Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1222 E. 2021/950 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1222 Esas
KARAR NO : 2021/950 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/456 Esas 2018/334 Karar
TARİH: 12/04/2018
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup Dairemizce yapılan duruşmalı inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilleri aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, müvekkillerinin böyle bir borcu bulunmadığını, talep edilen faizin fahiş olduğunu, alacaklarını ispatlamakla yükümlü olduklarını, gayrinakdi çek kredisi adı altında talep edilen alacağın hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, öte yandan dava dışı kredi lehtarı şirketinde herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilleri hakkında açılan takibin kesinleştiği ve tüm mal varlıkları üzerine haczi konulmak suretiyle satışı cihetine gidildiğini ileri sürerek, dava sonuna kadar takibin ihtiyati tedbir kararı yoluyla durdurulmasını talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili bankanın Fındıkzade Şubesi ile dava dışı kredi borçlusu/lehtarı …San. ve Tic. Ltd.Şti. arasında 25.08.2011 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, ancak daha sonra iki kez unvan değişikliği yapıldığı ve en son … San ve Tic. Ltd. Şti. olarak faaliyetine devam ettiği, işbu sözleşmeyi davacı kefillerinde sözleşmenin 22 m. göre müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, bu sözleşmeye atfen verilen kredinin sözleşme hükümlerine aykırı kullanılması nedeniyle, Genel Kredi Sözleşmesinin verdiği yetkiye istinaden Beyoğlu … Noterliğinin 11.04.2012 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile hesabın kat edildiği, akabinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçildiği, kefillerin takibe hiçbir itirazlarının olmaması üzerine takibin kesinleştiği ve haciz işlemlerine başlanıldığı, kefil, … ait taşınmazın kıymet takdiri yaptırıldığı ve buna herhangi bir itirazda bulunulmaması üzerine kesinleştiği, davacılar satışı geciktirmek için haksız olarak dava açtıkları savunarak, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 12/04/2018 tarih 2016/456 Esas 2018/334 Karar sayılı kararında;”Dosyadaki bilgi ve belgeler, icra dosyası, tarafların iddia ve savunması, alınan detaylı, gerekçeli, dosya kapsamı ile uyumlu olan bilirkişi raporu uyarınca davacıların davasının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki nakdi alacak yönünden kısmen kabulü ile 15.184,21 TL borçlu olmadıklarının tespitine, fazlaya ilişkin istemlerinin reddine, yine aynı takip dosyasında davalı tarafça talep edilen 21 adet çek bedeli 21.000,00 Tl gayrinakdi kredinin depo edilmesi yönünden ise davacıların davası dava tarihi itibariyle yerinde görülmediğinden reddine karar vermek gerekmiştir. Her dava açıldığı tarihteki şartalar göre değerlendirilmek zorundadır. Buna göre de davalıların icra takip dosyasına dava açılışından sonra yapmış oldukları ödemeler, mahkememizce dikkate alınamayacak olup, bu husus icra müdürlüğünce infazda değerlendirilecek bir husustur. Yine, davalı tarafça mahkememizde açılan davadan sonra yapmış olduğu masrafların da aynı sebeple icra müdürlüğünde infazda dikkate alınması gereken bir husustur. Davacılar ile davalı arasındaki sözleşmenin 22. Maddesi ile davacıların hem nakdi hem de gayrinakdi kredilerden sorumlu olacakları kararlaştırıldığından, davalı tarafça icra takibinde depo edilmesi talep edilen 21 adet çek yaprağına ilişkin 21.000,00 TL yönünden depo sorumlulukları bulunduğu, bu nedenle de bu kısma ilişkin davalarının davanın açıldığı tarih itibariyle yerinde olmadığı ciheti ile reddine karar vermek gerekmiştir. Davalının davacılara yönelik nakdi alacak talepleri yönünde; davacılara takipten önce hesap kat ihtarı ile çıkartılan tebligatların