Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1376 E. 2019/1821 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1376 Esas
KARAR NO : 2019/1821Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2018
DOSYA NUMARASI: 2017/326 Esas – 2018/628
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 18/12/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile halihazırda boşanma davaları devam eden davalı …’ın bu süreçte müvekkili adına kayıtlı olan … – … adına kayıtlı şirketin tüm fatura ve defterlerini zilyetliğinde bulundurarak tüm defter ve kayıtları müvekkiline iade etmediğini, yanı sıra müvekkiline ait şirket adına kendisinin fatura kestiği ve şirketi KDV ve Gelir Vergisi yönü ile borçlandırdığını, ayrıca davacı … adına olan şirketin envanterinde kayıtlı yaklaşık 101.662,14.-TL’lik demirbaş ve stokları kendi el yazısı ile fatura ederek hem demirbaş ve stokları uhdesine geçirdiği hem de kesilen faturalar sonucunda şirketi vergi borcuna soktuğunu, dilekçe ekinde sunulu faturalar ve müvekkili şirkete ait defter ve kayıtlarda yapılacak incelemeden de anlaşılacağı üzere davalı şirketin, müvekkili şirketten aldığı mallara ilişkin olarak toplam 105.114,21.-TL (faiz ve masraflar hariç) borcu bulunduğunu, söz konusu alacağın tahsili amacıyla taraflarınca 09.02.2017 tarihinde Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı-borçlu … aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun, işbu icra takibine haksız ve kötü niyetli itiraz ederek takibin durduğunu, huzurdaki dava ile davalının itirazının iptali ve alacaklarının likit olması sebebiyle takip miktarı olan 105.114,21TL (faiz ve masraflar hariç) üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı-borçludan tahsiline karar verilmesini talep etme zorunluluğu doğduğunu ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına, davalı-borçlunun, takibe haksız ve kötü niyetli itiraz etmesi sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı-borçludan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, tarafların karı koca olduğunu, müvekkiline aralarında Büyükçekmece 3. Aile Mahkemesinin 2016/1199 Esas sayılı dosyası ile boşanma davasının görüldüğünü, müvekkili davalının edinilmiş mal kapsamında olması sebebiyle alacaklı firmanın değerinin yarısı oranında alacak hakkı bulunduğu ve buna ilişkin mahsup ve takas hakları bulunduğundan HMK 165.maddesi gereğince anılan davanın sonuçlanmasının beklenmesinin gerektiğini, alacaklı olduğunu iddia eden firmanın faaliyetine devam etmesini sağlayan kişinin makine mühendisi olan müvekkilinin olduğu; davacının firmaya katkısının muhasebe ve finans işlemleri ile sınırlı bulunduğunu, boşanma davası ardından taraflar arası husumetin işlere de yansıdığını, müvekkilinin, faaliyetine devam edebilmek için kendi adına … isimli firmayı kurduğunu, faturadaki ürünleri ise müşterilerini mağdur etmemek için …’dan aldığını, bu ürünlerin müşterilerden önceden alınan siparişler olup, davacının, bu ürünleri … bedelsiz devrini şifahi olarak kabul ettiğini, yapılan işlemin, muhasebesel bir işlem olmasına rağmen davacının huzurdaki davayı kötü niyetli olarak açtığını, bu ürünlerin bedelinin, davacının değil müvekkilin çalışması karşılığı ödendiğini, davacının ise, firmanın kendi üzerine olması nedeniyle sebebi ile kendi ağır kusurunu örtbas etmek için huzurdaki davayı açtığını, bu yönü ile huzurdaki davanın sıradan bir alacak davası olarak kabul edilemeyeceği ve evliliğin yıkılmasında tam kusurlu olan davacının müvekkiline zarar vermek için icra takibi başlattığının açık olduğunu, davacının, icra takibinden önce müvekkiline ihtarname göndermediği ve temerrüde düşürmediği için faiz talep edemeyeceğini, yukarıda arz edilen savunmalarının yanı sıra müvekkilinin halen davacının ödemediği kredi ve 3.