Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1219 E. 2019/1624 K. 20.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1219 Esas
KARAR NO : 2019/1624 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/200 Esas 2018/418 Karar
TARİH: 10/04/2018
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/11/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile;Müvekkil şirket ile borçlu şirket arasındaki sözleşme gereğince davalı taraf müvekkil şirketten mal/hizmet satın aldığını, söz konusu mal/hizmet bedellerinden doğan müvekkil şirketin alacağı bulunduğunu, bu bal/hizmet bedellerine ilişkin faturanın davalı tarafa tebliğ edildiğini ancak davalının fatura münderecatına herhangi bir itirazının olmadığını, davalı tarafa borcun ödenmesi hususunda yapılan sözlü ve yazılı ihtarname ile başvuruların sonuçsuz kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla haksız ve kötü niyetli bir şekilde takibe itiraz eden davalının itirazının iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari avans faizi uygulanmasına, davalı tarafın % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkil şirketin davacıdan mal/hizmet satın almadığını aksine müvekkil şirketin davacıya mal sattığını, taraflar arasında imzalanan 18.01.2011 tarihli sözleşmeye istinaden müvekkil şirketin davacıya iki adet “180 cc kristal bardak kalıbı” üretip teslim edeceğini, davacının da 207.000,00 TL + KDV ödeme yapacağım, bu sözleşme kapsamında kalıpların üretimi yapılarak davacıya teslim edildiğini, 107.350,00 TL’lik fatura müvekkil tarafından kesilerek davacıya gönderildiğini, ancak davacımn kendi cari hesabında alacak gösterebilmek amacıyla bu faturayı Bakırköy …. Noterliğinin … yevmiye no.hı ihtarı ile kötü niyetli olarak iade ettiğini, davacı tarafından müvekkil şirketi borçlandırıcı bir fatura tanzim edilmediği gibi herhangi bir faturada müvekkile tebliğ edilmediğini belirterek, davanın reddi ile kötü niyetli olarak takip yaptıklarından kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, ayrıca % 20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 10/04/2018 tarih ve 2016/200 Esas, 2018/418 Karar sayılı kararında;”Yapılan yargılama sonucu dosya Mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde; davacı ( alacaklı ) tarafından davalı ( borçlu) aleyhine Küçükçekmece ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 107.350 TL asıl alacak için icra takibinde bulunduğu, davalının ( borçlunun ) yasal süresi içerisinde borca itirazı üzerine takibin durmuş olduğu, davacı vekilinin yasal süre içinde davalının itirazının iptali için İİK 67 maddesine göre itirazın iptali davası açtığı, uyuşmazlığın davalı tarafından davacıya satılan malların davacıya teslim edilip edilmediği, icra takibine konu borçtan dolayı davalının davacıya borcunun olup olmadığı hususunda olup, dosyada deliller toplandıktan sonra mali müşavir bilirkişi ile inceleme yaptırılmış, bilirkişinin 05/05/2017 havale tarihli raporunda; ………Davacı şirket 12.01.2011 tarihinde tescil olunarak tüzel kişilik kazandığından 2011 yılı ticari defterleri 2011 yılında tasdik ettirilmiştir. İncelenen davacı şirkete ait 2011 yılı ticari defterlerinden yevmiye ve envanter defterlerinin dönem sonunda yaptırılması gereken kapanış (görülmüştür) onaylarının yaptırılmamış olması nedeniyle davacı şirketin 2011 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma vasfının bulunmadığı, 2015 yılı defterlerinin açılış tasdiki ile dönem sonunda yaptırılması gereken kapanış (görülmüştür) onaylarının yasal süresinde olduğu, (Yeni TTK Md.64/3) davacı şirkete ait 2015 yılı ticari defterlerin yeni TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulmuş ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı şirketin incelenen ticari defterlerinde davalı şirket ile olan hesap hareketlerini 320.01.236 cari hesap kodunda takip etmekte olduğu, davalı şirketten alman faturaların bu hesabın alacağına, davalı şirkete yapılan ödemelerin ise bu hesabın borcuna kaydedildiği görülmüştür. Davacı şirketin incelenen 2011 yılı ticari defterlerinde; davalı şirkete 2011 yılında banka havalesi yoluyla 60.000,00 TL ödeme yapıldığı ve 161.400,00 TL tutarında 7 adet şirketin çeki verildiği, karşılığında 114.050,00 TL tutarında 3 adet fatura alındığı, 2011 yılsonu itibariyle davalı şirketin 107.350.00 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. (2011 yılı yevmiye defterinin 214. Sayfasındaki 31.12.2011 tarih ve … yevmiye numaralı kapanış maddesinde davalı şirketin 107.350,00 TL borçlu olduğu görülmüştür.) Davacı şirketin incelenen 2015 yılı ticari defterlerinde; davalı şirketin 2014 yılından 107.350,00 TL borçlu olduğu, taraflar arasında 2015 yılında herhangi bir işlem olmadığı, takip tarihi itibariyle davalı şirketin 107.350,00 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. (2015 yılı yevmiye defterinin 268. Sayfasındaki 31.12.2015 tarih ve … yevmiye numaralı kapanış maddesinde davalı şirketin 107.350.00 TL borçlu olduğu görülmüştür.) İncelenen davalı şirkete ait 2011 yılı ticari defterlerinden yevmiye ve envanter defterlerinin dönem sonunda yaptırılması gereken kapamş (görülmüştür) onaylarının yaptırılmamış olması nedeniyle davalı şirketin 2011 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma vasfının bulunmadığı, 2015 yılı defterlerinin açılış tasdikleri ile dönem sonunda yaptırılması gereken kapamş (görülmüştür) onaylarının yasal süresinde olduğu, (Yeni TTK Md.64/3) davalı şirkete ait 2015 yılı ticari defterlerin yeni TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulmuş ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı şirketin incelenen ticari defterlerinde davacı şirket ile olan hesap hareketlerini 120.01.008 cari hesap kodunda takip etmekte olduğu, davacı şirkete düzenlenen faturaların bu hesabın borcuna, davacı şirketten yapılan tahsilatların ise bu hesabın alacağına kaydedildiği görülmüştür. Davalı şirketin incelenen 2011 yılı ticari defterlerinde; davacı şirkete 2011 yılında 114.050,00 TL tutarında 3 adet fatura düzenlendiği, karşılığında 14.400,00 TL tutarında 1 adet çek alındığı, yılsonu itibariyle davacı şirketin 99.650,00 TL borcu şirket ortağı … hesabına aktarılarak kapatıldığı, davacı şirketin gönderdiği 60.000,00 TL banka havalesinin 340 Alman Sipariş Avansları hesabına kaydedildiği, davacı şirketin verdiği 147.000,00 TL tutarındaki 6 adet çekinde şirket ortağı …’dan alınmış olarak kaydedildiği, yıl sonu itibariyle davacı şirketin 60.000,00 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. (2014 yılı yevmiye defterinin 229. Sayfasındaki 31.12.2011 tarih ve 322 yevmiye numaralı kapanış maddesinde davacı şirketin 60.000,00 TL alacaklı olduğu görülmüştür.) Davalı şirketin incelenen 2015 yılı ticari defterlerinde; davacı şirketin 60.000,00 TL alacağının şirket ortağı … hesabına aktarılarak davacı şirketin cari hesabı kapatılmıştır, taraflar arasında 2015 yılında herhangi bir işlem olmadığı, 2015 yılsonu itibariyle davacı şirketin herhangi bir alacağı olmadığı tespit edilmiştir. Yapılan mali inceleme neticesinde davacı şirketin ticari defterlerinde davalı şirketin 107.350,00 TL borçlu olduğu, davalı şirketin ticari defterlerinde ise davacı şirketin herhangi bir bakiyesi olmadığı tespit edilmiştir. Davalı şirketin ticari defterleri, temel muhasebe ilke ve prensipleri ile tek düzen hesap planına uygun olarak