Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1239 E. 2019/1700 K. 27.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1239 Esas
KARAR NO : 2019/1700 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2018
DOSYA NUMARASI : 2018/262 Esas – 2018/561 Karar
DAVA : Olağanüstü Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 27/11/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 29/12/2017 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısının 4 numaralı gündem maddesi konusunun ana sözleşme madde 7- payların devri tadil tasarısının görüşülmesi ve onaya sunulması şeklinde olduğunu, davalı şirket ana sözelşmesinin payların devri başlıklı 7.maddesinin tadilinin görüşüldüğünü, ve maddenin yönetim kurulunca teklif edilen yeni şeklinin davacı müvekkillerinin toplam 632.039,25 adet olumsuz oyuna karşılık diğer şirket ortaklarının 848.060,75 adet olumlu oyu ile oy çokluğu ile kabul edildiğini, müvekkillerinin söz konusu karara karşı muhalefetlerini genel kurul tutanağına ve toplantıya ait hazirun cetveline şerh ettirildiğini, genel kurul kararının TTK.nun esas sözleşme değişikliklerinde toplantı ve karar nisaplarını düzenleyen 421. Maddesinni üçüncü fıkrasına aykırılık teşkil ettiğini, genel kurul toplantısında oy çokluğuyla karar bağlanan 4 gündem numaralı kararın açık bir şekilde yasaya aykırı olduğunu, yasanın öngördüğü %75 nisabın sağlanamadığını, anılan karar şirket sermayesinni yaklaşık %60 ‘ını oluşturan pay sahiplerinin olumlu oyuyla alındığını, iptali talep olunan genel kurul kararı, muğlak ve soyut ifadeler içermekle hangi durumların şirketçe pay devrine onay vermekten kaçınmaya yönelik önemli sebep teşkil ettiği tadil edilen esas sözleşme maddesinde açık ve kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirtilmediğini, toplantıya ait hazirun cetvelinin gerçeği yansıtmadığını, şirket ortaklarından müteveffa … miras ortaklığının halen paylaşılmadığını, davalı şirket sermayesinin %50 sine sahip bulunan müteveffa … vefatı üzerine davalı şirkette sahip olduğu payların merhumun geçerli veraset ilamına aykırı bir şekilde şirket ortaklarına pay edildiğini, iptalini talep ettikleri genel kurul kararının içerdiği hukuksuzluklar nedeniyle müvekkilleri bakımından kısa zamanda telafisi güç zararlara sebebiye verecek olması sebebiyle kararın yürütülmesinin tedbiren geri bırakılmasının zorunlu olduğunu, açıklanan nedenlerle 6102 sayılı TTK.nın 449 maddesi uyarınca dava konusu genel kurul kararının tedbiren geri bırakılması gerektiğini bildirerek; davalı şirketin 29/12/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan 4 gündem numaralı nama yazılı payların devrinin sınırlandırılmasına ilişkin kararın müvekkilleri bakımından kısa zamanda yol açacağı güç zararlar nazara alınarak TTK.mad.449 gereğince yürütülmesinin geri bırakılmasına tedbiren karar verilmesine, davanın kabulüne, anılan genel kurul kararının iptaline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin bir aile şirketi olup, şirketin kurucusu merhum … vefat ettikten sonra şirketin 5 ortaklı bir şirkete dönüştüğünü, şirket ortaklarının 3 tanesi öz kardeş, birinin de anneleri olduğunu, diğer ortak tüzel kişi şirket de yine aynı ortakların bulunduğu aile şirketlerinden biri olduğunu, ancak davacı ile diğer kardeşleri arasında husumet bulunduğundan bu davanın açıldığını, davacının bu davayı açmakta hiçbir yararının bulunmadığını, genel kurul toplantısının usulüne uygun yapıldığını, davacının sözünü ettiği vasiyetin iptali davası sonucunda davacı lehine karar verilmiş olmadığı gibi vasiyetin açılıp okunması davasının onararak kesinleştiğini, davacının şirket ortakları aleyhine açmış olduğu miras hukukundan kaynaklı davalar ile haksız şikayetleri de bulunmakta olup, bu davanın yegane amacının müvekkili şirkete zarar vermek olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu bildirerek; öncelikle dava konusu genel kurul toplantısının yürütülmesinni geri bırakılması talebinin reddine, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 17/05/2018 tarih 2018/262 Esas – 2018/561 Karar sayılı kararında;”…Davalı şirketin iptali istenen 29/12/2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağı getirtilmiş, yapılan incelemesinde; olağanüsüt genel kurulun 4.gündem maddesi ile ana sözleşmenin 7.maddesinin payların devri tadil tasarısının görüşüldüğü, paylarındevrine ilişkin 7.maddenin”… Hissedarlar şirketteki sermaye paylarını ancak yönetim kurulunun yazılı onayıyla devredebilir.