Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1230 E. 2019/1625 K. 20.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1230 Esas
KARAR NO : 2019/1625 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME :İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2014/1395 Esas 2017/1539 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 20/11/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; davacı (devir öncesi … A.Ş.) ile kredili müşterisi … San. Tic. A.Ş. arasında, Genel Kredi Sözleşmelerinin akdedildiğini ve aşağıdaki tabloda dökümleri gösterilen mer’i teminat ve kefalet mektupları kullandırıldığını, ve mer’i olduğunu, dava dışı banka tarafından davalılara kullandırılan ve yukarıda bilgileri verilmiş olan meri teminat mektuplarının davalılarca iade edilmediğini, iş bu bahisle, dava dışı … A.Ş. tarafından, davalılardan … San. Ve Tic. A.Ş. lehine ve davalılardan müşterek borçlu müteselsil kefiller; …, … lehine bedeli 7.965,00 TL. olan 3 adet meri teminat mektubunun tazmin olduğunda veya ödendiğinde ödenen miktarlar üzerinden davanın alacak davasına dönüştürülmesi hakkı ve fazlaya ilişkin hak ve talepler saklı kalmak kaydıyla, meri teminat mektup bedellerinin depo edilmesi ve meri teminat mektuplarına ilişkin gecikme faizlerinden doğan 62.223,12 TL bedelin tahsili amacıyla, huzurdaki davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu bu nedenlerle; bedeli 7.965,00 TL olan 3 adet meri teminat mektubunun tazmin olduğunda veya ödendiğinde ödenen miktarlar üzerinden davanın alacak davasına dönüştürülmesi hakkı ve fazlaya ilişkin hak ve talepler saklı kalmak kaydıyla, meri teminat mektup bedellerinin müvekkili şirket bünyesinde depo edilmesine, meri teminat mektuplarına ilişkin gecikme faizlerinden doğan 62.223,12 TL bedelin tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılar tarafına yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunduğunu, davanın zamanaşımı sebebi ile reddini, davacı, talep ettiği ve ödediğini iddia ettiği teminat mektubu bedellerinin ödendiğine dair bir delil sunmadığını, bu iddianın tamamen afaki olduğunu, davacının böyle bir ödemesi (teminat mektubu bedeli) olmadığını, ayrıca aradaki sözleşmenin fesh edildiğine ve teminat mektubu bedellerinin depo edilmesine dair bir İhtarname dahi olmadığını, teminat mektuplarının nakde çevrildiği (bedellerinin davacı’nın halefi (… A.Ş.) tarafından ödendiğine dair bir iddia da olmadığını, bu hususun muhataplardan (teminat mektubu verilen kurumlardan) sorulması gerektiğini, kaldı ki, bir kısım teminat mektupları da lehdar tarafından iade olunduğunu, bu nedenlerle dava haksız ve mesnetsiz olduğunu, davanın öncelikle yetki – zamanaşımı – ve mükerrerlik sebepleri ile ve haksız ve mesnetsiz olduğu için esastan da reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin, davacıya yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 27/12/2017 tarih ve 2014/1395 Esas – 2017/1539 Karar sayılı kararı ile; ” BK 89 md. gereği alacaklının yerleşim yeri mahkemesi de yetkili olduğundan davalıların yetki itirazı ile alacağın muacceliyet tarihi ve fon alacağının 20 yıllık zaman aşımına tabi olması nedeniyle zaman aşımı itirazlarının reddine karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir. Dava konusu teminat mektubunun mer’i olup olmadığının bildirilmesi için Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Mersin Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğü’ ne yazılan müzekkereye teminat mektubunun yürürlükte olduğu ve iade edilmediği yönünde cevap verildiği anlaşılmakla, teminat mektubunun güncel değerinin hesaplanması için dosya aslı, dosyaya sunulan Genel Kredi Sözleşmeleri, ihtarname ve banka kayıtları incelenmek suretiyle rapor tanzim edilmesi için dosya bankacılık konusunda uzman bilirkişi … tevdi edilmiş, bilirkişi 15/06/2017 tarihli raporunu ibraz etmiştir. Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde; Dava, asıl borçlu lehine düzenlenen teminat mektup bedeli ile gecikme cezasının müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı bulunan davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Davalılardan … A.Ş. yönünden davanın tefrikine karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir. Asıl borçlu ile alacağı davacı tarafından temlik alınan … A.Ş. Arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesinin tamamı ve kefalet başlıklı 23. Maddesinde davalı müşterek borçlu müteselsil kefillerin gayri nakdi alacaktan sorumlu olduklarına dair açık bir hüküm bulunmadığı anlaşılmakla Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2014/19073 Esas 2015/8884 sayılı emsal kararı da nazara alınarak davanın reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel Mahkeme tarafından verilen kararın eksik inceleme neticesinde tesis edildiğini, Mahkemenin, eksik inceleme yapmak sureti ile karar verdiğini, … A.Ş. ile davalılar arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kullandırılan nakit ve gayrinakit risklerle ilgili olarak kredinin kat edilmesinden sonra borçlularla protokol yapıldığını, 10/05/2000 tarihli protokolün “Protokolün Konusu” başlıklı 2. maddesinde ” Protokolün konusu Borçluların Banka’nın Bursa Şubesi’nden kullanmış olduğu 31.12.1999 tarihi itibari ile 140.000 USD olarak kabul edilen ve tamamı muaccel ve talep edilebilir durumda bulunan nakit kredi borcu ile 22.805.