Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1287 E. 2019/1621 K. 20.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1287
KARAR NO : 2019/1621
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ( Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla )
TARİHİ : 22/05/2018
DOSYA NUMARASI : 2017/434 Esas – 2018/214 Karar
DAVA :İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 20/11/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesin özetle; Müvekkili şirket tarafından … numaralı Nakliyat Emtea Taşıma Sigorta Poliçesi ile sigortalanan …. A.Ş.’ye ait emteaların Türkiye’den Çin’e nakliyesi işinin davalı şirket tarafından üstlenildiğini, taşımaya konu emtianın … gemisine 30/06/2016 tarihli … nolu konişmento tahtında yüklendiğini, emtiaların varış adresine ulaşmasını müteakip yapılan tahliye esnasında emtiaların bir kısmında hasar meydana geldiğinin tespit edildiğini, survey incelemesi yapılarak alıcı firma tarafından taşıyıcıya hasar ihbarında bulunulduğunu, taşıma konusu emtiayı hasarsız olarak teslim almış olduğu sabit olan davalının taşıma sürecinde ve sorumluluğu altında meydana gelen hasardan sorumlu olduğunu, fatura ve yapılan tespitler gereğince 67.144,00 TL toplam zarar olarak tespit edildiğini ve bu miktarın müvekkili şirket tarafından sigortalısına ödendiğini belirterek davalının takibe, borca itirazlarının iptali ile icra takbinin devamını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin merkezi Singapur’da bulunan taşıyan …. LTD’nin Türkiye İstanbul şubesi olduğunu, merkezi Singapur’da olan bulunan taşıyan …. LTD. tarafından düzenlenen dava konusu konişmentoda milletlerarası yetki şartı bulunduğunu, konişmento tahtında taşıyana karşı doğan tüm uyuşmazlıklarda Singapur Mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava konusu taşımaya esas konişmentonun 30/06/2016 tarihinden düzenlendiğini, dava konusu yüklerin 30/06/2016 tarihinde … Limanından gemiye yüklenildiğini, 08/08/2016 tarihinde tahliye limanında tahliye edilerek yük alıcısına teslim edildiğini, usulüne uygun olarak taşıyan veya taşıyanın tahliye limanı acentesine hasar ihbarında bulunduğunu gösteren bir delilin bulunmadığını, meydana gelen hasar ile ilgili taşıyanın Çin’ deki tahliye limanındaki acentesinin ekspertiz incelemesine davet edilmediğini, yükün gemiden tahliyesinin akabinde taşıyanın tahliye limanı acentesi ve ilgili liman yetkilileri tarafından imzalanmış bir hasar tutanağı bulunmadığını belirterek davanın hak düşürücü sürenin sonra ermesinden sonra açılması nedeni ile reddini, davanın milletlerarası yetkisizlik ile reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/05/2018 tarih ve 2017/434 Esas – 2018/214 Karar sayılı kararı ile; ” Dava konusu uyuşmazlıkta geminin yabancı bayraklı ve boşaltma limanının Türkiye dışında olması karşısında yabancılık unsuru bulunmaktadır. MÖHUK 47.madde gereğince yetki anlaşmasının geçerli olması için; uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıması, Türk Mahkemesinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmemiş olması ve uyuşmazlığın borç ilişkisinde doğması gerekir. Yabancı unsur taşıyan uyuşmazlıkların çözümünde yetkili kanununun tayininden önce çözümü gereken sorun açılan davada mahkememizin milletlerarası yetkisinin bulunup bulunmadığı sorunudur. Dava konusu taşımaya konu esas konişmentonun 28.maddesindeki kloz ile dava konusu konişmentoyla alakalı uyuşmazlıkların Singapur Mahkemeleri’ nin yetkili olduğu kararlaştırılmıştır. Taraflar arasındaki bu sözleşme yabancı mahkemeye yetki veren usul hukukuna ait yabancı unsurlu bir sözleşmedir. Mahkememizce belirlenmesi gereken husus taraflar arasındaki yetki anlaşmasının MÖHUK 47. maddedeki geçerlilik şartına uygun olup olmadığı ve bu suretle mahkememizin yetkili olup olmadığı hususudur. Davamızda uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, dava konusunun Türk Mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmiş bir konuya