Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1223 E. 2019/1615 K. 20.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1223 Esas
KARAR NO : 2019/1615 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/44 Esas 2017/1015 Karar
TARİH : 28/12/2017
DAVA: İtirazın İptali Davası
KARAR TARİHİ : 20/11/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davacı şirketin …. A.Ş. (…) ile davalı/borçlu … arasında; … Mah. … Caddesi. No:… Susurluk-Balıkesir adresinde bulunan akaryakıt istasyonuna ilişkin olmak üzere önce 09.07.2009 tarihli bir Bayilik Sözleşmesi ardından 18.09.2010 tarihli ve süresi 1 yıl olan ikinci bir Bayilik Sözleşmesi yapıldığını, sözü edilen akaryakıt istasyonunun … ili, … İlçesi, …. Mah., … şose arası Mevkii, 4950-K ada, … parselde kain olduğunu, … metrekare yüzölçümlü olduğunu, bu yerde davacı PO lehine önce 21.05.1991 tarihinde 15 yıl süreli intifa tesis edildiğini, ardından ada/parsel numaralarının değişmesinden ve ayrıca parsel alanlarının büyümesinden sonra 23.02.2005 tarihinde bu kez 15 yıl süreli yeni bir intifa tesis edildiğini, bahse konu adresteki akaryakıt istasyonunda çeşitli tarihlerde … Ltd.Şti., … San. Ve Tic. Ltd.Şti., … San. Tic. Ltd.Şti. ve nihayet sonunda davalı/borçlu …’ın davacı şirketin bayiliğini yaptığını, son bayi davalı … ile yapılan ilk Bayilik Sözleşmesi ile birlikte ayrıca bir “İstasyon Otomasyon Sistemi Servis Bakım, Auotomatic ve Lojistik Kart Satış Sözleşmesi” ve bir “Ariyet Sözleşmesi” imzalandığını, bu şekilde davaya konu yerde birbirini takip eden bayilik sözleşmeleriyle bayilik ilişkileri sürmekte iken çeşitli tarihlerde istasyona yapılan ariyet malzeme ve teçhizat son olarak davalı …’a Ariyet Sözleşmesinin eki “Ariyet Malzeme Listesi” ile teslim edildiğini, bu arada Rekabet Kurulunun 05.03.2009 tarihli kararları, Rekabet Kurumunun 12.03.2009 tarihli duyurusu üzerine huzurdaki davanın tarafları, ticari ilişkinin bu yeni düzenlemelere uygun hale getirilmesinde mutabık kalındığını, bu bağlamda olmak üzere taraflar arasında önce bir Protokol yapıldığını, takiben söz konusu protokolün 2/a maddesi doğrultusunda taraflarca süresi 1 yıl olan ve Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, ayrıca yine bu Protokolün 2.1. maddesine göre 23.02.2005 tarihinde 15 yıl süreli olarak tesis edilen intifanın Eylül 2010 tarihi itibarıyla terkini hususu düzenlendiğini ve ardından mevcut intifa 15.09.2010 tarihinde tapudan terkin edildiğini, sözü edilen sözleşmeler doğrultusunda taraflar arasındaki bayilik ilişkisi devam ederken davalı …’ın 18.09.2010 tarihli Bayilik Sözleşmesinin imzalanmasından yaklaşık 2,5 ay sonra bayilik ilişkisini Susurluk Noterliğinden düzenlenmiş 07.12.2010 tarih … yevmiye numaralı bildirimle tek taraflı olarak feshettiğini, davalı istasyonunda birbirini takip eden bayilik sözleşmeleri içinde istasyona monte edilen ariyet malzemeler ve teçhizatın en son davalı … tarafından kullanıldığını, fesih sonrasında bunlardan bir kısmının davacı şirket PO tarafından aide alındığını, ancak dilekçe ekinde liste halinde sunulu diğer bir kısım malzemenin ise iade alınmamış olduğunu, sözü edilen bu malzemelerin …’ın yedinde kaldığını, taraflar arasındaki Protokolün 10/cc maddesinde fesih halinde bayinin; “Satış yerinde … tarafından kendisine ariyet olarak verilen malzeme ve teçhizatı ve montajı yapılan tüm sökülebilecek malzeme ve teçhizatı aynen iade etmeyi, iade edemiyorsa … tarafından tespit edilen rayiç bedellerini ödemeyi ve yine varsa … tarafından yapılan sabit yatırımların (bina, kanopi, saha betonu gibi) ödeme tarihindeki değerlerle belirlenecek bedellerini ödemeyi, …” kabul ve taahhüt ettiği hususunun düzenlendiğini, buna göre kendisine iade edilmeyen ariyet malzeme ve teçhizata ilişkin olarak davacı şirket PO tarafından aktarılan madde hükmünden hareket ederek ancak … lehine olmaz üzere