Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1261 E. 2020/1206 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1261
KARAR NO : 2020/1206
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/374 Esas – 2018/129 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 22/10/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin davalı şirkete farklı tarihlerde toplam18.503,39-TL miktarında temizlik ürünü satıp teslim ettiğini, davalı tarafça sadece 4.384,52-TL ödeme yapıldığını, bunun dışında ödeme yapılmadığını, bakiye 14.118,87-TL’lik alacağın tahsili için İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacı şirkete bir borcunun bulunmadığını, aldığı ürünlerinin bedelini ödediğini, takip talebi ve müvekkili şirkete gönderilen ödeme emrinde bulunması zorunlu unsurlardan olan “alacağın sebebi”nin ve buna ilişkin bilgi ve belgelerin yer almadığını, takip konusu borcun hangi hizmetten kaynaklandığını, bu hizmete dair bir fatura tanzim edilip edilmediğini, eğer bir fatura tanzim edilmiş ise fatura bilgilerini ve faturanın müvekkili şirkete tebliğ edilip edilmediğini açıklamaktan ve varsa bu iddiasını destekler nitelikteki belgeleri dosyaya ve müvekkili şirkete sunmaktan özenle imtina ettiğini, takip öncesinde usulüne uygun temerrüt gerçekleşmediği için faiz talep edilemeyeceğini, takip konusu alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talep edilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/02/2018 tarih ve 2016/374 Esas – 2018/129 Karar sayılı kararı ile; ” Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’ nun 209 ve devamı maddelerine göre satım sözleşmesinden kaynaklanan semen alacağının bakiye kısmının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK 67. Maddesine göre iptali talebidir. Davalı taraf cevap dilekçesinde aradaki ticari ilişkiyi inkar etmemiş, aldığı ürünlerin değerini ödediğini, davacı tarafın sunduğu mal veya hizmetten dolayı herhangi bir belge dosyaya sunmadığını savunmuş ise de davalı taraf, davacı tarafın dava dilekçesine ekli olarak baştan beri dosyaya sunduğu irsaliyeli faturalara karşı ödeme yaptığına dair senet mahiyetinde bir belge sunamamıştır. Bunun yanında mahkememizce bilirkişi … marifetiyle aldırılan bilirkişi raporuna göre davacının ticari defterlerini usulüne uygun tutulduğunu ve dava konusu miktar olan 14.118,87-TL alacaklı bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı vekili her ne kadar son celse ve ondan önce bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde irsaliyeli faturalar altındaki imzası bulunan kişilerin müvekkili şirket çalışanı olmadığı yönünde yeni savunma ileri sürerek Sosyal Güvenlik Kurumu’na müzekkere yazılmasını talep etmiş ise de davalının daha önce bu yönde savunma ileri sürmemesi ve davacı tarafın bu yeni savunmaya muvafakat etmemesi sebebiyle bu talebi reddedilmiş, dosyaya sunulan teslim irsaliyeler ve borcun varlığını defter kayıtlarında tespit eden bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davalı taraf her ne kadar temerrütün gerçekleşmediğini ileri sürmüş ise de; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’ nun 90 ve 97. maddesine göre aksi kararlaştırılmadığı sürece taraflar edimlerini aynı anda ifa ederler. Bu sebeple davacı malları davalıya teslim etmekle artık alacağı doğmuş, muaccel hale gelmiş demektir. Bu bağlamda TBK 117/2. maddesine göre davalının temerrüte düştüğünün kabulü gerekir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın KABULÜNE, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … E sayılı takibine vaki borçlu davalı itirazının iptali ile takibin aynen devamına, Alacağın % 20′ si olan 2.823,77-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davanın itirazın iptali davası olup, icra takibinde belirtilmeyen bir faturanın teslimine dayalı alacak iddiasının ispata muhtaç olduğunu, müvekkili şirket defter kayıtlarına göre, davacıya herhangi bir borç bulunmadığını, Davacı tarafça, fatura içeriklerinde belirtilen hizmetin sağladığının ispat edilmesi gerektiğini, ilamsız takipte belirtilmeyen ancak dava konusu gibi gösterilmeye çalışılan fatura içeriğindeki malın teslim edildiğinin kesinlik kazanmadığını, davacı tarafın söz konusu hizmeti yalnızca kendi defter ve kayıtları ile ispat edebildiğini, ancak irsaliye üzerindeki imzaların kime ait olduğunun araştırılmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkide bahse