sözleşmedeki adresleri olmaması, farklılıklar içermesi nedeniyle takipten önce davacıların temerrütlerinin olmadığına kanaat getirilmiştir. Bu nedenle de davacıların takip tarihi itibariyle temerrüde düştüklerine kanaat getirilmiştir. Bundan dolayı da davalı tarafça temerüt dolayasıyla takip öncesi faiz talep edemeyeceğine, ancak davacıların hesap kat tarihinden takip tarihine kadar olan akdi faizden temerrüdü oluştuğu takip tarihine kadar sorumlu olduklarına kanaat getirilmiştir. Davalı taraf yapılan ödemeleri tek ödeme gibi alarak hesaplama yaptığından bu durum davacıların lehine sonuç doğurduğundan ve talepte bağlılık kuralı gereğince de BK 100 maddeye göre de, davalı tarafın tek seferde ödeme yapılmış gibi yapmış olduğu hesaplamaya bağlı kalınması gerektiğine kanaat getirilmiştir. ” gerekçesi ile;Davacıların davasının kısmen kabulü ile, davacıların davalı tarafça İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında dava tarihi itibariyle nakdi alacak yönünden 15.184,21 TL borçlu olmadıklarının tespitine, bu kısma ilişkin fazla istemin reddine, Aynı takip dosyasında davacıların 21 adet gayri nakdi çek bedeli 21.000,00 TL ye ilişkin davalarının dava tarihi itibariyle yerinde görülmediğinden reddine, karar verilmiş ve karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile;Müvekkili … Fındıkzade şubesi ile borçlu … San. Ve Tic. Ltd. Şti. müteselsil kefiller … arasında 26.08.2011 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı ve Beyoğlu … Noterliği ‘nin 11.04.2012 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiği, Alacağının tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile borçlu …. San. Ve Tic. Ltd. Şti müteselsil kefiller … hakkında icra takibi başlatıldığı ve davacıların icra takibine hiçbir itirazları olmadığı, icra takibi tüm borçlular açısından kesinleşerek haciz işlemleri yapıldığı, … adına kayıtlı … İlçesi, … Köyü, … parsel … Blok 33 nolu bağımsız bölüme haciz işlendiği, gayrimenkulün kıymet takdiri yapıldığı ve bu kıymet takdiri de kesinleştiğini, davacı borçluların gerek icra takibine gerekse kıymet takdirine itirazları olmadığı, taşınmazın satış günü icra dosyasına ödeme yapıldığından satış düştüğü, davacılar hiçbir aşamada itirazda bulunmadığı kötü niyetli olarak işbu davayı açtığı, Yerel mahkemece yapılan yargılama sırasında bir kök rapor alındığı tarafların itirazları üzerine iki sefer ek rapor alındığını, Bilirkişi … tarafından 04.01.2018 tarihinde düzenlenen ikinci ek rapora süresi içerisinde itirazları sunulduğu, Mahkemece yeniden ek rapor alınması talebi reddedilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiği, ancak mahkemece verilen karara dayanak olan ikinci ek rapor eksiklikler içerdiği, 04.01.2018 tarihli bilirkişi ikinci ek raporunda, bilirkişi tarafından borçlular … için; hesap kat ihtarının tarafların sözleşmede belirttikleri adreslerden farklı adreslere gönderilmiş olması gerekçesiyle takip tarihi itibariyle temerrüt faizi işletildiği, Oysa ki 04.01.2018 tarihli bilirkişi ikinci ek raporuna karşı itirazlarında belirtmiş oldukları üzere …’ in sözleşmede yazan adresinin ihtarnamede yazan adresten farklı olmasının sebebi, ihtarnamenin gönderildiği tarihte adres paylaşım sisteminde davacı …’ in mernis adresinin sözleşmede yazılı adresten farklı olmasından kaynaklandığı, İhtarnamenin gönderildiği dönemde davacının sözleşmede belirtmiş olduğu adres ile resmi kayıtlarda yer alan adresi farklı olduğundan ihtarname davacının resmi kayıtlardaki adresine gönderildiği, kaldı ki, davacıların dava dilekçelerinde bildirdikleri adres de ihtarnamenin gönderildiği adresi olduğu, b.u durumda davacı …’ in ihtarnamenin iade döndüğü tarih olan 19.04.2012 tarihi itibariyle temerrütü gerçekleştiği, Diğer davacı …’ e gönderilen ihtarname ise bilirkişi raporunda belirtilenin aksine sözleşmedeki adresine