bedeli dava konusu edilen ariyet malzeme ve teçhizatın rayiç bedelleri üzerinden değil, Vergi Usul Kanununda yer alan düzenleme esas alınmak suretiyle bedel tespiti yapıldığını, bu bağlamda olmak üzere bahse konu malzemelerin fatura edildikleri dönem için ayrılan amortisman değerleri iptal edilerek, bir önceki yıl sonu “net defter değeri + KDV” olmak üzere hesaplanan bedeller talep edilmek üzere konusu “sabit kıymet satışı” olan 05.04.2012 tarih 99-F-9570747 seri numaralı 44.306,16 TL bedelli fatura tanzim edildiğini, bu uygulamanın aslında Vergi Usul Kanununda yer alan bir düzenleme olup bedel olarak davalı/borçlu lehine olduğunu, diğer yandan …’ın istasyonunda mevcut otomasyon sistemine ilişkin olarak yapılan bakım ve servis hizmetinden olan borcuna ilişkin olarak 26.05.2011 tarih 99-F-7237937 seri numaralı 708,00 TL bedelli fatura düzenlendiğini ancak …’ın bu borcunu da davacıya ödemediğini, davalı …’ın kendisine teslim edilen ariyet malzemelerini fesih olgusuna rağmen iade etmemesi ve sözü edilen faturaların bedellerini ödememesi üzerine bu faturaların İstanbul …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasından icra takibine konu edildiğini, ancak borçlu …’ın haksız ve dayanaksız itirazı üzerine takibin durduğunu, bu nedenle haksız ve dayanaksız itirazın iptalini temin için huzurdaki itirazın iptali davasının açılması zaruretinin doğduğunu, davalı/borçlunun; takip konusu alacağın tamamına, faize, faiz oranına, vekalet ücretine ve tüm ferilere itirazının haksız olduğunu, davacı şirketin takip talebinde yazılı tüm taleplerinin mevzuata, anılan ve taraflar arasında imzalanan Protokol ve sair sözleşme hükümlerine uygun olmasına karşılık borçlu …’ın itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, sadece takibin sürüncemede kalması neticesine sebebiyet verdiğini, takip konusu alacak ile ilgili olarak; Sayın Mahkemece de gerek görülmesi halinde davacı şirket OMV … defter ve kayıtları üzerinde yerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesiyle borç miktarının belirleneceğinden kuşku olmadığını, tarafların tacir olduğunu, bu nedenle 6012 sayılı TTK madde 8. ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt faizine ilişkin Kanun’un 2. maddesi uyarınca takipte TCMB avans faizi oranında faiz istenilmesinin hukuka uygun olduğunu, taraflar tacir olduğundan davalı/borçlunun faize itirazının yerinde olmadığını, alacağın likit ve belirli olduğunu, takibe konu miktar bakımından fatura bedellerinin ödenmediği hususunda tereddüde yol açacak bir durum olmadığını, bu itibarla ve açıklanan nedenlerle; fazlaya ve hataya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; İİK’nun 67/2. maddesi gereğince davalı/borçlu …’ın İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasındaki haksız itirazının iptalini, takibin devamını, davalının takip konusu alacağın %20’si oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatını davacı şirkete ödemesini, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalıya yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile: davacı vekili tarafından itirazın iptali talebi ile işbu davanın açıldığını ve tarafça talep edilmesi üzerine Sayın Mahkemece cevap süresinin uzatılmasına karar verildiğini, bu nedenle HMK 104. maddesi gereği süresi içinde davaya ilişkin cevaplarını sunduğunu, öncelikle davaya karşı zamanaşımı itirazında bulunulduğunu bildirdiğini, zira davacı tarafından İstanbul …. İcra Müdürlüğünün…. E. sayılı dosyası ile 08.10.2014 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibine tarafça 19.01.2015 tarihinde itiraz edildiğini, dava konusu bayilik ilişkisinin 15.01.2010 tarihinde sona erdiğini, işbu davanın 15.01.2016 tarihinde açıldığını, görüldüğü üzere hem dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını hem de işbu itirazın iptali davasının itiraz tarihinden itibaren 1 