Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1307 E. 2019/1664 K. 27.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1307
KARAR NO : 2019/1664
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/150 Esas – 2018/247 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 27/11/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki neticesinde davalının müvekkiline verdiği çekin bankaya ibrazında çek üzerindeki keşideci imzası ile yetkililerin imzasının örtüşmemesinden dolayı çekin müvekkiline iade edilmesi neticesinde kambiyo vasfını yitiren çekin ilamsız icra takibine konulduğunu, yapılan takibe davalının itiraz ederek durdurduğunu belirterek, yapılan itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesini, davalı aleyhine % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığını, bu sebeple de davaya konu çekin müvekkili tarafından keşide edilmediğini, kambiyo vasfına haiz olmayan çek nedeniyle yapılan takibin haksız kötü niyetli ve müvekkilini baskı altına alma amaçlı olduğunu, davacının yine dava dışı … şirketini ve müvekkili şirket gibi çok sayıda firmayı mağdur ettiklerini, bu durumun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/28884 soruşturma dosyası ile şikayette bulunulduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilerek davacı aleyhine % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 30/03/2018 tarih ve 2016/150 Esas – 2018/247 Karar sayılı kararında; Bilirkişinin: ” Firmanın, ibraz edilen belgeleri, incelenen kayıtları, tespitler ve tarafımızca yapılan düzeltmeler de dikkate alındığında; 320 Satıcılar hesabında yer alan …’ ın, 31.12.2015 tarihi itibariyle 242.063,66 TL alacak bakiyesinin olması gerekmektedir. Bakiye, 116.741,33 TL düzeltilmiş açılış bakiyesi ve dönem içi 125.322,33 TL tutarındaki hareketlerden oluşmaktadır. Davalı firmanın 320 Satıcılar hesabındaki alacağına ve …’ ın 30.06.2015 tarihindeki fatura üzerinde gösterilen 125.322,33 TL tutarında daha önce mutabakat sağladığımızı belirtmiştik. Bu mutabakatın doğruluğu düşünüldüğünde; davalı firmanın … dönem içi banka ya da başka yolla yaptığı ödemelerin kayıtlara alınmadığı, Dava konusu çekle ilgili veya dönem içinde düzenlenen herhangi bir çeke ait evrak görülmediği gibi banka kanalıyla yapılan hiçbir harekete rastlanamamıştır. Kayıtsal eksikliğin tespiti için ilgili yıllara ait davalı firmanın çalışmış olduğu banka ekstrelerinin temin edilip, bu ekstrelerdeki hareketler ilgili cari hesap ve verilen çekler yönünden incelenmelidir. Firmanın düzenlemiş olduğu irsaliyeli iade faturalarının; farklı satıcılara kesilmesi, bu durumun sürekliliği, fatura içeriğindeki malzemenin miktarsal büyüklüğüne rağmen aynı günde malın iade edilmesi, teslim alan ve eden bölümlerinin imzasız olması, malın taşınmasına ait nakliye faturaların olmaması ve iş yükü dikkate alınınca, aslında düzenlenen bu faturaların hiç düzenlenmemiş, ve ilgili kanunda belirtilen ‘Sahte Belge”nin kullanılmış olduğu sonucuna vardığı” şeklindeki raporu esas alınarak; Dava konusu olan çekin davalı kayıtlarında yer almadığı, bu hususun davalı iddialarını doğruladığı kanaatine varıldığından davanın reddine dair … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” ” 1-Davanın reddine, 2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı taleplerinin koşullar oluşmadığından reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Bilirkişi raporu içeriğinde yer alan bilgilere göre davalı şirketin irsaliyeli iade faturaları düzenlediği ancak farklı satıcılara kesilmiş olup bu durumun süreklilik arz ettiği, fatura içeriğindeki malzemelerin miktarsal büyüklüğüne rağmen aynı günde malın iade edildiğinin, teslim alan ve teslim eden kısımlarının imzasız bulunduğu, taşımaya ait nakliye firma faturalarının yer almadığı ve düzenlenen bu faturaların gerçekte var olmayan sahte faturalar olduğunun tespit edildiğinin anlaşıldığını, Davalı şirket tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesinde ise şirketin imzalı çeklerinin çalındığı yönünde beyanda bulunulmuş ise de bu hırsızlık olayına ilişkin herhangi bir dosya numarası, çeklerin iptali için girişilmiş bir hukuki prosedürden bahsedilmediğini, bu durumda davalı firmanın dava dışı … ile birlikte müvekkili firmayı dolandırmaya tevessül ettikleri ve çek sebebi ile sebepsiz zenginleşmeden dolayı sorumlu bulunduklarını, Mahkeme kararının gerekçesinde bilirkişi raporunun benimsendiği belirtilmesine rağmen dava konusu çekin davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığından bahisle davanın reddine karar verildiğinin belirtildiğini, bu