Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1346 E. 2019/1763 K. 11.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1346 Esas
KARAR NO : 2019/1763 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2018
DOSYA NUMARASI : 2014/837 Esas – 2018/173 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 11/12/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin 1976 yılından beri çevre teknolojileri ve endüstriyel uygulamalar ekipman pazarlama ve satış alanında faaliyet gösterdiğini, bu alanda itibarı olan bir şirket olduğunu hatırı sayılır müşteri pörtföyünün bulunduğunu, davalılardan … ile 25 seneyi aşkın bir zamandır karşılıklı bir güvene dayanan distribütörlük ilişkisinin bulunduğunu yani davacı şirketin …’nın ürettiği malları Türkiye’ye tanıttığını burada pazar yarattığını, uzun süren ticari ilişki sonucunda işbu davalı şirket ile Türkiye’de ortak bir şirket kurarak ticari ilişkilerine devam ettiklerini, …’nın 2010 senesi başlarında davacı şirket ile kurmayı düşündükleri ortak projeler birden bire vazgeçtiğini 10/03/2010 tarihinde Türkiye’de davalı şirketi kurduğunu, davacı şirketin bazı çalışanlarının da iş yerinden istifa ederek davalı şirkette çalışmaya başladığını, davacı şirketin gizli bilgilerinin kullanılarak müşterilerinin kendilerine bağlattıklarını ve davacı şirketin ciddi anlamda ciro kaybı oluşmasına sebebiyet verdiklerini belirterek TTK 56-57-58 ve BK ‘nın 48 ve 49 maddeleri nazara alınarak şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL. maddi, 100.000,00 TL. manevi tazminatın haksız fiil tarihinden işlenecek ticari faiz ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, taraflar arasında düzenlenen 04/08/2008 tarihli distribütörlük sözleşmesine istinaden açılan işbu haksız rekabete dayalı tazminat davasını yetkili mahkememi İtalya Mahkemeleri olduğu bu nedenle yetki itirazlarında bulundukları aynı zamanda davalılardan …. şirketi yönünden sözleşmede taraf olmadıkları için husumet itirazlarının bulunduğu esasa ilişkin olarak da davalılardan … davacının ödeme vadelerini keyfi olarak geri çekip borçlu durumda kalmasına sebebiyet vermesi sebebiyle haksız rekabet hukuki durumunun doğurduğu belirtilmiş ise de bu isnadın temelsiz olduğunu, zira … ile davacı arasında ticaret gerçekleştirildiğini, 04/08/2008 tarihli sözleşme uyarınca davalının davacıya sözleşmeye istinaden ürünleri teslim ettiğini ancak teslim edilen ürünlerin bedellerinin davacıdan tahsil edilemediğini, bu nedenle davalının iş bu sözleşmeyi haklı sebebe dayanarak 25/02/2010 tarihinde feshettiğini, davacı hakkında Ümraniye …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile 314.191,43 TL’lik alacak için takip başlatıldığını, iş bu takibe itirazın Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/823 sayılı dosyasında devam ettiğini, aynı zamanda davacı ile ortak bir projenin de söz konusu olmadığını, davacının … olan borcunu ödememesi neticesinde aralarındaki sözleşme feshedildikten sonra davalının …. Şirketini kurduğunu bu nedenle haksız rekabetin varlığının kabul edilemeyeceğinin, davacının iddiasının kabul anlamına gelmemek ile birlikte aynı zamanda davacının grup şirketi olan …. A.Ş’nin iflas ertelemesi sürecine girdiğini ve Kadıköy 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/544 sayılı dosyasıyla iflasın ertelemesi davası açıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 27/02/2018 tarih 2014/837 Esas – 2018/173 Karar sayılı kararında;”…Mahkememizce bilirkişi heyetince düzenlenen rapor incelenmiş, tüm dosya kapsama nazara alınarak iş bu raporun dosyadaki delillere uygunluğu gözetilerek hükme esas alınmasına karar verilmiştir. Her ne kadar yukarıda da belirtmiş olduğu üzere bilirkişi raporunda davacı şirketin zararı belirlenmiş ise de bu noktada önemli olan hususun davacı şirketin iş bu zararının ve kaybının taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye konu ürünlerde ortaya çıkan ciro kaybından kaynaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkememizce belirlenen bilirkişi heyetince davalılardan … şirketinin merkezinin yurtdışı olması nedeniyle iş bu şirketin ticari defter ve kayıtlarının istinade yoluyla incelenebilmesi için davalı vekiline süre verilmiş ancak bu şirketin İtalyadaki ticari merkezinde ticari defter ve kayıtlarının incelenemediği anlaşılmıştır.Haksız rekatebet TTK’nın 54-63 