Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1209 E. 2019/1581 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1209 Esas
KARAR NO : 2019/1581 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 29/05/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/1327 Esas- 2018/471 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/11/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin “…” markalı “Gazlı Ürünler” ler ile; ” … İşlenmiz İçme suyu, … Doğal Kaynak Suyu, … (Limon, Şeftali, Cool, Böğürtlen aromalı çeşitleri) … İçeceği markalı ” Gazsız Ürün” lerin satış, dağıtım ve pazarlamasını yaptığını, müvekkili şirket tarafından davalı borçlu şirket aleyhine İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından toplam 9.168,78 TL üzerinden faturaya dayalı vadesi geçmiş cari hesap borcundan dolayı ilamsız icra takibi açıldığını, davalı/borçlu vekili tarafından yapılan itirazlar üzerine takip durduğunu, davalı borçlu tarafından açılan icra takibine karşı itiraz dilekçesi ile takip konusu borca ve ferilerine herhangi bir borcun olmadığını ileri sürülerek itiraz edildiğini, davalı borçlunun itirazının yersiz ve haksız olduğunu, itirazın iptalinin gerektiğini, dava konusu 9.168,78 TL alacağının icra takibi tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı borçludan tahsilini, kötüniyetli ve icra takibini sürüncemede bırakmaya yönelik itiraz nedeniyle davalı borçlunun icra takibi ve dava konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı şirket yetkilisi … 09/05/2017 tarihli ön inceleme duruşmasında ki beyanında;” Bende icra dosyasına itirazlarımı sunmuştum, biz davacıdan kola satın alıyorduk, davacı bize kolaları teslim ediyordu, ancak makine onlara aitti, makinede gaz olmadığı zaman kola bardaklara doldurulamıyor, bu cihazın çalışmasını sağlamakla görevli olan davacı şirkettir, davacı şirket bize malı teslim etti ancak bu makine çalışmadığından biz ürünleri kullanamadık, ben davacıya makinenin çalışmadığını, ürünleri satamadığımı buna bir çözüm bulmalarını istediğimi söyledim ancak davacı şirket makinenin çalışmasına yönelik herhangi bir girişimde bulunmadı ve mallar elimde kaldı, ben bir kısım ödeme yapmıştım, ancak ne kadar borcum kaldığını bilemiyorum, davacı tarafla anlaşmak isterim” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 29/05/2018 tarih 2016/1327 Esas – 2018/471 Karar sayılı kararında; ” … Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacının faturaya dayalı icra takibinde bulunduğu, davalı tarafın icra dosyasında borca itirazda bulunduğu, Mahkememizce tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına ilişkin ara karar kurulduğu, davalı şirkete tebliğ edilmesine rağmen davalı şirketin defterlerini ibraz etmediği, yalnızca davacı defterleri üzerinde inceleme yapıldığı, davacı defterlerine göre davalıdan 9.168,76 TL alacaklı olduğu, davacı tarafından sunulan irsaliyeli faturalardan yalnızca … nolu 1.646,65 TL bedelli faturada (iş bu fatura numarası bilirkişi raporunda fatura no: … olarak belirtilmiştir) teslim alan kısmında imza bulunduğundan davalı şirkete bu irsaliye fatura yönünden isticvap davetiyesi gönderildiği, davalı taraftan duruşmaya katılan olmadığı, dolayısıyla davalı tarafın … nolu irsaliyeli fatura altındaki imzanın kendi çalışanlarına veya şirket yetkilisine ait olduğunu kabul etmiş sayıldığı, iş bu irsaliyeli fatura konusu malların davalıya tesliminin yapılmış sayıldığı (Emsal: Yüksek Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 08/02/2016 tarihli 2015/11129 E., 2016/1805 K. sayılı kararı), diğer irsaliyeli faturalarda ise teslim alan kısmının boş olduğu, her ne kadar davalı şirket yetkilisi ilk duruşmadaki beyanında, davacı şirketin kolaları kendilerine teslim ettiğini, davalı şirketin temin ettiği makinelerde gaz olmadığından kolanın bardaklara doldurulamadığını, malların elinde kaldığını, bir kısım ödeme yaptığını belirtmiş ve davacı şirket vekili de davalının malları teslim aldıklarını kabul ettiğini beyan etmiş olsa da davalı şirket yetkilisinin faturaları kabul ettiklerine ilişkin bir beyanlarının olmadığı, kaldı ki bahsettiği teslimi yapılan ürünlerin dava konusu faturalara konu mallar olup olmadığının da belirsiz olduğu, dolayısıyla davacının … nolu irsaliye fatura dışındaki diğer irsaliyeli faturalara konu malı teslim ettiğini ispat edemediği anlaşıldığından bakiye talebin reddine karar verildiği, kabul edilen alacağın likit olması nedeniyle davacının icra inkar tazminatı talebinde haklı görüldüğü, davalı tarafın takip öncesi temerrüde düşürüldüğüne dair dosyada herhangi bir belge bulunmadığı gibi, davacı vekilinin de takip öncesi işlemiş faiz talep bulunmadığı için bu konuda bir hesaplama yapılmadığı, yine her iki tarafın da tacir olması nedeniyle asıl alacağa tarihinden itibaren % 10,50 oranında ve değişen oranlarda faiz işletilmesi gerektiği…”gerekçesi ile; Davanın KISMEN KABULÜNE, 1-Davalının İstanbul Anadolu ….