gönderildiği, taraflar arasında imzalanan sözleşmede davacı adresinin blok numarasının 11 olduğu görülmektedir, ancak sayın bilirkişi sözleşmede yazan blok numarasının 10 olduğunu, bankanın ise ihtarnameyi 11. Blok olarak gönderdiğini belirttiği, Ancak ekte görüntüsü yer alan sözleşme sayfasından da anlaşılacağı üzere üst satırdaki “Güngören” kelimesindeki “g” harfi alt satırdaki “1” sayısının üzerine geldiği ve birleşmiş gibi göründüğünden, bilirkişi yanılgıya düşerek blok numarasını 10 olarak gördüğünü, bu hususta itiraz etmelerine rağmen dikkate alınmadığını, bu durumda davacı …’ in sözleşmede belirtilen adresine ihtarname gönderilmiş olup, bu tarih itibariyle temerrüde düşeceğinden ihtarnamenin iade döndüğü tarih olan 13/4/2012 tarihi itibariyle temerrüte düşürüldüğünü, bu sebeple temerrüt faizinin bu tarih dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekmekte iken mahkemece eksik bilirkişi raporu dayanak gösterilerek karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu, b u sebeple ihtarnamenin tebliğ edilmiş sayıldığı tarih ile takip tarihi 10.06.2014 tarihleri arasında akdi faiz değil temerrüt faizi işletilmesi gerektiğini, Ayrıca bilirkişi raporunda faize ilişkin olarak %Bsmv’ nin talep edilmediği belirtilmiştir ancak takip tarihine kadar işlemiş ve ödemelerle mahsup edilmiş faiz ve bsmv kalemleri tahsil edilmiş olduğundan bu alacak kalemleri takip talebinde gösterilmediği, Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, KMH faiz oranının 25.05.2013 tarih- 28657 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2013/8 tebliği ile KMH kredileri için %30,24 faiz oranının uygulanması gerektiği belirtilmiş olup, mahkemece de bu rapor dikkate alındığı, oysa, hesap kat tarihi 11.04.2012 tarihi olup, bu tarih itibarıyla geçerli olan faiz oranı %89,10 olduğu, takibe konu kredi kurumsal kredi olup, tüketici kredisi gibi değerlendirilerek faiz oranı değişikliğini bu kredilere de uygulaması mümkün olmadığını, Temerrüt başlangıç tarihi ihtarname tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinden, temerrüt tarihi itibariyle farklı alacak kalemlerine işleyecek farklı faiz oranları ve ihtarname sonrasına yapılan ödemeler dikkate alınarak mahkemenin ikinci ek rapor kararında belirtmiş olduğu gibi terditli hesaplama yapılması gerektiği, ikinci ek raporda dikkate alınmayan bu hususun mahkemece de dikkate alınmayarak karar kurulması hukuka aykırı olup müvekkilin mağduriyetine sebebiyet verdiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile;İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Çek bedellerinden müvekkillerinin sorumlu tutulamayacağını, mahkemenin gayrinakdi çek bedellerine ilişkin davanın dava tarihi itibariyle yerinde görülmediğinden reddine karar verdiği, ancak bu karar açıkça hukuka aykırı olduğu müvekkillerin kefil olduğu, şirket ile davalı banka arasında imzalanan 26.08.2011 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi sadece kredi kullanımına ilişkin olduğu, sözleşmenin kurulduğu tarihte davalı banka tarafından dava dışı kredi borçlusu şirkete verilmiş bir çek karnesi bulunmadığı, çek karnesi verildiğine veya verileceğine ilişkin müvekkillerine yapılmış bir bildirim, tebligat bulunmadığı, çek karnesi sözleşme imzalandıktan sonra 12.09.2011 ve 12.10.2011 tarihinde verildiği, çek karnesi verilmesi (her bir çek yaprağı için bankanın belli bir miktarla sorumlu olması ve verilen çek yaprağı adedince ilgiliye yeni bir kredi açılmıştır) bir nevi ayrı bir kredi tahsis edilmesi manasına gelir ki müvekkillerinin bu yeni durumdan haberleri olmadığı için sorumluluğu da bulunmadığını, (Yargıtay 19 HD 2012/15421 E 2013/1789 K sayılı 30.01.2013 , Yargıtay 12. HD 2010/7084 E, 2010/8786 K.)Her ne kadar davalı banka tarafından yasanın aradığı yazım şekil şartlarına aykırı olarak çok küçük punto