tutulmamıştır. Davacı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan davacı şirketin 99.650,00 TL borç bakiyesi ile davacı şirketten banka havalesi yoluyla tahsil edilen 60.000,00 TL ve davacı şirketten alınan 147.000,00 TL tutarındaki 6 adet çek davacı şirketin cari hesabı yerine şirket ortağı …’nm hesabına kaydedilmiştir. Şirket ortağının hesabına kaydedilen, davacı şirketten yapılan tahsilatların toplamı olan (147.000,00 + 60.000,00 =) 207.000,00 TL’den davacı şirkete düzenlenen faturalardan kalan 99.650,00 TL’nin düşülmesi sonrasında davacı şirketin 107.350,00 TL alacak bakiyesi kaldığı hesaplanmıştır. Davacı şirkete ait yukarıda belirtilen muhasebe kayıtlarının davacı şirketin cari hesabı yerine şirket ortağı hesabına kaydedilmiş olması ve bu tutarların davacı şirketin takip ve dava talebinde belirttiği alacağı olan 107.350,00 TL’yi oluşturduğu tespit edilmiştir. Davalı şirketin davacı şirkete karşı 107.350,00 TL borçtan sorumlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.Davalı şirketin davacı şirkete 107.350,00 TL borçlu olduğu, Davacı şirketin takip tarihi itibariyle 3095 sayılı kanuna göre değişen oranlara faiz talep edebileceği, Tarafların, inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin Mahkemenin takdiri içinde kaldığı açıklanmış, bilirkişi raporunda açıklandığı üzere davalı şirketin davacı şirkete 107.350 TL borçlu olduğu tespit edildiğinden…” gerekçesi ile;1-Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının KABULÜ ile, davalı borçlunun Küçükçekmece ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin devamına, 2-3095 sayılı kanuna göre değişen oranlarda asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, 3-Asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile;Taraflar arasındaki ticari ilişki 18.01.2011 tarihli kalıp sözleşmesine dayandığını, bu sözleşme gereğince müvekkili şirketin davalıya 2 adet 180 cc kristal bardak kalıbı yapmayı taahhüt ettiği, buna karşılık sözleşmede belirtildiği üzere 60.000,00.TL nakit olarak, kalan kısmı ise muhtelif çekler olmak üzere toplamda 207.000,00.TL aldığını, Ancak davacının dosyada bulunan sözleşme haricinde müvekkili işe ikinci bir sözleşme yaptığını ve bu sözleşemeye göre dava konusu bedeli ödediğini ve ödeme karşılık malın teslim edilmediğini ileri sürdüğünü, mahkemece davacının hangi malı aldığına ilişkin olarak davacıya bir açıklama yaptırılmadığı, davacının malı satın aldım soyut beyanı ile eksik inceleme yapıldığını, Davacı ile müvekkili arasında tek bir sözleşme yapıldığını, bu sözleşmede dosya içerisindeki mübrez yazılı sözleşme olduğu, bu sözleşme haricinde davacı ile yapılmış yazılı veya sözlü sözleşme olmadığını, Davacının ikinci bir sözlü sözleşme yaptıklarını ileri sürdüğü, ancak ispatının yapılmadığı, yerel mahkemenin ise ispatı yapılmayan bu hususu dikkate almadığını, durum haklı davada haksız duruşma düşmelerine sebep olduğunu, yerel mahkemece hatalı ve eksik inceleme yapılmış olması nedeniyle kalıp sözleşme haricinde yeni bir sözlü sözleşme varmış gibi değerlendirme müvekkilinin mağduriyetine yol açtığını, Müvekkili ile davacı şirket arasında izah edilen, Ticari ilişki haricinde başkaca yazılı veya sözlü bir anlaşma olmadığı, davacı vekilinin 25/10/2016 tarihli ön inceleme duruşmasında müvekkili ile davalı arasında sözlü sözleşme gereği mal alım satım işi olduğu, davalı cari hesaptan kaynaklanan davalıya peşin ödeme yaptıkları malların davalı tarafından müvekkiline teslim edilmediğinden yapmış oldukları fazla ödemenin davalı tarafından iade edilmediğinden icra takibi yapıldığı şeklinde beyanda bulunulduğunu, Davacı ile müvekkili şirket arasında sözlü bir anlaşma olmamasına rağmen davacının iddiasının ispatı bakımından öncelikle bu hususun iptal edilmesi gerektiğini, Taraflar arasındaki kalıp sözleşmesine istinaden 2 adet 18 cc kalıplar, davacıya teslim edildiği, şirketin envanterinde de gözüktüğü, ayrıca malların teslim edildiği bilirkişi raporunda da iki adet 40.000 TL’lik 18.04.2011-11.04.2011 Tarihli faturalar ile sabit olup, ayrıca iki kalıbı davacının 12.02.2014 yılında dava dışı ….SAN.TİC.LTD.