İcra Dairesi’ nin … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının 1.646,65 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 10,50 oranında ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davalı tarafın duruşma sırasında dava ve takip konusu ürünleri teslim aldığını ve takip konusu borcu açıkça kabul ettiğini, 18/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda takip tarihi itibariyle davacı müvekkilinin davalıdan 9.168,78 -TL alacaklı olduğunun açıkça tespit edildiğini, 21 Temmuz 2017 tarihinde davacı tarafından dosyaya iletilen bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde bilirkişi raporunun yerinde ve yeterli inceleme ile hazırlandığı, bilirkişi raporu çerçevesinde davanın kabulüne ilişkin karar verilmesinin talep ve beyan edildiğini, Yerel mahkemenin gerekçeli kararında, sunulan beyanlara ve davalının ürünleri teslim almadığına ilişkin herhangi bir itirazı olmamasına rağmen bilirkişi raporu ve taleplerinin tam aksi şekilde kararın verildiğini, İrsaliye faturalarının altındaki imzaların davalı şirket yetkililerine veya çalışanına ait olduğuna ilişkin beyanlarının tam tersi şekilde gerekçeli karara aktarılmasının ve beyanın hükme esas teşkil etmesi, maddi gerçeklere ve bayanlarına aykırı bir şekilde usul ve yasaya aykırı hükmün kurulmasına sebebiyet verdiğini, Davalı tarafın faturalara konu malları teslim almadıklarına ilişkin herhangi bir beyanı veya itirazının bulunmadığını, davalı tarafın aksine, malları teslim aldığını kabul ve beyan ettiğini bu konuda davacı beyanlarında ürünlerin davalı tarafa teslim edildiğine ilişkin olduğunu, ancak mahkeme talep ve itiraz konusu olmayan ve taraflarca kabul edilen hususların aksine tespit ve yorum ile katrar tesis ettiğini, Davalı taraf ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesi sırasında sunmadığını, inceleme sırasında ticari defter ve kayıtlarını sunmayan tarafın beyan ve iddiaları ile hareket etmek de aslında mümkün olmadığını, bilirkişi raporunun ve beyanlarının ifadeler ile ve beyan ettiğinin tamamen aksine ifadeler ile savunma ve itiraz konusu olmayan hususlar gereğince hüküm kurulmasının yasaya ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu,İlk derece mahkemesi yapılan yargılamada, bilirkişinin 9.168,78-TL alacağının ifade ve tespit edilmiş olmasına rağmen davalı tarafın savunma ve itirazlarına konu olmayan gerekçeler ile usul ve yasaya aykırı karar verildiğini, davanın tamamının kabulü gerektiğini,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, bilirkişi raporunda yer alan tespitler çerçevesinde davanın 9.168,78-TL üzerinden icra takibi tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı/borçludan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fatura alacağının tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itiraz üzerine açılan iptali davasıdır. Mahkemece,Davanın kısmen kabulüne, Davalının İstanbul Anadolu ….İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının 1.646,65 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 10,50 oranında ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık konusu, icra takibine konu alacağın, mevcut olup- olmadığı ve mahkeme kararının yerinde olup olmadığı noktasındadır. Davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyası incendiğinde:Davacı alacaklı tarafından davalı borçluya karşı fatura alacağından kaynaklı 29/11/2016 tarihinde 9.168,78 TL.lik ilamsız icra takibinde bulunulduğu,takibe borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu ve itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür.Davalı borçlu icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesinde, alacaklıya böyle bir borcum yoktur şeklinde borca itiraz ettiği ve davalı borçlunun davaya cevap vermediği görülmüştür.Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan takibe dayanak irsaliyeli faturaların suretleri incelendiğinde; faturalarda malı teslim alanların ad soyad ve imzalarırın olduğu,bilirkişi raporunda da bu durumun belirtildiği halde mahkemece sadece 27/06/2016 tarih ve …. nolu irsaliyeli faturada davalı şirketin kaşe ve imzası olduğundan HMK 170/1 maddesi uyarınca davalı şirket yetkilisi yerine davalı şirkete isticvap davetiyesi çıkartıldığı ve davalı şirket yetkilisinin duruşmaya gelmediği anlaşılmıştır. Davalı şirket yetkilisi 09/05/2017 tarihli ön inceleme duruşmasında alınan beyanında,”…. davacı şirket bize malı teslim etti ancak makine çalışmadığından biz ürünleri kullanamadık ve mallar elimde kaldı, ben bir kısım ödeme yapmıştım, ancak ne kadar borcum kaldığını bilemiyorum, ” şeklindeki beyanı ile mal teslimini kabul ettiği, faturalardaki malın teslimine yönelik bir itirazının olmadığı, kısmi ödeme yaptığını belirtmiş ise de ödeme yaptığına dair bir belge sunamadığı ve bilirkişi incelemesine ticari defterlerini ibraz etmediği, davacı ticari defterlerine göre de davacı 9.168,78 TL. davalıdan alacaklı olduğu bilirkişi raporunda tespit edilmekle, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde olmayıp davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür.Sonuç olarak; yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile;İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/05/2018 Tarih ve 2016/1327 Esas-2018/471 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, ESAS HAKKINDA YENİDEN HÜKÜM KURMAK SURETİYLE; 1-Davanın Kabulüne, Davalının İstanbul Anadolu …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile takibin aynı şartlarla DEVAMINA,2-Asıl alacağın % 20′ si olan 1.833,756 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Alınması gereken 626,32 TL karar harcından davacı tarafından dava açılırken yatırılan 110,74.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 515,58.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam: 144,24 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından sarfedilen 130,00 TL posta gideri ile 550,00.TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam: 680,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T. Göre hesaplanan 2.725,00 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN : 9-Davacı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 10-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde iadesine, 11-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 23,50 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş-dönüş masrafı ile İlk Derece Mahkemesi kararı sonrası sarf edilen 49,00 TL tebligat/ posta gideri olmak üzere toplam; 170,6 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 12-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/11/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.