Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1316 E. 2019/1732 K. 04.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1316 Esas
KARAR NO : 2019/1732 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 13/04/2017
DOSYA NUMARASI : 2014/1212 Esas 2017/288 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 04/12/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07.01.2014 tarihinde davalılar aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü …E. sayılı dosya İle; şirket kredi kartı+teminat mektubu tazmini+teminat mektubu deposu ve çek deposundan kaynaklanan toplam 414.223.99 TL’lık alacağına, davalılar tarafından icra takibinde yapılan itirazların; borçlulardan …San. ve Tic. A.Ş., … haksız ve dayanaksız itirazlarının iptaline, diğer borçlu … San. ve Tic. A.Ş.’nin itirazının 250.000,00 TL lik kısmının iptaline, davalıların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı …San. ve Tic. A.Ş,, …San. ve Tic. A.Ş., … San. ve Tic. A.Ş ve … vekili 17.04.2014 havale tarihli dava cevap dilekçesinde özetle; hiçbir şekilde iddiaları ve borcu kabul etmemekle birlikte, bir an için borcun mevcudiyeti düşünülse bile, aşağıda açıklanacak esasa ve usule dair nedenlerden ötürü, hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve mesnetsiz davanın reddi gerektiğini, müvekkil kefiller …A.Ş. asıl borçlu yanında kefil olarak gösterilmelerine rağmen, azami kefalet tutarı olarak gösterilen 250.000,00 TL ile sınırlı bir şekilde sorumlu tutulmaları yerine doğrudan toplam 406,906.54 TL tutarındaki asıl borçtan dolayı takibe maruz kaldıklarını, dolayısıyla icra takibine de itiraz ettiklerini, itirazlannda haklı olduklarını, işbu davanın mahiyeti itibariyle davacının kefalet limitini 250.000,00 TL olarak düzeltme beyanının hukuken mümkün olmadığım, zira takibe yapılan itirazın takip tarihi itibariyle haklı olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, Türk Borçlar Kanununa ay kın olarak düzenlenen kefalet akitleri kanundaki emredici hükümler çerçevesinde açıkça geçersiz olup* müvekkil kefilleri bağlamadığını, kefaletin feri niteliği gereğince kefilin sorumluluğunun, asıl borçlunun sorumluluğundan daha ağır olamayacağını, 19.04.2013 tarihli GKS’nİn 200,000- TL bedelle davalı … A.Ş.’ye kullandırılan kredilere istinaden müvekkil … ve … A.Ş.’nın kefaleti ile akdedildiği, işbu sözleşmede asıl borçlu şirketin azami sorumluluğu 200.000,00 TL olarak belirlenmesine rağmen, kefil olarak gösterilen müvekkillerin azami sorumluluğunun 250.000,00 TL olarak gösterildiğini, işbu nedenle sözleşmenin yoklukla malul olduğunu, aynı ihtarname ile, alacağın asıl borçlu ve kefillerden talep edilmesi TBK’nun 590/3, md. yer alan yasal düzenlemeye aykırı olduğundan, kefalet alacağının davalı müvekkiller yönünden henüz istenebilir (muaccel) olmadığını, işbu davada 11.09.2008 tarihli GKS’nin delil olarak gösterilemeyeceğini, zira söz konusu sözleşme ile 6 yıl önce kullandırılan kredi icra takibi öncesi son bulduğunu, kredi hesabının kapatıldığını ve bu kredi hesabına dayalı herhangi bir alacak kaleminin ödeme emrinde gösterilmediğini savunarak; Hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, müvekkil kefilleri asıl borçtan sorumlu tutulacak şekilde kötü niyetle başlatılan icra takibi nedeniyle, müvekkil kefiller lehine %20’den az olmayacak şeklide kötü niyet tazminatına hükmedil meşini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmilini istemiştir.Davalı … ve … vekili 02.05.2014 havale tarihli dava cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça dava dilekçesinde … A,Ş. ile imzalı 3 adet kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığı beyan edilmiş ve akabinde müvekkillerinin 19.04.2013 tarihli sözleşmeye istinaden 250.000.