Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1234 E. 2018/1134 K. 21.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1234
KARAR NO : 2018/1134
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/08/2018 Tarihli Ara Karar
NUMARASI : 2018/881 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
TALEP : İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 21/11/2018
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:
İhtiyati haciz talep eden davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin taleplerinde haklılığını tevsik eden ve tenfiz talebine konu Hakem kararı ile hüküm altına alınan alacağının muacceliyetinin tereddütsüz olup, rehin veya herhangi bir yol ile güvence altına alınmadığını, bu itibarla İsviçre’de tahkim sürecini takip edin tamamlayan müvekkilinin elinde hakem kararından başka güvence bulunmadığı için alacağını tahsil edememe riski taşıdığını, bu nedenle İİK 257.maddesi gereği hakem kararına konu alacak için ihtiyati haciz talep ettiklerini, ihtilaf ile aynı mahiyetteki bir dosyada İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin teminatsız olarak ihtiyati haciz talebinin kabulüne ilişkin emsal mahkeme kararını sunduklarını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21/04/2005 tarihli kararında da açıkça vurgulandığı üzere alacağın hakem kararına bağlı olduğu ve teminatsız bulunduğu gözetilerek davalı aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini ileri sürerek, öncelikle ihtiyati haciz talebinin kabulü ile tenfiz talebine konu Hakem Kararında hüküm altına alınan 03/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek %3 faiz ile birlikte 64.005 Euro asıl alacak ve 10.000 USD hakem ve tahkim masrafları ve 7.281,65 Euro ile 9.395,40.TL avukatlık masrafları için davalının taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, alacağın kesinleşmiş hakem kararına dayandığı gözetilerek ihtiyati haciz kararının teminatsız olarak verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 10/08/2018 tarih 2018/881 Esas sayılı ara kararında;
“İhtiyati hacizin şartları İİK 257 ve devamı madde hükümlerinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde ve veya 3. Şahısta olan menku lve gayrimenkul mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı yanlız borçlunun muayyen ikametgahı yok ise, borçlu taahütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaağa, veya kendisi kaçmağa hazırlanır, yahut kaçar yada bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden ileri işlemlerde bulunursa bu suretle ihtiyati haciz konulursa, borç yanlız borçlu hakkında muacceliyet kesbedebileceği hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati haciz kararı verilebilir.
İhtiyati haciz ve asıl olan, ihtiyati hacze esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati haczin sebebinin bulunmasıdır.
İİK 257 ve devamı maddesine göre ihtiyati haciz talep eden taraf öncelikle ihtiyati haciz istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak yasal delillerle ispat etmek zorundadır.
Burada sözü edilen ispatın ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir.
Yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunun kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir.
Bu nedenle ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır.
Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati haciz kararı verirken asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar verilmemelidir.
Bununla birlikte, ihtiyati hacze karar verirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati haczin amacını gözetilmesi gerekli ve zorunludur.
Kanun koyucu, ihtiyati haciz hakkında karar verecek olan Hakime geniş bir taktir alanı bırakmış ise de, Hakim her somut olayda, ihtiyati haczin şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre, ihtiyati haciz kararı verdiğinin kararında belirtilmelidir, ihtayit haciz şartları mevcut değilse kanunun ön gördüğü ölçüde ıspat edilememişse, veya yaklaşık da olsa ispatı yargılamayı gerekiyorsa ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmelidir.
İİK 257 ve devamı maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ihtiyati hacze karar verilmelidir.
Bu itibarla Mahkemece asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati haciz kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden istemde İİK 257 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden…”gerekçesi ile,
Davacı vekilinin ihtiyati haciz isteminin koşulları bulunmadığından reddine karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
Müvekkilinin alacak hak ve miktarının hakem kararı ile sabit olduğunu, ilk derece mahkemesince yapılacak incelemenin şekilsel bir inceleme olduğunu, ihtilafın esasına girmesinin mümkün olmayacağını, ihtiyat haciz talebinin reddinin hakem kararı ile sabit alacağın tahsili imkanını neredeyse imkansız hale getirdiğini,
İhtiyati haciz kararı verilebilmesinin şartlarının İİK m.257 hükmünde düzenlendiğini,
Davaya ve ihtiyati haciz talebine konu alacağın rehinle temin edilmediği, vadesinin geldiğinin dosya kapsamından tereddütsüz ve ihtilafsız olduğunu, bahse konu birçok Yargıtay kararı bulunduğunu,
