Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1274 E. 2018/1021 K. 25.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1274 Esas
KARAR NO : 2018/1021 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/1060 Esas 2017/369 Karar
TARİH : 10/05/2017
DAVA : Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 25/10/2018
Dairemizden verilen 20/12/2017 tarih ve 2017/662 Esas 2017/842 sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 08/05/2018 tarih ve 2018/1357 Esas 2018/3340 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, dosyanın dairemizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp duruşmalı olarak yapılan incelenmesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, ihyası istenen… Tic. Ltd. Şti.’nin devam eden alacak davası sebebiyle Bakırköy 18. İş Mahkemesi’nce 2014/51 Esas sayılı dosyasında şirketin ihyasının gerektiğini ileri sürerek, taraf teşkilinin sağlanması için şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ticaret sicil müdürlüğü vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin 6762 sayılı TTK m.34 ve Ticaret Sicil Tüzüğü m.28 kapsamında işlem yaptığını, tasfiye süreceinde sorumluluğun tasfiye memurunda olduğunu, müvekkilinin dava açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, müvekkili açısından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 10/05/2017 tarih 2016/1060 Esas 2017/369 sayılı kararında;
“Dava, ticaret sicilinden terkin edilen şirketin tüzel kişiliğinin yeniden ihyasına karar verilmesi istemine ilişkindir.
Dosyanın Bakırköy 6. Asliye ticaret mahkemesince verilen yetkisizlik kararı üzerine süresinde başvuru sonucu geldiği anlaşılmıştır.
Tasfiye Halinde…Limited Şirketi’nin sicil kaydı celp edilmiş, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun … sicil no’sunda kayıtlı Tasfiye Halinde …Limited Şirketi’nin 01/08/2005 tarihinde tasfiyeye karar veriliği, 04/08/2005 tarihinde tasfiyesinin sonlandırılmasına karar verildiği ve 25/12/2006 tarihli sicilden terkin edildiği anlaşılmıştır.
Bakırköy 18 İş mahkemesinin 2014/51 sayılı dosyasından davacıya ihya davası açması için süre verildiği, 09/02/2014 tarihinde açılan sigortalı işçinin iş kazası nedeniyle kurum alacağının tahsili istemine ilişkin ek dava olduğu ve davanın derdest olduğu saptanmıştır.
İddia ve savunma hudutları ve dosya içeriği delil ve belgeler doğrultusunda; tüzel kişiliğin sonra erdirilmesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerektiği, işlemlerin tamamlanmamış bulunması durumunda tüzel kişilik Ticaret Sicilinden silinse bile, sona erdiğinin kabulünün mümkün olmadığı gözetilerek şirketin ihyası talebinin kabulüne, ek tasfiye işlemlerinin yapılması için tasfiye memuru olarak son tasfiye memuru …’ın tasfiye memuru olarak 500,00 TL ücretle atanmasına ve davalı İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu dava açılmasına neden olmadığından yargılama giderlerinin diğer davalıdan alınması..”gerekçesi ile,
Davanın kabulü ile TTK 547/1 maddesine göre İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun …. sicil no.’sunda kayıtlı … LTD. ŞTİ.’nin sicil kaydının davacının Bakırköy 18. İş Mahkemesi’nin 2014/51 sayılı dosyasından olan alacağı ile sınırlı olarak ihyasına ve yeniden sicile tesciline, tasfiye memuru olarak son tasfiye memuru …’ın tasfiye memuru olarak 500,00 TL ücretle atanmasına, kararın tescil ve ilanına karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
Tasfiye memuru olarak atanan kişiye takdir edilen ücretin kaldırılması gerektiğini,
…’ın, şirketin son yetkilisi ve aynı zamanda tasfiye memuru görevlerini üstlendiğini, tasfiye memurunun ihyasına ve yeniden sicile tesciline karar verilen şirketin aynı zamanda ortağı olduğunu,
Bu hususların ilgili kanun maddeleri ve yerleşik Yargıtay içtihatları da göz önünde bulundurulduğunda, tasfiye memuruna takdir edilen ücretin kaldırılması gerektiğini,
İleri sürerek, şirketin son yetkilisi ve aynı zamanda tasfiye memuru olan kişiye yönelik takdir edilen 500.TL ücret yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, tehir-i icra talebinin kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesi ile,
Şirketin ihyasının gerçekleştirilebilmesinin mümkün olmadığını,
Şirket ihyası davasının açılabilmesi için gerçekleşmesi gereken şartlar bulunmadığını, yeniden tescil isteğinde bulunulabilmesi ve ek tasfiye yapılabilmesi, üç ana şartın gerçekleşmesine bağlı olduğunu,
