Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/125 E. 2018/580 K. 13.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/125
KARAR NO : 2018/580
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
( DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA )
TARİHİ : 02/11/2017
DOSYA NUMARASI : 2016/284 Esas – 2017/347 Karar
DAVA :İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 13/06/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 1 numaralı davacı müvekkili şirketin yurt içi ve yurt dışı taşımalara aracılık eden, ‘forwarder’ hizmeti sağlayan firma olduğunu, dava konusu uyuşmazlıkta müvekkili şirketin, davalının Ürdün’e ihraç edeceği ticari mallarının nakliye ve gümrük işlemlerini organize etmek için görevlendirildiğini, taraflar arasında bu ve benzeri taşıma işlerinin organize edilmesi için cari hesap sözleşmesi imzalandığını, davalıya ait ticari emtiaların taşınması için 2 adet taşıma gerçekleştirildiğini, 31.01.2016 tarihinde emtiaların Gaziantep’ten alınarak Mersin Limanı’na taşındığını, buradan da … gemisi ile İsrail’in Haifa limanına taşındığını, taraflar arasındaki anlaşma gereği emtiaların buradan da Ürdün’e taşındığını, Gaziantep’ten Mersin Limanına dava dışı …. Şti. tarafından iç nakliye gerçekleştirildiğini ve müvekkili şirkete taşıyan şirketçe 1.180,00 TL ve 796,50 TL’lik iki adet iç nakliye faturası kesildiğini, dava dışı taşıyan … tarafından Mersin-Haifa deniz taşıması gerçekleştirilmiş olup, … firması müvekkil şirkete bu taşıma için 350,00-USD tutarında navlun faturası ve 304,06 USD tutarında liman masrafı faturası kestiğini, malların Haifa limanına gelmesi ile birlikte dava dışı …. Ltd. firmasınca Ürdün’e kara yolu ile taşınmış olduğunu, bu taşıma için de müvekkili şirkete 2.292,00 USD tutarında fatura kesildiğini, müvekkili şirketin tüm bu alt faturaları ait oldukları şirketlere ödediğini ve iş sahibi müşterisi olan davalıya toplam 3 795.00 USD olarak rücu ettiğini, 05.01.2016 tarihli taşıma için, emtiaların Aydın’ın Sultanhisar ilçesinden teslim alınarak öncelikle İzmir’in Aliağa limanına taşındığını, buradan da deniz yolu ile…gemisi ile Ürdün’ün Akaha limanına taşındığını, dava dışı taşıyan … A Ş, tarafından İzmir-Akaba deniz taşıması gerçekleştirildiğini ve … Denizcilik firması müvekkil şirkete bu taşıma için USD 3.299,76 tutarında navlun ve liman masrafı faturası kesildiğini, işbu faturanın cari hesap kapsamında dava dışı şirkete ödendiğini, davalıya rücu edildiğini, deniz taşıması öncesi Aydın-Aliağa iç nakliye hizmetinin ise, 1 numaralı davacı müvekkil şirket ile aynı adreste ve aynı konuda iştigal eden 2 numaralı davacı müvekkil şirket …. tarafından gerçekleştirildiğini, İç nakliyeyi sağlayan dava dışı … A.Ş. firmasının bu nakliye için müvekkil şirkete 1 652,00 tutarında fatura kestiğini ve müvekkil şirketçe bu tutar üzerinden davalı müşterisine rücu edildiğini, 1 numaralı davacı müvekkil şirket alacağını tahsil edemeyince davalı şirkete Beyoğlu… Noterliği’ nin 07.04.2016 tarihli ve …yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdiğini ve işbu ihtarnamenin davalı şirkete 08.04.2016 tarihinde tebliğ olunduğunu, ancak davalıdan yine hiç bir beyan veya ödeme alınamadığını, hal böyle olunca müvekkil şirketin alacağını Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’ nün… esas sayılı dosyası ile takibe koymak durumunda kaldığını, bu sefer de davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu, 2 numaralı davacı müvekkil şirketin de davalıdan tahsil edilemeyen alacağını Beyoğlu… Noterliği’ nin 07.04.2016 tarihli vc…yevmiye numaralı ihtarnamesini davalıya