yazılarla hazırlanmış genel kredi sözleşmesinde 22 m de birtakım taahhütlerden, kabullerden vs bahsedilmişse de sayın Mahkemecede malum olduğu üzere gerek Yargıtay ve gerekse Kaynak İsviçre Federal Mahkemesi kararlarına göre ileride doğacak aynı borçluya ait borçlardan kefilin sorumlu tutulabilmesi, bu borçların belirli yada en geç kefalet anında belirlenebilir olmasına bağlı olduğu, (Yargıtay 19. HD 2009/12183 E, 2010/8768 K) Tüm bu hususlardan da açıkça anlaşılacağı üzere müvekkillerinin dava dışı şirkete sonradan kullandırılan çek karnesi verilmesi/kredi tahsis edilmesi işleminden hukuken sorumlu tutulmaları mümkün olmadığını, Hesaplamaların yanlış yapıldığını, mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporuna dayanarak asıl alacakla ilgili davanın kısmen reddine karar verildiği, ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda sayın bilirkişi tarafından mevcut haliyle birtakım hesaplamalar yapılmışsa da bu hesaplamaların karmaşık ve yanlış olduğunu, oysa yapılacak işlemin basit olduğunu, kredi kat ihtarnamesinin çekildiği tarihin belli olduğunu, ödemelerin yapıldığı tarihlerinde belli olduğunu, bilirkişi tarafından karmaşık bir şekilde yapılan ve yanlış sonuç veren hesaplamanın çok basit bir şekilde yapılabileceğini, bilirkişinin faiz oranı hakkında değerlendirme yapmış olup, Ticari KMK kredisi için yıllık %30, Rotatif kredi için de yıllık %30.4 faiz uygulanabileceğini kabul ettiğini, hesap karmaşasına sebep olmamak için %30.4 faiz oranını hesaplamada baz aldıklarını, “Ödeme tarihlerine göre hesaplamanın çok basit olduğunu, -Hesap Kat ihtar tarihi 11.04.2012 dir. Talep edilen alacak 17.632-TL-İhtar tarihinde borç 17.632-TL x%30.4 = 5.360-TL /365 = 14.68-TL günlük faiz-İlk ödeme ve tarihi 25.04.2012 de 2.990-TL-İhtar tarihinden (11.04.2012) İlk ödeme tarihi olan 25.04.2012 arası 14 gün 14×14.68 =205.5-TL faiz işledi toplam borç 17.632+205.5 = 17.837.5-TL oldu
-17.837.5 – 2.990 = 14.847.5-TL 25.04.2012 itibariyle BAKİYE BORÇ -25.04.2012 itibariyle 14.847.5x%30.4 =4.514-TL /365 =12.36-TL günlük faiz -2.ödeme 02.05.2012 tarihinde 4.990-TL -Ödeme tarihinden (25.04.2012) 2. ödeme tarihi olan 02.05.2012 arası 7 gün
-7×12.36 = 86.50-TL faiz işledi 14.847.5 +86.5 = 14.934-TL -14.934 – 4.990 = 9.944-TL 02.05.2012 itibariyle BAKİYE BORÇ -3.ödeme 04.09.2012 tarihinde 5.999-TL -02.05.2012 itibariyle bakiye 9.944x%30.4 =3.023-TL /365 =8.28-TL günlük faiz-Ödeme tarihinden (02.05.2012) 3.ödeme tarihi olan 04.09.2012 arası 122 gün 122X8.28 = 1.010-TL faiz işledi 9.944+ 1.010 = 10.954-TL -10.954 – 5.999 = 4.955 -TL 04.09.2012 itibariyle BAKİYE BORÇ TAKİP TARİHİ 10.07.2014 son ödemenin yapıldığı tarih 04.09.2012 arasında 786 gün var . 4.955x %30.4 = 1.506-TL 1.506/365 =4.12-TL günlük faiz786 x 4.12 = 3.238-TL faiz işler Takip tarihi itibariyle 4.955-TL ASIL ALACAK 3.238 TL İŞLEMİŞ FAİZ 8.193-TL TOPLAM ALACAK” miktarı bulunmakta olduğunu,Takip tarihi itibariyle asıl alacak ve faiz miktarının hesaplandığını, takip çıkış miktarına göre bu miktara diğer takip masrafları ilave edildiğinde takip çıkışı itibariyle toplam borç, asıl alacak olan, talep edilen alacağın faiz alacağı olması durumunda faize faiz işlemeyeceğinden belki de müvekkillerinin hiçbir borcu bulunmadığını, bu hususa ilişkin her türlü talep ve dava haklarının saklı olduğunu, 4.955-TL ye de yıllık %30.4 oranı üzerinden ödeme tarihi olan 22.09.2016 tarihine kadar faiz işletildiğinde net miktar ortaya çıkacağını, bilirkişinin işini kolaylaştırmak adına bu hesaplamayı yaptıklarında; “4.955 x %30.4 =1.506 /365 = 4.12-TL günlük faiz takip tarihi 10.07.2014 den ödeme tarihi 22.09.2016 kadar 792 gün var 792x 4.12 = 3.263-TL takip sonrası işlemiş faiz miktarı”Bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın yanlış ve hatalı olduğunu, bu nedenle raporun hükme esas alınmasının kabul