Bunlardan ilkinin menfaat şartı olduğunu, yani yeniden tescil isteği korunmaya değer bir menfaate dayanması gerektiğini, korunmaya değer menfaatin varlığı ise inandırıcı delillerle açıklanmalı ve ispat edilmesi gerektiğini, dava konusu olayda ise işbu menfaat şartının göz ardı edildiği, yalnızca alacak iddiasına dayanarak şirketin ihyasının istendiğini,
Ayrıca yeniden tescil isteği amaca ulaşmada kullanılabilecek tek yol olması gerektiğini, bu nedenle amacın gerçekleştirilmesinin bir başka yolu varsa yeniden tescil isteğinde bulunulamayacağını,
Sicil memurunun şirketi sicilden silme kararına karşı; bir alacağın veya aktifin varlığı kanaat doğuracak bir şekilde belgelendirilerek, silme kararının iptali dava olunması gerektiğini, işbu davanın açılması için yetki veren mahkemede görülen davanın neticesinin muğlak olduğu, alacağın veya herhangi bir aktifin varlığı gözükmediğini,
İş mahkemesinde görülen davanın sonucunun beklenmesi, çıkan sonuca ve alacağın kesinleşme durumuna göre şirketin ihya davası açılması gerektiğini,
Bakırköy 18. İş Mahkemesi 2014/51 E. sayılı davanın reddi sonucuna varıldığında, usul ekonomisine aykırı olarak işbu dava görülmesine gerek olmayan bir davaya dönüşeceğini,
Müvekkilinin tasfiye memuru olduğu … Ltd. Şti.’nin 01/08/2005 tarihinde tasfiyesine başlandığı, tasfiyeye ilişkin 10/12/2006 tarihinde belgeleri teslim ettiği ve 25/12/2006 tarihinde tasfiyenin sonlanmasının sicile tescil edildiği, İstanbul Ticaret Odası tarafından verilen müzekkere yanıtlarında açık şekilde görüldüğünü,
Şirketin ihyasının ise üzerinden uzun yıllar geçtikten sonra, 15/06/2016 tarihinde istenildiğini, yalnızca geçen süreler dikkate alındığında dahi, davacı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın kötüniyetli olduğu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını,
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu geçici 7.maddesinin 15.fıkrasındaki düzenleme göz ardı edilerek davanın kabulüne karar verilmesinin kanuna aykırılık teşkil ettiğini, bu hususta Yargıtay içtihatlarının da bulunduğunu,
Tasfiyenin sonlandırıldığı tarihte, şirket hakkında devam eden herhangi bir dava bulunmadığını,
Şirketin tasfiye işlemlerinin sonlandırılması aşamasında tasfiye memuruna iş kazası davası ile ilgili yapılmış hiçbir tebligat bulunmadığını, şirketin herhangi bir var olan veya ileride doğacak borcu olmaması sebebiyle tasfiye memurluğunca şirketin tasfiyesi sonlandırıldığını, müvekkilinin ileride doğabilecek bu tarzda bir borçtan sorumlu tutulabilmesinin mümkün olmadığını,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 25.11.2015 tarihli 2015/13361 E. ve 2015/12561 K. sayılı ilamından anlaşılacağı üzere ancak ve ancak şirketin tasfiyesi sürecinde açılmış bir dava söz konusu ise şirketin ihyasının istenebileceğini, tasfiye olmuş şirketin daha sonraki yıllarda ihyasının istenmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, davanın reddine, bu kabul görmez ise ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI :
Dairemiz 20/12/2017 tarih 2017/662 Esas 2017/842 sayılı ilk kararında;
“Davalı tasfiye memuru vekilince, tasfiyenin usule uygun yapıldığı, tasfiyenin sonlandırıldığı tarihte şirket hakkında herhangi bir dava bulunmadığı ileri sürülüp istinaf nedeni yapılmıştır. Davacı tarafından açılan dava; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 643.mad.sinin yollamasıyla 547. maddesinde düzenlenen ek tasfiye istemine ilişkindir. Belirtilen yasa maddesinde açıkça düzenlendiği üzere; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak şirketin yeniden tescili talebi ile işbu davanın açılıp görülmesi mümkündür. Somut olayda davacı tarafından davalı aleyhine İş Mahkemesinde açılan davada şirketin temsili ve verilecek kararın infazı yönünden terkin edilmiş şirketin yeniden tescili zorunludur. Davacının açtığı davada yapılacak yargılama sonunda davanının kabulune karar verildiği taktirde tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığından bahsedilemeyecektir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/1277 E.) Bu bağlamda verilen kararın sonucuna göre de yargılama giderinden şirketi temsilen tasfiye memuru sorumlu olacaktır. Bu itibarla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde değildir.
Yine davalı tasfiye memuru vekilince 6102 sy TTK nun geçici 7. Maddesinin 15 fıkrası uyarınca 5 yıllık sürede dava açılmadığından ihyanın mümkün olmadığı istinaf nedeni olarak ileri sürülmüştür. Somut uyuşmazlıkta şirket, TTK nun geçici 7. Maddesi uyarınca değil, tasfiye sonucu terkin olmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde değildir.