şahıs borçlarını ödemekte olduğunu, müvekkili davalının, davacının borcuna kefil olması sebebiyle davacının borçlarını ödediğini, rücu hakkına binaen takas hakkının doğduğunu, müvekkili davalının, davacının …. A.Ş. Bireysel Kredi Hesabına ilişkin (Hesap Numaraları …-…) 31.03.2017 tarihinde 1.010,00TL, 28.02.2017 tarihinde 1.009,05TL, 07.04.2017 tarihinde 2.020,00TL, 07.03.2017 tarihinde 2.018,51TL olmak üzere toplam 6.057,56TL’lik ödeme yaptığı; işbu ödemelere ilişkin dekontların ekte sunulduğunu, müvekkilinin takas hakkına binaen anılan toplam bedelin alacak miktarından mahsubunun gerektiğini, ayrıca kefalet ilişkisine binaen ödemelerin devam ettiğini, devam eden ödemelerin 31.01.2018 tarihine kadar tamamlanması beklendikten sonra mahsup yapılması gerektiğini, müvekkili davalının ticari itibarını zedelemek amacıyla kasten şirket borçlarını ödemeyen davacı adına ödemelerde bulunduğunu, bu ödemelerin, 03.01.2017 tarihinde … firmasına 2.536,87TL, 30.12.2016 tarihinde … firmasına 3.585,56TL, …’ye 1.006,54TL, 30.12.2016 tarihinde … 2.562,96TL olmak üzere toplam 9.691,93TL ödeme yaptığını, ilgili dekontların ekte sunulduğunu, bu tutarında alacak miktarından mahsup edilmesi gerektiğini, müvekkili davalının, davacıya işbu dilekçe ekinde sunulu Tahsilat Makbuzlarından da anlaşılacağı gibi 10.10.2016 tarihinde 4.940,00TL, 11.10.2016 tarihinde 5.780,00TL., 12.10.2016 tarihinde 6.450,00TL, 13.10.2016 tarihinde 5.860,00TL olmak üzere toplam 23.030,00TL ödeme yaptığını, bu ödemelerin de mahsubunun gerektiğini, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde yapılan ödeme tutarının toplam 38.779,49TL olduğunu, davacının kredi borçlarının da davalının kefil olması nedeniyle ödenmeye devam ettiğini, davacının müvekkili aleyhine dolandırıcılıktan haksız olarak Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/5957E. ve 2017/3955 Sayılı kararı ile suç unsuru bulunmadığından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, bunun da müvekkiline zarar vermek için her yolun denendiğinin kanıtı olduğunu savunarak, davanın Büyükçekmece 3. Aile Mahkemesi’nin 2016/1199 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunun beklenilmesini, davacının itirazının iptali ile inkar tazminatına hükmedilmesi taleplerinin reddine, davacının haksız takip yapmasından dolayı hakkında, alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, bu mümkün olmadığı takdirde takas ve mahsup itirazlarının kabulü ile davanın reddedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 20/06/2018 tarih ve 2017/326 Esas – 2018/628 Karar sayılı kararında;”…Dosya kapsamı, davacı ve davalı tarafın beyanları, bilirkişi raporu göz önüne alındığında yukarıda özetlenen dava dilekçesi itibariyle Davacı ile boşanma davaları devam eden davalı …’ın davacı adına kayıtlı olan … – … adına kayıtlı şirketin tüm fatura ve defterlerini davalı zilyetliğinde bulundurarak tüm defter ve kayıtları iade etmediğini, yanı sıra davacı ait şirket adına kendisinin fatura kestiği ve şirketi KDV ve Gelir Vergisi yönü ile borçlandırdığını, şirketin envanterinde kayıtlı yaklaşık 101.662,14.-TL’lik demirbaş ve stokları kendi el yazısı ile fatura ederek hem demirbaş ve stokları uhdesine geçirdiği hem de kesilen faturalar sonucunda şirketi vergi borcuna soktuğunu, aldığı mallara ilişkin olarak toplam 105.114,21.