-TL’lik Teminat Mektubu riskinin aşağıdaki şekil ve şartlarda tasfiye edilmesidir” hükmünün düzenlendiğini, Davalıların, Genel Kredi Sözleşmesi’ nin düzenlenmesinden sonra yapılan protokol kapsamında gayrinakit risklerden sorumlu olduklarını açıkça beyan ve kabul etmiş olmalarına rağmen yerel mahkemenin hatalı bir şekilde GKS kapsamında davalıların gayrinakit risklerden sorumlu olmadıklarına karar verdiğini, Genel Kredi Sözleşmesinde kefillerin gayrinakit alacaktan sorumlu olduğuna ilişkin açıkça bir hüküm olmadığı varsayılsa dahi, GKS tarihinden sonra yapılan protokolde davalıların gayrinakit risketen sorumlu olduklarının açıkça belirtildiğini ve davalılar tarafından da kabul edildiğini, Yerel Mahkemenin bu hususa ilişkin yeterli inceleme ve araştırma yapmadığını, hesap yönünden yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde davanın reddine karar verdiğini beyanla; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 27.12.2017 tarih – 2014/1395 E – 2017/1539 K sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılarak kabulüne, yargılama gideri ve ücret- i vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, TMSF.’ye devredilen dava dışı … A.Ş. İle davası tefrik edilen davalı … San. Ve Tic. A.Ş. Arasında GKS.’leri imzalandığı, sözleşmeleri davalı gerçek kişilerin müteselsil kefil olarak imzaladıkları, söz konusu GKS.lerine İstinaden kredi müşterisi davası tefrik edilen davalı şirket lehine düzenlenen teminat ve kefalet mektupları bedeli ile gecikme cezasının müşterek borçlu müteselsil kefil davalılardan tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece asıl borçlu yönünden dava tefrik edilmiş olup müteselsil kefil olan davalılar yönünden ise davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçe ile istinaf edilmiştir.İstinaf açısından uyuşmazlık, depo talebinin müteselsil kefilleri de kapsayıp kapsamayacağı ve mahkeme kararının yerinde olup olmadığı noktasındadır.Kefalet sözleşmesi, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 581 ila 603 üncü maddeleri ile genel kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 483-503 maddeleri arasında düzenlenmiştir.Kefalet sözleşmesi kişisel bir teminat sözleşmesidir. Diğer sözleşmeler gibi kefil ile alacaklının karşılıklı ve birbirine uygun iradelerinin birleşmesi ile meydana gelir. Bu sözleşme ile kefil, asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememesi tehlikesini kişisel olarak üstlenmektedir.Kefalet borcunun feri karakteri, ferdileştirilmiş bir borç için tekeffülü zorunlu kılmaktadır.Gerek öğretide, gerekse uygulamada sınırları belli olmak şartıyla devamlı, değişik içerikli, birden ziyade yükümlülüğü içeren borç ilişkileri için geçerli olarak kefil olunabileceği kabul edilmektedir. Kefaletin asıl borçlunun çeşitli yükümlülüklerinden sadece birisi için verilmesi zorunlu değildir. Azami miktar ile sınırlı olmak üzere kefilin borçlunun belirli birden fazla yükümlülüğünü aynı kefalet sözleşmesinde tekeffül etmesi mümkündür. Ancak kefil olunan yükümlülüklerin neler olduğunun kefalet sözleşmesinden anlaşılması gerekir. Banka ile müşterisi arasında yapılan teminat mektubu veya çek hesabı açma sözleşmelerinde banka lehine risk gerçekleşmeden teminat mektubu bedeli veya karşılıksız çek bedelinden bankanın ödemek zorunda kalacağı meblağın depo edilmesini isteme yetkisi, söz konusu alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi, istenebilir olduğunu da göstermez (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun, 27.12.2017 tarih, 2016/1 E., 2017/6 K. sayılı kararı).Tüm bu açıklamalardan ve yasal düzenlemelerden ortaya çıkan sonuç, kefaletin verildiği anda borcun belirli ya da belirlenebilir olması gerektiği, kefalet sözleşmelerindeki belirlilik ilkesi uyarınca kefil olunan açısından belirli yani ferdileştirilmiş bir borcun varlığının arandığı, kefilin yalnızca kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile bağlı olduğu, Çek Kanununun ödeme yükümlülüğü maddesi uyarınca, hesap sahibi ile banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrinakdî kredi sözleşmesi hükmünde bulunduğu, henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden de söz edilemeyeceği, belirsiz alacak için kefalet sözleşmesi kurulamayacağı, bu nedenle çek depo bedelinden hesap sahibinin sorumluluğunun bulunduğu ancak kredi sözleşmesini imzalayan müteselsil kefilin risk altındaki çek yaprakları nedeniyle bankanın Çek Kanunu uyarınca ödemesi gereken asgari miktarlarla ilgili olarak depo talebinden sorumlu olabilmesi için kredi sözleşmesinde bu yönde açık bir hüküm bulunması gerektiğidir. (Yargıtay HGK’nın 2018/19-689 E., 2018/1624 K ; Yargıtay 19. HD’nin 2015/17912 E., 2016/7998 K. ve 2014/11190 E., 2014/13455 K. sayılı kararları benzer niteliktedir.)Somut olaya gelince, asıl borçlu ile alacağı davacı tarafından temlik alınan … A.Ş. Arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesinin tamamı ve kefalet başlıklı 23. Maddesinde davalı müşterek borçlu müteselsil kefillerin gayri nakdi alacaktan sorumlu olduklarına dair açık bir hüküm bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf dilekçesine eklediği asıl borçlu, kefiller ve TMSF.’ye devredilen dava dışı …A.Ş. arasında düzenlenen 10/05/2000 Tarihli ”PROTOKOL” başlıklı belgenin, davacının delil listesinde olmadığı ve yargılama aşamasında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmediği, bu belge, HMK’nın 357/1.maddesi uyarınca istinaf safhasında sunulduğu için inceleme konusu yapılmamıştır. Mahkemece verilen karar yerinde olup davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 20/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.