Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1297 E. 2019/1623 K. 20.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1297
KARAR NO : 2019/1623
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2018
DOSYA NUMARASI : 2015/1345 Esas – 2018/571 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 20/11/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili nezdinde Abonman Sigorta Sözleşmesine istinaden düzenlenen Nakliyat Sigorta Poliçesi ile sigortalı malların uluslararası karayolundan davalı tarafından taşınması sırasında bir kısmının hasarlandığını ve bu hususun CMR senedine şerh düşüldüğünü, ekspertiz incelemesi sonucu hasardan davalı taşımacının sorumlu olduğunun tespit edildiğini, hasar nedeniyle dava dışı sigortalı … A.Ş.’ye 03/10/2013 tarihinde 10.810,80 USD ödeme yapıldığını, bu ödeme ile müvekkilinin sigortalının haklarına halef olduğunu, 14/12/2012 tarihinde dava dışı sigortalı tarafından ve 23/10/2013 tarihinde müvekkili tarafından davalıya rücu ihtarları gönderilmiş ise de olumlu bir sonuç alınamadığını, ödenen tutarın 5.513,51 USD’sinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı definde bulunduklarını, zira dava konusu malların alıcısına 12/12/2012 tarihinde teslim edildiğini, davalının ise 16/05/2014 tarihinde icra takibi başlattığını, dolayısıyla CMR 32/1 maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, bunun yanında davacı iddia ve taleplerinin haksız olduğunu, zira mallar 12/12/2012 tarihinde teslim edilmiş olmasına rağmen sigorta poliçesinin 13/12/2012 tarihinde düzenlendiğini, davacı tarafça sunulan delillerde ise hasar tarihinin 14/12/2012 olarak belirtildiğini, hasardan sonra düzenlenen poliçeye bağlı olarak yapılan ödemenin lütuf ödemesi olduğunu, kaldı ki hasarlandığı iddia edilen malların müvekkili aracı ile taşınmadığını, dava dışı sigortalının bir zararının olup olmadığının da tespitinin gerektiğini, talep edilen tazminat tutarının da fahiş olduğunu savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/07/2018 tarih ve 2015/1345 Esas – 2018/571 Karar sayılı kararı ile; ” … Somut olayda davalının özen yükümlüğünü ihlalden doğan hareketinin bilerek kötü hareket olarak kabulü mümkün olmadığından 1 yıllık zamanaşımı süresi geçerli olacaktır. Yine teslimde kısmi hasar söz konusu olduğundan zamanaşımı süresinin malın tesliminden itibaren başlayacağı kabul edilmelidir. Olayımızda teslim tarihi net değil ise de davacı lehine 14/12/2012 olduğunun kabulü halinde icra takip tarihi olan 16/05/2014 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğu görülecektir. Ne var ki davacı tarafça gerek dava dışı sigortalı tarafından düzenlenen 14/12/2012 tarihli ve gerekse kendisi tarafından düzenlenen 23/10/2013 tarihli rücu belgeleri sunulmuş ise de bu belgelerin davalıya tebliğine ilişkin belge sunulamamıştır. 14/12/2012 tarihli yazının e-posta ile gönderildiği belirtilmiş, ancak e-posta yazısı davalı tarafça kabul edilmemiş ve yazıyı aldığı belirtilen kişilerin davalı şirket yetkilisi olduklarına dair delil sunulmamıştır. 23/10/2013 tarihli yazının ise hem e-posta ile hem de PTT yoluyla iadeli taahhütlü olarak gönderildiği ileri sürülmüş ise de e-posta yazısı davalı tarafça kabul edilmediğinden ve PTT gönderi belgesinde gönderinin içeriği belirsiz olduğundan tebliğ hususu ispat edilememiştir. Dolayısıyla zamanaşımının durması söz konusu değildir. İcra takibi zamanaşımı süresi dolduktann sonra başlatıldığından zamanaşımının kesilmesi de söz konusu değildir. Dolayısıyla iş bu dava zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel Mahkeme tarafından yapılan yargılama neticesinde, davanın reddine karar verilmiş olup, eksik ve yetersiz inceleme neticesinde verilen bu kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Eksik ve yetersiz inceleme yapılmak ve mevzuat hükümlerini hatalı değerlendirmek suretiyle davanın zamanaşımından reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Kararın bu gerekçe ile istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini, Müvekkil sigorta şirketinin dava dışı sigortalısı … A.