- TL’den sorumlu olduklarından bahisle icra takibi yapıldığının belirtildiğini, öncelikle belirtmek gerekirse, müvekkiller aleyhine yapılan icra takibinde, müvekkillerin hangi sözleşmeden ne kadar sorumlu oldukları hakkında herhangi bir açıklama olmayıp, sadece ödeme emrinin üst kısmına sorumlu olunan miktarın belirtildiğini, yine takip öncesi banka tarafından keşide edilen 11.12.2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarında da kredi kullandırılan sözleşmelerin hangileri olduğunun açıkça bahsedildiğini, nitekim müvekkiller adına bankaya gönderilen 16.12.2013 tarihli … yevmiye nolu ihtarname ile söz konusu kredi sözleşmeleri ve belgelerin bir sureti istenmişse de, bankaca cevap verilmediğini, 11.09.2008 ve 06.03.2013 tarihli sözleşmelerde kefil olunan miktar yazılı olmadığından kefalet sözleşmelerinin geçersiz olduğunu, 19.04.2013 tarihli sözleşmede İse müvekkillerinin imzasının bulunmadığından müvekkillerinin kefil olmasının mümkün olmadığını, sonuç olarak dava konusu olayda yasal şartlar bulunmakta olup, geçerli kefalet sözleşmelerinin olmadığını, açıklanan nedenlerle yersiz davanın reddini talep ettiklerini, öte yandan kabul ve ikrar anlamına gelmemek üzere, dava konusu alacak likit olmadığından ve yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatının şartlarının oluşmadığını, bu talebin de reddini talep ettiklerini, yine davcı tarafın diğer aleyhe beyan ve iddialarını, faiz taleplerini kabul etmediklerini savunarak; Haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, lehlerine tazminata hükmedil meşine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 13/04/2017 tarih 2014/1212 Esas – 2017/288 Karar sayılı kararında;Sözleşmede İstanbul Mahkemeleri yetkili olduğundan yetki itirazlarının reddine karar verilmiştir. Mahkememizce bilirkişi raporu alınması cihetine gidilmiş olup, alınan bilirkişi raporunda özetle; davacı bankanın Topçular Şubesi İle davalı… San. ve Tic, A.Ş, arasında Genel Kredi Sözleşmeleri imzalandığını, 19.04.2013 tarihli sözleşme limiti/sözleşme tutar/kredi tutan 200.000,00 TL olmasına karşın, bu sözleşmede davalı kefillerin sorumlu olduğu kefalet tutan 250.000.-TL olarak gösterildiğini, davalı kefiller ve kredi asıl borçlusunun Sözleşmelerin sadece son sayfasında imzası mevcut olup, tüm sayfalara ayrıca imza alınmadığını, ancak 11.09.2008 tarihli sözleşmenin 51. maddesinde; “Müşteri ve kefiller bu md, ile birlikte (51) maddeden ibaret işbu Genel Kredi Sözleşmesinin bütün maddelerini tek tek okuduklarını, aşağıya atacakları imzalann Sözleşmeyi geçerli kılacağım ve kendileri İçin bağlayıcı olacağını, sözleşmenin her sahifesinın imzalanmasına gerek bulunmadığını, sözleşme maddelerinde belirtilen yükümlülükleri yerine getireceklerini kabul, beyan ve taahhüt ederler” hükmünün taraflarca kabul edildiğini, 06.03.2013 ve 19.04.2013 tarihli sözleşmelerin 10/2, maddesinde “İşbu sözleşme hükümlerinin devamı ve imza bölümlerinin arka sayfada bulunmakta olup ve işbu sözleşmenin devamı sayfalardaki hükümlerle bir bütün teşkil edecektir, ” hükmü, taraflarca kabul edildiğini, davalı … San, ve Tİc, A.Ş. 29.05.2013 tarihli Şirket Kredi Kartı Sözleşmesini de imzalamıştır. Bu sözleşmenin 19. maddesinde, işbu sözleşmenin banka ile akdedilen..,, tarihli genel kredi sözleşmesinin ayrılmaz parçası olduğu kararlaştırıldığını, 06.03.2013 tarihli sözleşmede … kefaleti için eşi E. … muvafakati alındığını, davalı … San. ve Tic. A.Ş. 04.06.2013 tarihli Çek Hesabı Açılış Sözleşmesini de imzaladığını, Davalı … San. ve Tic. A.Ş.ye ;Şirket kredi kartı, teminat mektubu kredisi, çek karnesi verildiğini, davacı bankanın, şirket kredi kartı, teminat mektubu tazmini, teminat mektubu ve çek deposundan kaynaklanan alacaklarının tahsili için, davalılar hakkında icra takibi yaptığını, takip talebinde; … ve… sadece 250.000,00 TL ile sorumlu kefil olduğunu, iade edilmeyen çek yaprağı tutarından yalnızca …San. ve Tic. A.Ş.’nin sorumlu olduğunu belirtildiğini, yapılan incelemede davacı alacağı takip tarihi itibariyle … San, ve Tİc. A.Ş.’nin ; Kredi türü Şirket kredi kartının 37.197,28 TL asıl alacak 697,91 TL faiz 34,86 TL vergi toplamda 37,929,77 TL , Kredi türü Nakde dönüşen Teminat Mektubunun 194.970,99 TL asıl alacak 5.719,41 TL faiz 285.97 TL vergi toplamda 200. 