İlk Derece Mahkemesinin yapacağı incelemenin şekilsel inceleme ile sınırlı olduğunu, İlk Derece Mahkemesinin işin esasına girerek alacağın varlığına veya miktarına ilişkin bir denetleme yapabilmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla, dava konu hakem kararı uyarınca müvekkilinin alacaklı olduğunu ve alacağının miktarının da sabit olduğunu, davalının dava konusu hakem kararına karşı itiraz yolunun iptal davası olduğunu, ancak davalının bu yolu kullanmadığını,
Elinde ilam niteliğinde bir hakem kararı olan müvekkilinin alacağını tahsil imkânı gün geçtikçe elinden alındığını,
İhtiyati haciz kararı verilmesinin tenfiz davasının sonuçlanmasına bağlı olmadığını,
Tenfiz kararının amacının yabancı ülkelerde hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan kararların Türkiye’de icra kabiliyeti kazanmasını sağlamak olduğunu, başka ifadeyle, İlk Derece Mahkemesi’nin gerekçesinin aksine, tenfiz davasında bir uyuşmazlığın çözümü değil, hâlihazırda çözülmüş ve tespit edilmiş olan bir uyuşmazlıktan kaynaklanan alacakların icra edilebilirliğinin sağlanması amaçlandığını,
Yine aynı şekilde, tenfiz davasında talep edilen ihtiyati haciz kararının da yabancı mahkeme ya da hakem kararı ile tespit edilen alacağın tedbiri niteliğinde olduğunu, yani ihtiyati haciz kararının asıl uyuşmazlığı çözen ya da taraflar arasındaki yargılamanın sonucuna bağlı olan bir niteliği haiz olmadığını,
MTK m. 6 hükmünün açıkça “Taraflardan birinin, tahkim yargılamasından önce veya tahkim yargılaması sırasında mahkemeden ihtiyatî tedbir veya ihtiyatî haciz istemesi ve mahkemenin böyle bir tedbire veya hacze karar vermesi, tahkim anlaşmasına aykırılık teşkil etmez.” demek suretiyle tahkim yargılaması öncesinde veya sonrasında ihtiyati haciz kararı verilebileceği de hükme bağladığını,
İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için kanunen iki şart aranmakta olup bunun dışında ne mevzuatta ne uygulamada tenfiz davasının sonuçlanması ihtiyati haciz kararının verilebilmesi için şart koşulmadığını,
Yargıtay’ ın da bu hususta istikrar kazanmış sayısız kararı bulunduğunu, ( Yarg. 11. HD., 21.04.2005, E. 2004/4309, K. 2005/4022, Yargıtay 6. HD E. 2014/3906, K. 2014/4941, T. 14.04.2014, Yargıtay 19. HD E. 2009/7952, K. 2009/9703, T. 21.10.2009, Yargıtay 19. HD E. 2004/5775, K. 2004/13391, T. 30.12.2004)
Yargıtay kararları ışığında, tenfiz davasının sonuçlanması ya da tenfiz kararının kesinleşmesi, ihtiyati haciz kararı verilmesine engel teşkil etmemekte ve hatta herhangi bir etkisi de bulunmadığını,
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin 10/08/2018 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Talep yabancı hakem kararının tanınması ve tenfizi davasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
İnceleme, HMK 355. maddesi gereğince tarafların istinaf dilekçelerinde belirttikleri sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı yönünden yapılmıştır.
Davacı vekili davalı aleyhine İsviçre’de verilmiş olan 23/05/2018 tarihli hakem kararının tenfizini ve kesinleşmiş yabancı hakem kararı ile alacakları sabit olduğundan davalının taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiş, mahkemece 10/08/2018 tarihli gerekçeli ara kararla “asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati haciz kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden istemde İİK 257 vd. madde hükümlerinde öngörülen koşullar gerçekleşmediğinden ” bahisle talebin reddine karar verilmiştir.
İstinaf açısından uyuşmazlık konusu, tenfizi istenen yabancı hakem kararı esas alınarak ihtiyati haciz kararı verilip verilemeyeceği noktasındadır.
Mahkeme tenfiz koşullarının oluşup oluşmadığı yönünde esasa yönelik değerlendirme yapması gereken davanın bulunduğu safha itibariyle ihtiyati haciz talebini İİK 257 kapsamında yeterli görmemiştir.
Yabancı hakem kararının Türkiye’ de tanınması ve icra edilebilmesi tanınma ve tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Buna ek olarak mahkeme tenfizi istenen kararın onanmış aslı ve tercümesini sunması için davacı vekiline duruşmanın bırakıldığı güne kadar süre vermiştir. Sunulan fotokopilerin tanınma ve tenfiz için yeterli olmadığı, zaten bunların mahkemenin belirttiği özellikleri haiz olarak sunulması gerektiği anlaşılmaktadır. İhtiyati haciz talebi dosyanın bulunduğu aşama itibariyle değerlendirilmiş olup, talebin yapıldığı esnada 5718 Sayılı MÖHÜK’un 53.maddesinde öngörülen Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi ile İlâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesinin sunulmadığı anlaşılmaktadır. Tenfiz talebinde bulunabilmek için gerekli olan bu nitelikteki evrakın ihtiyati haciz talebi için de gerekli sayılması, yasanın amacına uygundur. Buna ek olarak değişen koşullara göre her zaman ihtiyati haciz talebinde bulunulabilmesi de mümkündür.
Sonuç olarak ilk derece mahkemesinin sunulan dosyada ihtiyati haciz kararı verilme koşullarının oluşmadığı yönündeki değerlendirmesi kararın verildiği tarihteki dosya durumuna göre yerinde olduğundan ve mahkeme kararının kaldırılmasını gerektirecek bir istinaf nedeni bulunmadığından başvurunun reddi doğrultusunda aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden/ ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcı, istinaf eden vekili tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf/ihtiyati haciz talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/11/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.