ŞTİ ile … SAN VE TİC.A.Ş’ne satttığına dair faturalarlada sabit olduğu, bahsi geçen faturalarda yerel mahkeme dosyasına ibraz edildiği halde bu konuda da inceleme eksik inceleme yapılması hatalı olduğunu, Davacınında bu iki kalıbın kendilerine teslim edilmediğine dair dosyada hiçbir itirazları olmadığını, Davacı taraf her ne kadar müvekkili şirket ile şifahi sözleşme gereği ön ödeme yapmış olduklarını beyan etse de, dava dilekçesinde talep ettikleri bedelin, 18/11/2018 tarihli kalıp sözleşmesindeki bedellerle birebir aynı olup, yapılan ön ödemenin de kalıp sözleşmesinde belirtildiği şekli ile 60.000,00.TL nakit geri kalanın ise çeklerle yapıldığı ve çek tarihlerinin de sözleşmedeki tarihler ile örtüştüğünü, dolayısıyla davacının talebi kalıp sözleşmesinden kaynaklanan talep olduğunu, Celbedilen ticaret odası kayıtları incelendiğinde şuanki şirket yetkilisinin o dönem şirket yetkilisi olmadığı ve dava konusu alım satım ilişkisinin gerçekleştiği dönemde şirket yetkilisinin sözleşme altında imzası olan … olduğu göz önünde bulundurulduğunda sözlü sözleşme yapılmasının da imkansız olduğunu, Yerel mahkemenin davacının şifahi sözleşmenin ispatı hususundaki taleplerini incelemediği, sözleşmeden kaynaklanan teslimi gereken 180 cc kalıplar teslim edildiği ve davacı şirke envanterinde kayıtlı olduğu bilirkişi raporu ile de sabit olduğu halde teslim edilmemiş gibi eksik inceleme ile karar verildiği, tarafla arasında tek bir sözleşme olduğu, taraflarınca ispat edilmiş olmasına ve yukarıda izah edildiği üzere 180 cc kalıp makinalarının teslimi bilirkişi raporu ve davacı ticari defterleri ile sabit olduğu halde, yerel mahkemece teslim edilmiş kabul edilmesi ve bu hususta gerekçeli kararında hiçbir gerekçe gösterilmemesi usul ve esasa aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/200 Esas 2018/418 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava; taraflar arasındaki satış sözleşmesi uyarınca sipariş üzerine satıma dayalı açık hesap ticari ilişki nedeniyle peşin ödenip teslim edilmediği iddia edilen mal bedeline ait alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali davasıdır.Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasındaki sözleşme gereği davalıya mal satıldığı, faturanın davalı tarafa teslim edildiği halde fatura bedeli ödenmediği için icra takibi yaptıklarını itiraz üzerine takibin durduğunu belirtip itirazın iptalini talep ettiği halde cevaba cevap dilekçesinde iddiasını değiştirip davalıdan mal satın alınıp aralarında mutabakata varıldığını, müvekkilinin teslim edilecek mal karşılığı davalıya 221.4000,00 TL.lik ödeme yapıldığı halde mal tesliminin olmadığını, müvekkilinin davalıdan 107.350,00 TL.lik alacağı olduğunu, bu alacağın ödenmemesi üzerine icra takibi yapıldığını takibe itiraz üzerine takibin durduğunu belirtip itirazın iptalini talep ettiği,Davacı vekili,25/10/2016 tarihli ön inceleme duruşmasında;”…. dava dilekçemiz hatalı olarak yazılmıştır, cevaba cevap dilekçemizde dava konusu alacağı açıkladık, bu nedenle cevaba cevap dilekçemizi tekrar ediyorz, müvekkil tarafından davalıya verilen bedel karşılığı mal davalı tarafından müvekkile teslim edilmemiştir, davalı ile müvekkil arasında yazılı sözleşme yoktur,” şeklinde beyanda bulunmuştur.Davalı vekili 25/10/2016 