Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1301 E. 2019/1663 K. 27.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1301
KARAR NO : 2019/1663
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 12/04/2018
NUMARASI : 2015/676 Esas – 2018/425 Karar
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 27/11/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından verilen 12/06/2015 tarihli dava dilekçeside, Müvekkilinin Antalya Kemer bölgesinde otelcilik faaliyeti ile iştigal ettiğini, Müvekkili şirketin finansal ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla davalı tarafından matbu şekilde hazırlanmış olan genel kredi sözleşmesi imzalandığını, Müvekkilinin kredi ihtiyacı hasıl olunca gene davalı tarafından matbu şekilde ve sadece müvekkilinin imzalarının alınması yolu ile tanzim edilmiş bulunan değişik tarihli ve tutarlı Genel Kredi Sözleşmeleri tanzim edildiğini, tanzim edilen belgeler ışığında davalı taraf müvekkiline ayrı ayrı 11.600.000 Euro ve 2.400.000 Euro tutarlı iki adet kredi kullandırıldığını, Müvekkilinin kredileri düzenli şekilde ödemeye devam ederken bahsi geçen her iki krediyi de erken ödemek istediğini, davalı banka 11.600.000-Euro tutarındaki kredinin kalan anapara borcu olan 8.800.000-Euro yu ve hiçbir açıklama içermeyen sadece faiz ve eklenti tutarı olarak belirtilen 713.995 Euro bedeli müvekkilinden talep ettiğini, Davalı bankanın, 2.400.000 Euro tutarındaki kredinin kalan anapara borcu olan 2.400.000-Euro yu ve hiçbir açıklama içermeyen sadece faiz ve eklenti tutarı olarak belirtilen 161.028-Euro bedeli müvekkilinden talep ettiğini, Davalı bankanın 2.400.000 Euro luk kredi için erken ödeme esnasında müvekkilinden toplam talep ettiği bedel 2.561.028-Euro ve 231.000- TL KKDF bedeli olduğunu, Söz konusu KKDF (Kaynak kullanımı destekleme fonu bedeli) bedeli de fazla hesaplanarak talep edildiğini, Davalı bankanın ipotekleri kaldırmak ve müvekkilin, kefillerinin mülklerini serbest bırakmak için tahsil ettiği kredi bedelleri haricinde tahsil ettiği, 876.855,33-Euro faiz eklenti, tutarının 72.000-euro (216.979.20- TL olarak 3.0136 kur üzerinden) KKDF bedelinin, 4154-euro (12.549,40-TL olarak 3.0136 kur üzerinden) KKDF erken kapama cezasının hiçbir hukuksal dayanağı olmadığını, davalının toplamda müvekkilinden 953.009,33- Euro erken ödeme komisyonu, faiz, KKDF, KKDF cezası tahsil ettiğini, Banka tarafından erken ödeme cezası/komisyonu ve varsa fahiş faiz ve KKDF bedeli, KKDF cezası, ipotek fek ücreti vs. karşılığı olmayan yada verilmeyen hizmete ilişkin bedellerin tahsil edilmemesi gerektiğini, davalının haksız tahsil ettiği bedellerden şimdilik 450.000-Euro yu (dörtyüzellibin-euro) fiili ödeme günündeki en yüksek döviz kuru karşılığı TL olarak müvekkiline ödenmesine, bahsi geçen bedele 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereği haksız tahsili tarihinden itibaren faiz işletilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; Davacı ile müvekkili Banka arasında 23.12.2010 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve tüm hukuki prosedürlerin işbu sözleşmeye göre düzenlendiğini, ardından 31.12.2012 ve 05.01.2015 tarihlerinde EK-B başlıklı iki adet sözleşme imzalandığını ve 23.12.2010 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’ne ek yapıldığını, Davacının kullanmış olduğu ve dava konu yapmış olduğu krediler yukarıda anılan sözleşme hükümlerine göre tarafların özgür iradelerince oluşturulmuş olduğunu, Tacirler arası imzalanan kredi sözleşmelerinde tarafların sözleşme