-TL (faiz ve masraflar hariç) borcu bulunduğunu, alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun, işbu icra takibine haksız ve kötü niyetli itiraz ederek takibin durduğunu, belirterek itirazın iptalini talep ettiği görülmektedir.Davalı cevap dilekçesinde tarafların karı koca olduğunu, aralarında boşanma davasının görüldüğünü, alacaklı olduğunu iddia eden firmanın faaliyetine devam etmesini sağlayan kişinin makine mühendisi olandavalının olduğu; davacının firmaya katkısının muhasebe ve finans işlemleri ile sınırlı bulunduğunu, herhangi bir borçlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep ettikleri görülmektedir. Tarafların sunmuş oldukları deliller dosya kapsamında toplanmış ve dosyaya konulmuştur.Tüm dosya bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişi tarafından düzenlenen rapor denetime elverişli kabul edilerek mahkememiz tarafından kabul edilmiştir. Taraflar karı ve kocadır. Ancak her ikisinin adına ayrı ayrı kurulmuş şahıs şirketleri bulunduğu görülmektedir. Dolayısiyle her biri kendi şirketler nezdinde sorumlulukları bulunmaktadır. Bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde tarafların ticari kayıtlarında da görüldüğü üzere düzenlenen 3 adet fatura kapsamında 101.662,14 TL alacaklı oluğu anlaşılmıştır. Davalı taraf dosyaya sunulan tahsilat makbuzları itibariyle davacı tarafa ödemede bulunduğunu iddia etmiş, davacı taraf kabul etmemiş isede, ödeme makbuzlarında imza davacıya ait olması , öncesinde karı ve koca bile olsa açığa imza veya kabul yapmanın sorumluluklarının bulunması dikkate alınarak düzenlenen ödeme makbuzları itibariyle davalının borcunun ödenmiş olduğu, bu miktarın 23.030 TL olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Celp edilen banka kayıt ve evrakları itibariyle davacının şahsi ve şirket borçları sebebiyle 9.691,93 TL davalı tarafından ödendiği ve toplam alacak miktarından düşülmesi gerektiği mahkememize kanaat gelmiştir. Tüm dosya kapsamı itibariyle neticeden davacının davalıdan 68.940,21 TL alacaklı olduğu bu miktar itibariyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, dava konusu alacak likit ve bilinebilir nitelikle olduğu kötü niyetli takibin durdurulması anlaşıldığından yüzde yirmi icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği…”gerekçesi ile;Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; Davacının davasının 68.940,21 TL sinin KABULÜ ile bu miktar itibariyle Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki itirazın iptali itibariyle takibin bu asıl alacaklı üzerinden devamına (takip sonrasında yapılan ödemelerin infaz aşamasında icra dairesinde değerlendirilmesine)Davacının davasının 36.117,40 TL lik kısmının REDDİNE,Dava konusu alacak likit ve bilinebilir nitelikle olduğu kötü niyetli takbin durdurulması anlaşıldığından 13.788,04 TL %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınrak davacıya verilmesine,Davalı tarafın icra inkar tazminat talebinin davacı tarafın kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından icra inkar tazminat talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece, gerekçeli kararda da belirtildiği üzere davalı tarafça düzenlenen tahsilat makbuz tutarı olan 23.030,00 TL ile müvekkilin şahsi ve şirket borçları nedeniyle ödendiği iddia edilen 9.691,93 TL mahsup edilerek davanın 68.940,21 TL’lik tutarı kabul edilerek takibin devamına kararının verildiğini, işbu mahsupların hukuka aykırı olduğunu davalı …, müvekkili adına kayıtlı olan … adına kayıtlı şirketin tüm fatura ve defterlerini zilyetliğinde bulundurarak tüm defter ve kayıtları müvekkiline iade etmediğini ve iade edilmeyen makbuzlar davalıda olduğundan, davalı kendince tutarlar belirleyerek dosyada mübrez 4 adet tahsilat makbuzunu bizzat kendisinin düzenlediğini, nitekim bu husus, davalı vekili tarafınca da sunulan dilekçe ile kabul edildiğini, Tüm tahsilat makbuzları davalı tarafın el ürünü olduğunu ve müvekkiline 23.030,00 TL tutarında hiçbir ödemenin yapılmadığını, bu tutarın mahsup edilmesinin hukuka aykırı olduğnu Davalı, müvekkiline 3. şahıs borçlarını ne de kredi borçlarını ödemediğini, müvekkili tarafından, davalı adına kredi çıkmaması nedeniyle ihtiyaç kredisi çekilmiş olup bahsedilen bedellerin davalı tarafça ödendiğini, ancak müvekkilinin sorumluluğunun devam etmekte olduğundan, taksitleri de halen müvekkili tarafından ödendiğini, davalı tarafın olayı çarpıtarak gerçek dışı