gönderdiğini ve bu ihtarnamenin de 08.04.2016 tarihinde şirkete tebliğ edildiğini, ihtarnamenin tebliği üzerine davalıdan ödeme alınamadığını ve bu nedenle de işbu alacağın Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’ nün… Esas sayılı dosyası ile işleme konulduğunu, aynı şekilde davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu, 2 numaralı davacı müvekkil şirket, 1 numaralı davacı müvekkil şirketin tek ortağı, yani sahibi olduğunu, bu iki şirketin yetkililerinin de aynı olduğunu ve firmaların aynı iştigal konusu ile aynı adreste faaliyet gösteren, iç içe geçmiş ve aralarında organik bağ bulunan şirketler olduğunu, dava konusu iki ayrı icra takibine konu edilmiş tüm faturaların 1 numaralı davalı şirkete verilen iş kapsamında yapılan 2 adet taşımaya ait olup, 2 numaralı davacı şirket tarafından kesilen ve kendi adına icraya konulmuş olan …numaralı 1.652,00 TL bedelli iç nakliye faturası, navlunu 1 numaralı davalı şirketçe ödenmiş olan ve fiili taşıması dava dışı … tarafından yapılan taşımanın ayrılmaz bir parçası olduğunu, bu alacakları kanıtlayacak olan taşımanın tek olduğunu, bu nedenle iki davacı müvekkil şirketin aynı borçludan ve aynı konudan doğan alacak taleplerinin usul ekonomisi kapsamında tek davadan yürütülmesi ve iki davacı şirketin ihtiyari dava arkadaşı olarak kabul edilmesinin zorunlu olduğunu, 1 numaralı davacı müvekkil … Ltd. Şti. açısından; fazlaya dair talep hakkı saklı kalmak üzere, davalının Bakırköy ..İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı dosyasına karşı yapmış olduğu haksız itirazın iptali ve icranın devamına, davalı borçlunun, davaya konu alacaklarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine, 2 numaralı davacı müvekkil …. açısından; fazlaya dair talep hakkı saklı kalmak üzere, davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı dosyasına karşı yapmış olduğu haksız haksız itirazın iptali ve icranın devamına, davalı borçlunun, davaya konu alacaklarının %20′ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacılardan ….’nin taraf sıfatı bulunmadığını, firmanın bu davacı ile herhangi bir ticari münasebeti mevcut olmadığını, yaptığı herhangi bir işle ilgili olarak taraflarına teslim veya tebliğ ettiği bir fatura bulunmadığını, firmalarının 2 numaralı davacıyla yazılı ya da sözlü herhangi bir akit yapmadığını, bu sebeple 2 numaralı davacı açısından husumet yokluğu sebebiyle davanın reddi gerektiğini, öte yandan davacıların kendi aralarında birbirine fatura kesip firmalarına ekstra mali külfet çıkarması, ticari açıdan kabul edilebilir bir durum olmadığını, bu şekilde firmalarının fazladan borçlu çıkarma gayretinin ticari ahlakla da bağdaşmadığını, hukuki açıdan da, davacıların bir birlerine fatura ettiği işlemleri firmalarına mal etmelerinin geçerli bir nedeni bulunmadığı gibi, davacılar tarafından bu işleme bir gerekçe de gösterilmediğini, firmaları ile 1 numaralı davacı arasında bir açık hesap çalışma sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmenin cari hesap niteliğinde olduğunun taraflarca kabul edildiği, ancak davacı tarafın, cari hesaba ilişkin hükümlere aykırı hareket ettiğini, hukuki düzenlemelerin aksine cari hesaba dair herhangi bir bildirim yapılmadan taraflarına ihtar gönderildiğini, ihtar içeriğinde cari hesap kesimi veya fatura detayları bulunmadan, dayanağının taraflarınca bilinmesine imkan tanınmadan ödeme talebinde bulunulduğunu, cari hesap kesimi olmadan ve taraflarına hiçbir şekilde bu hususta tebliğde bulunulmadan işlem yapılması hukuka aykırı olup, bu şekilde alacağın muaccel olamayacağının da açık olduğunu, davacı