Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1242 E. 2019/1564 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1242 Esas
KARAR NO : 2019/1564 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/427 Esas 2018/636 Karar
TARİH : 30/05/2018
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/11/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı ile aralarındaki ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap alacağı nedeniyle Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün…. esas sayılı dosyasında 40.195,65.TL’nin tahsili için takip yaptıklarını, borçlunun haksız şekilde 20.614,91.TL’ye alacaklarına yönelik kısmi itiraz ettiğini, takibin bu kısım için durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacıya borcunun bulunmadığını, 20.614,91 TL’lik kısmına itiraz edilmekle bakiye 19.580,74 TL’lik kısmın ferileri ile birlikte icra dosyasına ödendiğini, ödeme tarihi olan 17/03/2017 tarihi itibariyle borcunun kalmadığını, davacının takip talebinde dayanmadığı faturalara dayalı olarak itirazın iptali talebinde bulunamayacağını, davanın reddine ve % 20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 30/05/2018 tarih 2017/427 Esas 2018/636 Karar sayılı kararında;”Davacı, davalının ticari defterlerinde kayıtlı bulunmayan faturalara konu malları teslim ettiğini usulüne uygun delillerle ispatlanması gerekir. Davacının ticari defterleri usulüne uygun tutulmuş ise de defter kayıtlarının dayanak belgeleri faturaları fatura içeriğindeki malların teslimini kanıtlamaz. Davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan faturalara ilişkin ispat yükü kendisinde bulunan davacının teslim ettiğine dair belge ibraz etmemiş olması ve davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı stok hesabında kayıtlı olmasının malların teslimi niteliğinde bulunmadığı …” gerekçesi ile;Davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile;İlk derece mahkemesi kararının usul ve hukuka aykırı olduğunu, Gerek icra takibine yapılan kısmi itirazda, gerek iş bu itirazın iptali davasında gerekse bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarda davalı tarafından stok hesaplarında gözüken, müvekkili faturaların içeriği ürünlerin teslim edilmediğine dair bir itiraz ve beyanın davalı tarafından ileri sürülmediğini, Mahkemenin davalı savunmaları dışına çıkarak, faturaların teslim edilmediğinin -teslim edildiğinin ispatlanmaması karşısında davanın reddine karar vermesinin usul hukukuna iddia-savunma ve taleple bağlılık ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, Mahkemenin gerekçesinde ve bilirkişi raporunun 3. numaralı Hesap Bakiyelerinin İncelenmesi Başlığı altında belirtilen 29/10/2015 tarihli 22.852,12.TL fatura ticari defterlere işlendikten sonraki 52 adet toplam 74.576,24.TL miktarlı çeşitli tarihler ve miktarlardaki faturaların davalı tarafından kanuna aykırı olarak ticari defterlere işlenmediğini, faturaların tamamının 2015 yılına ait olduğunu, VUK mad. 219’e göre stok kaydına işlenen bir kayıt ve faturanın en geç 45 gün içersinde ticari defterlere işlenmesinin mecburi olduğunu, hal böyle iken davalının defter kayıtlarının usulüne ve kanuna uygun olmadığını, zira 2015 yılına ait fatura ve kayıtların süresinde, üstelik aradan geçen iki yıla rağmen davalı tarafından ticari defterlere kaydedilmediği gibi kayıtlardan da çıkarılmadığı, kayıtlardan faturaların varlığı ve çıkarılmaması aslında sözkonusu faturaların gerçekliğini ve ürünlerin teslimini zaten ortaya koymakta olduğunu, kanuna aykırı ve birbirini teyit etmeyen davalı kayıtlarının, defterlerinin HMK 222 gereğince delil olma özelliği bulunmadığını, Yine TTK 23. maddesinde faturayı aldıktan sonra 8 gün içersinde itiraz edilmemişse fatura ve içeriği kabul edilmiş sayılır hükmü olduğunu, davalın stok kaydında geçen 2015 yılı faturalarına davalı tarafından itiraz iade vs şeklinde bir itiraz olmadığı ve stok kaydında işlenmiş durumda oluğunu, hal böyle olunca fatura içeriği ve miktarı kanunen artık ihtilafsız olduğunu, Yine bilirkişi incelemesinde sabit olduğu halde davalı cari hesap ekstresinde 02/03/2017 tarihinde 