Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1271 E. 2019/1478 K. 23.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1271
KARAR NO : 2019/1478
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2017
DOSYA NUMARASI : 2016/1207 Esas – 2017/863 Karar
DAVA : Zayi Belgesi Verilmesi
KARAR TARİHİ : 23/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi özetle; müvekkilinin muhasebe kayıtlarını 01/12/2016 tarihinde kontrol ederken 2009 yılına ait işletme defterini arşivinde bulamadığını, müvekkilinin Vergi Usul Kanunu açısından defter ibraz zorunluluğu olmasa dahi, ticari olarak TTK ve SGK mevzuatı açısından 2019 yılına kadar defter ibraz zorunluluğu olduğundan bahisle 2009 yılına ait müvekkilin tutmakla ve saklamakla yükümlü olduğu Kadıköy … Noterliği’ nin 12/12/2008 tastik ve … yevmiye numaralı işletme defteri zayi olduğundan zayi belgesi verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 31/10/2017 tarih ve 2016/1207 Esas – 2017/863 Karar sayılı kararı ile;
” Dosyanın yapılan incelemesinde davacının zayi talebinin sel, su baskını, doğal afet gibi nedenlere dayanmadığı gibi yapılan araştırmada böyle bir duruma da rastlanmadığı anlaşılmış olup defter kaybı iddiasının varlığı davanın kabulü için tek başına yeterli delil sayılamayacağından ve davacı yanın en azından davaya konu defterin kendi rızası hilafına kaybolduğunu yaklaşık ispatla ispatlaması gerektiği değerlendirilmekle mahkememizce yeterli inandırıcılığı bulunmayan davanın reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile;
” Davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
Müvekkilinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’ nun 253 ve 254. maddesi gereği tutmak zorunda olduğu ticari defterlerini düzenli olarak tuttuğunu ve tutma mecburiyetinde olduğu defterlerin yılını takip eden takvim yılından başlayarak 5 (Beş) yıl süreyle muhafaza ettiğini, her ne kadar VUK açısından defter tutma süresi takvim yılını takip eden 5 yıl olsa da Türk Ticaret Kanunu ve SGK tarafından yayınlanan 12.05.2010 tarih 27579 sayılı Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğine göre müvekkilinin tutmuş olduğu ticari defterleri 10 yıl saklama yükümlülüğü bulunduğunu, müvekkilinin de belirli aralıklarla muhasebe kayıtlarının kontrolünü yapmakta olduğunu, 2016 yılı sonunda yapılan muhasebe kontrolünde 2009 yılına ait olan defterlerin bulunamadığını, akabinde eski muhasebe kayıtlarını tutan muhasebeci de aranarak titizlikle kayıtların tekrar tekrar gözden geçirildiğini fakat ticari defterlerin bulunamadığını, müvekkilinin 01.12.2016 tarihinde 2009 yılana ait olan defterlerin zayi olduğuna kesin olarak kanaat getirdiğini, akabinde 09.12.2016 tarihinde işbu zayi belgesi istemli davanın açıldığını, Müvekkilinin 2009 yılına ait ticari defter, fatura vs. belgelerinin zayi olduğunu, müvekkilinin 2009 yılına ait tüm defter, fatura vs belgeler zayi olduğundan kendilerine zayi belgesi verilmesinin talep edildiğini, ancak mahkemenin keşif yapmadan, tanık dinlemeden, bilirkişi delillerine dayanmadan hukuka aykırı olarak taleplerini reddettiğini, Müvekkilinin 2009 öncesi ve sonrasına ait tüm defter, fatura vs mevcut olduğunu, son 10 yıl içinde saklanması zorunlu olan ticari defterlerden sadece 1 yıla ait olan ( 2009 ) ticari defterlerin olmamasının müvekkilinin kendi rızası hilafı ile kaybolduğunu kanıtlamaya yeterli olduğunu, ortada herhangi bir sel, su baskını, doğal afet bulunmadığını, ayrıca tanık olduğu bir hırsızlık olayı da mevcut olmadığını, bu nedenle sadece defterler olmadığı için hırsızlık olduğundan bahisle suç duyurusunda bulunmanın da iş ahlakı açısından doğru olmadığını, zira hırsızlık sonucu defterlerin kaybolduğundan emin olamadıklarını, defterlerin ne şekilde olursa olsun ortada olmadığını, çalınmış veya kötü niyetli kişilerin eline geçmiş olabileceğini, bu hususun mahkemede defalarca beyan edilmiş olmasına rağmen inceleme yapılmaksızın ”zayi talebinin sel, su baskını , doğal afet gibi nedenlere dayanmadığı gibi yapılan araştırmada böyle bir durum da rastlanmadığı anlaşılmış olup defter kaybı iddiasının varlığı davanın kabulü için tek başına yeterli delil sayılamayacağı’ gerekçesi ile davalarının reddedildiğini beyanla;
İstinaf taleplerinin kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında talepleri doğrultusunda Kadıköy … Noterliği’ nin 12.02.2008 tasdik ve …yevmiye numaralı işletme defterlerinin zayi olduğuna dair kendilerine zayi belgesi verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava TTK 82/7 ye göre zayi belgesi verilmesine ilişkindir.
Davacı 2009 yılı işletme defterinin 01/12/2016 tarihi itibariye mevcut olmadığını tespit edince bu davayı açtığını öne sürmüştür.
Vergi dairesinden gelen cevabi yazıya göre davacının vergi borcunun bulunduğu, borcu yeniden yapılandırdığı fakat ödeme olmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkeme defter kaybı iddiasının davanın kabulü için yeterli olmadığını belirterek davayı reddetmiştir.
Davacı vekili, keşif yapılmadığını, tanık dinlenmediğini, mahkemenin gerekli incelemeyi yapmadan karar verdiğini öne sürerek kararı istinaf etmektedir.
HMK’nın 194/1. maddesine göre davanın dayanağı olan maddi vakıaları ispata elverişli olarak somutlaştırılmak zorundadır.
Davacı, 2009 yılına ait işletme defterini, 2016 yılında kontrol ederken bulamadığını öne sürmüş buna istinaden dava açmıştır. Defterin nasıl ve ne suretle zayi olduğu hakkında maddi bir vakıa bildirilmemiştir. Mahkemece resen keşif ve bilirkişi incelemesine başvurulabilirse de davanın dayandığı maddi vakıalar ortaya konulmadığına göre mahkemece eksik inceleme yapıldığı yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir.
Bunun dışında davacının defterini kaybettiğini 7 yıl sonra kaybettiğini tespit etmesi, ticari defter ve kayıtlarını muhafaza etmede gerekli dikkat ve özeni göstermediğine işaret etmektedir. Oysa TTK’ nın 18/2.maddesine göre her tacir ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorundadır. Davacının ticari defterini basiretli bir iş adamı gibi muhafaza etmediği ve kaybettiği iddiasında bulunduğu, kendi kusuruyla yol açtığı bu durumun, TTK 82/7 kapsamında rızası hilafına öngörülemeyen bir hal nedeniyle kaybolma anlamına gelmediği, iddia edilen zayinin olduğu yönünde ispata elverişli iddia, bilgi ve belge de bulunmadığı anlaşılmakla, mahkemece verilen karar, dosya içeriğine usul ve yasaya uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince davacı tarafa tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/10/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-ç maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.

.