstelik tadilata muhtaç şekilde ve menkul malları kaçırarak teslim ettiğini, ruhsata dahil olan öğrencilerin devrinden kaçındığını, böylece müvekkilinin 2018-2019 eğitim dönemine kapılarını açmasına engel olduğunu, bir sene boşa kira ödeyerek zarar etmesine yol açtığını,
Gerek dava öncesi talep ile tanzim edilmiş bilirkişi raporları, gerek ulusal basın, gerek deliller davanın haklılığı üzerine yüksek kanaat oluşturduğu gibi geri dönülmesi imkankız zararlara da ışık tuttuğunu, hal böyle iken tedbir talebinin reddinin usul, yasa ve fiili gerçeğe aykırı olduğunu, gelinen aşamada yapılan onca haksız ödemeye ek olarak 25/04/2018 vadeli çek bedelinin ilgili davalı tarafa 250.000.TL olarak ödendiğini, eğitim mabedi olan müvekkili için yıkım olacak ödemelere 25/05/2018 tarihinden itibaren başlayan her ayın 25’i vade tarihi olmak üzere 7 sıralı çek olarak devam ettiğini,
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi ara kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılarak çeklerin tamamı hakkında davalı ve iyi niyetli üçüncü kişileri kapsayacak şekilde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1092 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Talep, taraflar arasında yapılmış olan işletme devri sözleşmesinin edimler arasında fahiş fark olduğundan bahisle gabin nedeniyle tadil edilerek olması gereken sözleşme bedelinin tespiti ile sözleşmenin tespit edilen bedele göre uyarlanması, tespit edilen bedel ile sözleşmede belirtilen bedel arasındaki fark kadar borçlu olmadıklarının tespiti, şayet bu talepleri kabul edilmez ise davalının sözleşmede öngörülen edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle uğranılan zarardan dolayı maddi ve manevi tazminat talebi davasında sözleşme ile davalı tarafa avans olarak teslim edilen çeklerin davalı tarafından 3. kişilere ciro edilerek teslim edilmemesi ve bankaya ibraz edilmeleri halinde ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda davacının sözleşmedeki edimler arasında gabin bulunduğu ve davalı tarafın edimlerini yerine getirmediği iddiası yargılamayı gerektirmekte olup, dosyanın bu haliyle davacı, davanın esası yönünden haklılığını ve meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağını ya da tamamen imkansız hale gelebileceğini veya ciddi bir zararın ortaya çıkacağını yaklaşık olarak ispat edememiştir.
Bu nedenle davacı iddiaları yargılamayı gerektirdiğinden, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL istinaf karar harcı istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/11/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.