edilemez olduğunu, Bir diğer önemli hususun ise mahkemece de malum olduğu üzere müvekkillerine yapılmış bir hesap kat ihtarı bulunmadığı için esasen ihtar tarihi olan 11.04.2012 tarihinden takip tarihi olan 10.07.2012 arasında müvekkiller yönünden faiz işletilmesi hukuken mümkün olmadığını, hal böyle olunca müvekkillerinin takip öncesi işlemiş faizden sorumlu olmayacaklarını, Mahkemece de malum olduğu üzere; Kefalet borcunun fer-i karakteri, ferdileştirilmiş belli bir borç için tekeffülü zorunlu kılmakta olduğu, asıl borç belli olmaksızın, sadece kefilin sorumlu olacağı en yüksek meblağ gösterilmek suretiyle verilmiş olan kefalet geçersiz olduğu, kefilin imzasının olmadığı sonraki genel kredi sözleşmelerinden vs kefilin sorumlu tutulması söz konusu olmayacağı, eğer, bu yönde veya bu anlama gelebilecek bir kayıt var ise, bu kaydın kendisi geçersiz olacağından( kefaletin fer-i niteliğine aykırı olmakla geçersizdir)aynı şekilde, kefilin imzasının olmadığı sonraki tarihli GKS’lerden sorumlu olduğundan bahsedilemeyeceğini, daha önceki beyanlarında açıklandığı üzere ilk kredi sözleşmesinde kefil konumunda olan müvekkillerinin kendilerine bildirim yapılmadan imzalanan 2. Kredi sözleşmesinden ve sonradan verilen çek’lerden sorumlu tutulmaları hukuken mümkün olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/456 Esas 2018/334 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Karar tarihinden sonra davacılardan …’in 27/05/2018 tarihinde vefat ederek geriye mirasçı olarak …’in mirascı bıraktığı, mirasçılardan …’in mirası mahkeme karar ile reddediğinin tespit edildiği, davacılar vekilinin mirası reddetmeyen mirasçılara ait vekaletnameyi dosyaya ibraz ettiği görülmüştür. İstinafa konu dava menfi tespit davası olarak açılmıştır. Yargılama sırasında davaya dayanak olan icra takip borcunun ödendiği sabittir. Bu durumun davacılar vekili tarafından yargılamanın 23/01/2017 tarihli ön inceleme duruşmasında;” dilekçemizi menfi tespit olarak açmış isek de bilahare yargılama sürecinde müvekkillerimiz tarafından davalıya bir kısım ödemeler yapılmak zorunda kalınmıştır, ödenen miktar 58.602,68 TL dir, bakiye 7.000,00 TL civarı davalının müvekkilimden talep ettiği miktar vardır, davamızın değeri 30.919,00 TL ise de icra yoluyla yapılan tahsilat nedeniyle kapak hesabına göre ödeme yapılmıştır, buna ilişkin harç ikmali ile birlikte müvekkillerim tarafından yapılan ödemenin istirdatına ilişkin dilekçemizi sunacağız, dosya bilirkişiye tevdi edilsin dedi.” şeklinde ki beyanı zapta geçildiği, davacılar vekilinin beyanı doğrultusunda yargılama sırasında istirdat taleplerini içeren dilekçe verdiğinin tespit edilemediği ancak, Mahkemece tayin edilen bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve ek raporlarda istirdat talebine yönelik hesaplama ve değerlendirme yapıldığı görülmüştür.Yargılama sırasında Mahkemece davacılar vekilinin istirdat talebine yönelik herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür. Mahkemece yukarıda özetlenen şekilde” davanın kısmen kabulüne, takipte davacıların 15.184,21 TL borçlu olmadığının tespitine, bu kısma ilişkin fazla istemin reddine, aynı takip dosyasında davacıların 21 adet gayri nakdi çek bedeli 21.000,00 TL ye ilişkin davalarının dava tarihi itibariyle yerinde görülmediğinden reddine”, karar verilmiştir.