hali ile mahkeme kararında gerekçe bulunduğundan söz etmenin mümkün olmayacağını, bilirkişi raporunda açıkça sahte faturalar tanzim edildiği ve dava dışı … şirketi ile davalı şirket arasında fiktif işlemlerin mevcudiyetinin tespit edildiği kayıtlandırılmasına rağmen incelemeye yer verilmediğini, davadaki iddiaları değerlendirilmeksizin ticari defterler ile ilgili yasal koşullara da uyulmadan hükme ulaşıldığının görüldüğünü, gerçekten bilirkişi raporunda açıkça kaydedildiği üzere davalı şirketin 2014 ve 2015 yılına ait ticari defterlerinin kapanış tasdiki bulunmadığı tespit edilmesine rağmen bu ticari defterlerdeki kayıtların sahibi lehine delil olarak kabul edilmesinin yasal olmadığını, HMK’ nun 222/2 maddesi hükmüne göre ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğunu, açılış ve kapanış onaylarının yaptırıldığını ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasının şart olduğunu, somut olayda ise mahkemenin itibar ettiği davalı şirketin ticari defter kayıtlarının tasdiksiz bulunduğunu, Mahkemenin, kararını verirken bilirkişi raporunun içerik kısmı ile değil sadece sonuç kısmı ile ilgilendiğini, bilirkişi raporunda davalı şirket ile dava dışı … ünvanlı şirketin arasındaki ticari ilişkide sahtekarlığa yer verildiğinin açıkça tespit edildiğini ve bu hususun; “FİRMANIN DÜZENLEMİŞ OLDUĞU İRSALİYELİ İADE FATURALARININ FARKLI SATICILARA KESİLMESİ, BU DURUMUN SÜREKLİLİĞİ, FATURA İÇERİĞİNDEKİ MALZEMENİN MİKTARSAL BÜYÜKLÜĞÜNE RAĞMEN AYNI GÜNDE MALIN İADE EDİLMESİ, TESLİM ALAN VE EDEN BÖLÜMLERİNİN İMZASIZ BULUNMASI, MALIN TAŞINMASINA AİT NAKLİYE FATURALARININ OLMAMASI DİKKATE ALININCA ASLINDA DÜZENLENEN BU FATURALARIN HİÇ DÜZENLENMEMİŞ VE SAHTE BELGENİN KULLANILMIŞ OLDUĞU SONUCUNA VARILDIĞI” ibareleri ile ifade edildiğini, buna rağmen mahkemece davanın reddine karar verilmesinin yasal olmadığını, Dava konusu çek ile ilgili olarak müvekkil şirketin kayıtlarına da bakılması gerekirken mahkemenin müvekkilinin ticari defterlerini incelemediğini, yargılamada bu yönde bir eksiklik yapıldığını, sonuç itibariyle dava dışı … ve davalı şirketin sahte faturalar ve iade belgeleri düzenleyerek gerçek dışı kayıtlarla ticari hayatını yürüttüğünün ortaya çıktığını, dava konusu çekin özellikle ticari defterlere alınmadığının tespit edilmiş olmasına rağmen kötü niyete itibar edilerek davanın reddine karar verilmesinin yasal olmadığını beyanla; Yerel Mahkeme kararının istinaf kanun yoluna başvuruları kapsamında incelenerek kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava çeke dayalı ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır. Davacı çekin hamili (cirantası), davalı ise çekin keşidecisi konumundadır. Taraflar arasında doğrudan ticari bir ilişki yoktur. Çekin lehdarı .. adında başka firma olup, davacı hamilin çeki ….’dan ciroyla aldığı anlaşılmaktadır. Davacı icra takibine itirazında, çekteki imzanın kendilerine ait olmadığını savunmuştur.Çekin ibrazı üzerine muhatap banka tarafından yazılan açıklamada keşideci imzasının tutmaması nedeniyle ödeme yapılmadığı belirtilmiştir. Mahkeme dava konusu çekin, davalı defterlerinde ….’ a verilen çekler arasında gösterilmemesini esas alarak davayı reddetmiştir. Taraflar arasında temel sözleşmesel bir ilişki olmadığından davacı, davalı keşidecinin sebepsiz zenginleştiğini öne sürerek TTK 732.maddeye dayanarak davalının çekten sorumlu olduğunu öne sürdüğüne göre; uyuşmazlık noktası dava konusu çekteki imzanın davalı keşideciye ait olup olmadığı, çekten dolayı davalı keşidecinin sorumlu olup olmadığı noktalarındadır. 6100 sayılı HMK’nın 209.maddesine göre adi bir senetteki imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. Sahtelik incelemesi de HMK’nın 211.maddesine göre yapılır. Eldeki davada davalı keşideci çekteki imzanın kendisine ait olmadığını savunduğuna göre 6100 sayılı HMK’nın 211 v.d maddelerine göre işlem yapılıp deliller toplanması gerekirken; bunların yapılmaması uyuşmazlığın çözülmesi için gerekli delillerin hiç veya gereği gibi toplanmamış olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak; mahkemenin davanın esasına yönelik delilleri toplamadığı ve değerlendirmediği anlaşılmakla HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 30/03/2018 tarih ve 2016/150 Esas – 2018/247 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10 TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 40,00 TL’olmak üzere toplam 138,10 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4- Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/11/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.