Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1366 E. 2019/1820 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1366 Esas
KARAR NO : 2019/1820 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/04/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/298 Esas – 2018/292 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ 18/12/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firma ile davalı firmadan 4 adet faturaya dayalı 12.033,87 TL asıl alacak ve 508,88 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 12.542,75 TL alacağın tahsili amacıyla İstanbul …. İcra Müdürlüğününü … E sayılı dosyasını ile icra takibi başlatıldığını, davalıya borcunu ödemesi için Bakırköy …. Noterliği 13 Ekim 2015 tarihinde … yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini ihtarnameye rağmen bir ödeme yapılmadığını, borcun ödenmemesinden dolayı başlatılan icra takibine davalı tarafça itiraz edildiğini itiraz sonucunda takibin durduğunu, takibe yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu bu nedenle % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, itirazın iptaline takibin devamına, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, taraflar arasında 01/09/2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesinden ötürü kira ilişkisinin bulunduğunu, müvekkilinin davacıdan temiz ve hasarsız teslim alınan taşınmazı kullanım sonucunda müvekkiline hasarlı ve eksik şekilde teslim edildiğini, oluşan hasarın müvekkili tarafından onarıldığını ve faturasının davacıya e-posta ile gönderildiğini, davacının faturaya TTK. nun 21. maddesine göre kabul edilmemesi durumunda 8 gün içinde itiraz edilmesi gerektiğini, davacının faturaya kanunda belirtilen sürede itirazda bulunmadığını bir ay sonra itirazda bulunulduğunu, onarım faturasının sonra davacı ile olan borç kapandığını, dolayısıyla taraflar arasındaki ticari ilişkinin sonlandığını, müvekkilinin davacıya borçlu olmadığını, itirazın iptali davasının reddini, davacı aleyhine % 20′ den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 24/04/2018 tarih 2016/298 Esas – 2018/292 Karar sayılı kararında;”…İddia, savunma, alınan bilirkişi kök ve ek raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın fatura alacağı için yapılan icra takibinde itirazın iptaline ilişkin olduğu, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 12.033,87 TL asıl alacak, 508,88 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.542,75 TL alacağın tahsili için 4 adet faturaya dayalı olarak genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı – borçlu tarafa ödeme emrinin 15/03/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı – borçlu tarafından 15/03/2015 tarihinde yasal 7 günlük süre içinde borcun tamamına, faize ve tüm ferilerine itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durduğu, davacı – alacakı tarafından 23/03/2016 tarihinde yasal bir yıllık süresi içerisinde İİK 67. Maddesi gereği itirazın iptali davası açıldığı, alınan ve hüküm kurmaya elverişli mahkemece değerlendirilen bilirkişi kök ve ek raporuna göre; davacıya tarafın davalıdan 12.033,87 TL asıl alacak ve 495,03 TL işlemiş faiz olmak üzere 12.528,90 TL alacaklı olduğu, belirlenen asıl alacak miktarının her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının asıl alacak miktarı davalı tarafın defterlerinde de aynı olduğundan davacının asıl alacağının tarafların lehe ve aleyhe delil netiliği taşıyan ticari defterler ile kesin olarak ispatlandığı, her ne kadar ek raporda asıl alacak miktarı 12.033,84 TL yazılmış ise de doğrusunun 12.033,87 TL olması gerektiği, küsürattaki rakam hatasının maddi hatadan kaynaklandığı, bu nedenle asıl alacak miktarının doğru miktarı olarak 12.033,87 TL olarak mahkemece kabul edildiği, davalı tarafın taraflar arasındaki kira sözlşemesine konu kiralananın kötü kullanımdan dolayı hasarlı olarak teslim edilmesi nedeniyle hasar bedeli bakımından fatura düzenleyip davacı tarafa tebliğ ederek bu miktar bakımından mahkememize takas mahsup definde bulunduğu, esasa cevap süresi içerisende takas mahsup defi hukuken ileri sürülebilir ise de takas mahsup define konu alacak bakımından mahkememizin yetkili ve görevli olmasının şart olduğu, oysa davalı tarafça takas mahsup definde konu alacak kira ilişkinisnden kaynaklanıp Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi kapsamında bir alacak olması nedeniyle mahkememizde açılan dava bakımından bu definin dinlenebilme şartlarının mevcut olmadığı, vb nedenle takas mahsup definin mahkememizce değerlendirme dışı tutularak bilirkişi raporu ile belirlenen alacak bakımından davanın kısmen kabulü ve buna bağlı davalının itirazının iptali yönünde aşağıdaki gibi hüküm kurulduğu, davacının talep ettiği alacak fatura alacağı olup bu yönüyle yargıtayın kararlı içtihatları nedeniyle bu tip alacaklar likit sayıldığından davacı lehine icra inkar tazminatı hükmedilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir….”gerekçesi ile;Davacının davasının kısmen kabulüne davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasındaki itirazının 12.033,87 TL asıl alacak, 495,03 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.528,90 TL bakımından