beyanlarla ilk derece mahkemesini yanıltmaya çalıştığını,Davalı, kendi adına kredi çıkmaması nedeniyle müvekkili tarafından çekilen kredinin taksitlerini müvekkilinden tahsil etmeye çalıştığını, Davalı müvekkiline zarar vermek için kötü niyetli olarak her yola başvurduğunu, haksız olarak yapmış olduğu bu girişimlerden herhangi bir sonuç elde edemediğiniDavalı yan, huzurda görülen davanın ticari nitelikte bir dava olduğunu unutarak, davacı ve davalı arasında devam etmekte olan boşanmaya ilişkin tüm bilgileri ve detayları Ticaret Mahkemesinde de beyan ederek davayı uzatmaya ve davanın sürüncemede kalmasına sebep olmaya çalıştığını, boşanma davası yönünden bu davanın bekletici mesele yapılmasında hiçbir hukuki yarar bulunmayacağından davalının bu talebinin haksız ve kötü niyetli olduğunu düşündüklerini,Bilirkişinin de yapmış olduğu “takip ve dava konusu bedele esas 101.662,14 TL bedelli 3 adet faturanın davacı taraf ticari defterlerine zamanında ve usulüne uygun olarak davalı adına borç kaydedildiği; karşılığında yapılan tahsilat kaydına rastlanmadığı, bu kapsamda davacı tarafından ibraz edilen 2016 yılı ticari defterlerine göre davacının davalıdan takip ve dava konusu 101.662,14 TL bedel alacaklı göründüğü”tespitinin doğru olduğunu, bu yönde karar verilmesinin gerektiğini,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, talepleri doğrultusunda davanın kabulüne, kötü niyetli davalının %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddedilmesinin gerektiğini, ancak davanın kısmi kabulünün usule aykırı olduğunu,Borçlu ve alacaklı taraf karı-koca olduğunu, müvekkili Büyükçekmece 3. Aile Mahkemesi 2016/1199 E. Sayılı boşanma davasında alacaklı olduğunu iddia eden … – …’nin edinilmiş mal kapsamında olması sebebi ile edinilmiş mal tasfiyesini talep ettiğini, müvekkili davalının edinilmiş mal kapsamında alacaklı firmanın değerinin yarısı değerinde alacak hakkının bulunduğundan ve buna ilişkin mahsup ve takas haklarının olduğundan anılan davanın sonuçlanmasının beklenmesine karar verilmesinin gerektiğini, ancak davanın kismı kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Davanın MK 2. maddesi gereğince red edilmesinin gerektiğini, davaya konu icra takibi; müvekkilinin davacı … tarafından aldatıldığını ve müvekkilinin boşanma davası açtığını, bu nedenle davacının kötüniyetli olarak işbu davanın açıldığını, alacaklı olduğu iddia edilen firmanın faaliyetine devam etmesini sağlayan makine mühendisinin müvekkili olduğunu, davacının firmanın devamı için bilgisinin ve eğitiminin bulunmadığını,Davacı müvekkiline icra takibinden önce ihtarname göndermediğini, temerrüte düşürmediğinden faiz talep edememesine rağmen mahkemenin bu yönde bir karar oluşturmadığını, ( Yargıtay 19 HD 2016/1784 E. – 2016/13023 K. 06/10/2016 T.)Davacının kötü niyeti, müvekkilin davacıya kefil olması sebebi ile davacı lehine dava süresince ödediği toplam 34.657,10. TL’i icra dosyasında beyana davete olumsuz cevap vermesi sebebi ile de açıkça görüldüğünü,Reddedilen kısım yönünden kötü niyet tazminatına hükmedilmediğini, İİK madde 67/2 gereğince kötüniyetli ve haksız takibe girişen alacaklı aleyhine de reddedilen miktar üzerinden kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin gerektiğini, Davanın 68.940,21 TL yönünden kabulüne 36117,40.TL yönünden reddine kararın verildiğini, davacının sürekli kötü niyetli tasarruflar yaptığını, alacaklı yine kötü niyetle resmi defterlerdeki faturalar ve banka dekontlarına rağmen alacak miktarını hesaplamaksızın takibe giriştiğini, alacaklı aleyhine red olunan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata mahkum edilmesinin gerektiğini, bu hususa yer verilmemesinin bozma sebebi olduğunu, Müvekkilinin mağdur edildiğini, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesinin mağduriyetin artmasına sebep olduğunu, somut