maddelerinde düzenlenmiştir. TTK 55. Maddede haksız rekabet sayılan haller 6 madde halinde belirtilmiştir. Taraflar arasında 04/08/2008 yılında distiribütörlük sözleşmesi imzalamış olup davacı şirketin dava dilekçesinde … firmasının şirketin gizli bilgilerinin kullanılarak ve bu anlamda davacının ciddi anlamda ciro kaybına sebebiyet verecek şekilde zarar oluşmasına davalılarca neden olduğu belirtilerek iş bu dava açılmış ise de yukarıda belirtilen bilirkişi raporları ve dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde ve aynı zamandabilirkişi raporunda da belirtildiği gibi tüm dünyada 2008 yılı itibariyle tüm sektörde etkisini gösteren kürüsel krizden Türkiye’deki davacı şirketin inşaat alanında faaliyet göstermesi nazara alındığında etkilenmiş olabileceği hususu, ve davacı şirketin 2010 yılında 2009 yılı cirosuna göre ortaya çıkan düşüşün davacı tarafça iddia olunduğu gibi davaya konu edilen haksız rekatebetten kaynaklandığı hususu ispatlanamadığından mahkememizce davanın reddine karar vermek gerekmiş…”gerekçesi ile;Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Haksız rekabet iddialarının dosyada mübrez belge ve kayırlarla ispat edildiğini, Davalı eylemlerinin açıkça haksız ve hukuka aykırı olduğunu, haksız rekabet teşkil ettiğini,Bilirkişiler tarafından müvekkili şirket zararının varlığının tespiti ile birlikte zarar miktarının hesaplandığını, Bilirkişi raporunda zarar miktarı ve bu zarar ile taraflar arasındaki sözleşme feshi arasında anlamlı bir ilişkinin bulunduğunun açıkça belirtildiğini,Açık yasa maddelerine rağmen, maddi zarar yoksa haksız rekabet de yoktur sonucuna varan bilirkişi tespitinin hukuka uygun olmadığının açık olduğunu, davacı tarafça kabulünün de asla mümkün olmadığını, ( Yargıtay 11 HD 2003/14157 E. 2004/8512 K. 20/09/2004 T. )Bilirkişi incelemesi için gerekli ticari defter ve belgelerin müvekkili şirket tarafından sunulduğunu, buna rağmen davalı … Türkiye tarafından sadece 2010 ve 2011 yıllarına ilişkin ticari sır olduğu gerekçesiyle sunulmadığını, Müvekkili şirket tarafından tüm delillerin sunulduğunu ve ispat külfetinin yerine getirildiğini, bu nedenle dosyadaki belgeler ışığında müvekkili şirket ve defterleri ğzerinden yapılan inceleme ile hesaplama yapılmasının gerektiğini, ( Yargıtay 11 HD 2013/18216 E. 2014/18514 K. 27/11/2014 T)Müvekkilinin ciro kaybının küresel ve sektörel durgunluktan kaynaklanmadığının bilirkişi tespitleriyle ortaya çıktığını, Kabul anlamına gelmemekle birlikte zarar tam olarak ispat edilemese dahi yasalar gereği makul bir tazminata hükmedilmesi hususunun açıkça belirtildiğini ( TTK m.56/1-e)İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, istinaf incelemesinin sonucunda ilk derece mahkemesinin kaldırılmasına, talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesine, yargılama masrafı ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, haksız rekabetten kaynaklı maddi ve manevi zararın giderilmesine yöneliktir. Uyuşmazlık, davanın reddine yönelik mahkeme kararının yerinde olup olmadığı noktasındadır.Davalı …’ nin sicil kaydına göre 10/03/2010 kurulduğu, dozaj ölçüm ayar ve kontrol malzemeleri ve sınai tesisatın toptan ve perakende ticareti ile iştigal ettiği, ortaklarının … ve … olduğu görülmüştür.Davacı …. LTD ŞT.’nin ise demir, çelik, saç ve bilumum inşaat malzemeleri, dahili ticareti, ithalatı, ihracatı mümessilliği işi ile iştigal ettiği görülmüştür.Davacı ile davalılardan …. arasında 04/08/2008 tarihinde distribütörlük sözleşmesi imzalandığı, davalı …’nin davacının teslim edilen ürün bedellerini ödemediği ve edimini yerine getirmediği iddiasıyla sözleşmeyi 25/02/2010 tarihinde feshettiği, davacı hakkında Ümraniye …. İcra Müdürlüğü’nün… sayılı dosyası ile 314.191,43 TL’lik alacak için takip başlatıldığı, iş bu takibe itiraz üzerine Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/823 sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığı, İstanbul Anadolu 8 ATM.’nin 2013/120 Esas sayılı dosyasında yargılamaya devam edildiği, 13/06/2013 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve kararın Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 20/02/2014 tarih ve 2013/16145 Esas, 2014/3293 Karar sayılı kararıyla onandığı görülmüştür.Haksız rekabete ilişkin düzenlemeler Türk Ticaret Kanunu m. 54 vd. hükümlerinde yer almaktadır. Haksız rekabet teşkil eden haller TTK m. 55 hükmünde örnek mahiyetinde sayılmış olup, bu sayım sınırlı değildir. TTK m. 55/1-(b) kapsamında sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek, özellikle; müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek, (3) işçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek haksız rekabet teşkil eden davranışlardır.Bunun yanı sıra Türk Ticaret Kanunu’nun 55/1-(d) bendi kapsamında; üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendirmek veya başkalarına bildirmek haksız rekabet teşkil eden davranışlar olarak değerlendirilmektedir.Somut olayda, davacı, davacı şirketin bazı çalışanlarının da iş yerinden istifa ederek davalı şirkette çalışmaya başladığını, davacı şirketin gizli bilgilerinin kullanılarak müşterilerinin kendilerine bağlattıklarını ve davacı şirketin ciddi anlamda ciro kaybı oluşmasına sebebiyet verdiklerini belirterek haksız rekabetten kaynaklı maddi ve manevi tazminat davası açılmış isede; dava dilekçesinde belirtilen davacı çalışanları … davacı şirkette hangi tarihte çalışmaya başladıkları,hangi pozisyonlarda çalıştıkları, çalıştıkları süre içinde davacı şirkete ait ticari sırları öğrenip öğrenmedikleri ve davalı …’ nde ne zaman hangi pozisyonda işe başladıklarının ve haksız rekabet teşkil edecek davranışlarının olup olmadığının tespit edilmediği,
İDM bilirkişi heyetinden alınan ek raporda, davalı … şirketinin 2010/2011 yıllarına ait bilançoları ayrıntılı gelir tabloları, kurumlar vergisi beyannameleri, detay mizanlar ve 153 kodlu ticari mal hesaplarının dökümanlarının bilirkişi heyetine ulaştırılmadığının belirtildiği, Bilirkişi heyetince düzenlenen ikinci ek raporda ise, önceki ek raporlarda belirtilen tespitler ile ilgili herhangi bir değişikliğin bulunmadığı, davacı şirketin 2010 yılında 2009 yılı cirosuna göre ortaya çıkan büyük çaplı düşüşün davacı tarafça iddia edilen haksız rekabetten mi yoksa sektör bazında ortaya çıkan genel ekonomik olumsuzluklardan mı kaynaklandığı hususunda sunulan veriler ile sınırlı olarak sayısal yönden anlamlı bir tespit ve değerlendirmeye olanak bulunmadığı belirtilmiştir. Davacının müşteki ve davalı … ile … şüpheli olduğu,Kartal CBS.nin 2010/44257 soruşturma sayılı dosyasından 6762 Sayılı TTK.ya muhalefet suçundan 03/02/2011 tarihinde takipsizlik kararı verildiği, davacı vekili bu karara itiraz edildiğini beyan ettiği halde takipsizlik kararının kesinleşip kesinleşmediğinin ilgili CBS.den sorulmadığı anlaşılmıştır.Ceza hakiminin mahkumiyet kararı ve mahkumiyet hükmünde tespit olunan maddi vakalar hukuk hakimini bağlar. Şu halde ceza soruşturması sonucu verilen takipsizlik kararının kesinleşmesi beklenmeksizin hüküm kurulması yerinde olmamıştır. 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır. Yine davada tarafların iddia ve savunmalarının bir kısmının hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması da istinaf incelemesi yapılmaksızın kararın HMK 353/1-a-6 maddesine göre kararın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için mahkemeye gönderilmesi halleri arasında değerlendirilmelidir. Çünkü istinaf incelemesi için tarafların iddia ve savunmalarının mahkeme tarafından hangi gerekçe ile kabul veya reddedildiğinin belirtilmesi gerekmektedir. İstinaf incelemesi de buna göre yapılacaktır. Mahkemenin bazı talep ve savunmalar konusunda olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapmaması durumunda bu hususların ilk defa istinaf aşamasında değerlendirilmesi söz konusu olacaktır ki bu husus usul kanunumuzca kabul edilen dar istinaf usulüne de aykırıdır.HMK’nın 353/1.a.6. maddesi gereğince, davanın esasını etkileyecek delil niteliğinde bulunan ve yukarıda sözü edilen hususlarda inceleme yapılarak ve ceza soruşturmasının kesinleşmiş şerhli örneklerinin celbi sağlanıp tartışılarak gerektiğinde bilirkişilerden ek rapor alınıp hüküm kurulması gerekirken, bu önemli deliller hiç değerlendirilmeden karar verildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu kabul edilerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/02/2018 tarih ve 2014/837 Esas, 2018/173 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10.TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş – dönüş masrafı 43,30.TL olmak üzere toplam 141,40 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/12/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.