tarafın işini kötü yapınası sebebiyle firmalarının satmış olduğu ürünlerin bedelini Ürdün’lü alıcı firmadan alamadığını, buna ilişkin kayıt ve belgelerin mahkemeye sunulacağını, 1 numaralı davacı tarafından kesilen faturaların taraflarına tebliğ edilmediğini, bu şekilde taşımanın gerçekleşme şekli bakımından nasıl bir yol izlendiğini ancak dava dilekçesi ile öğrenmiş bulunduklarını, taşıma güzergahı incelendiğinde taşıma işinin kötü ifa edildiğinin anlaşıldığını, gereksiz yere fazladan taşıma işi yapıldığının görüldüğünü, firmalarının ne için ödeme yapıldığını bilmeden ödeme yapmasının düşünülemeyeceğini, davacıların talep ettiği alacak tutarının dayanağının taraflarına bildirilmediğinden alacağın çekişme ve miktarı belli olmadığını, bu sebeple kısmi itirazda bulunma imkânlarının da olmadığını, davacıların talep ettiği icra inkar tazminatı taleplerinin yersiz olduğunu ifade ederek haksız davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin davacıların üzerine bırakılması talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 02/11/2017 tarih ve 2016/284 Esas – 2017/347 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … yapılan yargılama ve toplanan tüm delillerden, dava konusu uyuşmazlığın, davacı şirketlerin davaya konu takip dayanağı faturalar nedeni ile davalıdan alacaklı olup olmadıkları ve miktarı noktasında toplandığı, Bakırköy…. İcra Müdürlüğü’ nün…Esas sayılı takibine konu ve 1.652,00 TL bedelli faturanın asıl alacak mesnedi… numaralı 12.01.2016 tarihli bir adet yurtiçi nakliye bedeli faturası olduğu, fatura içeriğinin davacı tarafından tam olarak ödenen ve yansıtma faturası niteliğinde olduğu, davacının fatura konusu işi bizzat yapmadığı, işin dava dışı … A Ş. tarafından yapıldığı ve navlun alacağının da davacı tarafından ödendiği, davacının davalı için ödediği yurt içi taşıma bedelini davalıya yansıtmasının ticari kayıtları ile de uyumlu olduğu, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’ nün …Esas sayılı icra dosyasında alacak mesnedinin ise iki ayrı faturaya dayandığı, 12.01.2016 tarihli 4.250 USD bedelli faturanın; 3.750,00 USD ihracat navlunu ve 500 USD ardiye bedelinden oluştuğu, 01.03.2016 tarihli 3. 795,00 USD bedelli faturanın, 3.395,00 USD ihracat navlunu, 250 USD ardiye bedeli ve 150 USD yurtdışından kaynaklı ek masraftan oluştuğu, dosyada mevcut e-posta yazışmaları, davacının düzenlediği faturaların içeriğinin davalı bilgisinde olduğunu gösterdiği, iki ayrı taşıma ve bunların birinin … firması tarafından hat taşıması şeklinde; diğerinin … firması tarafından hat taşıması şeklinde KONTEYNER taşımacılığı olarak yürütüldüğü, taşımaların bu firmalara olan navlun borcunu da yine davacının ödediği, davacının taşıma işleri organizatörü konumunda olduğu, uluslar arası taşımaları organize ettiği gibi yurt içi taşımayı da yine grup şirketi olan Anonim Şirket eliyle organize ettiği, taşımacılık uygulaması bakımından uygulamaya aykırılığın bulunmadığı, dosyada yurt içi taşıma bakımından …, yurt dışı taşımalar bakımından … firmalarının düzenlediği navlun faturalarının bulunduğu, bu faturalar ile sunulan konişmentoların uyumlu olduğu, davalı taraf, cari hesap sözleşmesi, cari hesap ilişkisinde hesap devresi ve sair süreçlerin sözleşmeye uygun işletilmediği iddiasında ise de dosyada bu yönde bir delil tespit edilemediği, yine davalı şirket temsilcisi rapora karşı itirazlarında taşıma sırasında emtianın zarar görmesi nedeniyle alacaklarını alamadıklarını, diğer tüm masrafların davacı tarafından karşılanması yönünde şifahi anlaşmalarının bulunduğunu ifade etmiş ise de, davalı tarafça itirazlarına ilişkin somut deliller ortaya konulmadığı anlaşılmakla davacıların faturalara konu alacaklara hak kazandıkları … ” gerekçeleri ile;