Şirket aşağıdaki önemle sebeplere dayanarak pay devrine onay vermekten kaçınabilir. a.Payların şirketin rakiplerine satılması,b.Payların aile dışındaki 3.kişilere satılması, şu kadar ki aile … alt soyunu ifade eder. Şirket ayrıca devreden hissedara paylarını başvurma anındaki gerçek değeri ile kendi veya diğer pay sahipleri ya da 3.kişiler hesabına almayı önenerek onay istemini reddedebilir bu durumda TTK.nun ilgili maddeleri uygulanır…” şeklinde düzenlendiği, yapılan oylama sonucunda davacı hissedarlar …, …’ın 623.039.25 olumsuz oyuna karşılık diğer tüm ortakların 848.060,75 adet olumlu oyu ve oy çokluğu ile gündem maddesinin kabul edilmiş olduğu görülmüştür. Davalı şirketin 330.461,50 TL’lik 330.462 adet hissesine …, 301.571,75 TL’lik 301.578 adet hissesine …, 381.140,50 TL’lik 381.141 adet hissesini …, 460.703,25 TL’lik 460.703 adet hissesini …, 6.217 adet hissesine de….A.Ş’nin sahip olduğu, 29/12/2017 tarihli genel kurulda 1.480.100 adet hissenin 711.602 payının vekaleten , 762.281 adet payının asaleten , 6.217 adet payının da temsilen temsil edildiği, toplantı nisabının sağlanmış olduğu görülmüştür. TTK.nun 421.maddesi “…1- Kanunda veya esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde, esas sözleşmeyi değiştiren kararlar, şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kurulda, toplantıda mevcut bulunan oyların çoğunluğu ile alınır. İlk toplantıda öngörülen toplantı nisabı elde edilemediği takdirde, en geç bir ay içinde ikinci bir toplantı yapılabilir. İkinci toplantı için toplantı nisabı, şirket sermayesinin en az üçte birinin toplantıda temsil edilmesidir. Bu fıkrada öngörülen nisapları düşüren veya nispî çoğunluğu öngören esas sözleşme hükümleri geçersizdir.2-Aşağıdaki esas sözleşme değişikliği kararları, sermayenin tümünü oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin oybirliğiyle alınır: a) Bilanço zararlarının kapatılması için yükümlülük ve ikincil yükümlülük koyan kararlar.b) Şirketin merkezinin yurt dışına taşınmasına ilişkin kararlar.3- Aşağıdaki esas sözleşme değişikliği kararları, sermayenin en az yüzde yetmişbeşini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oylarıyla alınır:a) Şirketin işletme konusunun tamamen değiştirilmesi.b) İmtiyazlı pay oluşturulması. c) Nama yazılı payların devrinin sınırlandırılması.4- İkinci ve üçüncü fıkralarda öngörülen nisaplara ilk toplantıda ulaşılamadığı takdirde izleyen toplantılarda da aynı nisap aranır. 5-Pay senetleri menkul kıymet borsalarında işlem gören şirketlerde, aşağıdaki konularda karar alınabilmesi için, yapılacak genel kurul toplantılarında, esas sözleşmelerinde aksine hüküm yoksa, 418 inci maddedeki toplantı nisabı uygulanır:a) Sermayenin artırılması ve kayıtlı sermaye tavanının yükseltilmesine ilişkin esas sözleşme değişiklikleri.b) Birleşmeye, bölünmeye ve tür değiştirmeye ilişkin kararlar.6- İşletme konusunun tamamen değiştirilmesi veya imtiyazlı pay oluşturulmasına ilişkin genel kurul kararına olumsuz oy vermiş nama yazılı pay sahipleri, bu kararın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasından itibaren altı ay boyunca payların devredilebilirliği hakkındaki kısıtlamalarla bağlı değildirler…” şeklinde düzenlenmiştir. Davalı şirketin şirket sermayesini oluşturan paylarının tamamının nama yazılı olduğu, TTK.nun 421/3-c maddesine göre nama yazılı payların devrinin sınırlandırılmasına ilişkin esas sözleşme değişikliği kararlarının sermayenin en az %75’ini oluşturan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin oyuyla alınabileceğinin düzenleme konusu yapıldığı, davalı şirketin 29/12/2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 4 numaralı kararında ana sözleşmenin payların devrine ilişkin 7.maddesinin değiştirilmesine yönelik olduğu, bu sebeple %75 oranında karar nisabı sağlanarak değişikliğin yapılması gerektiği, olağanüstü genel kurul toplantısına katılanların 848.060,75 adet olumlu oyuna karşılık 632.032,25 adet olumsuz oy ile oy çokluğu ile değişikliğin kabul edildiği, TTK.nun 421/3-c maddesindeki %75’lik karar nisabının bu şekliyle sağlanamadığı anlaşıldığından; davanın kabulüne, 29/12/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan 4 nolu gündem maddesinin iptaline, 29/12/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan 4 nolu gündem maddesinin yürütmesinin TTK.nun 449.maddesi gereğince karar kesinleşinceye kadar geri bırakılmasına karar vermek gerekmiş…”gerekçesi ile; 1-Davanın kabulüne, 29/12/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan 4 nolu gündem maddesinin iptaline, 2-29/12/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan 4 nolu gündem maddesinin yürütmesinin TTK.nun 449.maddesi gereğince karar kesinleşinceye kadar geri bırakılmasına, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının işbu davayı açmasından hiçbir hukuki yararının olmadığını, davalı