985,37 TL, Kredi türü Nakit kredi alacak toplamının 232.177,27 TL asıl alacak 6.417,02 TL faiz 320,85 TL vergi gideri olarak toplamda 238.915,14 TL, Kredi türü Teminat Mektubu deposu 150.000,00 TL, Kredi türü Çek deposu 23.035,00 TL olduğu, gayri nakdi kredi alacak toplamının 173.035,00 TL ve genel toplamda 411.950,14 TL olduğunu, … ise genel toplam olarak 388.915,14 TL olduğunu, davacı banka icra takibinde … sorumlu olduğu kefalet limitlerini 250.000,00 TL olarak belirtmiş, dava dilekçesinde İse, …San. ve Tic. A,Ş,nin sorumlu olduğu kefalet limitinin icra takibinde sehven belirtilmediği gerekçesiyle 250.000,00 TL olarak düzelttiğini beyan ettiğini, davalıların kefalet limiti 250,000,00 TL olduğu ve çek deposundan sorumlu olmadıkları dikkate alınarak takip tarihi itibariyle sorumlu oldukları borcun 250.000,00 TL olduğunu, banka kayıtlarına göre dava dışı … San, ve Tic. A.Ş asaleten, diğer davalılar da kefaleten borçlu durumda olup, taraflar arasındaki her türlü anlaşmazlık halinde 06.03.2013 ve 19.04.2013 tarihli sözleşmelerin “X-Diğer Hükümleri1 başlıklı 2. delil md, ile 19.12.2008 tarihli sözleşmenin 43.1 Maddesinde, banka defter ve kayıtlan kesin delil kabul edildiğini, davacı banka, asıl alacak tutan için, takip tarihinden itibaren talebi gibi, şirket kredi kartı alacağı için%30.24, teminat mektubu tazmin alacağı için %48, oranında temerrüt faizi isteyebilecekğini, davacı banka ise icra takibinde şirket kredi kartı alacağı için %31.44, nakde dönüşen teminat mektubu alacağı için %48 oranında temerrüt faizi istediği yönünde görüş bildirilmiştir. Davada … A.Ş.’ ile … asıl borçlu …. A.Ş. İle ilgili olara 250.000,00 TL lik kefaletten sorumlu oldukları … ise 500.000,00 TL den sorumlu olduğu, buna göre Yargıtay 19. HD.nin 12/02/2016 tarih 2015/8600-2016/2222 sayılı kararında; kefillerin sorumlu tutulamayacağı, aynı doğrultuda Yargıtay 19. HD.nin14/05/2012 tarih 2011/15661- 2012/7977 sayılı kararında da belirtildiğinden, kefillerin kurumsal kredi kartıyla sorumluluklarının bulunmadığı, sadece kurumsal kredi kartlarından dolayı asıl borçlu ….. A.Ş.’nin uygulanan faiz oranının sözleşme şartlarına uygun olup 37.929,00 TL üzerinden 37.197,00 TL asıl alacak ile ilgili talebin bilirkişi raporuna göre kabulü gerekmiştir. Teminat mektubundan 150.000,00 TL’sinin deposuyla ilgili olarak sadece …. A.Ş. Sorumlu olup, kefiller …. A.Ş. , … teminat mektubunun paraya çevrilmesi ile ilgili 200.985,00 TL sinden sorumlu olduğu, kefillerin sorumlulukları 250.000,00 ‘er TL olduğundan aradaki kalan fark olarak 49.015,00 TL’nin de teminat mektubunun deposu ile ilgili , diğer kefil Ahmet ile ilgili ise , kefalet limiti 500.000,00 TL olduğundan , bilirkişi raporu ve yargıtay kararları ışığında; teminat mektubunun paraya çevrilmesi ve depo edilmesi ile ilgili kısımlarından sorumlu olduğu cihetine gidilmiştir…”gerekçesi ile;1-Davalılardan ….. A.Ş. ile ilgili olarak çek deposu ile ilgili faiz getirmeyen bir hesapta 17.822,00 TL nin depo edilmesine, Bakiye istemin REDDİNE,Davacı lehine icra inkar tazminatı verilmesine yerolmadığına, 2-Yine davalılardan …. A.Ş. İle ilgili davacının yapmış olduğu kredi kartı ile ilgili takipte 37.929,00 TL üzerinden 37.197,00 TL nin %30,24 faizi ile birlikte tahsil edilebilmesi için davalının itirazının iptaline, takibin devamına, Bakiye istemin REDDİNE,3-Diğer davalılarla ilgili açılan bu taleple ilgili REDDİNE,4-7.585 TL %20 icra inkar tazminatının Davalı …. A.