iptaline, takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,5′ ten fazla olmamak üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanarak devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen miktarın %20 sine tekabül eden 2.505,78 TL nin icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece tesis edilen kararın hukuka aykırı olduğunu, Yerel mahkemenin kesinleşen alacağın ve böylece davadan önceki vakıa bağlamında takasa ilişkin itirazını, takasa neden alacak yönünden görevli olmadığı gerekçesiyle dikkate almamasının hatalı olduğunu, takas defilerinin dikkate alınmasının gerektiğini,Takasa konu kesinleşen alacağın da dikkate alınmak suretiyle bilirkişiden ek rapor alınması taleplerinin karşılanmamasının hukuki dinlenilme hakkının hilafı olduğunu,Takasa konu itirazlarının bir an için yerel mahkemede değerlendirilemeyecek olsa idi dahi, davalı tarafın kötüniyetli sayılarak tazminata mahkum edilmesinin hatalı olduğunu,Önemli olan karşılıklı alacakların para veya özdeş diğer edimin olması olduğuu, yoksa somut nizada olduğu gibi karşılıklı edimlerin neden doğduğunun takas için önemli olmadığını, (6098 s. TBK- Takas – YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ (E. 2013/17632 K. 2014/2693 T. 24.2.2014 ) Dosyada mübrez beyanların da ortaya koyduğu üzere, müvekkili ile davacı firma arasında 01.09.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayalı olarak kiracı-kiralayan ilişkisi ve ayrıca ticari ilişkinin bulunduğunu, davacı-kiracı tarafça temiz ve hasarsız teslim alınan taşınmaz, müvekkili-malike hasarlı-eksik şekilde iadenin edildiğini, hasarlı-eksik teslimatın sebebi ile mevcut hasarların onarımı-giderimi müvekkili tarafından yaptırıldığını, davacı firmaya 04.09.2015 tarihinde e-faturanın gönderildiğini,Davacı tarafça yasal süre içerisinde e-faturaya itiraz edilmemiş olmakla, 13.10.2015 ve 20.10.2015 tarihlerinde yani faturanın gönderilmesinden 1 ay sonra -kötü niyetli- olarak itiraz etme yoluna gidildiğini, faturaya süresinde itiraz etmeyen ve faturayı iade etmeyen davacı taraf, faturanın münderecatını kabul ettiğini, (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi (2014/3309 E. 2015/127 K.)Ayrıca davacı ‘Güvenin Korunma İlkesine’ de aykırı davrandığını, zira TMK’nun 2. maddesi tarafların kendi yarattığı güvene aykırı davranmasını da yasakladığını, fakat davacı tarafça işbu durumun ihlal edildiğini, ‘Güvenin Korunması İlkesi’ hukuken korunmaya değer bir çıkarını gerçekleştirmek üzere buluştuğu kişide bir güven olgusu yaratanın, bu güvenin sonuçlarına katlanması ve onun bir kez yaratmış bulunduğu güveni artık sarsmaması anlamını taşıdığını, davacının e- faturanın tebliğinden 1 ay sonra kötüniyetli olarak itiraz etme yoluna gitmesinin güveni koruma ilkesine açıkça aykırı davrandığını gösterdiğini,Yerel mahkemenin, “tarafların iddiaları kapsamında” inceleme yapması için görevlendirdiği bilirkişi, taraf defter ve kayıtlarını incelediğini, ancak davalının savunmasında yer verilen 04/09/2015 tarih ve … numaralı e-FATURA bakımından irdeleme ve sonuçta, taraf alacak-verecekliliğine etkisi yönünden hiçbir tespitte ve çıkarımda bulunmadığını,Yerel Mahkemenin dikkate alması gereken husus, davalı tarafça kesilen 04/09/2015 tarih ve … numaralı e-faturanın, faturaya süresinde itiraz etmeyen davacıyı borçlu kılıp-kılmadığı ve bu böylece icra takibinin haksız ve takibe itirazının haklı olup olmadığı olduğunu,Bilirkişi, söz konusu fatura hususunda irdeleme yapmamış olmakla, dosyanın bilirkişiye tekrar tevdii ile; savunmalarının dayanağını teşkil eden söz konusu hususta e-FATURA’nın davacı tarafından kabul edilmiş sayılıp-sayılamayacağını, böylece kabul edilmiş sayılır ise alacaklılık-borçluluk durumu ve davacının takibe geçmekte haklı olup-olmadığı ek rapor alınması talebinin kabul görmemesinin hatalı olduğunu,Davacıya kesinlikle borcunun olmadığını, davacı, haksız yere aleyhe takibe geçmek suretiyle kötüniyetini ortaya koyduğunu, kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi gerekirken kendi haksızlığından hak elde etme aşamasına gelinmesi ne hukuk ne de hakkaniyet ile bağdaşmadığını, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, kötüniyetli davacı aleyhine %20 tazminatına hükmedilmesine, tüm yargılama giderlerinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fatura alacağından kaynaklı itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulüne davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasındaki itirazının 12.033,87 TL asıl alacak, 495,03 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.528,90 TL bakımından iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen miktarın %20 sine tekabül eden 2.505,78 TL’ nin icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, fatura alacağından kaynaklı Ticaret Mahkemesinde görülen itirazın iptali davasında davalının taraflar arasındaki kira sözleşmesinden kaynaklı alacaklı olduğunu iddia edip takas-mahsup talebinde bulunup bulunamayacağı ve bu yönde mahkemece verilen kararın yerinde olup olmadığı noktasındadır.Davalı vekilinin yerel mahkemenin kesinleşen alacağın ve böylece davadan önceki vakıa bağlamında takasa ilişkin itirazını, takasa neden alacak yönünden görevli