Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1217 E. 2019/1608 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1217
KARAR NO : 2019/1608
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/03/2018
NUMARASI : 2016/1064 Esas – 2018/292 Karar
DAVA: Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 14/11/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; sağlık sektöründe faaliyet gösteren müvekkilinin ithal ettiği ‘….’ isimli ürüne ait, müvekkiline Sağlık Bakanlığınca verilmiş olan ve her yıl yenilenen kontrol belgesi bulunduğunu, ne var ki 11/11/2014 tarihinde müvekkiline Sağlık Bakanlığı’ndan gönderilen yazıda bu ürünle ilgili olarak Kocaeli Devlet Hastanesi’ ndeki ihaleye verilen kontrol belgesi örneğinde ithalatçı firmanın ticaret ünvanı bölümünde ‘…. Tic.’ yazılı olduğunun, bunun kurumlarınca onaylanan kontrol belgesi ile uyuşmadığının tespit edildiğinin bildirildiğini, yani müvekkili ünvanı kullanılarak resmi evrakta sahtecilik yapıldığının anlaşıldığını, bunun üzerine Sağlık Bakanlığı’na müvekkili tarafından bu firmaya verilen kontrol belgesi olmadığının bildirildiğini ve Kocaeli Devlet Hastanesi’nden ve Sağlık Bakanlığı’ndan bu belgenin fotokopisinin istenildiğini, ancak gönderilmediğini, bahsi geçen firmanın davalı adına kayıtlı olduğunun tespit edildiğini, davalının müvekkilinin ünvanını kullanarak belgede tahrifat yaptığını, bu şekilde müvekkilinin ticari itibarının ve saygınlığının zedelendiğini, ihale bakanlık tarafından kendiliğinden feshedildiği için söz konusu belgenin kullanılamadığını ileri sürerek 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin Kocaeli Devlet Hastanesi’nin bahsi geçen ihalesine katılmadığını, davacı ünvanının müvekkili tarafından kullanıldığı hususunun gerçek dışı olduğunu, üzerinde davacıya ait ünvan bulunmayan bir belgeyle davacıya zarar verilmesinin de mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 29/03/2018 tarih ve 2016/1064 Esas – 2018/292 Karar sayılı kararı ile; ” … Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın, TTK’nun 56/1-e maddesi uyarınca haksız rekabet iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, davacı tarafın, sadece kendilerinin ithalat iznine sahip olduğu bir ürünle ilgili olarak davalının sahte bir kontrol belgesi düzenleyip bir hastane ihalesine girmeye çalıştığını ve bu amaçla hastaneye faks yoluyla sahte kontrol belgesini gönderdiğini ileri sürdüğü, davalı tarafın ise söz konusu hastanenin bahsi geçen ürünün tedarik usulünü kendilerine sorması üzerine bu ürün alımında kontrol belgesi aranması gerektiğinin bildirildiğini ve kontrol belgesinin şeklen nasıl olduğunu anlatmak için bilgilendirme amacıyla kendi firmalarının ünvanı yazılı olan kontrol belgesinin faks yoluyla hastaneye gönderildiğini, ancak bu belgeyle fiyat teklifi verilmesinin ve ihaleye katılmanın söz konusu olmadığını savunduğu, her ne kadar belgenin faks yoluyla gönderilmiş olması nedeniyle aslına ulaşılamamış ise de, davalı tarafın zaten davacının ithalat iznine sahip olduğu ürünle ilgili olarak ithalatçı firma kısmında davalı ünvanı yazılı olan kontrol belgesini ihale makamına faks yoluyla gönderdiğini kabul ettiği, her ne kadar amacın bilgilendirme olduğu belirtilmiş ise de bu beyanın hayatın olağan akışına uygun olmadığı, dolayısıyla davalı savunmasına bu yönüyle itibar edilmediği, davalının kendisi, ticari işletmesi, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları hakkında gerçek dışı ve yanıltıcı açıklamada bulunma şeklindeki bu eyleminin TTK 55/1-a.2 maddesi uyarınca haksız rekabet teşkil ettiği kanısına varılmış ise de davacı tarafın bu davada TTK 56/1-a maddesi uyarınca haksız rekabetin tespiti yönünde hüküm verilmesine ilişkin bir talebinin olmadığı, TTK 56/1-e maddesi uyarınca manevi tazminat isteminde bulunduğu, ancak somut olayda TBK’nun 58.maddesi şartlarının oluşmadığı, zira söz konusu belgenin herhangi bir resmi işlemde kullanılmamış veya kullanılamamış olması nedeniyle davacının ticari itibarının zedelendiğinden veya toplumdaki saygınlığının azaldığından söz edilemeyeceği, dolayısıyla davacı talebinin haksız olduğu … ” gerekçeleri ile; “Davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin, 21 Mayıs 1986 yılından itibaren sağlık sektöründe faaliyet göstermekte olan Alerji ve Nefroloji dalında güven duyulan bir şirket olduğunu, aynı zamanda, dünyada tanınmış birçok büyük şirketin lisans verdiği itibarlı bir şirket olduğunu, müvekkil şirketin ithal ettiği “…” isimli ürüne ait müvekkil şirkete Sağlık Bakanlığınca verilmiş ve her yıl yenilenen kontrol belgesi bulunduğunu, 11.11.2014 tarihinde, müvekkil şirkete, Sağlık Bakanlığından gönderilen yazıda, “…” adlı alerjen ürüne ait Kocaeli Devlet Hastanesindeki ihaleye verilen kontrol belgesi örneğinde, ithalatçı firmanın ticaret ünvanı bölümünde, “…. Ticaret” belirtildiği, bunun müvekkil şirketçe onaylanan kontrol belgesi ile örtüşmediğinin tespit edilmiş olduğu”nun ifade edildiğini, Özetle, müvekkil şirketin ünvanı kullanılarak Kocaeli Devlet Hastanesinin ihalesinde resmi evrakta