Ş.den alınıp davacıya verilmesine,Teminat mektubu ile ilgili bu davalının 200.985,00 TL üzerinden 194.979,00 TL nin talepname koşulları ile tahsil edilebilmesi için davalıdan tahsiline takibin devamına, 150.000,00 TL nin teminat mektubu bedelinin faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesine, 5-Diğer kefiller davalılar…. Şti. , … 200.985,00 TL üzerinden 194.979,00 TL nin nin talepname koşulları ile tahsil edilebilmesi için bu davalıların itirazının iptaline, takibin devamına, 41.015,00 TL nin teminat mektubu bedelinin faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesine, Bakiye istemin REDDİNE,6-Davalı … ile ilgili 200.985,00 TL üzerinden 194.979,00 TL nin nin talepname koşulları ile tahsil edilebilmesi için bu davalının itirazının iptaline, takibin devamına, 150.000,00 TL teminat mektubunun bedelinin faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesine, Bakiye istemin REDDİNE,7-Tüm davalıların teminat mektubunun tanzimi ile ilgili 40.197,00 TL %20 icra inkar tazminatının müştereken davalılardan alınıp davacıya ödenmesine, 8-Davacı vekilinin, davalılarla ilgili kötü niyetli icra takibi yapmadığından lehine icra inkar tazminatı verilmesine yerolmadığına, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili katılma yolu ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Gerekçeli kararın 1. maddesinde yazılı karşılıksız çekler için depo edilmesi gerekecek tutarın bilirkişi raporundaki tespitten farklı olmakla hatalı olduğunu ve taleplerinden daha aza hükmedilmesinin sebebinin de açıklanmadığını,Bilirkişi raporları, Yargıtay kararları ve 5464 sayılı kanunun 43. maddesi doğrultusunda; genel kredi sözleşmesinin eki ve ayrılmaz parçası olan şirket kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanan borçtan, kefillerin de sorumlu tutulmasının gerektiğini, Yerel Mahkeme “Yargıtay 19. HD’nin 2015/8600-2016/2222 ve 2011/15661-2012/7977 sayılı kararları ile şirket kredi kartı alacağından kefillerin sorumlu tutulamayacağına” hükmetmişse de kanunun açık hükmüne rağmen ilgili kararlar ve içeriği yönünden ayrıca inceleme yapılmadan eksik inceleme ile hatalı kararın verildiğini,5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 24. Maddesinin son fıkrasında “Kredi kartı kullanımlarındaki kefalet, Borçlar Kanunu’nda belirtilen adi kefalet hükümlerine tabidir. Asıl borçluya başvurulup borcun tahsili için tüm yollar denenmeden kefilden borcun ifası istenemez” denmesine rağmen aynı kanunun 43. maddesinde “Bu kanunun 24. Maddesi tacirlere verilen kurumsal kredi kartları hakkında uygulanmaz” demekte olduğunu, bu kurumsal kredi kartı sözleşmesi davalı kefillerin müteselsil kefil olarak imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesi’nin eki ve ayrılmaz bir parçasının olduğunu, bu sebeple kefiller limitlerinin dahilinde kredi kartı borcundan da sorumlu olduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesinin kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesinin sonucunda ilk derece mahkemesi kararının bozulması ile reddedilen kısımlar yönünden de davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Katılma yolu ile davalılar … San. Ve Tic A.Ş , …San. Ve Tic. A.Ş ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle, İcra takip tarihi itibariyle “müvekkil kefiller” tarafından yapılan itirazların haklı olduğunu, Türk Borçlar Kanununa aykırı olarak düzenlen kefalet akitleri kanundaki emredici hükümler çerçevesinde açıkça geçersiz olduğunu, müvekkili kefilleri bağlamadığını,Kefaletin fer’i niteliği gereğince kefilin sorumluluğunun asıl borçlunun sorumluluğundan daha ağır olamayacağını, İşbu davada 11.09.2008 tarihli GKS’ nin delil olarak gösterilemeyeceğini,İleri sürerek, Katılma yoluyla istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yapılacak yarılama ile birlikte haksız davanın reddini, her türlü yargılama harç ve giderleriyle avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmilini talep etmiştir.DAİREMİZİN 04/07/2018 tarihli geri çevirme kararı üzerine ilk derece mahkemesince 12/07/2018 tarihli ek kararı ile; HMK.nun 344/1.maddesi gereğince; “Davalılar….SAN.VE TİC.A.Ş, … SAN VE TİC.A.Ş VE … VEKİLİ AV….’