hükümleri ile bağlı olacağı ve basiretli tacirin sorumlu tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nin 2.09 maddesi uyarınca erken geri ödemenin bankanın onayına tabi olduğunu ve ceza uygulaması ya da farklı fiyatlama yapılabileceğinin kararlaştırıldığını, bu sebeple müvekkil Bankanın erken geri ödeme halinde kredinin erken kapama ücretini tahsil etmesinin sözleşme ile hükme bağlanmış hukuki bir durum olduğunu, ayrıca davacı ile imzalanan ve GKS’ nin eki haline gelen 31.12.2012 ve 05.01.2015 tarihli iki adet Ek-B’lerin 1.6 ve 1.5 Erken Ödeme başlıklı maddelerinde bakiye kredi anaparası üzerinden adatlandırılarak % 2 oranında erken ödeme komisyonunu Bankaya ödeneceğinin kararlaştırılacağını, Genel Kredi Sözleşmeleri ‘ne ek olarak alınan ve kredilerin esaslı unsurlarını belirleyen EK-B sözleşmelerin Müşteriler ile pazarlık edilerek oluşturulduğunu, Her bir kredi ve her müşteri için EK-B’ler farklı düzenlenmekte olduğunu, dolayısıyla EK-B’ler tip bir sözleşme değil, Müşteri ile görüşülerek hazırlanan ve kredilerin şartlarını belirleyen sözleşmeler olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun basiretli tacir yükünü düzenleyen 18/2. Maddesinin “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” Hükmünü amir olduğunu, davacı da sözleşmeyi imzaladığı esnada kanunun kendisine yüklediği basiretli tacir yükü altında dava konusu sözleşme ve eklerini imzalamış olduğunu, dolayısıyla davacının genel işlem koşulu savunmasına sığınmasının, işletmesel büyüklüğünü bir kenara bırakarak basit bir tüketici gibi savunma geliştirmesin mümkün olamayacağını, KREDİNİN ERKEN KAPANMASI SEBEBİYLE BANKANIN ZARARA UĞRADIĞINI, MÜVEKKİLİ BANKANIN UĞRADIĞI ZARARDAN DAHA AZ MİKTARDA ERKEN KAPAMA KOMİSYONU ALDIĞINI, tahsil edilen KKDF ve KKDF cezasının Bankanın gelir kalemi olmayıp, tahsil edilen tutarların Maliye Bakanlığı’na ödenmekte olduğunu, davacının 31.12.2012 tarihli “TAAHHÜTNAME” ile BSMV, KKDF ve her ne nam altında olursa olsun her türlü vergi. fon. faiz ve cezayı ödeyeceğini gayrikabili rücu olarak taahhüt ettiğini, erken kapama ücretinin önceden belirlenmiş sabit bir oran üzerinden alınmasının mümkün olamayacağını, Davacının teamül gereği % 2 oranında erken kapama ücreti alındığı iddiasının gerçek dışı olduğunu belirterek davacı tarafından ikame edilen davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/04/2018 tarih ve 2015/676 Esas – 2018/425 Karar sayılı kararı ile; ” Davacı ile davalı banka arasında, 23/10/2010 tarihli ve 31/12/2012 tarihli iki adet GKS imzalanmış ve davacı bu sözleşmeler kapsamında bankadan kredi kullanmıştır. 23/12/2010 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin 2/09 maddesinde; her hangi bir erken ödeme durumunun bankaya en az 10 gün önceden ve hiçbir tereddüde mahal vermeyecek şekilde bildirilmesi gerektiği, vadeli kredilerin müşteri tarafından erken geri ödenmesine yönelik olarak aksi banka tarafından açık olarak kabul edilmedikçe erken ödeme yapılacak tutarın ödeme gününe kadar işleyecek faiz de katılmak suretili ile bu ödeme ile birlikte yapılması gerektiği 31/12/2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin erken ödemeye ilişkin 1.6 maddesinde borçlunun 10 iş günü öncesi bankaya haber vermek üzere krediyi kısmen veya tamamen erken ödeyebileceği, borçlu tarafından bu madde kapsamında yapılacak erken geri ödemelerin erken ödenen tutar üzerinden o tarihe kadar taahhuk eden etmiş olan faiz, komisyon, vergi, fon, harç ,masraf vs. Tutarlar ile birlikte yapılacağının düzenlendiği, her