ilişkin olmadığı, uyuşmazlığın borç ilişkisinden doğduğu açık ve nettir. Tüm dosya kapsamına göre dava konusu uyuşmazlığın yabancı unsur taşıması, sigorta şirketinin sigortalının halefi olması nedeniyle şartların onu da bağlayacağı, mahkememizin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmemiş olması, uyuşmazlığın borç ilişkisinden doğması ve konişmentoya yetki ve uygulanacak hukuka ilişkin konulan şartın geçerli ve bağlayıcı olduğu, davacının konişmentonun şartları ile bağlı olduğu … ” gerekçeleri ile; ” Mahkememizin Milletlerarası yetkisi bulunmadığından dava dilekçesinin yetki yönünden REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel Mahkeme tarafından; mahkemenin yetkisizliğine, dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle REDDİNE karar verilmiş olmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Davalı tarafça ileri sürülmüş olan yetki itirazının tamamen haksız ve hukuka aykırı olup dikkate alınmaması gerektiğini, konşimentoda var olduğu iddia edilen yetki şartının geçerli ve kabul edilebilir bir yetki şartı olmadığını, davalı tarafça sunulmuş olan konşimentoda bulunan yetki şartı düzenlenir iken “BELİRLİ OLMA” kuralının ihlal edildiğini, Singapur Mahkemeleri’nin yetkili kılındığının belirtilmesinin ardından taşıyıcıya uygun göreceği başka bir yer mahkemesinde de dava açma hakkı tanınmış olup söz konusu yetki şartının geçerli olduğun söylenemeyeceğini, seçilen mahkemenin belirli olduğunun kabulü için yetkili kılınan mahkemenin ismen zikredilmiş olması gerektiğini, “BELİRLİ OLMA” kriterini taşımayan yetki şartının geçerli kabul edilmesinin de mümkün olmadığını, dolayısı ile davalı tarafça ileri sürülmüş olan milletlerarası yetki itirazının reddi gerektiğini, Konşimentoda var olduğu iddia edilen yetki şartının geçerli ve kabul edilebilir olmadığına ilişkin yukarıda yer alan beyanları saklı kalmak ve hiç bir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydı ile Sayın Mahkeme tarafından geçerli bir yetki şartı bulunduğu sonucuna varılması halinde dahi söz konusu yetki şartının müvekkil şirkete karşı ileri sürülemeyeceğini, öncelikle sigortalı firmaya ait kaşe ve imza taşımadığı gibi dava konusu taşımaya ilişkin olup olmadığı dahi anlaşılamayan bir belgenin delil olarak kabulü ve söz konusu belgeye dayanılarak yetki itirazının dikkate alınmasının mümkün olmadığını, var olduğu iddia edilen yetki şartının geçerli bir yetki şartı olarak kabul edilebilmesi için konşimentonun, ön ve arka yüzü ile bir bütün olarak ve sigortalı firmaya ait kaşe ve imzaya havi şekilde sunulması gerektiğini, herhangi bir konşimentonun arka yüzü olabilecek şekilde sunulmuş olan bir belgeye istinaden yetkisizlik kararı verilmesinin mümkün olmadığını, konşimentonun ön yüzünde de, yetki şartına ilişkin olarak herhangi bir atıfta bulunulmamış olmasının da geçerli bir yetki şartının mevcut olmadığını gösterdiğini, Yine hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydı ile; konşimentoda yetki şartının var olması halinde dahi davalı tarafın yetki itirazının yerinde olmadığını, gerek müvekkil şirketin gerekse davalı acentenin faaliyet adresinin Türkiye’ de olduğunu, dolayısı ile Türk Mahkemeleri’ nin yetkili olup davanın yetkili mahkemede açıldığını, konşimentoda var olduğu iddia edilen yetki şartının hiçbir biçimde Türk Mahkemeleri’ nin yargı hak ve yetkisini ortadan kaldırmayacağını, davalının tüm müşterileri için yaptığı taşımalarda kullandığı konşimentonun özel olarak müvekkil şirket sigortalısı için düzenlenmiş şartları ihtiva etmediğini, matbu olduğunu, bu konuda hukukun genel ilke ve uygulaması haline gelen doktriner görüşlerin mevcut olduğunu, Davalının yetki şartını ileri sürmesinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, dava konusu işin İngiltere Mahkemeleri ile hiçbir bağlantı ve illiyeti bulunmadığını, halin icabına ve işin gereğine aykırı olan yetki şartının, davacı müvekkilin haklarına halef olduğu sigortalısının özgür