Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1360 E. 2019/1835 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1360 Esas
KARAR NO : 2019/1835 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 07/05/2018
DOSYA NUMARASI: 2017/923 Esas 2018/395 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/12/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı – borçlunun müvekkile olan borcundan dolayı aleyhinde, İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, iş bu icra takibine borçlu tarafından 17/10/2017 tarihinde itiraz edildiğini, borçlunun yerinde olmayan itirazlarının iptali gerektiği kanısında olduğunu, şöyle ki; davalı – borçlu ile müvekkili arasında ticari ilişki bulunmakta olduğunu; davalı müvekkili şirketten mal almakta olduğunu, bu ticari ilişkiden kaynaklanan ve davalı şirketin müvekkili şirkete olan borcundan dolayı cari hesaba dayalı olarak 42.593,95- TL Asıl alacak olmak üzere icra takibi yapılmış ve borçluya örnek no: 7 ödeme emri gönderildiğini, davalı – borçlu iş bu takibe haksız ve mesnetsiz yere itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, borcun ve ticari ilişkinin varlığının faturalar ile sabit olduğunu bu nedenle, davalı – borçlunun itirazlarının iptali ile icra dosyasının devamına karar verilmesini, davalının itirazının iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, masraf ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmili yönünde karar ittihazını talep etmiştir.Davalı tarafa dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen, davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 07/05/2018 tarih ve 2017/923 Esas – 2018/395 Karar sayılı kararında; “…Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır. Somut olayda hukuki ihtilaf davacının takip tarihi itibari ile alacaklı olup olmadığı ve miktarı noktasındadır.Davalı yan icra müdürlüğündeki borca itirazlarında “… Satılan malların ayıplı olduğunu ….bu nedenle borçlu bulunmadıklarını ….” savunmuştur.Bu durumda davalı yan mal teslimini ikrar etmiş ancak malların ayıplı olduğunu savunmuştur.HMK 188. maddesi uyarınca tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar et­tikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez. Maddi bir hatadan kaynaklanmadıkça ikrardan dönülemez. Sulh görüşmeleri sırasında yapılan ikrar tarafları bağlamaz. İkrar, birir tarafın ileri sürdüğü vakıanın (olayın veya olgunun) doğru­luğunun karşı tarafça beyan edilmesini ifade etmektedir. Öğretideki tanımlamalara göre, ikrar (dar anlamda ikrar), görülmekte olan bir da­vada, taraflardan birinin, diğer tarafça ileri sürülen ve kendisi aleyhine hukuki sonuç doğurabilecek nitelik taşıyan maddi vakıanın doğruluğunu kabul etmesidir. Yargıtay uygulamasında da, ikrara bu anlam yüklenmektedir. İkrardan söz edile­bilmesi için, bir tarafın bir vakıa ileri sürmüş olması, diğer tarafın da bu vakıanın doğru olduğunu bildirmesi gerekir.Somut olayda davalı yan malları teslim aldığı ikrar etmiş ancak, ikrarına eeklediği vasıfla mallarda ayıp olduğu için borçtan sorumlu tutulamayacağını savunmuştur.Artık ayıp iddiasını kanıtlamak davalı yanın sorumluluğundadır.Davalı yan cevap ve delil bildirmemiş olmakla birlikte ön inceleme duruşmasında ayıp nedeni ile varsa delilleri, iade faturası veya reklamasyon faturası gibi ayıp iddiasını ispata yarar delillerini sunması yönünde ek bir hak tanınmış olup, davalı yan bu süre zarfında ve dava sona ermeden bu yönde belge , bilgi ve delil sunmamış olmakla artık takibe itirazı haksız kabul edilip davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir….”gerekçesi ile;
1-Davanın KABULÜ ile davalı yanın İstanbul ….İcra Müdürlüğünün…. esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 42.593,95 TL üzerinden takipten itibaren aynı zamanda ana alacak olan bu miktara % 9,75 değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, 2-Alacak likit olmakla ve borçlu – davalının itirazı haksız olduğundan İİK.67/A-2 maddesi uyarınca; % 20 nispetinde hesaplanan 8.518,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafından satılan ön kazanlar ve ekipmanları davacının vaad ettiği nitelikleri taşımadığından “maddi, hukuki veya ekonomik” gizli ayıplı olduğunu, Müvekkili şirket 2015-2016 yıllarında davalı tarafından sağlanan sistem ile faaliyet yürütüldüğünü, imalat yapılmadığını, ancak müvekkili, bu yıllarda istenilen düzeyde üretim yapamadığını, ayrıca birçok defa arızanın meydana geldiğini ve üretimin durma noktasına geldiğini, anılan arızalardan ötürü davacı tarafın personelinin birçok defa servise geldiğini ve otelde konakladıklarını, servise gelen ve konaklayan personel listesinin ve tarihlerinin ekte sunulduğunu,Tüm bu servis hizmetlerine rağmen 3. kazana bağlı bulunan ön ocakta 2016 üçüncü sürgünde ön ocak sistemi, devredeyken patlamanın yaşandığını, bunun sonucunda kazan ve ön ocak sisteminin kullanılmaz hale geldiğini,2017 yılında bu ön