” 1-Davacıların davasının KABULÜ ile davalı tarafın Bakırköy …. İcra Dairesinin … sayılı takiplerine yaptığı itirazların ayrı ayrı iptalleri ile takiplerin talep gibi devamına,
2-Alacaklar faturaya dayalı ve likit olduklarından Bakırköy …İcra Dairesinin … takip sayılı dosyasından asıl alacağın %20′ si olan 330,4 TL, aynı icra dairesinin 2016/7657 takip sayılı dosyasında asıl alacağın %20′ si olan 4.558,93 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karar karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Davacıların birlikte açmış oldukları davanın usule aykırı olduğunu, ayrı şirketler olan yani ayrı tüzel kişilikleri olan ve ayrı sicilleri vergi numaraları olan tüzel kişiliklerin iki ayrı taşıma olayına ilişkin tek bir dava açmalarının usulen hatalı olduğunu,
Cevap dilekçelerinde ileri sürdükleri gibi taşıma işlemine konu emtiaların taşıma işlemi sırasında zarar görmesinin davacılar tarafından da kabul edildiği halde, yerel mahkemenin bu hususu yok saydığını ve hatalı olarak davanın kabulüne karar verdiğini,
Bilirkişi raporuna beyanlarının da dikkate alınmadığını,
Dosya içeriğinde bulunan tüm beyan ve itirazlarından da, ortada likit ve muayyen bir borçtan bahsedilemeyeceğinin anlaşılacağını, likit ve muayyen bir borçtan bahsedilmemesine rağmen % 20 icra inkar tazminatına da hükmedilmesinin yine hatalı olduğunu,
İleri sürerek ; Yerel Mahkemenin 02/11/2017 tarihli usul ve esasa aykırı kararının kaldırılarak yeniden yargılama ile davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacılar tarafından açılan dava; taşıma hizmetinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yaplan itirazın iptali istemine ilişkin olup,ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı davalı veki tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Asıl olananın her bir davacı tarafından başlatılan icra takipleri ile ilgili olarak ayrı ayrı dava açılması ise de; Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konan 481836 numaralı 1.652,00 TL bedelli iç nakliye faturasının 1 numaralı davalı şirketçe ödenmiş olması, bu fatura konusu iç taşımanın, dava dışı … tarafından yapılan yurt dışı taşımanın ayrılmaz bir parçası olması ve delillerin birlikte değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması ve usul ekonomisi de dikkate alındığında davaların birlikte görülmesinde usule aykırılık yoktur.
Davalı tarafından taşıma hizmet alınmadığı yönünde bir itirazda bulunulmadığı, taşıma hizmetinin kusurlu olarak verildiğini ve taşıma konusu malların zarar gördüğünü bu nedenle alacağını malların gönderildiği yurt dışındaki şirketten alamadığını iddia ettiği, ancak dosyaya bu iddiasını ispat edecek hiçbir delil sunmadığı, davacıların, dava dışı fiili taşıyıcılar tarafından yapılan taşımalara ilişkin fatura bedellerini ödedikleri, daha sonra ödedikleri bedeller için davalıya fatura düzenledikleri, dosyada mevcut e-posta yazışmalarına göre, davacıların düzenlediği faturaların içeriğinin davalının bilgisinde olduğu, dolayısıyla alacağın faturaya dayandığı ve likit olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin kabul ve gerekçesine göre yerinde görülmeyen davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.212,03 TL karar harcından istinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 413,02 TL harcının mahsubu ile bakiye 1.799,00 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/06/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.