34.401,14 TL alacaklı gözüktüğü (firmanın mal aldığı ve takipteki kabul edilen tutarın 19.580,74 TL olduğu nazara alındığında, hesabın alacak bakiyesi vermesi gerekirken borç bakiyesi verdiği) tespit edilmiştir denilerek davacının cari hesap ekstresinin kayıtlarının reel duruma ve gerçeğe uygun düzenlenmediğini açıkça ortaya koyduğunu, zira kayıtlarına göre alacaklı olduğu ortada olan yapılan icra takibine kısmi ödeme de bulunan davalının kayıtlarının usulsüz ve gerçeğe aykırı olduğunun baştan itibaren ortaya konulduğunu, Davalının taraflarınca teslim edilen malları almadığına, taraflar arasında böyle bir ticari ilişki olmadığına yönelik beyanı bulunmadığı, bu kapsamda yerel mahkemenin davalının iddiasını genişleterek malların tesliminin kanıtlanmadığından bahisle davanın reddine karar vermesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Stok hesabının işletmenin teslim aldığı, stok deposunda bulunan ve stoklarından çıkardığı malları gösteren ticari kayıt olduğunu, davalının stok hesapları incelendiğinde, Bilirkişi Raporu’nda belirtilen ve müvekkili tarafından düzenlenmiş faturaların bulunduğu, (13.11.2015-30.12.2015 tarihleri arası) davalı stok hesaplarında bulunan ve aradan geçen iki yıla rağmen stok hesaplarında duran faturalarının içeriğinin teslim edilmediğinden bahsedilmesinin hayatın olağan akışına da aykırı olduğu, zira iki yıl boyunca içeriği ürünlerin teslim edilmemiş olması halinde ilgili işletmenin (davalının) stok kaydından bunu bir şekilde çıkarmasının yasal zorunluluklar bir yana hayatın olağan akışı içerisinde, basiretli tacirin yapacağı bir davranış olacağını, stok hesaplarında gözüken fatura içeriği ürünler stok kaydından ancak satış ve geri iade faturası ile çıkarılabileceği, davalının İade faturası kesmediği sabit olup, stok kayıtlarını diğer ticari defterlere kanuna ve usule uygun aktarmadığının da bu inceleme ile ortaya çıktığını, Bilirkişi raporunda her ne kadar davalının özel hesap dönemine tabii olduğu belirtilmişse de Vergi Usul Kanunu 219/b maddesi gereğince en geç 45 gün içinde faturaların ticari defterlere işlenmesi gerekirken, davalı tarafça, 45 günlük süre fazlasıyla aşılmış olup 2015 yılından kalan faturaların halen ticari defterlere işlenmediğini, Kanun maddesi de dikkate alındığında, davalının ticari defter kayıtlarında usule aykırılık olduğu, ticari defter kayıtlarını usule uygun tutmadığı açıkça görülen davalının beyanları karşısında, taraflarınca usule uygun tutulduğu tespit edilen ticari defter kayıtlarının esas alınarak haklı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Davalının müvekkili şirketten mal aldığı ve takipteki tutarın 19.580,74-TL’lik kısmına ilişkin borçlu olduğunu kabulü dikkate alındığında, davalı hesabının (34.401,14.TL alacaklı olduğu yönündeki) ters bakiyede olduğunu,11.02.2018 tarihli bilirkişi raporunda dava dilekçesinde de belirtildiği kapsamda, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca, avans faiz oranının %9,75 olarak tespit edildiği ve davalı aleyhine başlatılan icra takibinde de %9.75 oranında faizin yasaya uygun olarak istendiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/427 Esas 2018/636 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişki nedeniyle alacağın tahsili için yapılan takibe kısmi itirazın iptaline ilişkindir.Mahkemece davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan davacı faturaları içeriği malların tesliminin davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davaya konu takipte alacağın dayanağı olarak cari hesap alacağı belirtilmiş ise de, davacı taraflar arasında TTK 89. maddede tanımlanan cari hesap sözleşmesi bulunduğunu ispatlayamamıştır. Takipte açık hesap ticari ilişki nedeniyle alacak talep edilmiş olup, takip talebinde bu alacak için işlemiş faiz talep edilmemiştir.Dosyada taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapora göre, her iki tarafın ticari defterleri usulüne uygun tutulmuş olup lehlerine delil olma vasfındadır.Bilirkişi raporuna göre, davacı ticari defterlerinde takip tarihi itibarıyla davacı davalıdan faturalar nedeniyle takipte talep ettiği alacak