Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1236 E. 2019/1681 K. 27.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1236 Esas
KARAR NO : 2019/1681 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 09/05/2018
DOSYA NUMARASI: 2017/84 Esas 2018/511 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 27/11/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin gazlı ve gazsız içeceklerin satış, dağıtım ve pazarlaması işiyle iştigal ettiğini, bu kapsamda taraflar arasında sözleşme imzalandığını, ancak davalının sözleşmeye aykırı davranarak başka firmaya ait ürünlerin satışını yaptığını, sözleşme kapsamında bu işlem için öncelikle müvekkilinden izin alması gerektiğini, ancak sözleşmeye aykırılık nedeniyle davalılar hakkında müvekkili tarafından pazarlama faaliyetlerine katılım bedeli, bedelsiz ürün alacağı vee cezai şart alacağına ilişkin olarak İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalıların itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalıların haksız itirazının iptali ile takibin devamını, %20 oranında icra inkar tazminatı ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davalı taraflara yükletilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, taraflar arasında yapılan sözleşme kapsamında davacının iddia ettiği satış noktasının … Mah. … Cad. N:… K:… D:… Şişli İstanbul adresi olmadığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığından sözleşmenin feshinin haklı bir sebebe dayanmadığını, müvekkilinin davacının ürünlerini halen satmakta olduğunu, müvekkilleri hakkında başlatılan icra takibininde haksız yere başlatılmış olduğunu savunarak haksız davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 09/05/2018 tarih 2017/84 Esas – 2018/511 Karar sayılı kararında; ” … Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; Davanın, davalıların taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak işyerini kapatması sebebiyle taraflar arasındaki sözleşmenin fesih olduğu, bu nedenle davalıdan pazarlama faaliyetine katılım bedeli, bedelsiz ürün alacağı ve sözleşme kapsamında cezai şart alacağına dayalı olarak İstanbul …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile yaptıkları icra takibine davalıların itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Dosya kapsamı arasına alınan akademisyen mali müşavir bilirkişi raporunda, dosyamız arasına alınan İstanbul 12. SHM 2016/140 d.iş. Sayılı dosyasındaki 16/10/2016 tarihli tespit tutanağında belirtilen davalı adresinin ürün satış adresi olmadığı, taraflar arasında imzalanan 24/07/2014 tarihli direkt nokta satış sözleşmesinde 16/10/2016 tarihli tespit tutanağında belirtilen davalı şirket adresinin şirketin merkezi tebligat adresi olduğu, davacı şirketçe işletilen 10 adet direkt satış noktasından herhangi birinin kapalı olduğuna ilişkin herhangi bir tespit tutanağının dosyaya sunulmamış olduğu, davalı şirketin 24/07/2014 tarihli sözleşmede belirli davacı şirket ürünlerini … ünvanlı restoranlar zincirine dahil 10 adet direkt satış noktasından 24/07/2014-24/06/2016 tarihleri arasında pazarladığı davacı şirketçe 24/06/2016 tarihi sonrasında davalı şirkete satış faturası kesilmediği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin dava tarihi olan 25/01/2017 tarihi itibariyle sona erdiği, davacının belirsiz süreli 24/07/2014 tarihli direkt nokta satış sözleşmesini haklı olarak feshedebileceği, ancak 24/07/2014 tarihli sözleşme ihlalinin sadece davalın tebligat adresindeki merkezisinin kapasının 16/10/2016 günü saat 13:30 da o an itibariyle kapalı olmasına dayandırdığı, davacının 29/11/2016 tarihli fesihnamesinde belirttiği fesih gerçekçesiyle bağlı olduğu, dava dosyasında davacı ile davalı arasındaki 24/07/2014 tarihli sözleşmeyi 24/07/2014 – 19/11/2016 (fesih ihbarı) arasındaki dönemde ihlal ettiğini gösterir başkaca bir fesih ihbarnamesi gösterilmeksizin 27/04/2014 direkt satış sözleşmesinin davacı tarafından 19/11/2016 tarihi itibariyle feshedilmesinin haklı bir neden olmadığı, davacının davalı şirketten herhangi bir alacak talep edemeyeceği kanaatine varıldığı…”gerekçesi ile; 1-Davanın REDDİNE, 2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin yasal koşullar oluşmadığından REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 29/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda mahkeme tarafından yapılması gereken hukuki değerlendirmelerin yapıldığını ve davacı müvekkilinin ne kadar alacaklı olduğu konusunda herhangi bir hesaplamanın yapılmadığını, Taraflar arasında imzalanan sözleşme ile davalı taraf, davacı müvekkili şirketten ürün satın alarak kendisine ait işletmede satmayı taahhüt ettiğini, davalı taraf taahhütlerine aykırı hareket ettiğini, davanın asıl konusu bu olduğunu, ancak bilirkişi ve yerel mahkemesince bahsi geçen hususla alakalı herhangi bir araştırmanın yapılmadığını,Yerel mahkemede yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda, davalı tarafın taahhütlerine istinaden ürün alımı yapıp yapmadığı