Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1203 E. 2019/1567 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1203 Esas
KARAR NO : 2019/1567 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2018
DOSYA NUMARASI : 2017/411 Esas – 2018/406 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 14/11/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17/06/2009 tarihinde müvekkili şirkete … nolu poliçe ile sigortalı emtiada Nakliye haşan meydana geldiğini, müvekkilince yaptırılan İnceleme neticesinde, sigortalı emtiada 2.105,25-TL hasar tespit edildiğini, hasar nedeniyle sigortalıya 03/09/2009 tarihinde 2.105,00-TL tazminat ödendiğini, davalıların gerekli dikkat ve özen göstermeyerek hasarın meydana gelmesine neden olduklarını, sigortalıya ödenen tazminatın tahsili için TTK m. 1472 gereğince halefîyet yetkisine haiz sigorta bedelinin ödeyen müvekkilinin, davalılar aleyhine Beyoğlu ….tcra Müd. … E. Sayılı dosyası ile icra takibine girişi id iğini, davalıların İtirazı neticesinde İstanbul 31, ATM 2012/43 E. Sayılı dosya ile İtirazın iptali davası açıldığım, dava süresinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddedildiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2012/16691 E, Sayılı karan ile davanın süresinde açıldığına karar verilerek, kararın bozulduğunu, daha sonra İstanbul 11 ATM 2014/465 E. Sayılı dosya ile yargılama devam edildiğini, takibin yetkili icra dairesinde yapılmamış olmasından dolayı davanın reddine karar verildiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/14302 E. Sayılı kararı ile Onama kararı verildiği, taraflarınca Bakırköy ….İcra Müd. … E. Sayılı dosyası ile davalılar aleyhine yeniden İcra takibine giriş ildiğini, davalıların itirazı neticesinde davanın açıldığını, ileri sürerek davalıların İtirazının iptaline, takibin devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin Uluslararası hava taşımacılığı ile iştigal ettiğini, müvekkilinin hasar sorumluğunun 1955’te Lahey ve 1975’te 4 sayılı Montreal Protokolü ile değiştirilen ve “Uluslararası Hava Taşımalarına istinaden Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkında Sözleşme” olarak bilinen 1929 tarihli Varşova Konvansiyonu ile 28 Mayıs 1999 tarihli “Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa ilişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme Olarak Bilinen” Montreal protokolü hükümlerine göre belirleneceğini, Varşova Konvansiyonunun 26 mad,, hava yoluyla taşman yükü teslim almaya yetkili kişilerin, yükte meydana gelebilecek hasar, kayıp, eksilme ve gecikmeler için taşıyıcıya karşı belirli sürelerde hasar ve gecikme ihbarında bulunması gerektiği öngörüldüğünü, aksi halde, bagajın veya eşyanın teslim almaya yetkili kişi tarafından şikayette bulunmaksızın kabulü, bunların taşıma belgesine uygu olarak ve İyi durumda teslim edildiği hususunda, aksi sabit oluncaya kadar geçerli delil sayılacağını, hasar halinde teslim almaya yetkili kişi tarafından hasarın öğrenilmesinde derhal ve teslimlerinden itibaren en geç 14 gün içinde taşıyıcıya İhbarda bulunulması gerektiğini, bu sürelere uyulmaması halinde taşıyıcı aleyhine dava açılması ve taşıyıcıya herhangi bir sorumluluk yükletilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin usulüne uygun ve süresin içerisinde yapılmış bir hasar ihbarı bulunmadığını, davacının sunduğu Konşimentoda, davacı tarafın sigortalısına ait yükün taşıma işini üstlenen asli taşıyıcının müvekkili olmadığını, diğer dava]) UPS olduğunu, davacının talebinin UPS’ye yöneltmesi gerektiğini, ayrıca hasara konu olan yükün kalkış Umanının Suzhou (Çin) olduğunu, ilk varış yerinin CGN Limanı Köln (Almanya) olduğunu, Köln’den teslim alman yükün müvekkilince İstanbul’a taşındığım, müvekkilinin sorumluluğundan bahsedilebilmesi için, öncelikle dava konusu hasarın taşımanın hangi aşamasında meydana geldiğinin tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu hasarın, yükün havalimanına teslimi için yapılan karar nakliyesi sırasında meydana gelebileceği gibi, yükleme, boşaltma ve aktarma sırasında yada yükün Çin’den Almanya’ya başka bir Havayolu şirketi tarafından nakliyesi sırasında meydana gelmiş olabileceğini, taşımanın tüm aşamalarının, özellikle hasann meydana gelme olasılığının en yüksek olduğu yüklemc-boşaltma safhaları, diğer davalıların kontrolü ve sorumluluğu altında olduğunu, bu hizmetlerin diğer davalı UPS’nin anlaşmalı olduğu yer hizmet kuruluşları tarafından verildiğini, izah edilen nedenlerle, dava konusu zarann meydana gelmesinde müvekkiline atfedilecek herhangi bir sorumluluğun bulunmaması savunarak, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesinc karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … LTD.