yıl içinde açılmadığını, bu nedenle davanın öncelikle bu nedenlerle reddini talep ettiğini, davacı ile davalı arasında 18.09.2010 tarihinden başlamak üzere 1 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalandığını, ancak ticari nedenlerden dolayı bu sözleşmenin 07.12.2010 tarihinde sonlandırıldığını, bu ilişki sonlandıktan sonra da teamül olduğu üzere istasyondaki dağıtıcıya ait malzemelerin dağıtıcı tarafından yönlendirilen servis tarafından sökülerek alındığını, zaten buna dair tutanağında dava dilekçesi ekinde ibraz edildiğini, bu işlemleden sonra davacı tarafından 4 yılı aşkın bir süre boyunca hiçbir bildirimde veya talepte bulunulmadığını, 4 yıldan sonra tek taraflı düzenlenen faturaya dayanılarak icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine duran takibin üzerinden 2 yılı aşkın bir zaman geçmişken de işbu itirazın iptali davasının açıldığını, iddia edildiği gibi davalıda davacıya ait hiçbir malzeme kalmadığını, davalının kiracısı olduğu istasyonda kısa bir süre davacının bayisi olarak faaliyet gösterdiğini, daha sonra da istasyondan ayrıldığını, davacı tarafından davalıya teslim edilip de davalının uhdesinde kalan malzeme bulunmadığını, davalıdan önceki dönemde istasyonda bulunan malzemelerin ise davacı tarafından sökülerek alındığını, davacının 4 yılı aşkın süre kendisi tarafından yönlendirilen servisin söküp alındığından başkaca malzemesi bulunduğuna dair davalıya hiçbir bildirimde bulunmadığını, bu nedenle icra takibi ve işbu davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, ayrıca davacı tarafından talep edilen alacağın likit olmadığını, talep yargılama gerektiğinden icra inkar tazminatı talebinin de yerinde olmadığını, takipte talep edilen işlemiş faiz ve faiz oranının da haksız olduğunu, bu hususta da itirazlarının mevcut olduğunu, açıklanan nedenlerden dolayı; davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini ayrıca takipte haksız ve kötü niyetli davacının dava değerinin yüzde yirmisinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 28/12/2017 tarih 2016/44 Esas 2017/1015 Karar sayılı kararında;” Sözleşme gereği hizmet bedeli ve sabit kıymet satış faturasının bedelinin kararda belirtilen miktarlar kadar olduğu, davacının davasını ispatladığı, davalıda kalan bir kısım amortismanın kullanılamayacağı, bir kısmının ise söküldüğünde hurda niteliğinde olacağı, davacıya iade edilmeyen ariyet malzemelerine ilişkin 30.650,22 TL alacak ile 14.683,80 TL faiz ve bakım ve onarım hizmet bedeline ilişkin 708 TL alacak ile 304,55 TL faize takip tarihinden itibaren mükerrer tahsilat olmamak üzere asıl alacaklara yıllık %11,75 değişen oranlarda T.C. Merkez Bankasının avans faizi üzerinden davalıdan tahsilde davacının haklı olduğu, fatura KDV alacağının da 2.825,34 TL olduğu taleple bağlılık ilkesi ve sorumluluk ilkesi gereğince davalının bu miktarlar üzerinden sorumlu olduğu değerlendirilmiş saptanan ve hukuksal durum bu olunca aşağıdaki şekilde kanunen, taktiren ve vicdanen karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile;1-Davacının davasının 6100 Sayılı HMK’nın 26. Maddesi gereğince Kısmen Kabülü-Kısmen Reddi ile; 30.650,22 TL alacak ile 14.683,80 TL faiz ve 708 TL alacak ile 304,55 TL faize takip tarihinden itibaren mükerrer tahsilat olmamak üzere asıl alacaklara yıllık %11,75 değişen oranlarda T.C. Merkez Bankasının avans faizi üzerinden itirazın iptaline ve bu kısımların üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Davacı lehine 9.269,31 TL icra inkar tazminatına hükmolunmasına davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,3-Davalı lehine 3.547,11 TL kötü niyet tazminatına hükmolunmasına, davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile;İlk derece mahkemesi kararına dayanak raporda davalı uhdesinde kalan malzeme ve teçhizatların iadeye konu değerinin eksik hesaplandığını, Bu