Ş. tarafından davalı … firmasına 14.12.2012 tarihli yazı gönderilerek … firmasının sorumluluğu altında gerçekleşen taşıma işlemi sırasında emtianın hasarlandığı ve bu hasardan davalı … firmasının sorumlu tutulacağı hususunun açıkça bildirildiğini, CMR’ nin ilgili maddesi icabı, işbu bildirimin/ yazılı istemin yapıldığı 14.12.2012 tarihi itibari ile zamanaşımı süresinin durduğunun kabul edilmesi gerektiğini, Davalı … firması tarafından bu isteme karşılık 27.02.2014 tarihinde mail yolu ile red yanıtının iletildiğini, hasar talebinin reddedildiğine ilişkin mailin, davalı şirket adına … isimli kişinin e-posta adresinden …com), müvekkil şirket yetkilisine iletildiğini, Emtianın hasarlı olarak teslim edildiği 14.12.2012 tarihinde başlayan 1 yıllık zamanaşımı süresinin CMR Konvansiyonu M.32/2 icabı aynı tarihte (14.12.2012) dava dışı müvekkil şirket sigortalısı … A.Ş. firması tarafından davalı … firmasına gönderilen yazılı istem ile durmuş olup; bu hasar başvurusunun …’ un …@….com uzantılı mail adresinden gönderilen 27.02.2014 tarihli e-posta aracılığı ile vermiş olduğu red cevabına kadar işlemediğini, bu durumda, başvuru ile duran zamanaşımı süresinin, tazminat isteminin reddedildiği 27.02.2014 tarihi itibariyle yeniden işlemeye başladığını, işbu davaya dayanak icra takibinin 16.05.2014 tarihinde başlatıldığı dikkate alındığında, talebin zamanaşımına uğramadığının sabit olduğunu, bahse konu yazışmaların dava dilekçeleri ekinde delil olarak, 05.02.2015 tarihli ve “davalı tarafın zamanaşımı itirazına ve sair hususlara ilişkin beyanımızdır” dilekçelerinin ekinde ibraz edildiğini, tetkik kolaylığı açısından istinaf dilekçeleri ekinde yeniden ibraz ettiklerini, Davalı … firmasının sigortacısı konumunda olan dava dışı …A.Ş. ve müvekkil şirketin ilgili birimi arasında yapılan muhtelif yazışmalardan da, ilgili hasar için müvekkil şirkete ödeme yapılacağı kanaati/ beklentisi oluştuğunu, konu hakkında yapılan yazışmaların da dosyaya sunulduğunu, Mahkemece, sunulan yazışmalarla ilgili müspet ya da menfi bir gerekçe kurmadan davanın zamanaşımından reddine karar verdiğini beyanla; İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 05.07.2018 tarih, 2015/1345 E. – 2018/571 K. sayılı kararının tehir-i icra talepli olarak, kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, abonman sigorta poliçesine bağlı nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı emtianın davalı tarafından uluslararası karayolu ile taşınması esnasında hasarlandığı iddiasıyla sigortacının sigortalısına yaptığı ödemenin taşıyıcıdan rücuan tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır. Mahkeme davanın zamanaşımına uğradığını kabul ederek davayı reddetmiştir. Davalının bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurunun bulunmadığı kabul edilerek CMR 32/1-2.maddesi uyarınca zamanaşımı süresi 1 yıl kabul edilmiş, emtianın teslim tarihi 14/12/2012 olarak kabul edilmiş, sigortalının taşıyıcıya yönelik zarar ihbarını yaptığı öne sürülen 14/12/2012 tarihli e.posta ve davacı sigorta şirketinin taşıyıcıya yönelik 23/10/2013 tarihli ihbar yazısının e.posta ve iadeli taahhütlü olarak davalıya tebliğ edildiğinin kanıtlanamadığı, böylelikle takibin hasar tarihinden itibaren 1 yıl içinde yapılmadığı (takip 16/05/2014 tarihinde yapılmıştır) böylelikle davanın zamanaşımına uğradığı kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde hasar bildiriminin süresinde yapıldığını, fakat davalının 27/02/2014 tarihinde red yanıtı vermesi nedeniyle arada zamanaşımının durduğunu iddia etmiştir. Mahkeme kararında açıklandığı üzere davacı ya da sigortalısının davalı taşıyıcıya yönelik hasar bildirim ve tazmin yazılarının davalıya tebliğ edildiği kanıtlanamadığı için davacının bu istinafı yerinde değildir. Sonuç olarak; davacının istinaf nedenleri, mahkeme kararında ayrıntılı olarak hukuken gerekçelendirildiğinden ve Mahkeme kararında usul ve yasaya aykırı bir durum olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,5 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/11/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.