tarihli ön inceleme duruşmasında;” müvekkil davacıdan mal ve hizmet satın almamıştır, aksine müvekkil davacıya mal satmış, bu mal satışına ilişkin fatura müvekkil tarafından kesilerek davacıya gönderilmiş, davacı faturayı kabul etmeyip iade etmiş, bu nedenle cari hesapta açık görülmekte olup, davacı taraf mal satışı yaptığını ileri sürmüş ise de icra takibine herhangi bir fatura eklememiş, davacı tacir olduğundan fatura kesmek zorundadır, taraflar arasındaki sözleşmeyi dosyaya sunmuştuk, davanın reddine karar verilsin,” şeklinde beyanda bulunmuştur.Davalı vekili tarafından,taraflar arasındaki satışa ilişkin yazılı sözleşme olduğunu belirtip 18/01/2011 tarihli ”KALIP SÖZLEŞMESİ” başlıklı sözleşme sunduğu,sözleşmenin taraflarının davacı ve davalı olduğu,davalının satıcı ,davacının ise alıcı olduğu,sözleşmenin 1.3 maddesinde sözleşmenin konusunun düzenlendiği,KONU başlıklı Sözleşmenin 1.3 maddesinde;”Satıcı aşağıda detayları belirtilen 2 adet kalıbı üretip alıcıya teslim etmeyi taahhüt eder,” hükmünün düzenlendiği,KALIP FİYATLARI başlıklı Sözleşmenin 1.7 maddesinde;”8’li bardak kalıbı=103.500 TL., 8’li bardak kalıbı=103.500 TL., OLMAK ÜZERE TOPLAM=207.000 TL. Olduğu ve fiyatlara KDV.nin ilave edileceğinin belirtildiği,ÖDEME ŞEKLİ başlıklı Sözleşmenin 1. maddesinde ;”PEŞİNAT 60.000 TL. Nakit ve 15.000, 25.000, 25.000, 20.000, 20.000, 20.000, 22.000 TL’ lik ödemeler yapılacağı, fatura kesildikten sonra KDV. ödemesinin yapılacağı düzenlenmiştir.Davalı vekili 08/02/2018 tarihli duruşmada davacı tarafa yemin teklifinde bulunacaklarını belirtmiştir ve mahkemece aynı tarihli duruşmanın ara kararı ile davalı vekiline yemin metnini hazırlayıp davacı şirket yetkilisine ve vekiline tebliğ ettirmesi için 2 haftalık süre verildiği halde davalı vekili 10/04/2018 tarihli duruşmada davacı tarafa yemin teklifinde bulunmayacaklarını beyan etmiştir.Dosyaya sunulan irsaliyeli faturalar incelendiğinde; davalı tarafından davacıya kesilen 11/04/2011 tarihli ve 26663 nolu faturada malın cinsinin 1 adet 180 cc Kristal Bardak Kalıbı olduğu,tutarın 40.000 TL. Olduğu,%18 KDV.sinin 7200 TL.olup genel toplamın:47.200,00 TL. Olduğu,teslim eden imzasının olup teslim alana ait imza ve ismin yazılı olmadığı,18/04/2011 tarihli ve … nolu faturada malın cinsinin 1 adet 180 cc Kristal Bardak Kalıbı olduğu,tutarın 40.000 TL. Olduğu,%18 KDV.sinin 7200 TL.olup genel toplamın: 47.200,00 TL. Olduğu, teslim eden imzasının olup teslim alana ait imza ve ismin yazılı olmadığı,20/08/2011 tarihli ve … nolu faturada malın cinsinin 1 adet kalıp bakım tamirat ve onarımı olduğu,tutarın 16.652,54 TL. Olduğu,%18 KDV.sinin 2.997,46 TL. olup genel toplamın: 19.650,00 TL. olduğu, teslim eden imzasının ve ad soyadının olup teslim alana ait imza ve ismin yazılı olmadığı görülmüştür.Davacı vekili tarafından ibraz edilen 09/02/2011 tarihli çek çıkış bodrosu ve çek suretleri incelendiğinde15000,25.000,25.000,20.000,20.000,20.000,22.000 TL.lik olmak üzere toplam:147.000,00 TL. Tutarlı 7 adet çekin davalı şirket ADINA Şirket Yetkilisi …’ya teslim edildiği görülmüştür.Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davacı şirketin ticari defterlerinde davalı şirkete 2011 yılında banka havalesi yoluyla 60.000 TL. Ödeme yapıldığı, 161.400,00 TL. Tutarında 7 adet şirketin çeki verildiği, karşılığında 114.500,00 TL. Tutarında 3 adet fatura alındığı, 2011 yılı itibariyle davalı şirketin 107.350,00 TL borçlu olduğu, davalı şirketin ticari defterlerinde ise 2011 yılında 114.500,00 TL. Tutarında 3 adet fatura düzenlendiği, karşılığında 14.400,00 TL. Tutarında 1 adet çek alındığı,yıl sonu itibariyle davacı şirketin 99.650,00 TL. Borcu şirket ortağı … hesabına aktarılarak