olayda müvekkilin kötü niyetli olmadığının ortada olduğunu, müvekkilin fiilen kendisine ait şirkette borçlu görünmesinden dolayı eşine ödeme yapmak zorunda bırakılmasının ve icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının itirazın iptali, inkar tazminatına hükmedilmesi taleplerinin reddine ve davacının haksız takip yapmasından dolayı hakkında alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, 3 adet fatura alacağının tahsili için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; Davacının davasının 68.940,21 TL sinin kabulü ile bu miktar itibariyle Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün…. esas sayılı dosyasındaki itirazın iptali itibariyle takibin bu asıl alacaklı üzerinden devamına (takip sonrasında yapılan ödemelerin infaz aşamasında icra dairesinde değerlendirilmesine)Davacının davasının 36.117,40 TL’ lik kısmının reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin icra müdürlüğünce verilmiş durma kararı olmadığından dava açıldığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi yönündeki istinaf talebi incelendiğinde;İİK. 66/1 Maddesinde;” Müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur. İtiraz müddetinde değilse alacaklının talebi üzerine icra memuru takip muamelelerine alacağın tamamı için devam eder. Borçlu, borcun yalnız bir kısmına itirazda bulunmuşsa takibe, kabul ettiği miktar için devam olunur,” hükmü düzenlenmiştir.İİK 67/1 Maddesinde ise;” (Değişik fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir,” hükmü düzenlenmiştir.Görüldüğü üzere, davacı tarafça başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafından itiraz edilmiş, bu kapsamda davacının hak düşürücü süre içinde İİK 67/1 maddesi uyarınca itirazın iptali davasını açmak durumunda olduğu ve esasen davalının itiraz ile takibi durdurma amacı mevcut olduğu göz önüne alınarak, bu davanın açılmasında davacının hukuki menfaati olup icra müdürlüğünce durma kararının verilmemesi dava şartı olmadığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalı vekilinin davanın TMK. 2 maddesi gereği ret edilmesine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde,Dava, 3 adet fatura alacağının tahsili için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası olup davacının itiraz üzerine duran icra takibine karşı itirazın iptali davası açmasında hukuki menfaati olup davalı tarafın boşanma davasında ileri sürdüğü hususlar eldeki davanın açılmasına engel olmayıp hakkın açıkça kötüye kullanılması ve TMK.nun 2 maddesinde düzenlenen dürüstlük kurallarına aykırı bir durum olmadığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalı vekilinin icra takibinden önce davalı tarafın temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz şartları oluşmadığı halde mahkemece bu yönde bir karar verilmediğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde,Davacı davaya konu Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile, 3 adet fatura asıl alacağı 101.662, 14 TL. , 3.452,07 işlemiş faiz olmak üzere toplam: 105.114,21 TL. üzerinden 09/02/2017 tarihinde ilamsız icra takibinde bulunduğu, takibe itiraz üzerine 105.114,21 TL. üzerinden itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür.Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda asıl alacak yönünden inceleme yapıldığı halde, işlemiş faiz yönünden inceleme yapılmadığı ve mahkemecede bilirkişi raporunda tespit edilen alacak yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş isede, gerekçeli kararında kubul edilen miktarın asıl alacakmı yoksa işlemiş faizde olup olmadığı yönünde gerekçe olmasada bilirkişi raporu kabul edilerek kurulan hükümde, ” Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; Davacının davasının 68.940,21 TL sinin kabulü ile bu miktar itibariyle Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki itirazın iptali