sahtekârlık yapıldığının anlaşıldığını, bunun üzerine konuyla ilgili 14.11.2014 tarih ve 1496304 sayılı yazıları ile bu ihaleye katılmadıklarının Sağlık Bakanlığı’na bildirildiğini, böylelikle davalı şirketin müvekkile ait anılan belgeyi değiştirerek kendi ünvanını yazmak suretiyle Kocaeli Devlet Hastanesince açılmış bulunan bir ihale için gönderilmiş olduğunun tespit edildiğini, Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunca Kocaeli Savcılığı’ na yazılan 03.02.2015 tarih ve 2130 sayılı yazıda açıkça “… isimli madde için … Firması adına herhangi bir kontrol belgesi düzenlenmediği, belgenin sahte olması nedeniyle TKHK Hukuk Müşavirliğinden alınan görüşe göre de suç duyurusunda bulunulması gerektiği bildirildiği”nin ifade edildiğini, bu doğrultuda, Sağlık Bakanlığı’ nın, Kocaeli Savcılığı’na bizzat suç duyurusunda bulunduğunu, belge aslının davalı şirketin kendisinde olduğunu, üzerinde değişiklik yapılmış bulunan kontrol belgesinin imha edildiğinin kuvvetle muhtemel olduğundan ceza davası açılamadığını, ancak, bu hukuk davasının neticesini etkilememesi gerektiğini, gelen yazı ve ekleri incelendiğinde davalı şirketin müvekkile ait bulunan kontrol belgesini ihalede kullanmak üzere hukuka aykırı bir şekilde değiştirdiğinin ortada olduğunu, buna rağmen aksi yönde karar verilmiş olmasının davalı şirketin haksız ve hukuka aykırı eylemini ödüllendirmek anlamına gelmekte olduğunu, İhaleden ilgili kurum tarafından vazgeçilmiş olduğundan davalı şirketin, sahte bir şekilde değiştirerek elde ettiği kontrol belgesini kullanamadığını, müvekkil şirketin bizzat Sağlık Bakanlığı tarafından gelen yazı ile durumdan haberdar edildiğini, müvekkil şirketin yıllardır itibari ile ticari ahlak ve etik kuralları doğrultusunda iş yapmakta olduğunu, Mahkemenin gerekçeli kararında, TTK. 55/1-a hükmü uyarınca, taraflar arasındaki durumun haksız rekabet teşkil ettiği kanaatine vardığını, ancak bu haksız ve hukuka aykırı eylemi neticesinde ticari itibarı zedelenen müvekkil şirketin buna dayalı manevi tazminat talebinin reddedildiğini, bu hususun çelişkili olduğunu, Mahkemenin hem haksız rekabet olduğundan bahsettiğini, hem de taleplerini reddettiğini, aynı kanun maddesi altında düzenlenen manevi tazminat taleplerinin kabul görmemiş olmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, Dosya kapsamından gelen tüm yazı cevaplarından davalı şirketin müvekkil şirkete ait olan kontrol belgesini değiştirerek Kocaeli Devlet Hastanesine faks yolu ile gönderdiği hususunun sabit olduğunu, davalı şirketin haksız ve hukuka aykırı eylemi nedeniyle, müvekkil şirketin uğradığı zararın tazmini için davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyanla; İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29.03.2018 tarih, 2016/1064 E. – 2018/292 K. sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacının ticari unvanının haksız ve izinsiz kullanılmasından kaynaklanan ticari itibarın zedelenmesi iddiasıyla manevi tazminat davasıdır.Mahkeme davacının manevi zararının oluşmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Davalının Kocaeli Devlet Hastanesi’ne ithalatçısı davacı olan ve Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından takip ve teyit edilen Kontrol belgesinde konu ilacın ithalatçı kısmına kendi adını yazarak faksla göndediği sabittir. Davalı bunu bilgilendirme amaçlı gönderdiğini, kendisinin davacıdan aldığı ürünleri pazarladığını, ihaleye girmediğini savunmaktadır. Devlet hastanesi görevlisinin, bahse konu ürünü hastanelerinde kullanmak istediklerini, Ulusal Bilgi Bankasına kayıtlı ürün olmadığı, kontrol belgesi ile tüketime sunulan belgeler olduğunu tespit edince bu konuda bilgi almak için davalı firma temsilcisiyle görüştüklerini, davalının kendilerine faksla kontrol belgesi gönderdiğini, kendilerinin kamu hastaneleri birliğine yazı yazarak bu belgeyle satın alma işlemini gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceklerinin sorulduğunu, birliğin de Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuna yönlendirmesi sonucu Allertek firması adına kontrol belgesi verilmediğinin öğrenildiğini, satın alma işleminin iptal edildiğini bildirmiştir. Haksız rekabet kavramı, haksız fiil kavramının bir alt şubesidir. Haksız fiil sorumluluğu için davacının manevi zararının oluşması ve davalının kusurlu- hukuka aykırı eylemiyle davacının manevi zararı arasında illiyet bağının kurulması gerekmektedir. Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin diğer koşullar oluşsa da manevi zarar oluşmadığı takdirde tazminata karar verilemez. Davalının eylemi sonucu davacının nasıl bir manevi zarara uğradığına, ticari itibarının nasıl zedelendiğine ilişkin ispat yükümlülüğü yerine getirilmemiştir. Davalının eylemi kamuya açık bir eylem değildir. Eylem sonucu davacının ithalatçısı olduğu ilaç yönünden davalıya ihale verilmiş ve davacının ilaç yönünden statüsü değişmiş değildir. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,5 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/11/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.