kapatıldığı,davacı şirketin gönderdiği 60.000,00 TL. Banka havalesinin 340 alınan sipariş avansları hesabına kaydedildiği, davacı şirketin verdiği 147.000,00 TL. Tutarındaki 6 adet çekinde davacı şirketin cari hesabı yerine davalı şirket ortağı …’nın hesabına kaydedildiği, sonuç itibariyle; davalı Şirket ortağının hesabına kaydedilen, davacı şirketten yapılan tahsilatların toplamı olan (147.000,00 + 60.000,00 =) 207.000,00 TL’den davacı şirkete düzenlenen faturalardan kalan 99.650,00 TL’nin düşülmesi sonrasında davacı şirketin 107.350,00 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş ve mahkemece bilirkişi raporundaki tespit doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacı vekili, dosyaya sunulan kalıp sözleşmesini kabul etmediklerini, taraflar arasında yazılı sözleşme olmadığını, müvekkili şirketin yetkilisi ve ortaklık yapısının değiştiğini,resmi şekilde düzenlenmemiş hiç bir sözleşmeyi kabul etmediklerini, bu gün itibariyle geriye dönük sözleşme yapılmasının da mümkün olduğunu ,mal teslimine ilişkin davalının belge sunamadığını, teslim olgusunun ispatlanamadığını beyan etmiş isede, davacı taraf dosyaya ibraz edilen sözleşme dışında taraflar arasında yapılmış ayrı bir yazılı veya sözlü sözleşme olduğunu ispat edemediği, davalı tarafça dosyaya ibraz edilen 18/01/2011 tarihli kalıp sözleşmesi başlıklı sözleşme içeriğini davacı taraf kabul etmese de sözleşmedeki imzayı inkar etmediği, davalı tarafça ibraz edilen sözleşme tarihi ile davacı tarafından yapılan ödeme tarihlerinin uyumlu olduğu, 18/01/2011 tarihli kalıp sözleşmesi başlıklı sözleşmede 2 adet kalıbın davalı tarafından davacıya satılacağı belirtilmiş olup ibraz edilen ve tarafların defterlerinde kayıtlı olan 11/04/2011 ve 18/04/2011 tarihli faturaya göre 2 adet kalıbın davalı tarafından davacıya teslim edildiği ve kalıp bedelininde davacı tarafından davalıya ödendiği, ancak davalı tarafından sözleşmedeki kalıp bedelinden düşük fatura düzenlendiği için davacının fazla ödeme yapmış gibi ticari defterlerinde alacaklı gözükse de, bunun sebebinin sözleşmede belirtilen kalıp bedelinden düşük fatura kesilmesinden kaynaklandığı, taraflar arasında yapılan yazılı sözleşme hükümleri uyarınca davalının edim borcunu yerine getirdiğini kanıtladığı, ödemelerinde bu sözleşme kapsamında yapıldığı, buna göre davacının alacaklı olmadığı dosya kapsamına göre sabit olmakla; davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür.Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın reddine, davacının kötüniyetli olduğu dosya kapsamı itibariyle ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 10/04/2018 tarih ve 2016/200 Esas – 2018/418 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-Davanın REDDİNE, 2-Davacının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından, davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN : 3-Karar tarihinde yürürlükte olan Harçlar Kanununa göre ilk derece mahkemesi yönünden alınması gereken 44,40 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.296,52 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.252,12 TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan, dairemiz karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 11.338,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN : 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 1.888,27 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 8-İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 35,00 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş- dönüş gideri olmak üzere toplam: 133,10 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 20/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi