Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1324 E. 2019/1665 K. 27.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1324
KARAR NO : 2019/1665
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2018
DOSYA NUMARASI : 2017/434 Esas – 2018/370 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 27/11/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı/Borçlu … A.ş., müvekkili şirketten Haziran 2015-Nisan 2016 tarihleri arasında detayları faturada belirtilen (oil filter, kit piston, valve exhaust gibi) Jeneratör malzemeleri satın aldığını, söz konusu malzemelerin borçluya teslim edildiğini, bu satışa ilişkin faturalar da borçluya iletildiğini, ancak, yapılan bu satış sonrasında borçlu tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, borcun ödenmemesi üzerine davalı hakkında K.Çekmece …. İcra Müd … E. sayılı dosyasıyla faturaya dayalı olarak 20.241,73 TL asıl alacağın tahsili amacıyla genel haciz yoluyla takip yapıldığını, davalının borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalı borçluya söz konusu faturaların teslim edildiğini, ve ticari defterlerine işlendiğini, (Bu hususun bilirkişi incelemesi ile de netlik kazanacağını), borçlu takibin dayanağı olan faturalara yasal süre içinde itiraz etmemek suretiyle faturaların münderecatını kabul etmiş olduğundan borçlu olmadığını ileri süremeyeceğini, tüm bunlar dışında, Vergi Usul Kanunun 381. No’lu tebliğ gereği, Ağustos 2015 dönemine ilişkin mutabakat metni gönderildiğini, borçlu şirketin o tarihe göre 14.130,00 TL borçlu olduklarını mutabakatı imzalayarak kabul ettiklerini, (EK-1). 2015 Ağustos ayından sonra müvekkil ile borçlu şirket arasında ticari alım-satım ilişkisi devam ettiğini, ve bu borç takip miktarı borç olan 20.241,73 TL’ ye ulaştığını belirterek davalı borçlunun, kötü niyetli olan, itirazının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının delillerini dava dilekçesine eklemediğini, somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmediğini beyanla davanın usulden reddini talep etmiş, davanın esasına ilişkin ise müvekkilinin borçlarını zamanında ödediğini, davacının dava konusu alacakla ilgili faturalarının tamamını dosyaya sunmadığını ve cari hesap ekstresi ile faturalarının ilişkilendiremediğini, faiz miktarının fahiş olduğunu, icra inkar tazminatının talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/04/2018 tarih ve 2017/434 Esas – 2018/370 Karar sayılı kararı ile; ” Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafça davalıya satıp teslim ettiği toplam 7 adet fatura bedelinden dolayı 20.241,73 TL alacaklı olduğu edilmiş, ve davacı defterlerinde bu faturaların kayıtlı olduğu anlaşılmışsa da, dava konusu faturaların içeriğindeki malların davalıya tesliminin de davacı tarafça ispatlanması gerekmektedir. Dosya kapsamında bulunan davalı tarafça da imzalı 14.09.2015 tarihli mutabakat metnine göre davacı tarafından 16.674,53 TL ( KDV hariç 14.130,96 TL) tutarlı faturanın davalıya teslim edildiğinin ispatlanmıştır. fakat, takibe ve davaya konu 6 adette ve toplam 3.567,20 TL tutarlı faturaların ve faturalara konu emtiaların davalıya teslimi hususu davacı tarafça ispatlanamamıştır. Bu nedenle ispatlanan miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen alacak miktarı likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1- Davanın kısmen kabulü ile Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine yapılan icra takibine davalının itirazının 16.674,53 TL yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Asıl alacağın % 20′ sine denk gelen 3.334,90 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davalı/Borçlu … A.Ş., müvekkil şirketten Haziran 2015 – Nisan 2016 tarihleri arasında, detayları faturalarda belirtilen (oil filter, kit piston, valve exhaust gibi) jenaratör malzemeleri satın aldığını, söz konusu malzemelerin, borçluya teslim edildiğini, satışlara ilişkin faturaların borçluya müvekkil şirketçe iletildiğini, davalı şirketin basiretli tacir şeklinde davranmak yükümlülüğünde olup, satışlara ilişkin faturaların borçluya müvekkil şirketçe iletildiğini, Davalı şirketin, basiretli tacir şeklinde davranmak yükümlülüğünde olup, faturalara yasal süre içinde itiraz etmeyerek faturaların münderecatını kabul etmiş olduğundan, borçlu bulunmadığını ileri süremeyeceğini, bu duruma rağmen yapılan satışlar sonrasında borçlu tarafından müvekkil şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, Borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine, Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile faturaya dayalı 20.241,73-TL bedelli asıl alacağın tahsili amacıyla genel haciz yolu ile takip başlatıldığını, davalı tarafça takibe yapılan itiraz sonrası takibin durduğunu, Somut olayda, taraflar arasındaki ticari borç ilişkisinin ispatı için müvekkil firma ticari kayıtları ile davalı yan ticari defter ve kayıtlarına da dayanıldığını, taraf kayıtlarının birlikte incelenmesi halinde, müvekkil tarafından düzenlenen faturaların davalı yanın kayıtlarına işlendiği ve davalı yanın takip miktarı kadar müvekkile borçlu olduğunun net bir şekilde görülebileceğini, ancak davalı tarafın bu durumu bildiğinden ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğinden ticari defter ve kayıtlarını Mahkemeye sunmayarak sonuç elde etme gayreti içerisine girdiğini, Davalı yanın mahkeme ihtarına rağmen defter ve kayıtlarını sunmaması durumu da göz önüne alınarak, bilirkişinin hatalı tespitini hükme esas alan Yerel Mahkemenin, ticari olarak muntazam bir şekilde defter kaydı tutan ve Yerel Mahkeme ara kararını harfiyen yerine getiren ve alacaklı durumda olan müvekkilin alacağına ulaşamaması sonucunu doğurduğunu, bu yaklaşımın borçlu olan şirketlerin, ticari defter ve kayıtlarını Mahkemelere sunmayarak borçtan kurtulma imkanı elde etmelerine yol açacağını, belirtilen nedenlerle HMK 222/5 maddesine göre ticari defter ve kayıtların davalı tarafından sunulmaması sebebiyle,davacı müvekkil şirkete ait kayıtların delil olarak kabulü ile bu verilere göre hüküm oluşturulması gerekirken, hatalı bilirkişi raporu baz alınarak hüküm kurulması nedeniyle, müvekkil aleyhine kurulan hükümlerin bozularak ortadan kaldırılması gerektiğini, Tüm bunlarla birlikte, davalı yanın, faturaları teslim aldıktan sonra herhangi bir itirazda bulunmadığı gibi ne icra takibi aşamasında ne de dava aşamasında fatura içeriğine ya da böyle bir mal veya hizmet almadığına dair itirazda bulunmadığını, davalı yanın beyan ve savunmalarında fatura içeriğine itiraz etmediğini, hatta söz konusu ” borçları günü gününe ödendiğini ” beyan ettiğini, aynı şekilde davalının ödeme yaptığı iddiasında ise yapmış olduğu ödemelere ilişkin dosyaya belge sunmakla yükümlü olduğunu, fakat davalının bu yönde de belge sunmadığını, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas: 2011 / 15-472 Karar: 2011 / 608 Karar Tarihi: 12.10.2011 ) Bununla birlikte BA/BS formunda geçen miktar yönünden 952324 numaralı faturanın kabulü ile diğer 6 faturanın, emtianın teslim edilmediğinden bahisle, kabul edilmemesinin ticari hayatın olağan akışına da aykırı olacağını, fatura içeriklerine bakıldığında da söz konusu mal ve hizmetlerin jeneratör bakımına ilişkin parçalar olduğunun, birbirini tamamladığının görüleceğini, Tüm bu yasal dayanaklar ve Yerleşik Yargıtay İçtihatları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, ticari defterlere itibar etmeyerek, göz ardı ederek salt davalı tarafından müvekkile sunulan BA/BS formuna dayanarak hüküm tesis etmenin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkil tarafından muntazam şekilde tutulan ticari defterlerin, davalı tarafın ticari defterleri sunmaması nedeniyle, kendi lehine delil teşkil etmemesi sonucuna ulaşmanın da usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerleşik Yargıtay kararları ışığında, davalının fatura içeriğini kabul ettiğinin, Mahkeme ara kararı ile ihtar yapılmasına rağmen, defter ve kayıtlarını sunmayarak, müvekkil kayıtlarının içeriğinin müvekkil lehine delil olduğunun kabulü gerektiğini beyanla; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/434 Esas – 2018/370 Karar sayılı 12.04.2018 tarihli ilamının müvekkil aleyhine kurulan hükümlerinin istinaf incelemesi neticesinde bozularak ortadan kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda ” davanın kabulüne “, itirazın iptaline, davalının % 20′ den az olmamak kaydı ile inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari satımdan kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır. Mahkeme davayı kısmen kabul etmiş, davacı istinafa gelmiştir. Kararda, davacının alacağını dayandırdığı faturalardan KDV dahil 16.674,53 TL lik irsaliyeli fatura yönünden BA/BS mutabakat formunun taraflarca imzalandığı, diğer irsaliyeli faturaların ve faturalar konu emtianın davalıya teslim edildiğine dair bir belge bulunmadığı fakat davacının defterlerine göre 20.241,73 TL alacaklı olduğu ifade edilmiştir. Davacı istinafında 5.000,00 TL altında BA/BS formu bildirilmesinin gerekmediğini, davalının faturalara itiraz etmeyerek içeriğini kabul etmiş sayılacağını, davalının inceleme günü defter ve kayıtlarını ibraz etmediğini, dolayısıyla kendi defterlerinin hükme esas alınması gerektiğini öne sürmektedir. Davacının, faturaları defterine kayıtlı olmakla birlikte, kabul edilmeyen bölüme ait faturaların davalıya tebliğ ve faturanın içeriğini oluşturan emtianın davalıya teslim edildiği iddiası davacı tarafça kanıtlanmamıştır. Davalı taraf defterlerini sunmadığı için emtianın tesliminden önce faturaların davalıya tebliğ edilip edilmediği dahi belli değildir. Davacının defterlerinde faturanın kayıtlı olması, bu faturalardan dolayı alacaklı olunduğu anlamına gelmemektedir. Davalının defterlerini sunmamış olmasının yaptırımı davacının defterlerinin her halükarda kabulü anlamına gelmemektedir. HMK 222. maddesinde bir tarafın ticari defterlerini sunmaması durumunda diğer tarafın beyanının kabul edileceğine dair bir düzenleme yoktur. Bu düzenleme HMK 220 de bulunup delil olarak dayanılan belgelerle ilgili olup HMK 222-son maddesinde bir tarafın sadece diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini bildirmesi halinde diğer tarafın defterlerini sunmaması halinde, diğer tarafın iddialarını kanıtlamış sayılacağı düzenlenmiştir. Eldeki davada davacı taraf münhasıran davalı tarafın defterlerine dayanmadığından bu hükmün uygulanması hukuken mümkün değildir. Davacı, mutabakat belgesi bulunmayan faturalar yönünden bu faturaların davalıya tebliğ edildiği ve içeriğinin de teslim edildiği yönünde bir kanıt sunmamış olmasına göre mahkeme kararı yerindedir. Sonuç olarak; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu ve istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince davacı tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/11/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.