olmadığı gerekçesiyle dikkate almamasının hatalı olduğunu, takas defilerinin dikkate alınmasının gerektiğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde;İDM.nin gerekçeli kararında davalı tarafın taraflar arasındaki kira sözleşmesine konu kiralananın kötü kullanımdan dolayı hasarlı olarak teslim edilmesi nedeniyle hasar bedeli bakımından fatura düzenleyip davacı tarafa tebliğ ederek bu miktar bakımından mahkememize takas mahsup definde bulunduğu, esasa cevap süresi içerisende takas mahsup defi hukuken ileri sürülebilir ise de takas mahsup define konu alacak bakımından mahkememizin yetkili ve görevli olmasının şart olduğu, oysa davalı tarafça takas mahsup definde konu alacak kira ilişkisinden kaynaklanıp Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi kapsamında bir alacak olması nedeniyle mahkememizde açılan dava bakımından bu definin dinlenebilme şartlarının mevcut olmadığı, bu nedenle takas mahsup definin mahkememizce değerlendirme dışı tutularak bilirkişi raporu ile belirlenen alacak bakımından davanın kısmen kabulüne karar verilmiş isede, TÜRK BORÇLAR KANUNU’ NUN 143/1 maddesi uyarınca, takas, borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle vaki olacağından, takasın sağlanması için mutlaka ayrı bir dava veya karşı dava açılması gerekmez. Borçlu, kendisine karşı açılmış olan bir dava içerisinde takas-mahsup talebinde bulunabilir ve böylesi bir talep, usul hukuku anlamında bir defi niteliği taşır.TÜRK BORÇLAR KANUNU’NUN 139 maddesinde;” iki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir.Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir. Zamanaşımına uğramış bir alacağın takası, ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebilir,” hükmü düzenlenmiş olup Davalı vekilinin takas-mahsup talebi de TBK’ nın 139/2.maddesine göre çekişmeli olsa dahi ileri sürülebileceğine ve ileri sürme şekli de herhangi bir koşula ve alacağa konu ilişkinin aynı mahkemenin görev alanına girmesine bağlanmadığına göre, davalı vekilinin takas – mahsup defisinin koşullarının oluşup oluşmadığının da değerlendirilerek ve bu konuda İDM.ce karar verilmesi gerektiği halde yukarıdaki gerekçeyle takas definin değerlendirilmemesi yerinde değil ise de; davacı tarafın sunduğu kira sözleşmesinden kaynaklı borcun olmadığına yönelik makbuz ve davacı tarafından kabul edilmiş kesin ve muaccel bir alacak söz konusu olmadığından, davalının takas talebinin koşulları oluşmadığından mahkemece davalının takas talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin istinaf talebi kısmen yerinde görülmüştür.Sonuç olarak; yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca gerekçe yönünden kaldırılarak dairemizce davalının takas talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf talebinin KISMEN KABULÜ ile; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/04/2018 tarih ve 2016/298 Esas 2018/292 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca gerekçe yönünden KALDIRILMASINA, esas hakkında yeniden hüküm kurmak suretiyle; 1-Davacının davasının kısmen kabulüne, davalının İstanbul ….. İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasındaki itirazının 12.033,87 TL asıl alacak, 495,03 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam: 12.528,90 TL bakımından iptaline, takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,5 ten fazla olmamak üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanarak devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen miktarın %20 sine tekabül eden 2.505,78 TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,2-Koşulları oluşmadığından, davalının takas talebinin reddine,İLK DERECE YÖNÜNDEN: 3-Alınması gereken 855,84 TL harçtan peşin alınan 214,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 641,64 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan dairemiz karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar yönünden hesap olunan 2.725,00.TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, 5-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan dairemiz karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca ret olunan miktar yönünden hesap olunan 13,85.TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine, 6-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan toplam 247,70 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davacı tarafından sarfedilen 1.100.TL bilirkişi gideri, 197,00.TL tebligat-müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.297.TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve ret oranına göre hesap ve takdir edilen % 99,89 oranına tekabül eden 1.195,69 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesi 101,31 TL’ nin davacı üzerinde bırakılmasına, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 214,00.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 9-Davalı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Dosyanın istinafa gidiş – dönüş gideri 31,50.TL’nin davacı üzerine bırakılmasına, 11-Dosyada artan gider avansı bulunması halinde talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,12-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/12/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.