itibariyle takibin bu asıl alacak üzerinden devamına, şeklinde karar erilmiş olup verilen kararın asıl alacak yönünden olduğu anlaşılmakla beraber kaldıki dosya kapsamına göre icra takibinden önce davalı borçlu temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz şartlarınında oluşmadığı tespit edilmekle, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalı vekilinin ret edilen miktar yönünden kötüniyet tazminatına hükmedilmemesine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde;Kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için, alacaklının takipte haksız çıkmasının yanında kötü niyetle takipte bulunduğunun ispatı gerekir. Dosya içinde bulunan belge ve bilgilere göre, davacının takipte kötü niyetli olduğu ispatlanamamıştır. İİK 67. maddesinde öngörülen kötü niyet tazminat koşulları oluşmamıştır. Bu nedenle kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davalı istinaf sebepleri yerinde değildir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.Davacı vekilinin davalı tarafın ibraz ettiği ödeme makbuzları ve takas-mahsuba konu banka ödemeleri ile ilgili istinaf sebebi incelendiğinde;Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin halen davacının ödemediği kredi ve 3.şahıs borçlarını ödemekte olduğunu, müvekkili davalının, davacının borcuna kefil olması sebebiyle davacının borçlarını ödediğini, rücu hakkına binaen takas hakkının doğduğunu, müvekkili davalının, davacının … A.Ş. Bireysel Kredi Hesabına ilişkin (Hesap Numaraları …-…) 31.03.2017 tarihinde 1.010,00TL, 28.02.2017 tarihinde 1.009,05TL, 07.04.2017 tarihinde 2.020,00TL, 07.03.2017 tarihinde 2.018,51TL olmak üzere toplam 6.057,56TL’lik ödeme yaptığı; işbu ödemelere ilişkin dekontların ekte sunulduğunu, belirtip takas-mahsup talebinde bulunmuştur. Türk Borçlar Kanunu’ nun 143/1 maddesi uyarınca, takas, borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle vaki olacağından, takasın sağlanması için mutlaka ayrı bir dava veya karşı dava açılması gerekmez. Borçlu, kendisine karşı açılmış olan bir dava içerisinde takas-mahsup talebinde bulunabilir ve böylesi bir talep, usul hukuku anlamında bir defi niteliği taşır. Davalı karşılık dava açmadan sadece takas savunmasında bulunmakla yetinebilir. İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında …” taraflar karı ve kocadır. Ancak her ikisinin adına ayrı ayrı kurulmuş şahıs şirketleri bulunduğu görülmektedir. Dolayısiyle her biri kendi şirketler nezdinde sorumlulukları bulunmaktadır. Bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde tarafların ticari kayıtlarında da görüldüğü üzere düzenlenen 3 adet fatura kapsamında 101.662,14 TL alacaklı oluğu anlaşılmıştır. Davalı taraf dosyaya sunulan tahsilat makbuzları itibariyle davacı tarafa ödemede bulunduğunu iddia etmiş, davacı taraf kabul etmemiş isede, ödeme makbuzlarındaki imzanın davacı tarafça kabul edilmesi ve davacıya ait olması, öncesinde karı ve koca bile olsa açığa imza veya kabul yapmanın sorumluluklarının bulunması dikkate alınarak düzenlenen ödeme makbuzları gözetildiğinde davalının ödemiş olduğu miktarın 23.030,00 TL olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Celp edilen banka kayıt ve evrakları itibariyle davacının şahsi ve şirket borçları sebebiyle 9.691,93 TL davalı tarafından ödendiği ve toplam alacak miktarından düşülmesi gerektiği mahkememizce kanaat edinildiği,” yönündeki mahkeme tespiti ve gerekçesi dosya kapsamına uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 98,10’ar TL istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 4.709,31 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 1.177,32 TL’ nin mahsubu ile bakiye 3.531,99 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa, talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 18/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.