nedenle rapora itirazların değerlendirilmesi ihtisası dahilinde olduğundan ve esasen itirazlara konu malzemelerin raporun 12.sayfasındaki tabloda iadeye konu değerlerinin yer alması nedeniyle, yeni ve apayrı bir hesaplama yapılmasına gerek kalmadığından ek rapor alınmasına gerek olmadığı düşüncesiyle, müvekkili şirket kayıtlarıyla sübut bulan davada, sözlü yargılamaya geçilmesi talep edildiği, ancak mahkemece bu itiraz dikkate alınmayarak karar verildiğini, Ariyet bedellerinin iadesi, ariyetlerin davalı tarafından kullanılıp kullanılmadığına yahut PO’nun kurumsal kimliğini yansıtıp yansıtmadığına bağlı olmadığını, Taraflar arasındaki protokolün 10/a-cc maddesinde fesih halinde ariyetlerin kendisinin yahut bedellerinin ne şekilde iadeye konu edildiği tartışmaya yer bırakmayacak açıklıkta belirtildiğini, buna göre ariyet malzemelerin bedel olarak iadesi, davalı yanın bu ariyet malzemeden fesih sonrasında bir başka dağıtım şirketinin bayiliğini yaparken kullanıp kullanmadığı, yahut işine yarayıp yaramadığına veya yerinden sökülüp alınması halinde değerinin ancak hurda değeri olmasına bağlı kılınmadığı, fesih hali ariyet bedelinin iadesi için yeter ve gerek şart olduğunu, Sözü edilen yöndeki içtihatlar sadece sabit yatırım unsurları yönünden olup, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin ariyet malların bedel iadesi bakımından belirilen yönde bir içtihadı mevcut olmadığını, Mahkemenin bilirkişi raporunu gerekçesine dayanak kıldığı şekilde huzurdaki davaya konu olan taşınır hükmünde bulunan ariyet malzemelerin bir kısmını sanki sabit yatırım unsurları gibi değerlendirip davalıya teslim edilen 12 kalem malzemeden 6 adedinin bedelini iade dışı bırakmasının hatalı olduğunu, Davalının uhdesinde haksız surette kalan bu 6 kalem malın, davalının işletmesinde kullanılıp kullanılmadığı yahut kullanılmayacağı veya sökülüp alınması halinde değerinin hurda değer olacağı gibi kriterlerin dikkate alınması taraflarca düzenlenen protokolün 10/a-cc maddesinde bağıtlanan hükme de açıkça aykırı olduğunu, zira ariyet bedelinin iadesi taraflar arasındaki protokolde de kararda belirtilen gerekçelere bağlı kılınmadığı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin sabit yatırım bedeli iadesi bakımından aradığı hususlar ariyet malların bedel iadesinde aranmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/44 Esas 2017/1015 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasında yapılan bayilik sözleşmesinin davalı bayi tarafından süresinden önce feshedilmesi üzerine , bayilik sözleşmesi kapsamında davalı bayiye ariyet olarak verilen ve iade edilmeyen malların bedeli ve hizmet bedeli olarak kesilen fatura bedellerinin tahsili için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, Davanın 6100 Sayılı HMK’nın 26. Maddesi gereğince Kısmen Kabül-Kısmen Reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı borçlu tarafından icra müdürlüğüne verilen itiraz dilekçesinde ve davaya cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Mahkemece, davalının zamanaşımı defisi konusunda ön inceleme duruşmasında veya sonraki duruşmalarda veya gerekçeli kararda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş ise de, davalı tarafın istinafı olmadığı gibi karar sadece davacı tarafından istinaf edildiğinden ve davacınında bu konuda bir istinafı olmadığından değerlendirme yapılmamıştır.Davacı …. İle davalı …-… arasında 18/09/2010 tarihinde yenilenen 1 yıl süreli istasyonlu Bayilik Sözleşmesi ve sözleşmeye ek olarak Protokol, Ariyet Sözleşmesi, İstasyon otomasyon sistem servis bakım, automatıc ve lojistik kart satış sözleşmesi imzalanmıştır. Ariyet sözleşmesi ve istasyon otomasyon sistem servis bakım,automatıc ve lojistik kart satış sözleşmesi üzerinde tarih bulunmamaktadır.Protokolün üzerinde tarih bulunmamakla birlikte 2 maddesinin b fıkrasında ”PO’da söz