Davacı vekilinin istinaf nedeninin incelenmesinde ise; Yargıtay 11.H.D. 2017/1233 E. 2017/2026 K. 10/04/2017 Tarihli emsal karar içeriğindeki tespitler de gözetildiğinde, açılan davanın limited şirketin ihyası davası olup tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğu, mahkemece hükümle tayin edilen tasfiye memurunun şirketin daha önceki tasfiye memuru olduğu da dikkate alındığında atanan tasfiye memuruna ücret takdiri yerinde olmamıştır. Kaldı ki mahkemece tasfiye memuruna takdir edilen ücretten kimin sorumlu olduğu da hükümde belirlenmemiştir…” gerekçesi ile,
Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine,
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/05/2017 tarih 2016/1060 Esas 2017/369 sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca tasfiye memurunun ücretine ilişkin karar yönünden kaldırılmasına, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak,
Davanın kabulü ile; TTK 547/1 maddesine göre İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun … sicil no.’sunda kayıtlı …. LTD. ŞTİ.’nin sicil kaydının davacının Bakırköy 18. İş Mahkemesi’nin 2014/51 sayılı dosyasından olan alacağı ile sınırlı olarak ihyasına ve yeniden sicile tesciline,
Tasfiye memuru olarak son tasfiye memuru …’ın tasfiye memuru olarak atanmasına, kararın tescil ve ilanına, karar verilmiş ve karara karşı davalı tasfiye memuru vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN TEMYİZ SEBEPLERİ:
Davalı tasfiye memuru temyiz dilekçesi ile,
Tasfiyenin sonlandırıldığı tarihte tasfiye memuru sıfatıyla müvekkilinin tüm görevleri yerine getirdiğini,
Şirketin ihyasını gerektirecek koşulların tam manasıyla oluşmadığını,
Yeniden tescil isteğinde bulunulabilmesi ve ek tasfiye yapılabilmesi için şartların gerçekleştiğinden bahsedilemeyeceğini,
Şirketin ihyasının istenebileceği 5 yıllık sürenin geçtiğini,
İleri sürerek, dairemiz kararının temyiz incelemesi sonucu bozulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGITAY BOZMA İLAMI :
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 08/05/2018 tarih 2018/1357 Esas 2018/3340 Karar sayılı ilamında;
“İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak taraflarca yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz istemleri yerinde değildir.
Mahkemece, TTK m. 547 uyarınca sicilden terkin edilen şirketin mevcut dava nedeniyle yeniden ihyasına, şirkete ek tasfiye için tasfiye memuru atanmasına ve tasfiye memuruna ücret takdirine hükmedilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesince verilen hüküm tasfiye memuruna takdir edilen ücret yönünden kaldırılmıştır. Ek tasfiye kararına esas alınan ve davacı kurumun açtığı kurum alacağının tahsiline ilişkin dava 09.02.2014 tarhinde açılmış olup fesih ve terkin kararı ise 01.08.2005 tarihinde verilmiştir. İlk derece mahkemesince bu dava nedeniyle, ek tasfiye için tasfiye memuruna ücret takdiri TTK m. 536 uyarınca yerinde olup, tasfiye memuruna takdir edilen ücretin daha sonra tasfiye masasından istenmek üzere tahsiline karar vermek gerekirken..” gerekçesi ile;
Dairemiz kararının davalı yararına bozulmasına karar verilmiş, dairemizce bozma ilamına uyulmuştur.
DELİLLER :
İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1060 Esas 2017/369 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 08/05/2018 tarih 2018/1357 Esas 2018/3340 Karar sayılı ilamı ve yukarıda yazılı gerekçe ile aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
B-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/05/2017 tarih 2016/1060 Esas 2017/369 sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca tasfiye memurunun ücretine ilişkin karar yönünden KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak,
1-Davanın kabulü ile TTK 547/1 maddesine göre İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun … sicil no.’sunda kayıtlı … TİC. LTD. ŞTİ.’nin sicil kaydının davacının Bakırköy 18. İş Mahkemesi’nin 2014/51 sayılı dosyasından olan alacağı ile sınırlı olarak ihyasına ve yeniden sicile tesciline,
2-Tasfiye memuru olarak son tasfiye memuru …’ın tasfiye memuru olarak atanmasına, kararın tescil ve ilanına,
3-Tasfiye memuruna 500,00.TL ücret takdiri ile takdir edilen ücretin daha sonra tasfiye masasından istenmek üzere tahsiline,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan 35,90.TL harcın davalı tasfiye memurundan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.180,00.TL vekalet ücretinin davalı tasfiye memurundan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 120,80.TL yargılama giderinin davalı tasfiye memurundan alınarak davacıya verilmesine,
7-İstinaf yönünden Harçlar Kanunu gereğince davalı tasfiye memuru tarafından yatırılan 85,70.TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
8-İstinaf yönünden alınması gereken 35,90.TL istinaf karar harcından davalı tasfiye memuru tarafından peşin olarak yatırılan 31,40.TL’nin mahsubu ile bakiye 4,50.TL harcın davalı tasfiye memurundan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
9-İstinaf yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 2. Kısım 2. Bölüm 17/a maddesine göre hesaplanan 1.090,00.TL vekalet ücretinin davalı tasfiye memurundan tahsili ile davacıya ödenmesine,
10-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
Dair olarak, davalı tasfiye memuru vekilinin yüzüne karşı diğer davalı ve davacı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/10/2018

¸