İİK.nın 72/5 maddesinde, menfi tespit davasının görülmesi sırasında davaya konu borç ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edileceği emredici bir şekilde düzenlenmiştir. Somut olayda, görülen davada yargılama sırasında davaya konu borç fazlasıyla ödenip mahkemeye bildirilmesine rağmen, mahkemenin istirdada dönüşen davada menfi tespit hükmü kurması kanunun emredici hükmüne aykırı olmuştur. Bu durum taraflarca istinafa konu edilmemiş ise de, kanunun emredici hükmüne aykırılık hali kamu düzenine ilişkin olduğundan HMK.nın 355. maddesi kapsamında Dairemizce resen dikkate alınarak değerlendirme yapılmıştır.Dosyanın incelenmesinde takibin genel kredi sözleşmesine dayalı olduğu, davacıların genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil oldukları bu nedenle aleyhlerine icra takibi yapıldığı, davacıların müteselsil kefilliklerinin genel kredi sözleşmesi imza tarihinde yürürlükte bulunan 818. sayılı BK:’nun kefalet hükümlerine uygun olduğu, davacıların kefalet sözleşmesinde bulunan imzalarına itiraz etmedikleri anlaşılmaktadır. Davacıların kefaletin geçersizliğine ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir.Tarafların hesaplamaya ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesi için Dairemizce duruşma açılarak atanan bilirkişiden rapor ve ek rapor alınmıştır.Takip talebinde istenen 30.919,31 TL nakdi alacağın nasıl hesaplandığı anlaşılamamaktadır. (istenen nakdi alacaklar 5.858,30 TL ticari KMH, 11.773,85 TL rotatif, 4.828,8 TL işlemiş faiz ve 200 TL protesto masrafından ibaret olup takip talebinde 2.990 TL -25.04.2012 tarihli ödeme, 4.990 TL -02.05.2012 tarihli ödeme, 5.999 TL- 04.09.2012 tarihli ödeme olarak belirtilmiştir.) Esasen icra takip dosyasında düzenlenen ödeme emri ile bu doğrultuda düzenlenen ödeme emri nakdi alacaklar yönünden net bir nakdi alacak içermediğinden takip usulüne uygun değildir. Fakat bu durum şikayet ve itiraza konu edilmeksizin takip kesinleştiğinden sonuca etkili görülmemiştir. Takip talebindeki nakdi alacaklar yönünden talep edilen alacaklardan takip öncesi alacaklar çıkarıldığında davalı bankanın takip talebi ile 8.681,95.TL nakdi alacak, 21.000,00.TL gayrinakdi alacak olmak üzere toplam 29.681,95.TL talep ettiği görülmektedir. Takip talebinde talep edilen toplam nakdi alacak 30.919,31.TL olarak yazılmış ise de; bu durumun talep içeriğine göre maddi hatadan kaynaklandığı sonucuna ulaşılmaktadır. Davacılar tarafından dava dilekçesi ile dava değeri 30.919,00.TL gösterilerek takip konusu nakdi ve gayrinakdi olmak üzere takip ile istenilen tüm alacaklardan borçlu olmadığının tespitini istemişlerdir. Her ne kadar şeklen de olsa sadece nakdi alacaklar yönünden harç yatırarak dava açılmış gibi gözükse de gerek dava dilekçesi içeriği gerekse de takip talebi ile talep edilen toplam alacağın miktarı (29.681,95.TL) itibariyle yatırılan harç ile dava konusu edilen takip alacağının tamamını karşıladığından, davanın, takibe konu tüm alacaklar yönünden açıldığı kabul edilerek dairemizce inceleme ve değerlendirme yapılmıştır. Zira, aksi yönde davalının beyan ve itirazı yoktur. Dosyaya davalı tarafça genel kredi sözleşmesi ve hesap kat ihtarına ilişkin belge örnekleri sunulduğu görülmüştür. Bunlara göre, davalı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında 26/08/2011 tarihli 300.000 TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmede davacıların mütesilsil kefil olarak imzalarının bulunduğu , davalı bankaca kredi hesaplarının 11/04/2012 tarihi itibarıyla kat edildiği, asıl borçlu ve müteselsil kefillere kat ihtarının noter aracılığı ile gönderildiği ancak davacılara tebliğ edilemediği anlaşılmıştır.Davacılar vekili tarafından istinaf sebebi olarak ileri sürülen; kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı, gayrinakdi alacaklardan davacıların sorumlu tutulamayacağı, bilirkişi raporunda hatalı hesaplama yapıldığına yönelik hususlar ile davalı vekili tarafından ileri sürülen kat ihtarnamesi ile temerrüde düşerek takip tarihine kadar temerrüt faizi işletilmesi gerektiği, hesaplamada dikkate alınan faiz oranlarının hatalı olduğuna ilişkin hususların, İlk Derece Mahkemesinde de kök rapora itiraz olarak ileri sürüldüğü, mahkemece itirazlar dikkate alınarak iki kez ek rapor aldığı ve nihayetinde dosyada mübrez 04/01/2018 tarihli ikinci ek rapordaki tespitlere itibar