Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1299 E. 2019/1731 K. 04.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1299 Esas
KARAR NO : 2019/1731 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 27/03/2018
DOSYA NUMARASI: 2015/872 Esas 2018/297 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 04/12/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu ….. İcra Müdürlüğünün… E sayılı dosyası ile aleyhine bonoya dayalı olarak takip başlatıldığını, oysa takibe konu bonoların bedellerinin tamamının alacaklıya ödendiğini beyanla menfi tespit isteminde bulunmuştur.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili ile davacı şirket arasında Sancaktepe’de bulunan bir deponun alt katının kiralanması amacıyla aracılık komisyon ücret konusunda 11.12.2014 tarihinde sözleşme yapıldığını, komisyon bedelinin 60.000 TL olduğu ve ücretin 20.000 TL’ sinin peşin ödendiğini, kalan 40.000 TL için 4 adet senet verildiği hususunda uyuşmazlık bulunmadığını, davacının, İstanbul Anadolu 12.İcra Hukuk Mahkemesinin 201/379 E sayılı dosyası ile borca itiraz davası açtığını, ancak davanın reddedildiğini, tazmin edilen ilk senedin ödendiği ve karşılığında senedin iade edildiğini, takibe konulan senetler ile ilgili hiçbir ödemenin yapılmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 27/03/2018 tarih 2015/872 Esas – 2018/297 Karar sayılı kararında;”…Mahkememizce İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra dosyası celp edilmiş; alacaklının … olduğu, borçlunun davacı olduğu, ger biri 10.000,00 TL’lik 3 adet senede dayalı olarak takibin başlatıldığı, davacının takibe yaptığı itirazın İstanbul Anadolu 12. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/379 E -611 Karar sayılı kararı ile “Davacının ödeme iddiasını İİK.68 maddesi kapsamında kanıtlayamadığı” gerekçesi ile reddine karar verildiği görülmüştür. Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi incelemesi ile; taraflar arasında 11/12/2014 tarihli Aracılık Komisyon Sözleşmesi imzalandığı, komisyon tutarının 60.000,00 TL olarak kararlaştırıldığı, tutarın 20.000,00 TL’lik kısmının peşin olarak ödendiği, kalan 40.000,00 TL’lik kısım için 11/12/2014 vadeli 10.000,00 TL, 11/01/2015 vadeli 10.000,00 TL, 11/02/2015 vadeli 10.000,00 TL ve 11/03/2015 vadeli 10.000,00 TL tutarlı olmak üzere toplam 40.000,00 TL tutarında dört adet senedin verildiği, bir nolu senedin ödendiği konusunda taraflar arasında ihtilafın bulunmadığı, davaya konu olan üç adet senede ilişkin herhangi bir ödemeye ilişkin belgenin dosyaya sunulmadığı, taraflar arasındaki davaya konu olmayan üst katın kiralanmasına ilişkin olarak ayrı bir ticari ilişkinin bulunduğu ve bu ilişki kapsamında davacı tarafından dosyaya sunulan tediye makbuzlarına göre davalıya 10.000,00 TL ve 20.000,000 TL tutarında iki ödemenin yapıldığı, tediye makbuzu tarihinin 24/02/2015 tarihi olması ve bu tarihin senet vadeleri ile örtüşmemesi nedeniyle bu ödemenin senetlere ilişkin olduğu konusunda ayrıca bir kayıt da bulunmadığından davacının haksız yöndeki beyanlarına itibar edilmeyerek yapılan ödemelerin bu senetlere ilişkin olmadığının kabulü ile davacının menfi tespit isteminin reddine karar verilmiştir…”gerekçesi ile;Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararının hiçbir hukuki dayanağı olmadığını, hatalı değerlendirme sonucu verildiğini, yerel mahkeme kararında “davaya konu olan üç adet senede ilişkin herhangi bir