ocak davacı … ısı tarafından tamiratı yapıldığını, Davacı tarafından teslim edilen ürün ve ekipmanlar yıl içerisinde 10’dan fazla defa arıza verdiğini,Davacı taraf yapılan görüşmelerde sattığı ürünün gizli ayıplı olduğunu kabul etmesine rağmen bakiye alacak ile ilgili olarak İstanbul …. Müdürlüğü …. E. Sayılı dosya ile icra takibi başlattığını, Davacı tarafından müvekkiline gönderilen ve takibe konu faturaların müvekkilinin ticari defterlerine işlendiğini, ancak bu tarihten sonra ürün ve imalatlarda ayıpların oluştuğunu, davacının vaat ettiği niteliklere aykırı olarak imal edip teslim ettiği ürünlerin kendisinden beklenen faydayı sağlayacak nitelikte olmadığını, Gerek davacı gerek davalı delilleri arasında bilirkişi incelemesi talebinin bulunduğunu, bu sebeple, ürün üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak ürünün ayıplı olup olmadığı hususunun açıkça tespit edilmesi ve sonuca göre bir karar verilmesinin gerektiğini, ayrıca davacı tarafından servis kayıtları celb edilerek servis kayıtlarının tetkiki ile sonuca gidilmesinin gerektiğini, ancak mahkemece somut olay aydınlatılmadan şekli olarak hükmün tesis edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, (YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E: 2010/14990 K: 2010/9564 T: 06.07.2011) İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi “Davanın kabulüne” ilişkin verilen kararının müvekkili lehine kaldırılmasına ve yapılacak yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişki nedeniyle bakiye alacağın tahsili için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davanın kabulü ile davalı yanın İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, davacı tarafından davalıya satılan ve teslim edilenlerde ürünlerde ayıp bulunup bulunmadığı, süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı noktasında toplanmaktadır. Yargıtay 19 HD.’İN 07/11/2018 Tarih ve 2018/1788 Esas, 2018/5562 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere; TTK nun 23/c maddesi hükmüne göre teslim sırasında malın ayıplı olduğu açıkça belli ise alıcı durumu iki iş günü içinde satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değil ise malın tesliminden sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmek ve bunun sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için satıcıya ihbarda bulunmakla yükümlüdür. Somut olayda, davalı icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesinde borca konu ürünlerin ayıplı olduğunu,borcu olmadığına yönelik itiraz etmiş isede davalının cevap dilekçesi ve delil listesi vermediği, mahkemece ön inceleme duruşmasının ara kararı ile, Davalı vekiline icra müdürlüğünde ayıp iddiasında bulunmuş olmakla ve münkir sayıldıkları gözetilerek düzenlemişler ise iade faturası veya reklamasyon faturasını ve ayıp ihbarının yapıldığına ilişkin var ise ihtarnamenin tebliğ şerhli bir örneğini sunmak üzere 2 haftalık süre verilmesine, keza takibe konu edilen faturaların ödendiğine ilişkin belgeler var ise sunmasına, karar verildiği halde davalı tarafça ayıp ihbarında bulunulduğuna veya ödeme yapıldığına dair belge ibraz edilmediği anlaşılmıştır.Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 17/06/2015 tarih ve 2014/20383 Esas, 2015/9007 Karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, somut olayda uyulması gereken TTK. madde 23/1-c maddesine göre açık ayıp halinde alıcının 2 gün içerisinde davalıya ayıp ihbarında bulunduğunu yazılı belge ile kanıtlaması gerekmektedir. Davalı ayıp iddiasını herhangi bir delil ibraz etmediğinden kanıtlayamamıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesi ekinde konaklama ücreti ile ilgili fatura sunmuş ise de davalının İDM.ne delil listesi sunmadığı ve yargılama aşamasında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen bu belge istinaf safhasında sunulduğu için HMK’nın 357/1.maddesi uyarınca inceleme konusu yapılmamıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacı tarafından müvekkiline gönderilen ve takibe konu faturaların müvekkilinin ticari defterlerine işlendiğini, ancak bu tarihten sonra ürün ve imalatlarda ayıpların oluştuğunu, davacının vaat ettiği niteliklere aykırı olarak imal edip teslim ettiği ürünlerin kendisinden beklenen faydayı sağlayacak nitelikte olmadığını belirtmiş isede davalının, TTK 23/1-c gereğince ayıp ihbarını süresinde yapmadığı ve ayıp iddiasını ispatlayamadığı, ödeme yaptığına dairde belge ibraz etmediği görülmekle, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, ispat külfeti kendisinde olan davalının savunmasını usulüne uygun delillerle ispatlayamamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.909,59.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 759,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 2.149,69.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/12/2019 tarihinde HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.