edilerek bu doğrultuda menfi tespit hükmü kurduğu, hüküm gerekçesinde belirtilen; davacıların takipten önce usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediklerinden takip tarihine kadar ancak akdi faiz talep edilebileceği, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 3.11,22 ve 22/İ maddeleri uyarınca müteselsil kefil olan davacıların takip ile istenen gayrinakdi alacaktan sorumlu olduğuna dair tespit ve kabulü, dosya kapsamında uygun olduğu anlaşıldığından aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Her ne kadar dairemiz tarafından atanan bilirkişi rapor ve ek raporu ile mahkemece alınan rapor ve ek rapor arasında farklı tespit ve hesaplamalar yapılmış ise de, tarafların itirazları üzerine mahkemece alınan 04/01/2018 tarihli ikinci ek rapordaki tespit ve değerlendirmeler ve hesaplama yöntemi itibariyle taraflar arasındaki sözleşme, dosyadaki diğer delillerle uygunluk arz ettiğinden dairemiz tarafından da benimsenerek alınan diğer rapor ve ek rapora itibar edilmemiştir.Dairemizce yapılan bu tespitler ve kabullere göre; davalı bankanın dava tarihi itibariyle 15.735,10.TL nakdi alacak 21.000,00.TL gayrinakdi alacak talep hakkının bulunduğu, yargılama sırasında müteveffa … tarafından 22/09/2016 tarihinde toplam 58.602,68.TL ödeme yapıldığı, ödeme tarihi itibariyle davacıların sorumlu olduğu nakdi ve gayrinakdi alacak ile yapılan tüm takip giderlerinin tenzil edilerek yapılan kapak hesabı sonucu 12.592,31.TL fazladan ödeme yapıldığının tespit edildiği, bu tespite göre ödeme yapan davacının mirasçılarının bu miktar alacağın istirdadını talep hakkı bulunduğu anlaşıldığından, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Tarafların istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ- KISMEN REDDİ ile; İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/04/2018 tarih ve 2016/456 Esas 2018/334 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, 1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takip dosyasına davacılardan … tarafından fazla ödenen 12.592,31.TL’nin İİK 72/5 maddesi uyarınca ödeme tarihi olan 22/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile … mirasçılarına ödenmesine,2-Fazlaya ilişkin talebin reddine,İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN:3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 860,18.TL harçtan peşin alınan 528,02.TL harcın mahsubu ile bakiye 332,16.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-Davacılar tarafından yatırılan 528,02.TL peşin harç ile 29,20.TL başvurma harcı toplamı 557,22.TL harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 5-Davacılar tarafından sarf edilen toplam: 997,50.TL yargılama giderinin davanın kabul / ret oranına göre (%41 kabul) hesap ve takdir edilen 408,97.TL’sinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarf edilen toplam: 200,00.TL yargılama giderinin davanın kabul / ret oranına göre (%59 ret) hesap ve takdir edilen 118,00.TL’sinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına, 7-Davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 4.080,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca ret edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 4.080,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,9-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,İSTİNAF YÖNÜNDEN: 10-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30.’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,11-Davacılar tarafından yatırılan 35,90.TL istinaf karar harcının talep halinde davacılara iadesine,12-Davalı tarafından yatırılan (35,90.TL + 223,41.TL=) 259,31.TL harcın talep halinde davalıya iadesine, 13-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 2. Kısım 2. Bölüm 17/c.maddesi gereğince 4.080,00.TL vekalet ücretinin istinaf eden davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 14-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 2. Kısım 2. Bölüm 17/c.maddesi gereğince 4.080,00.TL vekalet ücretinin istinaf eden davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 15-Taraflarca sarf edilen yargılama giderlerinin yatıran tarafın üzerinde bırakılmasına, 16-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 17-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacılar vekilinin yokluğunda HMK 362/1-a maddesi uyarınca kesin olarak oy çokluğu ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/06/2021