ödemeye ilişkin belgenin dosyaya sunulmadığını” belirtildiğini, oysa dosyaya üç adet davalı tarafından imzalanan ödeme belgesinin sunulduğunu, bu ödeme makbuzlarının davalı tarafından imzalandığı konusunda bir ihtilafın olmadığını, ancak yerel mahkeme dosyaya sunulan bu ödeme makbuzlarını dava konusu olmayan hayali bir üst kat sözleşmesine karşılık yapıldığını ileri sürerek ödeme makbuzlarını kabul etmediğini,Yerel mahkemenin iddia ettiği gibi söz konusu ödeme makbuzları üst kat kiralaması ile ilgili olmadığını, davalı ile üst kat sözleşmesi diye hiç bir zaman ne yazılı nede sözlü bir sözleşmenin yapılmadığını, üst kat kiralaması diye ileri sürülen konunun tamamen davalının hayal ürünü ve mahkemeyi yanıltmaya yönelik bir uydurmasının olduğunu, davalının iddiası gibi üst katın kiralanması için ayrı, alt katın kiralanması için ayrı bir sözleşmenin yapılmadığını, davalı ile yapılan tek bir komisyonculuk sözleşmesinin mevcut olduğunu, bu sözleşmenin dosyaya sunulan 11.12.2014 tarihli sözleşme başlıklı kiralama komisyon sözleşmesinin olduğunu, bunun dışında davalı ile yapılan başka hiçbir sözleşmenin olmadığını,Bir an için (kabul anlamında olmamak üzere) davalının iddiasının doğru olduğunu varsayarak sözde bir üst kat kiralaması diye bir şey olduğu kabul edilse bile normal şartlarda bir ticari ilişkide vadesi gelen bir borç senedinin ödeneceğini, hiçbir tacir senede bağlanmış bir borcu ödemek yerine senetsiz-sözleşmesiz sözde bir borcu ödemeyeceğini, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ve ticari örf ve adete de uygun olmadığını, bu sebeple yerel mahkemenin ödeme makbuzlarının sözde üst kat kiralaması komisyon bedeli olduğu yönündeki kararı hatalı olup kabulünün mümkün olmadığını, Yerel mahkeme kararında ayrıca sanki tek bir makbuz varmış ve bu makbuzun tarihi de 24.02.2015 tarihiymiş gibi kararda ” tediye makbuzu tarihinin 24/02/2015 tarihi olması ve bu tarihin senet vadeleri ile örtüşmemesi nedeniyle bu ödemenin senetlere ilişkin olduğu konusunda ayrıca bir kayıt da bulunmadığından davacının haksız yöndeki beyanlarına itibar edilmeyerek yapılan ödemelerin bu senetlere ilişkin olmadığının kabulü” şeklinde bir değerlendirme ile hatalı bir karar verdiğini, dosyaya sunulan ödeme makbuzlarından ikisi 24.02.2015 tarihi diğeri ise 09.01.2015 tarihli olduğunu, 24.02.2015 tarihli ödeme makbuzlarını senet tarihleri ile örtüşmediğini ileri süren yerel mahkemenin 09.01.2015 tarihli ödeme makbuzu konusunda ise hiçbir değerlendirmenin yapmadığını, Yerel mahkeme kararında ” davaya konu olan üç adet senede ilişkin herhangi bir ödemeye ilişkin belgenin dosyaya sunulmadığı” şeklindeki değerlendirmesi karşısında ise; imzalı ödeme makbuzları dışında müvekkiline ait ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanıldığını, yapılan bilirkişi incelemesinde de müvekkiline ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğunu ve yasal sürede açılış ve kapanışlarının yapıldığı tespit edildiğini, TTK hükümlerine göre sahibi lehine delil olma vasfına sahip olduğunu,Yine bilirkişi kök raporunda ” davacı defter ve kayıtlarında davalı adına yürütmüş olduğu söz konusu 321.01, 321.02, 321.03, 321.04, borç senetleri hesap kodu ile kayıtlı 30.000 TL hesap alacak bakiyesinin davacı şirket ortakları tarafından davalıya ödendiğinin görüldüğünü, davacı defter kayıtlarında davaya konu edilen 3 adet toplam 30.000 TL tutarlı borç senedinin davalı tarafından davacı aleyhine 16.04.2015 tarihinde başlatılan İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına 20.08.2015 tarihinde tekrardan ödendiğinin görüldüğünü” tespit edildiğini,Ancak sayın mahkeme neden bilirkişi raporlarını kabul etmediğini, müvekkiline ait ticari defter ve kayıtlara neden itibar etmediğine dair bir gerekçenin belirtmediğini, oysa dosyada teknik bir incelemeyi ihtiva eden bilirkişi raporunun mevcut olduğunu, bu raporda ödemelerin senetlere karşılık yapıldığı ve yine aynı senetlere karşılık icra dosyasına tekrardan ödeme yapıldığı açıkça belirtildiğini, mahkemenin neden bu rapora itibar etmediğini gerekçesi ile birlikte açıklamasının gerektiğini, Dolayısıyla davalı ile müvekkili şirket arasında 11.12.2014 tarihli komisyon sözleşmesi dışında başka bir sözleşme veya başka bir ticari ilişki olmadığından davalıya 09.01.2015 tarihinde ve 24.02.2014 tarihinde yapılan toplam üç adet ödemenin senetlere karşılık yapıldığının açık olduğunu, bu nedenle yerel mahkemenin ödemenin sözde üst kat kiralaması ile ilgili olduğu yönündeki kararının hatalı olduğunu, bozularak ortadan kaldırılmasının gerektiğini,Ayrıca müvekkilin ticari defterleri TTK uyarınca usulüne uygun tutulmuş olduğundan sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğunu, dolayısıyla dosyaya sunulan ödeme makbuzları ve bunu teyit eden ticari defter ve kayıtlar davacının kendisinde bulunan senet bedellerini tahsil ettiğini ve sonrasında ödemesini aldığı bu üç adet senedi iade etmeyerek icra kanalı ile tekrar kötüniyetli bir şekilde tahsil ettiğinin açık olduğunu, bu nedenle icra takibine konu edilen senetlerden dolayı müvekkilinin herhangi bir borcunun olmadığını, bu sebeple icra dosyasına fer’ileri ile birlikte ödenen bedelin tamamının istirdadını talep etmiştir.İleri sürerek, istinaf incelemesinin kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, bilirkişi kök raporu ile tespit edildiği üzere, müvekkili davacının, davalıya İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespiti ile bu dosyaya ferileri ile birlikte yapılan tüm ödemenin yasal faizi ile birlikte istirdadına ve ayrıca davalının kötüniyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasındaki takibe dayanak 3 adet bonodan kaynaklı İİK 72 maddesine göre açılan Menfi Tespit ve dava tarihinden sonra icra dairesine yapılan ödeme nedeniyle İstirdat istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosya arasında fotokopisi bulunan taraflar arasında akdedilen 11/12/2014 tarihli simsarlık sözleşmesi uyarınca; ”… Mah., … Cad.,NO:… Sancaktepe/İSTANBUL adresinde bulunan deponun kiralanmasına,” davalı/alacaklının aracılık ettiği, komisyon bedelinin 60.000 TL. olduğu, 20.000 TL.nin sözleşmenin imzalandığı gün ödendiği, geri kalan 40.000 TL. için senet verildiğinin, ilk senedin ödendiği hususu ihtilaflı değildir.Uyuşmazlık, aracılık komisyon bedeli için, davalı/alacaklıya verilen 30.000 TL. Tutarlı 3 adet senedin, ödenip ödenmediği, dosyaya ibraz edilen ödeme belge ve makbuzlarının, davaya konu bonolara ilişkin olup olmadığı noktasındadır.YARGITAY 19 HUKUK DAİRESİ’NİN 2012/2229 ESAS, 2012/7510 KARAR SAYILI İÇTİHADINDA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, davacı, ödeme iddiası ile ilgili olarak dosyaya bir takım ödeme belgeleri ibraz etmiştir. Davalı vekili cevabında, yapılan ödemelerin başka alacaklarına (üst katın kiraya verilmesi ile ilgili) mahsuben yapıldığını savunmuştur.Mahkemece, davaya