konu 14.118,87 TL bedelli faturanın ticari temaüllere göre tebliğ edilmediğini, faturalar üzerindeki imzanın müvekkil şirket yetkilisine ait olmadığının çıplak gözle belli olduğu gibi çalışana teslim yapılmışsa bu teslimin kime yapıldığının anlaşılamadığını, İrsaliyelerdeki ürünlerin müvekkil şirkete teslim edildiğinin her bir irsaliye için ayrı ayrı ispatı gerektiğini, Bilirkişi raporunda fatura/irsaliye üzerindeki isim ve imzaların kime ait olduğu, şirket çalışanı olup olmadıkları araştırılmaksızın müvekkil şirketin borçlu duruma düşürüldüğünü, bununla birlikte eksikliklerle dolu bilirkişi raporuna itirazlarının Yerel Mahkeme tarafından kabul görmeksizin davanın kabulüne karar verildiğini, Yerel Mahkemece, savunmanın genişletildiğinden bahisle gerekli araştırmanın yapılmasına dair taleplerinin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, fatura altındaki imzası bulunan kişilerin müvekkil şirket çalışanı olmadığı yönünde yeni savunma ileri sürdüklerinden bahisle SGK’ya müzekkere yazılması taleplerinin davacının muvafakat vermemesi sebebi ile reddedildiğini,Davacı tarafça başlatılan ilamsız icra takibinde alacağın dayanağı belirtilmekten imtina edildiğini, müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını, fatura tebliğ edilip edilmediği hususunun araştırılmasının cevap dilekçeleri ile talep edildiğini, Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak, faturalar altında imzası bulunanların müvekkili şirket çalışanı olup olmadıklarının SGK ya müzekkere yazılarak öğrenilmesine karar verilmesini istediklerini, irsaliyelerdeki isimlerin veya kim tarafından atıldığı belli olmayan imzaların alacağın varlığını ispatlamadığını,Usulüne uygun olmayacak şekilde tutulan defterlerin davacı lehine delil teşkil edip etmeyeceği araştırılmaksızın, eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğunu, fatura içeriği hizmet verilmeksizin, ticari kayıtlarda fatura tanzim edilmiş olmasının borç doğuran bir işlem olmadığını, Davacı tarafın, takip tarihi itibari ile işlemiş faiz talep edebilmesinin mümkün olmadığını, faiz yönünden davanın kabulüne dair kararın kaldırılması gerektiğini, alacağın likit olmadığını, yargılamayı gerektirdiğini, inkar tazminatı şartlarının oluşmadığını belirterek, – İlk derece mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturadan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, cari hesap bakiyesi açıklamasıyla ilamsız icra takibi başlatılmış, dava dilekçesi ekinde alacağın dayanağı olduğu belirtilen irsaliyeli fatura örnekleri dosyaya ibraz edilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, irsaliyeli faturaların davacı defterinde kayıtlı olduğu, davalı defter kayıtlarına göre davalının takip tarihi itibarı ile davacıya borcunun bulunmadığı tespit edilmiştir. Davalı tarafça yargılama sırasında, bu faturaların kendilerine tebliğ edilmediği, faturalar altındaki imzaların şirket yetkilisine ait olmadığı, çalışana teslim yapılmışsa bu teslimin kime yapıldığının anlaşılamadığı belirtilerek mal teslimini iddiası kabul edilmemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporuna göre davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve dava konusu miktar olan 14.118,87-TL alacaklı bulunduğu, davalı vekili her ne kadar son celse ve ondan önce bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, irsaliyeli faturalar altında imzası bulunan kişilerin müvekkili şirket çalışanı olmadığı yönünde yeni savunma ileri sürerek Sosyal Güvenlik Kurumu’na müzekkere yazılmasını talep etmiş ise de, davalının daha önce bu yönde savunma ileri sürmemesi ve davacı tarafın bu yeni savunmaya muvafakat etmemesi sebebiyle bu talebinin reddedildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de,Davacı tarafça, icra takip talebinde takip dayanağının bakiye cari hesap alacağı olarak gösterildiği, faturaların dava dosyasına ibraz edildiği ve davalının cevap dilekçesinde ” takip talebi ve müvekkili şirkete gönderilen ödeme emrinde bulunması zorunlu unsurlardan olan alacağın sebebinin ve buna ilişkin bilgi ve belgelerin yer almadığı ” şeklindeki beyanına göre, irsaliyeli faturalar altında imzası bulunan kişilerin davalı şirket çalışanı olmadığı yönündeki itirazın, savunmanın genişletilmesi olarak değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla bu husus araştırılarak karar verilmesi gerekir iken, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiği anlaşılmaktadır. Dairemizce bu eksiklik ancak duruşma açılarak giderilebileceğinden, istinaf incelemesinin HMK 356.ve 358. maddeleri uyarınca duruşmalı yapılmasına karar verilmiş, SGK İl Müdürlüğü’ne yazı yazılarak, davalı şirketin 2015 yılının tamamını kapsayacak şekilde tüm çalışanlarını gösteren liste getirtilerek dosya arasına alınmış, isticvap davetiyesi çıkartılarak, davalı şirket yetkilisi …’nın Doğubayazıt 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından talimat yolu ile beyanı alınmıştır. Davalı vekili 31/01/2020 tarihli dilekçesi ile; SGK dan gelen cevabi yazıda çalışan listesinin belirtildiği, yalnızca 23/06/2015 tarihli faturada çalışan imzası bulunduğu, diğer faturalarda belirtilen kişilerin çalışan olmadığının anlaşıldığı beyan edilmiştir. Davacı vekili Dairemizin 17/09/2020 tarihli duruşmasında, 23/06/2015 tarihli 1.070,26 TL bedelli irsaliyeli fatura dışında icra takibi ve davaya dayanak diğer irsaliyeli faturalardaki malların davalıya teslim edilmediği hususunda davalı tarafa yemin teklif etme haklarını kullanmak istemediklerini beyan etmiştir.Bu hali ile tüm dosya kapsamına göre, Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 2016/7819 Esas ve 2017/2738 Karar sayılı ilamından da anlaşılacağı üzere, fatura içeriği malların / hizmetin teslim edildiğinin / verildiğinin ispat külfetinin davacı satıcıya ait olduğu, tek başına fatura düzenlenmesinin alacağı ispatlamak için yeterli olmadığı, SGK yazı cevabına göre icra takibine dayanak irsaliyeli faturalardan sadece 23/06/2015 tarihli 1.070,26 TL bedelli irsaliyeli faturayı teslim alan … davalı şirket çalışanı olduğu, diğer faturaları teslim alanların davalı çalışanları olduğunun yazılı delille ispatlanamadığı, bu hususta davacı tarafça davalıya yemin teklif etme hakkının da kullanılmadığı dikkate alındığında, davacının davalı şirketten 23/06/2015 tarihli fatura bedeli olan 1.070,26 TL alacaklı olduğu, talep edilen alacağın kalan kısmının ispatlanamadığı,Davacının, davalı şirketi takip tarihinden önce temerrüde düşürmediği, dolayısıyla işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı ancak alacak faturaya dayalı ve likit olduğundan ispat edilen alacak yönünden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, Dairemizce davanın kısmen kabulüne yönelik yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalının istinaf talebinin KABULÜ İLE; İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 13/02/2018 tarih 2016/374 E – 2018/129 K sayılı kararının HMK’ nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Bu doğrultuda; Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının İİK 67. maddesi uyarınca kısmen iptali ile takibin 1.070,26 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sy. 2/2 maddesi uyarınca ticari avans faizi işletilmek suretiyle devamına, Fazlaya ilişkin talebin reddine, Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan hükmedilen alacağın % 20′ si olan 214,05.TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Alınması gerekli 73,10-TL karar ve ilam harcının, davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 253,47 TL harcın mahsubu ile bakiye 180,37 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen 286,97-TL peşin harç, 600,00-TL bilirkişi ücreti, 141,50-TL posta ücreti olmak üzere toplam 1.028,47-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan (%7 kabul) 72,00 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesi uyarınca belirlenen 1.070,26 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davalı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Bakiye gider avansı varsa, talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 9-Davalı tarafından yatırılan 253,46 TL (35,90 TL + 217,56 TL) istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 10-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 203,05 TL posta/ tebligat gideri olmak üzere; toplam 301,15 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 2. kısım 2. bölüm 17/c maddesine göre davalı lehine takdir olunan 3.400,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-Davacı lehine vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına, 13-Bakiye gider avansı varsa, talep halinde yatıran tarafa iadesine, 14-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Tarafların yüzüne karşı HMK 362/1-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/10/2020