Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1202 E. 2018/1065 K. 07.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1202 Esas
KARAR NO : 2018/1065 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/399 Esas
TARİH : 19/04/2018 (Ara Karar)
TALEP : Ticari Şirket – İhtiyati Tedbir Talebi
KARAR TARİHİ: 07/11/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:
İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin ortağı olduğu …’nden çıkma talebinin kabulüne, şirketin taşınır, taşınmaz ve her türlü hak ve alacağının tespitini, müvekkilinin hak kazanılan alacaklarını da kapsayacak şekilde ayrılma payının hesaplanarak fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkının saklı kalmak kaydıyla 10.000,00-TL asıl alacağın alacaklara hak kazanıldığı tarihten itibaren işletilecek reeskont faizi ile tahsiline karar verilmesini, yargılama sürecinde taşınır, taşınmaz ve gayrimaddi hakların 3. Kişilere şatış ve devrinin önlenmesi için kayıtlarına ihtiyati tedbir konulmasına, İzmir İli, .. paftada kain tarla vasıflı arazinin tapusu davacının eşi … adına kayıtlı iken şirket müdürü … tarafından şirket sermayesi olarak devir alındığını, müvekkillerine tüm hacizlerden ari olarak aynen iadesine karar verilmesini, mümkün olmadığı takdirde taşınmazın karar tarihindeki değerinin müvekkiline ödenmesini ve şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 19/04/2018 tarih 2018/399 Esas sayılı ara kararında;
“Yargıtay, 6100 sayılı HMK’nın 390. maddesinin 3. fıkrası ile pozitif düzenlemeye kavuşturulan madde metnini hemen hemen tüm kararlarında tekraren belirtmiş; ihtiyati tedbir talep eden tarafın, “davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda” olduğunu kararlarında önemle vurgulamıştır. Yargıtay’ın yaklaşık ispat ölçüsüne haklı olarak dikkatle vurgu yapması uygulama birliğinin sağlanması bakımından önem arz etmektedir.
İhtiyati tedbir isteyen vekilinin şirketin devri kabil mal varlıkları ile gayrimenkulleri üzerine ihtiyati tedbir konulması ve şirkete kayyım atanması taleplerinin davanın mahiyeti, dosya kapsamı ve yaklaşık ispat kuralları gereğince…”gerekçesi ile,
İhtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesinin şirket kayıtlarını, tarafların ve şirketin banka kayıtlarını incelemeden karar verdiğini, ayrıca mahkemeye gayrimenkulün asıl sahiplerine yani müvekkillerine ait yoklama fişleri ve vergi levhası, kira sözleşmesini sunduklarını, davalı şirketin iyi durumda olmadığından ve krediye ihtiyaç duyduğundan; 2015 yılında kredi başvurusu (anılı gayrimenkul müvekkilin izni ile teminat olarak gösterilerek) yaptığını, ancak bankanın şirketin bu başvurusunu reddettiğini, banka genel müdürünün gayrimenkulün şirket adına kayıtlı olması halinde kredi işlemlerinin daha kolay gerçekleşeceğini söylemesi üzerine; müvekkili …’ın arkadaşı olan ve sözüne güvendiği şirket müdürünün taahhüdü ile gayrimenkulünün devrini karşılıksız ve hacizlerden ari olarak gerçekleştirdiğini,
Daha sonra İzmir … Bankası’na … A.Ş. tarafından kredi için başvuru yapıldığını, ancak yine reddedildiğini, bu süre zarfında da şirket müdürünün güven oluşturması açısından; müvekkilinin eşini şirkete ortak almayı teklif ettiğini ve ortak edildiğini,
Müvekkilinin gayrimenkulüne ihtiyacı kalmayan şirket müdüründen defalarca talep edilmesine rağmen telefonlarına cevap alamadığı gibi gayrimenkulü de geri alamadığını, müvekkilinin yurt dışında yaşadığını, kendisi ve eşinin işlerini vekilleri aracılığı ile yürütebildiğini,
Davalı şirket müdürünün görünürde ortaklığa almış olduğu müvekkiline kar payı vermediğini ve bugüne kadar yaptığı işlemlerden haber vermediğini, müvekkillerine ait gayrimenkulü kendi çıkarları için kullandığını,
Mahkemedeki davanın niteliğinin, inanç sözleşmesine dayalı olarak devredilen müvekkiline ait ve halen zilyetliğinde olan gayrimenkulün mülkiyetine kavuşması olduğunu,
Müvekkili tarafından gayrimenkulün devri gerçekleştirildikten sora şirketin borçları nedeniyle haciz şerhi işlenen gayrimenkulün bir çok defa satış aşamasına geldiğini ve halen satış tehdidi altında olduğunu,
HMK 389 ve devamı maddelerinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklide hüküm bulunduğunu,
Yine; halen haciz ve satış tehdidi altında olan gayrimenkulün dava sonucunda, hak sahibinin değişmesi olasılığı bulunduğundan ve dava sonuna kadar satışının engellenmesi amacı ile öncelikle teminatsız olarak veya mahkemenin uygun göreceği teminat karşılığında ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılarak, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, belirterek istinaf başvurusununda bulunmuştur.
DELİLLER :
Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/399 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Talep haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkma ve ayrılma payının tahsili davasında şirket taşınır, taşınmaz ve gayrimaddi haklarının 3. kişilere satış ve devrinin önlenmesi için kayıtlarına ihtiyati tedbir konulması ve şirkete tedbiren kayyım atanmasına ilişkindir.
Mahkemece davacının ihtiyati tedbir talebi HMK 390/3 maddesinde öngörülen yaklaşık olarak davanın esası yönünden haklılığını ispat edemediğinden bahisle reddedilmiş, iş bu karara karşı davacı vekili süresinde istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İnceleme, HMK 355. maddesi gereğince tarafların istinaf dilekçelerinde belirttikleri sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı yönünden yapılmıştır.
Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK.nun 389’ncu maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenleme “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haizdir. Anılan hükümde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır.
Somut olayda davacı vekili, müvekkili … tarafından davalı şirkete inanç sözleşmesi ile devredilen taşınmazın mülkiyetinin müvekkiline iadesine, bu meyanda söz konusu taşınmazın dava sırasında 3. kişilere devrinin önlenmesi için tapu kayıtlarına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmekte ve mahkemece bu konudaki ihtiyati tedbir talebinin reddi kararına karşı istinaf başvurusunda bulunmaktadır. Buna göre davacının talebi yargılamayı gerektirmekte olup, davacı HMK’nın 390/3 maddesi gereğince davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek nitelikte mevcut durum itibarıyla yeterli delil sunamamıştır.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler vekili tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcı, istinaf edenler vekili tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 07/11/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.