konu olan üç adet senede ilişkin herhangi bir ödemeye ilişkin belgenin dosyaya sunulmadığı, taraflar arasındaki davaya konu olmayan üst katın kiralanmasına ilişkin olarak ayrı bir ticari ilişkinin bulunduğu kabul edilmiş ise de dosya kapsamında üst katın kiralanması ile ilgili bir sözleşmenin olmadığı görülmüştür. Simsarlık sözleşmesinin geçerliliği bir şekle bağlı değildir; ne var ki TBK. m. 520/3(BK m. 404/3) taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi için bir geçerlilik şekli kabul etmiştir. Buna göre, “taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz”. Simsarlık faaliyeti sonucu kurulacak sözleşme (asıl sözleşme), herhangi bir nitelikte sözleşme olabilir.Mahkemece dosyaya ibraz edilen aracılık sözleşmesi dışında başkaca aracılık sözleşmesi olup olmadığı taraflardan sorularak ve bu konuda delillerini ibraz için taraflara süre verilerek sonucuna göre karar verilmelidir.Davacı vekili, 27/03/2018 tarihli duruşmada;” önceki beyanlarımızı tekrar ederiz. Müvekkilin davalı ile kiralama komisyonculuk sözleşmesi yaptığı, bu kapsamda 60.000,00 TL ‘ye anlaşıldığı, 20.000,00 TL peşinat olarak kararlaştırıldığı, kalan 40.000,00 TL’nin de 4 taksit şeklinde ödenmesi konusunda anlaşıldığı ve senede bağlandığı konusunda ihtilaf yoktur. Bu senetlerin bedellerinin ödendiği konusunda da uyuşmazlık yoktur. Davalı ödemelerden birisini senede karşılık değil, üst katın kiralamasıyla ilgili olduğunu iddia etmiştir. Bu konuda bir sözleşme yoktur. Bilirkişi bu konuda hataya düşmüştür. Makbuzun üzerine davalı tarafından yazılan açıklama müvekkil tarafından kabul edilmemiş olup hemen silinmiştir. Davalı kendi uhdesinde kalan makbuza da aynı açıklamayı sonradan yazmıştır. Bilgisayar çıktısına el yazısı ile eklenen bu açıklamaları kabul etmiyoruz. Davalının eli ürünüdür. Bilirkişi bu hususu gözden kaçırmıştır. Önceki beyanlarımızı tekrarla davamızın kabulüne karar verilsin,” şeklinde beyanda bulunmuştur.YARGITAY 11 HUKUK DAİRESİ’NİN 2011/13240 ESAS, 2012/19900 KARAR SAYILI İÇTİHADINDA DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, davacı vekili, davalı tarafça sunulan makbuzların üzerindeki yazıların sonradan doldurulduğunu ve bu durumu daha sonra fark ettiklerini bildirerek el yazısı ile sonradan yazılan yazıları sildiklerini belirtip hata hükümlerine dayanmış olup, nitekim davacı taraf da eldeki dava ile hatadan döndüğüne ilişkin irade açıklamasında bulunmuştur. Bu itibarla mahkemece, davacı iddiaları kapsamında, taraflar arasında makbuza konu ödemeler dışında başkaca hukuki ilişki olup olmadığı araştırılmadan ve bu konuda taraflara delillerini ibraz için süre verilmeden yukarıda değinilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu nedenle, davacı istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1- a-6 maddesi ile kaldırılmasına yukarıda belirtilen şekilde taraflarca usulüne uygun olarak bildirilmiş olan deliller toplanarak, deliller değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 27/03/2018 tarih ve 2015/872 Esas – 2018/297 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf eden tarafından, istinaf aşamasında sarf edilen istinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10.TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 27,50.TL olmak üzere; toplam: 125,60.TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04/12/2019 tarihinde HMK’nun 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.