ŞTİ. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ibraz ettiği … HAWB nolu Uluslararası Havayolu Taşıma senedinden açıkça taşıyıcının … Çin firması olduğunu, müvekkilinin ABD’de bulunan … firmasının Türkiye’deki acentesi konumunda olduğunu, asıl taşıyıcının … Çin firması olduğunu, müvekkilinin acente konumunda olup, taşıma ve gümrük belgelerinin gönderildiği, bu belgeleri alıcıya verip, alıcının da gümrükten malı çekmesini sağlayan, gönderi ücreti alıcı gönderi alıcısı tarafından ödeneceğinden, gönderi ücretinin tahsil eden acente konumunda olduğunu, acenteye karşı direkt olarak husumet yöneltilmesi mümkün olmayıp, müvekkiline izafeten dava açılabileceğini, müvekkiline husumet yönetilmesinin mümkün olmadığını, taşımanın yapıldığı tarihin 17/06/2009 olduğunu, davacının 16/06/2010 tarihinde yetkili icra dairesinde takip başlatmadığını, icra müd. yetkisine itiraz edildiğini, İstanbul 31 ATM icra takibi yetkili icra müd. Açılmadığından davanın reddine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, davanın reddine karar verilmekle davacı yanın kesinleşen mahkeme kararını Beyoğlu ….Icra Müd. (sonrasında hangi İstanbul İcra Müd. Olmuş ise) tevdi ederek, icra dosyasının yetkili Bakırköy icra müdürlüğüne gönderilmesini talep edeceği yerde, Bakırköy … .İcra Müd, 17/06/2016 tarihinde icra takibine giriştiğini, giriştiği icra takibinin eski cira takibinin devamı olmayıp yeni olduğunu, işbu nedenle icra takip tarihi 17/06/2016 olmakla, zaman aşımı açısından bu tarihinden nazara alınması gerektiğini, Montreal Sözleşmesinin 35 mad. göre, sözleşme hükümlerine göre açılması gereken davanın, hava aracının varış yerine ulaşması gereken tarihten, ya da taşımanın durdurulduğu tarihten itibaren 2 yıllık zaman aşımı süresinde açılmamış ise hasara dair hakların geçersiz olacağını, dava 17/06/2009 tarihinden sonra 2 yıllık zaman aşımı süresinde açılmadığından zaman aşımına uğradığını, davacının dilekçesi ekinde yabancı dilde belgeler ibraz ettiğini, belgelerin Türkçe tercümelerinin ibraz edilmesi gerektiğini, ibraz edilen belgelerden, taşınan yükün paketlenmesi/istiflenmesi sorumluluğunun gönderen firmaya ait olduğunun anlaşıldığını, rezerve tutanağında aynen ht…. genel antreposuna aktarılan 10 palet kargodan ambar giriş…esnasında orijinal paletler üzerinde … konşimento vc…ara konşimeııtolu 1 kap kargo ambalajının kısmen hasarlı olmasından…yapılan tespit ve fiziki muayene neticesinde, kap içerisinde bulunan…çerçevelerde kısmen eğilmelerin olduğu tespit edilmiştir…” denilmek suretiyle, bir kap kargonun ambalajının hasarlı olduğu, kap içerisinde bulunan çerçevelerde kısmen eğilmeler olduğu belirtilmiş olmakla hasarın paketieme/ambalajlama/istifleme hatasından kaynaklandığının belirtildiğini, Montreal Sözleşmesinin 18/2-b mad. hasarın, taşıyıcının veya adamının yapmadığı paketleme/ambalaj hatasından meydana gelmesi halinde taşıyıcının sorumluluğunun bulunmadığının hüküm altına alındığım, TTK’nun 1301 mad. göre sigortalının dava hakkının bulunması halinde, sigortacının dava hakkı bulunduğunu, hasar gönderenini yaptığı paketleme hatasından meydana geldiğinden, taşıyıcının sorumluluğu bulunmadığından, sigortalı gönderi alıcısının dava hakkı bulunmadığından, sigortacı davacının da dava hakkı bulunmadığını, Montreal Sözleşmesinin 31/2, Mad taşman yükün tesliminin müteakip en geç 14 gün içinde hasarın tazmin edileceği yönünde taşıyıcıya yazılı şikayette/talepte bulunulması gerektiğinin hüküm altına alındığını, taşımanın tarihinin 11.06.2009 