iradesini yansıtmadığı gibi Türk Mahkemeleri’ nin yetkisini hiçbir biçimde ortadan kaldırmayacağını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 1982/12-524 E., 1984/522 K. sayılı, 09.05.1984 tarihli ilamı ve Yargıtay 11. H.D.’ nin 2015/11534 E., 2016/8512 K. Sayılı, 31.10.2016 Tarih ve 2015/5517 E., 2015/12591 K. Sayılı, 25.11.2015 Tarihli ilamı gereğince de yetki itirazının reddi gerekmekte iken kabulüne karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu öne sürerek İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 22/05/2018 tarih, 2017/434 E., 2018/214 K. sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK 1472.maddesi uyarınca ödendiği öne sürülen hasar bedelinin rücuen tazmini için yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptaline ilişkindir. Mahkeme, MÖHUK 47. maddeye göre dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar vermiştir. Davacı firma ile dava dışı … San İhr. Ve İth. A.Ş arasında nakliyat emtea taşıma sigorta poliçesi bulunmaktadır. Sigortalanan emteanın taşınmasının … LTD firması tarafından gerçekleştirildiği, … A.Ş’nin gönderen olduğu konişmentonun …. LTD firması tarafından düzenlendiği, konişmentonun 28. Maddesinde uygulanacak hukuk ve yetki konusunda düzenleme yapılarak Singapur Mahkemeleri ve Hukukunun- Kanunlarının uygulanacağının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili istinaf dilekçesinde konişmentodaki yetki şartının belirlilik koşulunu taşımadığını, bu yüzden geçerli sayılamayacağını öne sürmüştür. MÖHUK 47. madde hükmüne göre yer itibariyle yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde, taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşmaları mümkündür. Elde ki davada uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, dava konusunun Türk Mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmiş bir konuya ilişkin olmadığı, uyuşmazlığın taşıma ilişkisinden doğduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki yetki şartının HMK’ nın 18/2 maddesi kapsamında ve 5718 MÖHUK’un 47/1.maddesine göre geçerli olduğu, Singapur’un bir ada-şehir devleti olup başkentinin de Singapur olduğu gözetildiğinde yetki şartında ön görülen belirlilik koşulunun gerçekleştiği, taraflar arasındaki konişmentodaki yetki şartının yazılı, açık ve belirli olması nedeniyle geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili konişmentodaki yetki şartının geçerli olabilmesi için konişmentonun tüm sayfalarının sigortalı firma tarafından kaşe ve imzalanması gerektiğini öne sürmektedir. Dava konusu taşımaya ilişkin konişmento, standart tip konişmentolardan olup zaten taşıyan tarafından imzalanmakta ve ilgililere yükü temsil etmek üzere verilmektedir. Bu nedenle konişmentodaki tüm sayfaların taşıtan-yükleten tarafından kaşelenmesi ve imzalanması gerekli değildir. Davacı vekili, takibin ve davanın yetkili yerde yapıldığını davalı acentenin adresinin Türkiye olduğunu, konişmentodaki kloz kabul edilse bile bunun davalının yetkisini ortadan kaldırmadığını öne sürmüştür. Konişmentoda taşıyıcı konumunda olan firma bizzat … LTD firmasıdır. Konişmento bu firmanın Türkiye şubesi tarafından hazırlanmış değildir. Yabancı firmanın Türkiye şubesinin yetki itirazında bulunması iyiniyet kurallarına aykırı değildir. Konişmento şartlarının yazılı ve matbu olarak hazırlanmış olması geçerliliğini etkilememektedir. Esasen deniz ticaretindeki uluslararası taşımaların tamamı standart hükümler taşıyan konişmentolarla yapılmakta olup, davacı sigorta şirketinin sigortalısı da bunu bilerek ürününü taşıtmayı kabul etmiştir. Dava dışı sigortalı bir tacirdir. Taciri bağlayan tüm koşullar ona halef olan davacı sigorta şirketini de bağlar. Sonuç olarak; davacı vekilinin istinaf nedenlerinin mahkeme kararında gerekçeli olarak karşılandığı, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 8,5 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 20/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.