iki GKS’ nin erken ödeme başlıklı maddelerinde kredinin tamamının veya bir kısmının erken ödenmesi durumunda kredi alanın, kalan kredi tutarı üzerinden yıllık adatlandırılarak %2 oranında erken ödeme komisyonunun bankaya ödeyeceğinin kararlaştırılmış olduğu görülmüştür. Yargıtay 11. HD nin 2016/6532 E 2017/5470 karar sayılı ilamında belirlendiği şekilde; Genel Kredi Sözleşmesinde bankanın erken kapatma durumunda ne miktar üzerinden erken kapatma komisyonu alacağı kararlaştırılmış olduğundan davacının tacir olduğu, GKS de alınan kredinin ticari işletmesi ile ilintili bulunduğu anlaşılmakla davalı bankanın her iki GKSnin erken kapatma komisyonuna ilişkin maddelerinde belirlenen şekilde kalan kredi ana bakiyesi ve vade üzerinden adatlandırılarak yıllık%2 oranında erken ödeme komisyonunu talep edebileceği sonucuna varılmıştır. Davalı bankanın sözleşmede belirlendiği şekilde talep edebileceği erken kapatma komisyonunun ne olduğu 27/01/2017 tarihli 3 kişilik bilirkişi kurul raporunda belirlenmiş olup bu rapora göre; taraflar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmelerinde belirlenen Erken Ödeme Komisyon oranları üzerinden yapılan hesaplama sonucunda; davalı bankanın 11.600.000-Euro olarak kullanılan kredinin kalan 8.800,00-Euro ana para taksitleri için adatlandırılarak %2 erken ödeme komisyon tutarı hesabının 518.927,78-Euro olduğu, 23/10/2010 tarihli 2.400.000-Euro miktarlı kredinin erken ödeme komisyon tutarının 161.313,64-Euro olduğu, davacı bankanın Genel Kredi Sözleşmeleri uyarınca toplam 680.241,42-Euro erken kapatma komisyonu talep edebileceği, davacı bankanın erken kapatma komisyonu olarak 11.600.000-Euro kredi için 544.874,17-Euro, 2.400.000-Euro için 714.253,49-Euro’yu 12/05/2015 tarihinde tahsil ettiği, tahsil etmesi gereken miktarın 11.600.000-Euro’luk kredi için 518.927,00-Euro, 2.400.000-Euro için 161.364,00-Euro olmak üzere toplam 680.241,42-Euro olduğu (714.253,49-Euro-680.241,42-Euro= 34.012,07-Euro)davacıdan fazladan tahsil edilen 34.012,07-Euronun iadesi gerektiği hüküm vermeye elverişli denetime açık 27/01/2017 tarihli bilirkişi raporu ile anlaşıldığından Davanın kısmen kabulüne, 34.012,07- Euronun 12/05/2015 ödeme tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Davanın kısmen kabulüne, 34.012,07- Euronun 12/05/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline, 2-Fazlaya ilişkin istemin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme hükmünün gerekçe ve kısmen red açısından haksız ve hukuka aykırı olup mahkeme hükmünün gerekçesi ve kısmen redde ilişkin kısmının kaldırılarak davanın tamamen kabul edilmesi gerektiğini, Yerel Mahkemenin, davayı tipik bir ticari kredi erken kapama komisyonu iade davası olarak değerlendirdiğini ve davanın netice olarak sözleşme hükmünün uygulanması gerektiğinden bahisle kısmen red kısmen kabulüne karar verdiğini, ancak Bankacılık Yasasına açıkça aykırı olan sözleşme hükmünün uygulanmasının mümkün olmayıp bu hususun bozma sebebi olduğunu, ayrıca yerel mahkemenin kararına dayanak yaptığı Yargıtay kararlarının aksine de bir çok Yargıtay kararı olup, dilekçelerine eklediklerini, Davalının, sözleşme gereği kredinin kalan bakiyesi üzerinden sabit yüzde 2 komisyon alınacağını, ayrıca kalan kredi bakiyesinin faizlendirilmesi neticesi hesap edilecek bedelin de bu sabit % 2 komisyonun yanında ayrıca tahsil edileceğini, yaptığı işlemin doğru ve sözleşmeye uygun olduğunu, bu yönde Yargıtay Kararları bulunduğunu beyan ettiğini, Yerel Mahkemenin de bu beyanlara itibar ederek davayı bu gerekçe ile ret ettiğini, öncelikle kendilerinin iddialarını da destekler birçok Yargıtay kararı bulunduğunu, bunların dosyaya ibraz edildiğini, ekte ayrıca bir kısmının sunulduğunu, somut durumda esas tartışılması gereken hususlardan birisinin davalının, hem sabit erken kapama komisyonu alıp hem de kredi kapanmamış gibi faiz talebinde bulunup bulunamayacağı olduğunu, davalının hem % 2 erken ödeme komisyonu almış hem bunun yanında kalan kredi bakiyesi üzerinden kredi ödendiği halde faiz hesaplayıp hesaplama yöntemi kendinde gizli şekilde faiz aldığını, bu husus ve iddiaların Yerel Mahkemece dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, oysa bankaların çok sıkı kamu denetimine tabi kurumlar olduğu, elde edecekleri gelirlerin de verdikleri bir hizmetin karşılığı olması gerektiğinin izahtan vareste olduğunu, bankaların faiz gelirlerinin ancak verdikleri ve ödemesi süren bir kredi var ise doğacağı, kapatılan ve kendilerine ödenen bir krediden dolayı kredi ödenmemiş gibi faiz talep edemeyeceklerini, somut durumda davalı banka kredi kapatılmış olmasına ve verdiği bir kredi hizmeti olmamasına rağmen müvekkil şirketten erken ödeme komisyonu adı altında fahiş faiz tahsil ettiğini, kredi kapatıldığına göre davalı bankanın verdiği bir hizmet olmadığını, hizmet vermediği döneme ilişkin davalı bankanın hem % 2 erken ödeme komisyonu alıp hem de ayrıca buna ek olarak kredi ilişkisi sürüyor gibi faiz işletip tahsil etmesinin hukuken mümkün olmadığını, davalı bankanın vermediği kredi hizmeti için faiz almasının mümkün olmadığını, 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’ nun 4. maddesinde bankaların bulunabileceği faaliyetlerin zikredilmiş olup bunların içinde herhangi bir hizmet vermeden faiz tahsil edilmesi hususuunun belirtilmemiş olduğunu, davalı bankanın kapatılmış bir kredi için faiz tahsil etmesinin aynı yasanın 75. maddesine de aykırı olduğunu, dolayısıyla öncelikle % 2 sabit erken ödeme komisyonuna ek olarak tahsil edilen faizin açıkça fahiş ve haksız olduğunu, kararın dayandığı yüksek mahkeme kararlarında sabit erken ödeme komisyonlarının öngörüldüğünü, dolayısıyla o kararların somut duruma uygulanmasının mümkün olmadığını, Yargıtay’ ın birçok kararında fahiş erken ödeme komisyonlarının bankalar arası uygulanan ve piyasa koşullarına uygun orana indirilmesini öngördüğünü, Bilirkişilerin, ‘Kredinin tamamının ödenmesi nedeniyle kapama tarihi itibariyle yeniden vade sonuna kadar adatlandırma yapılarak faiz gibi komisyon hesabı yapılmasının yerinde olmadığına’ ilişkin tespitlerinin de iddialarını ispatlar mahiyette olup, sonraki bilirkişi raporlarının da lehe olduğunu, Yerel Mahkemenin raporlara itibar etmeden hüküm kurmasının da bozma nedeni olduğunu, Davalı bankanın vereceği tüm hizmetlere ilişkin tutarları müşterilerine açıkça izah etmesi gerektiği gibi bunları gene ilan etmesi gerektiğini, bu hususun ifa edilmediğini, açıkça tebliğe aykırı davranan davalı bankanın müvekkil şirketten bugünün kuru üzerinden 4.000.000,00 TL’ ye yakın erken ödeme komisyonu tahsil ettiğini, bu hususun Medeni Kanun’ un 2. maddesine aykırı olduğu ortada iken Yerel Mahkeme tarafından davanın büyük bir kısmının haksız gerekçe ile reddedildiğini, davalının kredinin erken kapanması ile zarara uğradığını söylemenin mümkün olmadığını, bu hususta davalının ortaya koyduğu bir delil de bulunmadığını, Yerel Mahkeme hükmünün bozulması gerektiğini beyanla; istinaf taleplerinin kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün kaldırılarak davanın tümden kabulüne ya da yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın yerel mahkemeye iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin davanın reddi yönündeki gerekçesinin hukuka uygun olmakla birlikte hesaplamada hata yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, Tahsil edilmiş erken kapama komisyon oranının sözleşmede belirtilen oranı aşıp aşmadığı yönünden yapılan değerlendirmede ise Yerel Mahkemece yanılgıya düşüldüğünü, bilirkişi raporundaki açık tespitlere rağmen hesaplama hatası yapılarak 34.012,07 Euro’ nun fazla tahsil edildiği ve iadesi gerektiği yönünde hatalı karar verildiğini, Yerel Mahkemece davacıya iadesine karar verilen 34.012.07 Euro’ nun, erken kapama komisyon oranı üzerinden hesaplanmış BSMV bedeli olup, dayanak raporun ilgili bölümünde sözleşme kapsamında tahsil edilebilecek bedel olarak hesaplanan ve 6802 Sayılı Gider Vergileri Kanunu 28. maddesi kapsamında tahakkuk ettirilmiş olan Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi ( BSMV )’ nin davacıya iadesi kararının açıkça kanun ve yasaya aykırı olduğunu, 714.253,49 Euro bedelin içinde BSMV bulunduğunun göz ardı edildiğini, BSMV hariç olarak tahsili kabil olduğu hesaplanan 680.241,42 Euro üzerinden hesaplama yapılması gerekirken BSMV dahil bedel üzerinden belirlenen rakamın BSMV hariç olarak belirlenen rakamdan çıkartılarak 34.012 Euro’ ya ulaşıldığını, açık hesaplama hatası bulunan kısmen kabul kararının bu itibarla da kaldırılması gerektiğini, Yerel Mahkeme kararının dayanağı olan bilirkişi raporunda ve dosyada mübrez tüm bilirkişi raporlarında, iki kredinin erken kapama komisyon oranının sözleşmedeki oranlara göre 680.242,42 Euro olarak tahsil edilebileceğinin izah olunduğunu, Müvekkil banka tarafından tahsil edilmiş komisyon oranının 678.122 Euro olup bu hesaplamaya göre müvekkil bankanın 2.119,42 Euro eksik tahsilat yapmışken 34.012 Euro’ nun iadesine karar verildiğini, Yerel Mahkemenin kararına dayanak raporda yer alan 714.253,49 Euro’ luk bedelin, müvekkil bankanın tahsil ettiği değil, müvekkil bankanın tahsil edebileceği erken komisyon oranı olarak hesaplanmış olup, bu itibarla da yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddi gerektiğini, Gerekçeli kararın dayanağı olan 27.02.2017 tarihli raporun hesaplamada atıfta bulunduğu 08.08.2016 tarihli raporda da müvekkil bankanın tahsil ettiği erken komisyon oranının 678.122 Euro olduğunun açıkça belirtildiğini, Özetle; sözleşmede belirlenen oran kapsamında erken kapama komisyonu tahsilinin mümkün olacağı görüş ve kanaati doğru olmakla birlikte, müvekkil bankanın tahsil ettiği komisyon oranının sözleşme ile kararlaştırılmış oranı aşıp aşmadığı yönünde yapılmış incelemenin Yerel Mahkemece hatalı değerlendirildiğini, raporda yer alan ve müvekkil bankanın tahsil edebileceği bedel olarak hesaplandığını, BSMV dahil 714.253 Euro’ luk komisyon oranının, müvekkil banka tarafından tahsil edilmiş gibi sonuca ulaşıldığını, müvekkil bankanın 678.122 Euro komisyon oranı tahsil ettiği yönündeki tespit ve değerlendirmenin göz ardı edildiğini, ek olarak da BSMV dahil olarak hesaplanan rakamdan BSMV hariç olarak hesaplanmış rakamın çıkarıldığını, bu itibarla raporların değerlendirilmesinde ve hesaplamada fahiş hatalar yapıldığını, usul ve yasaya aykırı denetime elverişsiz ve hükme esas alınamayacak rapora itirazlarını sunmak gereği hasıl olduğunu beyanla; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/676 Esas – 2018/425 Karar sayılı ve 12/04/2018 tarihli kısmen kabul yönündeki kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari kredinin erken kapatılması nedeniyle haksız yere tahsil edildiği öne sürülen tutarın iadesi davasıdır. Mahkeme davayı kısmen kabul etmiş, her iki taraf da istinafa gelmiştir. Davacının istinafı: Davacı, sözleşmede komisyon alınacağı yönündeki hükmün Bankacılık Yasasına aykırı olduğunu, sözleşme hükmünün uygulanamayacağını % 2 komisyon oranının dışında adat faizi hesaplanarak tahsilat yapılmasının fahiş ve haksız olduğunu, taraflar arasındaki ek sözleşmenin 6098 sayılı TBK döneminde yapıldığını bu nedenle genel işlem şartlarının geçersizliğinin değerlendirilmesinin gerektiğini, davalı bankanın TMK 2. maddeye aykırı davrandığını TCMB’ ye bildirilen tebliğe de aykırı davranıldığını öne sürmüştür. Taraflar arasında 23/12/2010 tarihli GKS ile 31/12/2012 ve 05/01/2015 tarihli ek sözleşmeler imzalanmış bu doğrultuda 31/12/2012 tarihinde 11.600.000,00 € ve 05/01/2015 tarihinde 2.400.000,00 € bedelli krediler kullandırılmıştır. Taraflar arasındaki 31/12/2012 tarihle Ek B belgesinde 11.600.000 00 € kredi açısından erken ödeme istendiği takdirde kalan anapara bakiyesi ve vade üzerinden adatlandırılarak % 2 komisyon ödenmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki 05/01/2015 tarihli Ek B belgesinde 2.400.000,00 € kredi açısından erken kapama istendiği takdirde kalan kredi tutarı üzerinde yıllık adatlandırılarak yıllık %2 erken ödeme komisyon ödenmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Davacının kullandığı kredileri kapatmak istemesi üzerin banka tarafından ödenmesi gereken tutarları gösteren 11/05/2015 tarihli bildirim yapıldığı, tahsilatın da bu doğrultuda yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacının 12/05/2015 tarihinde kullandığı kredilerin o tarihteki ana para tutarlarına ek olarak 678.122,00 €, 72.000,00 € ya karşılık gelecek miktarda 216.979,20 TL erken kapama KKDF bedeli, 4.154,30 € ya karşılık gelecek miktarda 12.519,40 TL KKDF ceza tutarı, 400,00 €, açıklanmamış 196.533,33 €, 1.800,00 €, 72.000,00 € tahsilat yapıldığı sunulan dekontlar ve bilirkişi raporundan anlaşılmıştır. İkinci bilirkişi heyeti, davacıdan ana paranın dışında tahsil edilen 1.025.009,63 €’nun tamamının erken kapama komisyonu olmadığını belirterek adat faiziyle % 2 komisyon oranında hesaplama yapıldığında 8.800.000,00 ana para ödemesi yapılan kredi açısından % 5 BSMV dahil 544.874,17 €, (kümülatif olarak %5,90 a karşılık gelen) 2.400.000,00 € ana para ödemesi yapılan kredi açısından % 5 BSMV dahil 169.379,32 € olmak üzere 714.253,49 € (kümülatif olarak % 6,72 ye karşılık gelen) tahsilat yapıldığını ifade etmiştir. Bankalardan ortalama faiz oranları getirtilmiş, 2. Bilirkişi heyeti ortalam %3,74 üzerinden ve % 2 üzerinden ayrı ayrı (adat faizi hesaplamayarak) davalı bankanın alması gereken komisyon tutarını belirlemiştir. Mahkeme, davacıdan tahsil edilmesi gereken miktarı (% 5 BSMV leri çıkartarak) 680.241,42 € olarak kabul etmiş; bu tutarı, % 5 BSMV lerle oluşan tutar 714.253,49 € dan çıkartarak aradaki farkın davacıya iadesine karar vermiştir. Taraflar arasındaki 31/12/2012 ve 05/01/2015 tarihli ek sözleşmeler, müstakil bağımsız sözleşmeler olmayıp, 23/12/2010 tarihli Genel Kredi Sözleşmesiyle bağlantılı, o sözleşmenin parçası mahiyetinde olan tamamlayıcı sözleşmelerdir. Zaten ek sözleşmelerde bu husus da belirtilmiş ve krediler bu doğrultuda tahsis edilmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 19.maddesi (818 sayılı BK 18.) kapsamında yorumu ve tabi olduğu koşullar asıl sözleşmeye bağlı olduğundan, ek sözleşmelerin genel işlem şartlarına, Bankacılık Kanununa ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. Davalı banka açısından kredinin erken kapatılması bir risk olduğuna göre bankanın riskini telafi edebilmek için finans piyasasında cari olan kural ve oranlar dahilinde erken kapama komisyonu alınmasının Bankacılık Kanununa ve dürüstlük kurallarına aykırı bir yönü de bulunmamaktadır. Ek sözleşmelerde kredinin erken ödenmesi durumunda borçlunun kalan kredi kalan anapara bakiyesi ve vade üzerinden adatlandırılarak % 2 oranında erken ödeme komisyonunun bankaya ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda yapılan hesaplamaların taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olduğu, buna yönelik istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Davalının istinafı Davalı, BSMV’ lerin iadesine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu öne sürmektedir. Mahkemenin iadesine karar verdiği tutar davacının ödemesi gereken erken kapama komisyonunun % 5 BSMV’sidir. BSMV mükellefi davacı kredi kullanan-kapatan taraf, davalı banka ise bu vergiyi tahsil edip ilgili vergi dairesine yatırması gereken vergi sorumlusudur. Banka 11/05/2015 tarihli yazısında kredinin erken kapanması halinde alacağı tutarları belirtmiş, davacı da kendisine bildirildiği doğrultuda krediyi erken kapama komisyonu ve ek ödeme tutarlarıyla erken kapatmış bulunmaktadır. Erken kapama komisyonunu ödeyen davacının bu tutarın BSMV’lerini de ödemesi gerektiğinden, bu tutarın davacıya iadesine karar verilmiş olması hukukun yanlış uygulaması kabul edilmiş ve hükmün bu nedenle kaldırılarak düzeltilmesi gerekmiştir.
Sonuç itibariyle; davacı vekilinin istinaf nedenlerinin ilk derece mahkemesi kararında gerekçeleriyle açıklandığı değerlendirildiğinde, davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine; davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca ortadan kaldırılarak davanın reddi yönünde dairemizce hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan KABULÜ ile İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 12/04/2018 tarih ve 2015/676 Esas – 2018/425 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; Davacı yanca davalı aleyhine açılan davanın REDDİNE, İLK DERECE YÖNÜNDEN : 3-Alınması gerekli 44,40 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 23.826,96 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23.782,56 TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde sarfedilen 67,20 TL tebligat ve posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 65.806,75 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Bakiye gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve avansı yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-İstinaf yönünden taraflarca yatırılan 98,10’ar TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 9-İstinaf yönünden davacıdan alınması gereken 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL’ nin mahsubu ile bakiye 8,5 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 10-İstinaf yönünden davalı tarafından yatırılan 1.800,65 TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 11-İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf başvurma harcı ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş-dönüş masrafı 33,83 TL olmak üzere; toplam 131,93 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-Bakiye gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 27/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.