olduğunu rücu yazısının 30.09.2009 tarihli olduğunu, 14 günlük yasal süre içinde herhangi bir hasar bildirim yazısı bulunmadığını, sigortalı şirketin asıl taşıyıcı Çin’deki …’ye veya ABD’deki …’ye yazılı bir hasar bildiriminde bulunmadığını, Montreal sözleşmesinin 22, Mad. ile taşıyıcının azami sorumluluğunun kg başına 17 SDR ile sınırlandırıldığım, rezerve tutanağından başka hasar ile ilgili herhangi bir belge ibra edilmediğini, bu tutanakta ne kadar emtianın hasar gördüğü, hasarın ne olduğu, hasar gören emtianın ne olduğu, hasar gören emtianın akç kg olduğu, hurda bedelinin ne olduğu gibi bilgilerin olmadığım, huzurdaki davada sigorta ekspertiz raporundan bahsedilmediğini, bu nedenle talep edilen tutarın fahiş olduğunu, davacı rücu talebinde haklı dahi olsa, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, davacının işlemiş faiz talep etmesinin hukuki dayanağı olmadığını, haklı dahi olsa 17/06/2016 tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini, izah edilen nedenlerle zaman aşımı yönünden davanın reddine, kabul edilmemesi halinde, davacı talebinin haksız ve dayanaksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 30/05/2018 tarih 2017/411 Esas – 2018/406 Karar sayılı kararında; “…Somut olaya uygulanması gereken Montreal konvansiyonun 35. maddesinde; “(1)Eğer bir dava, varış yerine ulaşma tarihinden ya da hava aracının ulaşmış olması gereken ya da taşımanın durdurulduğu tarihten itibaren hesaplanan iki (2) yıllık bir süreç içerisinde açılmazsa, hasara dair haklar geçersiz olacaktır. (2) Bu sürecin hesaplanması yöntemi, davaya bakan mahkemenin kuralları tarafından tayin edilecektir.” denilmektedir. Dava açılmasında belirlenen süre hak düşürücü süre olup, hak düşürücü süreler yönünden zamanaşımı sürelerindeki gibi durma ya da kesilme sözkonusu olmaz. Dava, itirazın iptali davası olmasına göre, 2 yıl içerisinde takip yapılmasıyla sözkonusu hak düşürücü süre korunur. Bu korumanın geçerli olabilmesi için itirazla duran takiple ilgili olarak itirazın iptali davasının süresinde açılması gerekir. ( Emsal ilam Yargıtay 11. HD 25.01.2013 tarih, 2012/362 E; 2013/1716 E.K) Bu durumda somut olaya gelince; hasar tespit tarihi olan 18/06/2009 tarihinde varış gerçekleşmiştir. 17/06/2010 tarihinde icra takibi yapılmış, İstanbul 31.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/43 E ve 125 K sayılı ilamı Yargıtay incelemesinde bozulmakla İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/465 E, 2015/89 K sayılı ilamıyla takibin yetkisiz icra dairesinde yapılmasından dolayı davanın reddine karar vermiş, söz konusu karar Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2015/14302 E, 2016/3631 K sayılı ilamıyla onanmıştır. Bunun üzerine 15/06/2016 tarihinde icra dosyası Bakırköy İcra Tevzi Bürosu’na gönderilmiştir. dava konusu emtianın taşımasının 18/06/2009 gerçekleştirildiği, yetkili icra dairesinde icra takibinin 2 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra başlatıldığı anlaşılmakla davacının davalılara karşı açmış olduğu davasının hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle…”gerekçesi ile;1-Davacının davalılara karşı açmış olduğu davasının hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE, 2-Davacının koşulları oluşmayan tazminat taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının eksik inceleme ve araştırma sonucunda tesis edildiğini, kaldırılmasının gerektiğini, 20.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda, haklılıklarının ve alacaklarının kesinliğinin tespit edildiğini, ancak raporun son kısmında; dosya kapsamına göre Varşova Konvansiyonu’nun 29. m. ile düzenlenen hak düşürücü sürenin dolduğunun tespit edildiğini, nihai hesaplama ve değerlendirmenin mahkemenin takdirinde olacağına değinilmişse de söz konusu değerlendirmenin hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesince söz konusu kanaat çerçevesinde davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu,Hasardan sonra icra takibine geçiliş tarihi de işbu davanın açılış tarihlerinin de yasal süreler içerisinde olduğunu, mahkemeden evvel davaya bakan İstanbul 31. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/286 E. sayılı dosyası üzerinden tanzim edilen 12.05.2014 tarihli bilirkişi raporunda da yine davacı tarafın haklılığının tespit edildiğini, raporun 5. Sahifesinin 6. Bendinde “Varşova Kovansiyonu 29. Madde hükmüne göre yükün varış yerine ulaşma tarihinde en itibaren 2 yıl içinde tazminat talebinde bulunulmazsa, dava hakkının zamanaşımına uğradığını, somut olayda takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere bu süre dolmadan icra takibi ile talepte bulunulduğu anlaşılmaktadır.” ifadesiyle yasal süre dolmadan işlem yapıldığının açık ve net olduğunu, Sigortalıya ödenen hasar tazminatının tahsili için Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesi gereğince halefiyet yetkisine haiz sigorta bedelini ödeyen davacı müvekkilince, poliçe kapsamında meydana gelen hasar sebebiyle davalılar aleyhine Beyoğlu …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile (İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E.) icra takibine girişildiğini, ancak davalılarca yetkiye, ödeme emrine ve faize itirazda bulunulduğundan İstanbul 31. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/43 E. sayılı dosyası ile itirazın iptali davası davacı tarafça ikame edildiğini, davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddedildiğini, fakat Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2012/16691 E. sayılı kararı ile davanın süresinde açıldığına karar verilerek kararın bozulduğunu, ve 2013/286 E. sayısını aldığını, Dava konusu olan emtia hasarı 17.06.2009 tarihinde meydana geldiğini, icra takibine 17.06.2010 tarihinde girişildiğini ve böylece BK uyarınca zamanaşımı süresinin kesildiğini, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/465 E. sayılı dosyası olarak yargılamanın devam ettiğini ve neticesinde takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesi ile davanın reddine kararının verildiğini, yetkisizlik kararına binaen, davacı tarafça temyiz isteminde bulunulduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/14302 E. sayılı kararı ile 04.04.2016 tarihinde kararın onanmasına karar verildiğini, bu nedenle Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra işlemlerine devam edildiğini, davalılarca itirazda bulunulduğundan işbu davanın ikame olunduğunu, Bakırköy ….İcra Müdürlüğü dosyası İstanbul … İcra Müdürlüğü dosyasının devamı olduğunu, ayrı bir icra takibi olarak değerlendirilmesinin haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, bozmayı gerektirdiğini, Davacı tarafından hak düşürücü süre yönünden bilirkişi raporuna itiraz edildiğini, ancak itirazları değerlendirilmeksizin hükmün kurulduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın talepleri doğrultusunda kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştırDava, hava yolu ile taşınan emtianın zarara uğramasından kaynaklı taşıma sigorta poliçesine dayalı olarak ödenen tazminatın rücuen tahsili için yapılan takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptaline ilişkindir.Mahkemece,1-Davacının davalılara karşı açmış olduğu davasının hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE, 2-Davacının koşulları oluşmayan tazminat taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 02/12/2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6763 Sayılı Kanun’un 41. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu (01/01/2018 tarihinden itibaren verilen hükümlerde geçerli olmak üzere ) HMK’ nun 341/4 maddesindeki kesinlik sınırı 3.560,00.TL olarak belirlenmiştir. İstinafa konu edilen itirazın iptali davasında dava değeri 2.391,87 TL. olup; karar tarihi itibariyle istinafa konu ret edilen miktar yönünden karar kesin nitelikte olduğundan, davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 352/1 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvuru dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nun 352/1 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL harçtan istinaf eden davacı tarafından yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 14/11/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.