bile gözetilmediğini,Dosyada mübrez sözleşme ve protokol incelendiğinde açıkça görüleceği üzere, davalı şirket adresinin belli olduğunu, işletmenin, ürün alımı gerçekleştirmemesi ile faaliyette olup olmadığına ilişkin yapılan delil tespiti ile aynı adreste faaliyette olmadığının anlaşıldığını, davacı müvekkili şirket, davalı tarafın sözleşme ve protokolde belirttiği adresle bağlı olduğunu ve bu adres aynı zamanda işletmenin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde yer alan adresi olduğunu,Davacı müvekkili şirket, davalı şirketin nerede faal olduğunu araştırmak ve gözetmek zorunda olmadığı gibi herhangi bir adres değişikliğinde bunu bildirmek ise doğrudan davalı tarafın sorumluluğunda olduğunu,Davalı taraf, yargılamanın hiç bir aşamasında borçlu olmadığının ispatı niteliğinde herhangi bir bilgi ve belge ortaya koyamamakla beraber ilk derece mahkemesince tamamen davalı tarafın yersiz itirazlarını gözetilerek alınan bilirkişi raporuna göre hükmün tesis edildiğini, Yerel mahkeme, dava konusu somut olayda hatalı bilirkişi raporu gereğince objektif olarak değerlendirmeler yapmadığını, bu çerçevede davanın reddine karar verilerek usul ve yasaya aykırı karar tesis edildiğini,Sözleşmenin hiç bir maddesinde satış noktası adresi ve şirket merkezi adresi ayrımının bulunmadğını, böyle bir ayrım yapılmamışken hükme esas alınan bilirkişi raporu ile eksik ve hatalı inceleme ile hükmün tesis edildiğini,Davanın kabulünün gerektiğini,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın 160.980,54-TL asıl alacak ve üzerinden kabulüne karar verilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasında düzenlenen “Direkt Satış Nokası Sözleşmesi”nin feshinden kaynaklanan katılım bedelinin iadesi,bedelsiz ürün alacağı,cezai şart alacağının tahsili için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, taraflar arasındaki Direkt Satış Noktası Sözleşmesi’nin 7. maddesinin davalı tarafça ihlal edildiği iddiasına dayalı olarak sözleşmenin 8. maddesindeki cezaî şartı ve katılım bedelinin iadesi, bedelsiz ürün alacağını talep etmiştir.Mahkemece, dava dosyasında davacı ile davalı arasındaki 24/07/2014 tarihli sözleşmeyi 24/07/2014 – 19/11/2016 (fesih ihbarı) arasındaki dönemde ihlal ettiğini gösterir başkaca bir fesih ihbarnamesi gösterilmeksizin 27/04/2014 direkt satış sözleşmesinin davacı tarafından 19/11/2016 tarihi itibariyle feshedilmesinin haklı bir neden olmadığı, davacının davalı şirketten herhangi bir alacak talep edemeyeceği gerekçesi ile; davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin yasal koşullar oluşmadığından reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasındaki ihtilaflı hususun davacının davalı ile aralarındaki sözleşmeyi, davalının işyerinin kapalı olması nedeni ile feshedip edemeyeceği ve feshin haklı olup olmadığı noktasında toplandığı, davacının iddiasını açıkça, davalının satış noktası olarak belirttiği işyeri adresindeki faaliyetine son vererek sözleşmenin 7 maddesini ihlal etmesine dayandırdığı, davalı Şirketin adresinin Ticaret sicili kayıtlarına göre kuruluşundaki merkezi; …, Şişli, … Caddesi … No:… adresinde bulunduğu, ticaret sicili kayıtlarına göre davalı şirketin sözleşme tarihi (24.07.2014) itibariyle iş adresi (merkezi) “… Malı. .. Sok. No:…, K:ll, D:30 Şişli/İstanbul olduğu, 24.07.2014 tarihli sözleşmede de bu adres tebligat adresi olarak kararlaştırıldığı, Ticaret sicili kayıtlarına göre davalı şirketin “… Caddesi … Sokak … Plaza, No:… (Bodrum Kat) Beykoz/lstanbul” adresinde bir merkez şubesi mevcut olduğu, davacı şirket ile (l)si davalı (7)si davadışı olmak üzere toplam (8) şirket arasında, 24.07.2014 tarihinde “Direkt Nokta Satış Sözleşmesi” konulu bir sözleşme akdedildiği, Sözleşmede, davalı şirketin İŞLETMECİ olduğuna ilişkin tanımlamaya göre, davalı işletmecinin tebligat adresi: (… Mah. … Caddesi No:…, K:…, D:… … Mecidiyeköy – Şişli/İstanbul olduğunun açıkça yazılı olduğu, sözleşmenin hiçbir maddesinde davalının münhasıran bu adreste satış yapacağının yazılmadığı, ayrıca İstanbul Ticaret Sicil kayıtlarına göre davalı şirketin halen sözleşmedeki adreste faaliyetini devam ettirdiği,davalı şirketin gerek 16/10/2016 saat:13,30 tespit anı, gerekse halihazırda ticari faaliyetine devam etmekte olduğu, tespit saatinde iş yerinin kapısının kapalı olmasının faaliyetine son verdiği anlamına gelmediği, YARGITAY 19 HUKUK DAİRESİ’NİN 2012/5806 ESAS, 2012/14807 KARAR SAYILI İÇTİHADINDA DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, davalının taraflar arasındaki sözleşmeyi ihlal eder bir davranışının bulunmadığı, dolayısıyla davacının sözleşmeyi feshinin haksız olduğu dosya kapsamından anlaşılmakla, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir. Davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında ayrı ayrı ve detaylı şekilde tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 8,5 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 27/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.