konusu gayrimenkul üzerinde halen mevcut bulunan intifa hakkını Eylül 2010 tarihinde terkin ederek,” bayi adayı ile 1 yıl için istasyonlu bayilik sözleşmesi akdetmeyi kabul ve taahhüt etmiş olduğu düzenlenmiştir.Davalı taraf Susurlu Noterliği’nden çektiği 07/12/2010 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile bayilik sözleşmesini ticari nedenler ve gördüğü lüzum üzerine tek taraflı olarak feshettiğini davacı tarafa ihtaren bildirmiştir.Taraflar arasında düzenlenen Protokolün 10.cu maddesi ile,A)İşbu protokol ve/veya buna uygun olarak akdedilmiş Bayilik sözleşmesinin, … tarafından (9) maddenin (a) fıkrası gereğince feshi halinde veya işbu protokol ve/veya buna uygun olarak akdedilmiş bayilik sözleşmesinin BAYİ ADAYI tarafından tek taraflı olarak feshi halinde BAYİ ADAYI:C)Satış yerinde … tarafından kendisine ariyet olarak verilen malzeme ve techizatı ve montajı yapılan tüm sökülebilecek malzeme ve techitatı aynen iade etmeyi,iade edemiyorsa,…. tarafından tespit edilen rayiç bedellerini ödemeyi ve yine varsa, … tarafından yapılan sabit yatırımların (bina,kanopi,saha betonu gibi) ödeme tarihindeki değerlerle belirlenecek bedellerini ödemeyi kabul ettiği hükmü düzenlenmiştir. Davacı taraf 02/03/2011 tarihli listede belirtilen malları teslim almış olup davalı cevap dilekçesinde davacının tüm ariyet malları teslim aldığını ileri sürmüş ise de, ispat yükü kendisinde olan davalının tüm malların teslim edildiğine dair teslim olgusunu ispat edemediği, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, davacı bayilik sözleşmesi kapsamında davalı bayiye ariyet olarak verilen ve iade edilmeyen malların kullanıldıkları işe göre yıpranma paylarının ve sözleşmenin feshi tarihindeki değerinin tespit edilmesi gerekmekle birlikte, söz konusu malzemelerin gerek teknolojik gereksinin ve gerekse fesih tarihinden sonra kullanımına devam edilip edilmediğinin önem kazandığı, dağıtım şirketleri kendi farkındalıklarını oluşturmak ve tüm bayilerinin standart yapıda olması amacıyla, kendi marka, renk ve logolarını da içeren birçok uygulama yaptıkları, davacı dağıtım şirketinin kurumsal kimliği ile ilgili olarak akaryakıt istasyonu için yapılan kanopi ve bina giydirmeleri, kolon kaplamaları, giriş çıkış levhaları, akaryakıt fiyat levhaları, market raf ve standları gibi, bayide kalması halinde bile bir kısmı bayinin kullanımına yaramayacak malzemeler olduğu, bayi, anlaşma yaptığı yeni dağıtım firması kurumsal kimliğini kurmak ve kullanmak zorunda olduğu, bazı malzemelerde söküldükleri zaman başka bir yerde tekrar kullanılamaması veya tekrar kurulumu yapılamaması, ancak bulunduğu yerde kullanılmaya devam ediliyorsa değer taşıman malzeme olduğu,bu bilgiler bağlamında davalı tarafta kalan amortisman tablosunda görülen bazı kalemlerin, yeni kurumsal kimlik sebebiyle kullanılamayacağı ve bazı kalemlerinde söküldüğünde ancak hurda değer taşıyacağı göz önüne alınarak incelendiğinde; amortisman tablosundaki market ile ilgili 5-6-7-8-9 sıralı emtia ile 3.sırada bulunan gümüş kompozit cephe kaplamanın yeni dağıtım firması tarafından kendi kurumsal şekil ve rengine uygun olmamasından dolayı kullanılamayacağı belirtilmiş olup bayilik sözleşmesine konu adreste davacının 21/05/1991 tarihinde 15 yıl süreli intifa tesis ettiği, ada/parsel numaralarının değişmesi ve parsel alanlarının büyümesi sebebiyle 23/05/2005 tarihinde aynı yerde bu kez yeni bir intifa tesis edildiği, bahse konu adreste davalıdan önce çeşitli tarihlerde başka bayilerinde faaliyet gösterdiği belirtilmekle, bilirkişi raporundaki tespitlerin ve değerlerin sözleşmenin kuruluş tarihi, fesih tarihi, kullanım süreside gözetildiğinde yerinde olup, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince davacı tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/11/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.