miktarı olan 40,175,38 TL alacaklıdır. Davalı ticari defterlerine göre ise takip tarihi itibarıyla davalı davacıdan 34.401,14 TL alacaklı görünmektedir. Davalı ise takibe kısmi itiraz etmiş, istenen alacağın bir kısmını kabul ederek, 20.614,91 TL’lik kısma itiraz etmiştir. Taraf ticari defterleri arasında mutabakatsızlık vardır. Mutabakatsızlık davacı faturalarından kaynaklanmaktadır. Bilirkişi raporunda belirtilen 2015 yılına ait toplam 74.576,24 TL bedelli davacı faturaları davalı ticari defterlerinde kayıtlı değildir. Ancak davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan davacı faturaları ve içeriği mallar davalının stok hesaplarında kayıtlı olup stok hesaplarında kayıtlı olan bu faturalar ticari defterlere işlenmemiştir.Dava açık hesap ticari ilişkiden kaynaklanan alacağa ilişkin olduğundan ve davacı faturalı olarak davalıya mal sattığını bedellerini alamadığını ileri sürdüğünden, faturaların veya içeriği malların davalıya teslim edildiğini ispat külfeti davacıdadır. İlgili faturalar irsaliyeli fatura olup faturalarda teslim alan imzası bulunmamaktadır. Ancak bilirkişi raporuna göre ihtilafa konu ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan davacı faturaları ve içeriği mallar davalının stok hesaplarında kayıtlıdır. Davalı en son olarak davacıdan aldığı 29/10/2015 tarihli 22.852,12 TL bedelli faturayı ticari defterlerine kaydetmiş, bundan sonraki fatura içeriği mallar için takip kaydı oluşturup stok hesaplarında takip etmiştir.Davalı vekili de bilirkişi raporuna karşı verdiği itiraz dilekçesinde, ticari defterlerinde kayıtlı olmayan 53.981,88 TL açık mal girişi olduğunu, cari hesaplarında alacaklı olarak göründükleri bu miktardan açık mal girişi bedellerinin düşülmesi ile bulunan 19.580,74 TL’lik borçlarına itiraz etmediklerini ve bu borçlarını takipte icra dairesine ödediklerini belirtmiştir.Davalı, davacıdan açık mal teslim aldıklarını kabul etmektedir. Bilirkişi de ihtilaflı fatura içeriği malların davalı tarafından teslim alındığını ve bunların davalı tarafça stok hesaplarına kaydedilerek takibinin bu hesaplar üzerinden yapıldığını tespit etmiştir.Buna göre davacı takip konusu alacağını oluşturan fatura içeriği malları davalıya teslim ettiğini kanıtlamıştır. Davalının faturaları ticari defterlerine işlememesi alacağın varlığına etki etmez. Davacı söz konusu fatura içeriği malları davalıya teslim ettiğini ispatladığından fatura bedelleri kadar davalıdan alacaklı olup, fatura bedellerinin ödendiği iddia ve ispat edilmediğinden davanın kabulü gerekir.Bu nedenle davacı istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile davalının takibe kısmi itirazının iptaline, takibin itiraz ile duran kısmının takip talebinde belirtilen şartlarla aynen devamına, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/05/2018 tarih ve 2017/427 Esas – 2018/636 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-DAVANIN KABULÜ ile, davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu kısmi itirazın iptali ile takibin DEVAMINA, 2-Kabul edilen alacağın % 20’si olan (20.614,91.TL%20=) 4.123,00.TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İLK DERECE YÖNÜNDEN: 3-Alınması gerekli 1.408,20.TL karar ve ilam harcından davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 151,08.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.257,12.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 151,08.TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından sarf edilen 153,60 tebligat/ posta gideri ile 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 953,60.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davalı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 2.725,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN : 9-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 10-Davacı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 35,00.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri toplamı 133,10.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 12-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/11/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.