ın istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, 3 ADET GKS, Şirket Kredi Kartı üyelik sözleşmesinden kaynaklı nakit ve gayrinakit alacakların tahsili talebiyle yapılan icra takibine borçluların itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Somut uyuşmazlık, icra takip talebindeki alacak talepleri yönünden davacının davalılardan alacaklı olup olmadığı ve mahkemece verilen kararın yerinde olup olmadığı noktasındadır.Davacı vekilinin Gerekçeli kararın 1. maddesinde yazılı karşılıksız çekler için depo edilmesi gerekecek tutarın bilirkişi raporundaki tespitten farklı olmakla hatalı olduğunu ve taleplerinden daha aza hükmedilmesinin sebebinin de açıklanmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde,Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı icra dosyasındaki takip talebinde asıl borçlu … SAN. VE TİC. A.Ş.23 adet çek yaprağından kaynaklı 23.035,00 TL. talep edildiği, mahkemece alınan bilirkişi raporunda 23 adet çek depo bedelinin 23.035,00 TL. olduğunun belirtildiği, mahkemece çek depo talebi yönünden davanın kısmen kabulüne ve 17.822,00 TL. nin faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesine karar verildiği halde gerekçeli kararda bu talep yönünden neden kısmen kabul kararı verildiğinin açıklanmadığı görülmüştür.Anayasa’nın 141/3. maddesi ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmünü içermektedir. HMK’nun 297/c, 27/c maddelerinde ise mahkeme kararlarında her iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucu ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır.Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. Anayasa Mahkemesinin 01/02/2017 tarihli, 2014/12158 başvuru numaralı kararında belirtildiği üzere, gerekçeli karar hakkı, Anayasa’nın 36.maddesi ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkının bir unsurudur.HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesince tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, Bölge Adliye Mahkemesince işin esası incelenmeden, mahkeme kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için, dosyanın kararı veren mahkemeye veya yargı çevresi içindeki başka bir mahkemeye gönderilmesine duruşma yapılmaksızın kesin olarak karar verilir. Somut olayda davacının gösterdiği deliller gerekçeli olarak tartışılmadan, denetime elverişli bir gerekçe oluşturulmadan karar verilmiştir.
Ayrıca davalıların yetki itirazı olmadığı ve duruşma zabıtlarına göre bu yönde verilmiş bir karar olmadığı halde gerekçeli kararda sözleşmede istanbul mahkemeleri yetkili olduğundan yetki itirazlarının reddine karar verildiği belirtilmiş isede bu değerlendirmenin dosya kapsamına uygun olmadığı görülmüştür.Gerekçeli kararda ve hükümde, Kefiller …. A.Ş. , … teminat mektubunun paraya çevrilmesi ile ilgili 200.985,00 TL sinden sorumlu olduğu, kefillerin sorumlulukları 250.000,00 ‘er TL olduğundan aradaki kalan fark olarak 49.015,00 TL’nin de teminat mektubunun deposu yönünde karar verilmiş ise de; icra takip talebinde ve dava dilekçesinde 49.015,00 TL.lik depo talebi olmadığı görülmüştür. İtirazın iptali davası, takibe bağlı bir dava olup takip talebinde paraya çevrilmeyen kısmında deposu yönünde bir talep olmadığı halde mahkemece talepten fazlaya hükmedildiği anlaşılmıştır. Tüm bu değerlendirmeler ışığında, somut uyuşmazlığa ilişkin dosyaya sunulan delillerin değerlendirilmediği, Anayasal ve yasal zorunluluklara rağmen, ret edilen taleplerin reddine dair gerekçelerin karar yerinde gösterilmediği, bilirkişi raporuna atıf yapılmışsa da bilirkişi raporu ile dışında hüküm kurulduğu, kararın bu haliyle HMK’nın 297. maddesindeki zorunlu unsurları içeren bir karar olmadığı kanaatine varıldığından, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, davanın esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 13/04/2017 tarih ve 2014/1212 Esas – 2017/288 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf eden tarafından, istinaf aşamasında sarf edilen istinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10.TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 32,50.TL olmak üzere; toplam 130,60.TL’ nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04/12/2019 tarihinde HMK’nun 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.