MUHALEFET ŞERHİ Dava, menfi tespit davasıdır. Davacı borçlular haklarında yapılan takipten dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemiş, dava sırasında takip konusu alacak ödendiğinden dava istirdat davasına dönüşmüştür.Davaya konu takipte davalı alacaklı, ticari KMH kredisi ile rotatif kredi dolayısıyla oluşan alacak, rotatif kredi alacağı faizi, protesto masrafı bedelleri ile toplam 30.919,31 TL nakdi alacağın tahsili ile geri dönmeyen 21 adet çek yaprağı bedeli gayrınakdi alacak olarak 21.000 TL’nin depo edilmesini talep etmiştir. Takip talebinde nakdi alacak miktarı ve gayrı nakdi alacak miktarları ayrı ayrı gösterilmiş, bunlar toplanmamıştır. Ancak davalı alacaklı takipte talep ettiği nakdi alacak miktarı yönünden hesaplama hatası yapmış, kullanılan kredilerden doğan nakdi alacağa, borçluların yaptıkları ödemeleri de toplayarak nakdi alacak miktarı belirlemiştir. Dosyada alınan tüm bilirkişi raporlarında banka kayıtlarına göre davacı borçluların kullanılan krediler nedeniyle sorumlu olduğu nakdi alacak miktarının takipte talep edilenden daha az olduğunu belirlemişlerdir.Davacı borçlular menfi tespit davasında, takipte talep edilen nakdi alacak miktarını belirterek nakdi alacak yönünden borçlu olmadıklarının tespitini talep etmiş ve dava değeri olarak 30.919,31 TL göstermiştir. Davacıların gayrı nakdi alacağın depo edilmesi yönündeki talebe bir itirazları bulunmamaktadır. Süresinde itiraz edilmeyerek kesinleşen takipte, kapak hesabı takip talebinde istenen nakdi alacak yönünden hesaplanmış ve bu nakdi alacak yönünden belirlenen miktar davacı borçlular tarafından ödenmiştir. Takip dosyasındaki reddiyat makbuzuna göre yasal kesintilerden sonra alacaklıya 56.105,73 TL ödenmiştir.Dava dosyasında alınan tüm bilirkişi raporlarında hesaplamalar hep nakdi alacak yönünden yapılmış, gayrı nakdi alacağın nakde dönüştüğüne ilişkin bir iddia bulunmadığından gayrı nakdi alacak depo bedeli hesaplamalara dahil edilmemiştir. Alınan bilirkişi raporlarında nakdi alacak yönünden davacıların sorumlu olacakları miktar takipte talep edilenden az bulunmuştur. Tüm bilirkişi raporlarında davalı alacaklının takipte nakdi alacak yönünden toplama hatası yapıldığı alacaklının talep edebileceği nakdi alacak miktarının banka kayıtları ile de daha az olduğu tespit edilmiştir. Bu konuda uyuşmazlık bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda nakdi alacağa ilişkin yapılan hesaplamalar hatalı olup, bilirkişiler takipte talep edilmemesine rağmen ticari KMH kredisi yönünden faiz hesaplamış, rotatif kredi yönünden ise davalı alacaklının takipte talep ettiğinden fazla faiz belirlemiş, takipte talep edilebilecek alacak bu nedenle fazla tespit edilmiştir. Dairemizce ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporundaki bu hata nedeniyle yeniden bilirkişi raporu alınarak takipte talep edilen nakdi alacak miktarı yönünden davacı borçluların ödeme tarihi itibarıyla sorumlu oldukları borç miktarı tespit edilmiştir. Dairemizce alınan bilirkişi raporu ile davacı borçluların takipte yaptıkları fazla ödeme miktarı 37.356,16 TL olarak belirlendiğinden ve davada talep edilen miktar daha az olduğundan taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi yöndeki çoğunluk görüşüne katılmıyor muhalif kalıyorum.