şirketin Esas Sözleşmesi’nin 6102 sayılı yeni TTK’ya uyumlu hale getirilmesi için çalışmalar yapılmakta olup nama yazılı payların devrinin de yeni TTK’ ya uyumlu olarak düzenlendiğini, yapılan düzenleme ile pay devri haklı sebeplere bağlandığını, Genel kurul toplantısı usulüne uygun olarak yapıldığını, Davacının sözünü ettiği vasiyetin iptali davası sonucunda davacı lehine bir karar verilmiş olmadığı gibi vasiyetin açılıp okunması davası onanarak kesinleştiğini, hülasa ortada geçerli bir vasiyetname varken çoğunluk vasiyetname hükümleri nazara alınarak hesaplanmasının gerektiğini,Dava dilekçesinde rakip ifadesinin muğlak olduğu iddia edildiğini, ancak şirketin iştigal konusu davacı tarafından çok iyi bilindiğini, bu kapsamda “rakip” ifadesinin ne anlama geldiği son derece açık olduğunu, (Ünal Tekinalp, Anonim Ortaklıkta Yeni Bağlam Sisteminin Esasları, İstanbul 2012, s. 41.) Doktrinde rakip kavramının sınırlama sebebi olabileceğinin açıkça belirtildiğini, devrin şirketin rakibi olan kişilere yapılması sonucunda şirketin rakibinin ya da rakibiyle ilişkili kişilerin şirkette pay sahibi olmasının şirketin ekonomik bağımsızlığını zedeleyeceğinin açık olduğunu, Ortaklıklar hukukunda rekabet yasağı düzenlemesi kanunun açık hükmü gereği olduğunu, pay sahiplerinin, genel hüküm niteliğinde olan BK m.526’ya tabi olduklarını ve her somut olayın şartlarına göre ortaklık gayesine aykırı ve ona zarar verici davranışlarda bulunamayacaklarının da doktrin görüşleriyle sabit olduğunu, (Domaniç, Hayri, Anonim Ortaklıklar Hukuku ve Uygulaması,s.628.) Davacının şirket ortakları aleyhine açmış olduğu miras hukukundan kaynaklı davalar ile haksız şikâyetleri de bulunmakta olup bu davanın yegâne amacının müvekkili şirkete zarar vermek olduğu kanısının hâkim olduğunu, hatta davacının şirketin mülkleri aleyhine şikayetlerinin bulunduğunu, davacı yıllar önce müteahhitliğini yapığı yerleri bile yönetim kurulu üyeliği sona erdikten sonra şikayet ettiğini, davacı kötüniyetli amaçları doğrultusunda yargı makamlarını da kullandığını, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; nama yazılı payların devrinin sınırlandırılmasına yönelik ana sözleşme değişikliğine dair davalı şirketin 29/12/2017 Tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan 4 numaralı gündem maddesinin iptaline ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne, 29/12/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan 4 nolu gündem maddesinin iptaline, 29/12/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan 4 nolu gündem maddesinin yürütmesinin TTK.nun 449.maddesi gereğince karar kesinleşinceye kadar geri bırakılmasına, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK.nun 446-(1)-a maddesi uyarınca toplantıda hazır bulunupda karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçiren pay sahibinin iptal davası açabileceği düzenlenmiştir.Genel kurul kararlarının yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptali isteminde bulunabilmek için TTK’nın 446. maddesi uyarınca, toplantıya katılan paydaşın karara karşı ret oyu kullanarak muhalif kalması ve bu keyfiyeti zapta geçirtmesi gerekir, oylama öncesi görüşme sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya ret oyu kullanılması alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımaz. Uyuşmazlık konusu, mahkemece verilen kararın yerinde olup olmadığı yönündedir. 6102 Sayılı TTK.’nın 421/3 Maddesinde;”3- Aşağıdaki esas sözleşme değişikliği kararları, sermayenin en az yüzde yetmişbeşini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oylarıyla alınır: a) Şirketin işletme konusunun tamamen değiştirilmesi. b) İmtiyazlı pay oluşturulması. c) Nama yazılı payların devrinin sınırlandırılması,” hükmü düzenlenmiştir. Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’ nin 2015/2727 Esas ve 2015/8016 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere, 6102 Sayılı TTK’ nın 421/3-c maddesine göre, nama yazılı payların devrinin sınırlandırılmasına dair ana sözleşme değişikliği kararlarının, sermayenin %75’ini oluşturan payların sahiplerinin olumlu oyuyla alınabileceği düzenlenmiştir. Somut olayda ise dava konusu karar anılan maddede belirtilen nisap sağlanmadan alınmış ve dava konusu Olağanüstü Genel Kurul’un 4 numaralı gündem kararı bu sebeple batıl olup, mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar yerinde olup davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında detaylı şekilde tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90.TL’nin mahsubu ile bakiye 8,50.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 27/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.